Danıştay Kararı 15. Daire 2014/5498 E. 2016/925 K. 16.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/5498 E.  ,  2016/925 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/5498
Karar No : 2016/925

Davacı : .
Vekili : Av.
Davalı :
Vekilleri : (Aynı yerde)

Davanın Özeti : 13.06.2003 tarih ve 25137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 8.maddesinin, kampanyalı konut satıcısına mal veya hizmeti teslim veya ifa edeceği tarihe kadar olan tüketicinin toplam ödemelerinin karşılığını sigorta ettirmek veya banka teminat mektubu vermek zorunluluğu yüklenmekte ise de sigorta ve bankacılık sektöründe bu duruma uygun bir sigorta tipinin bulunmadığı, söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmesinin pratik olarak olanaksız olduğu, fiilen uygulaması bulunmayan bu madde ile kampanyalı satış yapılmasının engellendiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Anayasanın 172.maddesinde Devlete verilen tüketicileri koruma görev ve yetkisinin 640 sayılı ‘nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1.maddesinin (j) bendi uyarınca Bakanlığa verildiği, 4077 sayılı Tüketici Haklarının Korunması Hakkında Kanun’un 6/A, 7 ve 31.maddelerine dayanılarak hazırlanan dava konusu Yönetmelik ile kampanyalı satışlara ilişkin ayrıntılı düzenlemeler getirildiği, dava konusu düzenlemelerde amacın, özellikle kampanyalı konut satışlarında sözleşmenin zayıf tarafı olan tüketicilerin, teslim veya ifa öncesi yaptıkları yüksek miktarlardaki ödemelerin, kampanyayı düzenleyen firmaların taahhüt altına girdikleri mal veya hizmetleri iflas, özensizlik, iyiniyet kurallarına aykırılık, imar planı ve yapı ruhsatı gibi hukuki süreçler vb. nedenlerle teslim veya ifa etmemeleri veya zamanında teslim veya ifa etmemeleri riskine karşılık teminat altına alınması olduğu,Yönetmelikte tüketicilerin ödemelerinin; sigorta ve banka teminat mektubu olarak iki şekilde teminat altına alınabileceğinin öngörüldüğü, Kanunda belirtilen teminat yükümlülüğünü karşılayan, tüketicilerin ödemelerini konu alan bir sigorta tipinin kanuni engel olmamasına rağmen bulunmadığı, müteahhit firmaların mali yapılarındaki bozukluklar ve üstlenilen riskin maliyetinin çok yüksek olmasının sigorta şirketlerinin bu tip sigorta alanına ilgi göstermemelerine neden olduğu, buna karşılık , banka teminat mektubu alınmasının mümkün olduğu, dava konusu Yönetmelik hükümlerinde üst hukuk normlarına, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı bir husus bulunmadığından haksız açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Kampanyalı satışlarda, mal veya hizmetin teslim veya ifa edileceği tarihe kadar tüketicinin yapmış olduğu ödemelerin satıcı veya sağlayıcı tarafından sigorta ettirilmesi veya banka teminatı altına alınmasına ilişkin dava konusu edilen Yönetmelik hükümlerinin 4077 sayılı Kanun’un amacı doğrultusunda, tüketicileri korumaya yönelik olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi :Dava, 13.06.2003 tarihli, 25137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin süre yönünden itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek olduğu, ”Kampanyalı Satışlar” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, kampanyalı satış; gazete, radyo, televizyon ilânı ve benzeri yollarla tüketiciye duyurularak düzenlenen kampanyalara iştirakçi kabul edilmesi ve malın veya hizmetin daha sonra teslim veya ifa edilmesi suretiyle yapılan satım olarak tanımlanmış, 2. fıkrasında; kampanyalı satışların Bakanlığın izni ile yapılacağı, Bakanlığın hangi tür satışların izne tabi olacağını, ön ödeme, taksit miktarı, teslim süresi, üretici firma garantisi, yatırılacak teminat ile kampanyalı satışlarda uyulması gereken usul ve esasları tespit edeceği belirtilmiş, 25. maddesinin 10. fıkrasında ise, 7 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, 7 nci madde hükümlerine uygun kampanya düzenlemeleri için bir hafta süre tanınacağı, bu sürenin bitiminde aykırılığın devam ettiğinin tespiti halinde, bu hükme aykırı hareket edenlere idari para cezası verileceği öngörülmüştür.
