Danıştay Kararı 15. Daire 2014/4468 E. 2017/1168 K. 14.03.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/4468 E.  ,  2017/1168 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/4468
Karar No : 2017/1168

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekilleri :
Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Mahkeme kararının, destekten yoksun kalma hesabına ilişkin kısmı yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, Davacılar murisi ‘un sevk ve idaresindeki ……. plâkalı aracın … ili, … ilçesi istikametinden … istikametine seyri sırasında … Köprüsü üzerine geldiği esnada 05/12/2009 tarihinde tek taraflı yaralanmalı ve maddî hasarlı trafik kazası geçirmesi sonucu vefatı nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların karşılığı olarak 100.000,00-TL maddî ve 100.000,00-TL de manevî olmak üzere toplam 200.000,00-TL tazminatın; olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddialarıyla olay tarihinden itibaren işletilecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
… 1. İdare Mahkemesi’nce; Adlî Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 17/07/2012 tarihli raporunda; olayda davacılar murisinin %85, davalı idarenin ise %15 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği; davacılar murisinin vefatı nedeniyle uğranılan maddî zararın hesaplanan ve 07/06/2013 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda, davalı idarenin %15’lik kusur oranına göre destekten yoksun kalmadan kaynaklı maddî zarar 151.620,20-TL olarak hesaplanarak; dava dilekçesinde maddî zarar olarak 100.000,00-TL talepte bulunulduğundan davanın kısmen kabulü ile, 100.000,00-TL maddî ve takdiren 18.000,00-TL de manevî olmak üzere toplam 118.000,00-TL tazminatın, idareye başvuru tarihi olan 20/07/2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesi, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından İdare Mahkemesi kararının manevi tazminatın kısmen reddine ilişkin kısmının, davalı idare tarafından ise Mahkeme kararının kısmen kabule ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın kabul edilen maddi tazminat miktarlarına ilişkin bölümü incelenecek olursa;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125’inci maddesinin son fıkrasında yer alan “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmüyle Türk Hukukunda idarenin malî sorumluluğu ilkesi kabul edilmiş, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde de, idarî işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından idarî bir dava türü olan tam yargı davasının açılabileceği belirtilmiş, bu sorumluluğa ilişkin hukuksal esaslar ise öğreti ve yargı içtihatlarıyla geliştirilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, 7. maddesinin (a) bendine göre, yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak davalı idarenin görevi olup, 6001 sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a göre ise davalı idare, karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmasını sağlamak, karayollarını onarmak, işletmek, işlettirmekle görevli bulunmaktadır. Davalı idarenin, karayolları üzerinde işleyen trafiğin can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde yürütmesi ve bu hizmetin yürütülmesi sırasında hizmet kusurundan meydana gelecek zararları ödemesi yukarıda anlatılan mevzuat gereğidir.
İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren kurumlardan biri hizmet kusuru olup, genel olarak hizmet kusuru bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişinde aksaklık ve bozukluk olarak ifade edilmektedir. İdarenin hukuki sorumluluğunun bir sonucu olan tam yargı davalarındaki amaç, idarenin bir eylemi ya da işlemi nedeni ile uğranılan zararın giderilmesidir. Bu türden bir uyuşmazlık çözümlenirken kesin ve gerçek bir zarar oluşup oluşmadığı ve bu zararın idari hizmetin eksik ya da kusurlu işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Adlî Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 17/07/2012 tarihli raporda; davacılar murisinin %85, davalı idarenin ise %15 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ve bu kusur oranlarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmıştır. Bu hesaba ilişkin bilirkişi raporunda; ölen davacı yakınlarının gelirinin tespiti hususunda 425 gün sigortalı çalışması mevcut olduğu, belirli bir geliri olmadığı, ancak davacı vekili tarafından verilen bilgiye göre nakliye işi yapan davacılar murisinin kazancının aylık ortalama 5.000 TL olduğu belirtilmiş ve zarar hesabı bu miktara göre yapılmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken tazminatın parasal değerlendirmesinde ölçü alınacak olan yalnızca ölenin “bedensel ve düşünsel” katkısı ile “yardım ve hizmet ederek” sağladığı desteklik olup, destekten yoksun kalanların (aynı zamanda) mirasçı olmaları durumunda ölenin mirası ile miras gelirleri ve malvarlığından kaynaklanan gelirler (kira gelirleri, işyeri gelirleri, şirket kâr payları, banka faizleri, değerli kâğıtların getirileri vb) tazminat hesabının ölçüsü olmayacak ve tazminat hesabına katılmayacaktır.
Maddi tazminat hesapları yapılırken, en son bilinen ücret unsurlarının hesaplamada gözetilmesi gerekmektedir. Desteği hesaplanan kişinin kazancı tam olarak belirlenemiyor ya da kazancı sabit değil ise, tazminat hesaplanırken genel kural olarak asgari ücret üzerinden destek kaybı hesaplanması gerekmektedir. Bu hesaplama yapılırken hüküm gününe en yakın güne kadar yürürlüğe giren tüm asgari ücretlerin uygulanması gerekir. Gerçek kazanç varsa meslek örgütü aracılığı ile araştırılmalı, desteğin kıdemi, eğitimi, çalışma tarihleri ve görevi bildirilerek ücret araştırması yapılmalıdır.
Dolayısıyla İdare Mahkemesi’nce hüküm altına alınan maddi tazminat miktarı bakımından; davacılar murisinin düzenli gelirinin olup olmadığının, adına taşımacılık yaptığı şirkette işçi olarak çalışıp çalışmadığının belirlenmesi, işçi olarak çalışıyor ise kazancının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarıyla tespit edilmesi; kendi adına taşımacılık yapıyor ise ilgili meslek örgütünden ortalama kazancının araştırılması gerekmektedir. Araştırma sonucunda herhangi bir sonuca ulaşılamaz ise desteğin asgari ücret üzerinden hesaplanması gerekir.
Bu itibarla; davacılar murisinin gerçek geliri araştırılarak ortaya çıkarılmadan, mahkeme tarafından yapılan ara kararına davacı vekilince 09/01/2013 tarihinde verilen cevaba istinaden aylık gelirinin 5.000 TL olarak belirlenerek hesaplanan ve hükme esas alınan destekten yoksun kalma hesabında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının maddi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, davalı idare ve davacıların temyiz isteminin kısmen reddi ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısımlarının ONANMASINA bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.