4077 sayılı Yasanın 6/A, 7 ve 31. maddelerine dayanılarak çıkarılan ve 13.06.2003 tarih ve 25137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin ”Satıcı ve Sağlayıcının Yükümlülükleri” başlıklı 8. maddesinin dava konusu 2. fıkrasında, satıcı veya sağlayıcının mal veya hizmeti teslim veya ifa edeceği tarihe kadar olan tüketicinin toplam ödemelerinin karşılığını sigorta ettirmek veya banka teminat mektubu vermek zorunda olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 86. maddesi ile 4077 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış ise de; 6502 sayılı Kanun’un 40. maddesinde, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmenin ön ödemeli konut satış sözleşmesi olarak tanımlandığı, 46. maddesinde, sözleşme öncesi bilgilendirme, sözleşmenin zorunlu içeriği, tüketici ile satıcının hak ve yükümlülükleri, cayma hakkı ve sözleşmeden dönme ile diğer uygulama usul ve esaslarının yönetmelikle belirleneceğinin düzenlendiği; 6502 sayılı Kanun’un 46.
ve 84. maddelerine dayanılarak hazırlanan “Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmelik” in 12. maddesinde, satıcının konut satışına başlamadan önce, konut adedi otuz ve üzerinde olan projeler için bina tamamlama sigortası yaptırması veya Yönetmelikte belirtilen diğer teminat ve şartlardan en az birini sağlaması zorunlu olduğu, diğer teminatların da banka teminat mektubu, hakediş sistemi, bağlı kredi ile teminat olduğu, 12. maddenin 2. fıkrasında, birinci fıkrada yer alan teminatlar dışında, tüketicinin tüm ödemelerini garanti altına alacak başka bir yöntem öngörülmesi durumunda, bu yöntemin de Bakanlık tarafından uygun görülürse teminat olarak kabul edilebileceği düzenlenmiştir.
Bu durumda, herne kadar 27.11.2014 tarih ve 29188 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmeliği’nin 17. maddesi ile dava konusu Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış ise de; yeni Yönetmelikte de benzer düzenlemeler yapıldığının anlaşılması karşısında, uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerektiği sonucuna varılarak işin esasına geçildi:
Yukarıda aktarılan Yasa ve Yönetmelik hükümleri ve davalı idare savunmasında yer alan açıklamalardan, dava konusu düzenlemenin, kampanyalı satışlarda malı teslim almadıkları halde ödemede bulunan tüketicilerin üstlenmiş oldukları riskin kampanyayı düzenleyen firmalarca garantiye alınmasını, böylece sözleşmenin zayıf tarafı olan tüketicilerin malın hiç teslim edilmemesi veya geç teslim edilmesi gibi olumsuzluklar karşısında korunmalarını sağlama amacıyla getirildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Buna göre, işlem tarihinde yürürlükte olan 4077 sayılı yasayla verilen yetki çerçevesinde ve yasanın amacı doğrultusunda tüketicileri korumaya yönelik olarak, kampanyalı satışlarda, mal veya hizmetin teslim veya ifa edileceği tarihe kadar iştirakçinin yapmış olduğu ödemelerin sigorta ettirilmesi veya banka teminatı altına alınması yükümlülüğünün, satıcı veya sağlayıcıya yüklenmesine ilişkin dava konusu düzenlemelerde hukuka ve dayandığı mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, gereği görüşüldü:
Dava, 13.06.2003 tarih ve 25137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 8.maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava; dava dilekçesi içeriğinden, Yönetmeliğin “Satıcı ve Sağlayıcının Yükümlülükleri” başlıklı 8. maddesinin 2. fıkrasında, kampanyalı satışlarda, mal veya hizmetin teslim veya ifa edileceği tarihe kadar tüketicinin yapmış olduğu ödemelerinin sigorta ettirilmesi veya banka teminatı altına alınması yükümlülüğü yönünden iptalinin istendiği anlaşıldığından; 8. maddenin ikinci fıkrası yönünden incelenmiştir.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek olduğu, ”Kampanyalı Satışlar” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, kampanyalı satış; gazete, radyo, televizyon ilânı ve benzeri yollarla tüketiciye duyurularak düzenlenen kampanyalara iştirakçi kabul edilmesi ve malın veya hizmetin daha sonra teslim veya ifa edilmesi suretiyle yapılan satım olarak tanımlanmış, 2. fıkrasında; kampanyalı satışların Bakanlığın izni ile yapılacağı, Bakanlığın hangi tür satışların izne tabi olacağını, ön ödeme, taksit miktarı, teslim süresi, üretici firma garantisi, yatırılacak teminat ile kampanyalı satışlarda uyulması gereken usul ve esasları tespit edeceği belirtilmiş, 25. maddesinin 10. fıkrasında ise, 7 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, 7 nci madde hükümlerine uygun kampanya düzenlemeleri için bir hafta süre tanınacağı, bu sürenin bitiminde aykırılığın devam ettiğinin tespiti halinde, bu hükme aykırı hareket edenlere idari para cezası verileceği öngörülmüştür.
4077 sayılı Yasanın 6/A, 7 ve 31.maddelerine dayanılarak çıkarılan ve 13.06.2003 tarih ve 25137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin ”Satıcı ve Sağlayıcının Yükümlülükleri” başlıklı 8. maddesinin dava konusu 2. fıkrasında da, satıcı veya sağlayıcının mal veya hizmeti teslim veya ifa edeceği tarihe kadar olan tüketicinin toplam ödemelerinin karşılığını sigorta ettirmek veya banka teminat mektubu vermek zorunda olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 86. maddesi ile 4077 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış ise de; 6502 sayılı Kanun’un 40. maddesinde tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmenin ön ödemeli konut satış sözleşmesi olarak tanımlandığı, 46.maddesinde sözleşme öncesi bilgilendirme, sözleşmenin zorunlu içeriği, tüketici ile satıcının hak ve yükümlülükleri, cayma hakkı ve sözleşmeden dönme ile diğer uygulama usul ve esaslarının yönetmelikle belirleneceğinin düzenlendiği; 6502 sayılı Kanun’un 46. ve 84.maddelerine dayanılarak hazırlanan “Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmelik” in 12. maddesinde, satıcının konut satışına başlamadan önce, konut adedi otuz ve üzerinde olan projeler için bina tamamlama sigortası yaptırması veya Yönetmelikte belirtilen diğer teminat ve şartlardan en az birini sağlaması zorunlu olduğu, diğer teminatların da banka teminat mektubu, hakediş sistemi, bağlı kredi ile teminat olduğu, 12.maddenin 2.fıkrasında, birinci fıkrada yer alan teminatlar dışında, tüketicinin tüm ödemelerinin garanti altına alacak başka bir yöntem öngörülmesi durumunda, bu yöntemin de Bakanlık tarafından uygun görülürse teminat olarak kabul edilebileceği düzenlenmiştir.
Bu durumda, her ne kadar 27.11.2014 tarihli ve 29188 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmeliği’nin 17. maddesi ile dava konusu 13/6/2003 tarihli ve 25137 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış ise de yeni Yönetmelikte de benzer düzenlemeler yapıldığının anlaşılması karşısında, uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekmektedir.
Dava konusu düzenlemelerin, kampanyalı satışlarda malı teslim almadıkları halde ödemede bulunan tüketicilerin üstlenmiş oldukları riskin kampanyayı düzenleyen firmalarca garantiye alınmasının, böylece sözleşmenin zayıf tarafı olan tüketicilerin malın hiç teslim edilmemesi veya geç teslim edilmesi gibi olumsuzluklar karşısında korunmasının sağlanması amacıyla getirildiği ve yeni düzenlemelerle uygulamada yaşanılan sıkıntıların giderilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.
İşlem tarihinde yürürlükte olan 4077 sayılı yasayla verilen yetki çerçevesinde ve yasanın amacı doğrultusunda tüketicileri korumaya yönelik olarak, kampanyalı satışlarda, sözleşme yapılması ve mal veya hizmetin teslim veya ifa edileceği tarihe kadar iştirakçinin yapmış olduğu ödemelerin sigorta ettirilmesi veya banka teminatı altına alınması yükümlülüğünün, satıcı veya sağlayıcıya yüklenmesine ilişkin dava konusu düzenlemede hukuka ve dayandığı mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davanın REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre …- TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 (Otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyizen başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 16/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.