Danıştay Kararı 15. Daire 2014/3532 E. 2016/610 K. 05.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/3532 E.  ,  2016/610 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/3532
Karar No : 2016/610

Davacı :
Vekili :
Davalılar : 1-
Vekili
2-
Vekili :
Davanın Özeti : 18.03.2014 tarih ve 28945 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 26. maddesi ile değişik 24.3.2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki EK-2/D-2 listesi C grubunda yer alan hastalıklar için belirlenen işlem puanının düşük olduğundan bahisle iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : 5510 sayılı Kanun’un 72. maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen görevlerin yerine getirildiği, fiyat belirleme yetkisi kullanılırken Kurumun ilgili kuruluşlardan gelen tüm değerlendirmeleri incelediği, aynı tebliğ değişikliği ile EK-2/D-2 listesi C grubunda yer alan hastalıklar için belirlenen işlem puanın düşürülürken D grubundakilerin yükseltildiği, bu şekilde yetkinin hukuka ve kamu yararına uygun olarak kullanıldığı, sözleşme yapılan tüm sağlık hizmet sunucularının sözleşme gereği bu tarz değişiklikleri kabul etmelerinin sözleşme yükümlülüğü olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :18.03.2014 tarih ve 28945 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 26. maddesi ile değişik 24.3.2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki EK-2/D-2 listesi C grubunda yer alan hastalıklar için belirlenen işlem puanının yıllar içinde hayatın doğal akışı gereği yükseltilmesi gerekirken neden düşürüldüğüne ilişkin yeterli bir bilgi ve belge sunulmadığından dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : 18.03.2014 tarih ve 28945 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 26.maddesi ile değişik 24.3.2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-2/D-2 listesi C grubunda yer alan hastalıklar için belirlenen işlem puanının düşük olduğundan iptali istemiyle dava açılmıştır.
Dava konusu Tebliğ hükümleri dava açıldıktan sonra yayımlanan tebliğlerle değiştirilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla, dava konusu Tebliğ hükümlerinin uygulanması imkanı kalmadığından ve herhangi bir uygulama işleminin de dava konusu edilmediği dikkate alındığında işin esası hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Daire’since gereği görüşüldü:
Dava, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 26. maddesi ile değişik 24.3.2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki EK-2/D-2 listesi C grubunda yer alan hastalıklar için belirlenen işlem puanının düşük olduğundan bahisle iptali istemiyle açılmıştır.
TC. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde, “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” şeklinde, “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde, “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. … Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.” şeklindeki ifadelerden, ve yine “Sosyal Güvenlik Hakkı” başlıklı 60. maddesinde, “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” şeklindeki ifadelerden, tüm yurttaşların yaşama haklarının, devlet güvencesi ve onun pozitif yükümlülüğü kapsamı içinde koruma altında olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” yalnızca yaşamını sürdürmek anlamında değil “sağlıklı yaşama hakkı”na sahip olmak anlamındadır. Kişilerin sağlıklı olma hakkı bir kamusal korumaya tabi olduklarını ortaya koymaktadır.
Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, bir ekonomik ve sosyal haktır. Bu yönüyle kamuya ya da Anayasada geçen biçimiyle devlete belli yükümlülükler öngörür. Devlet bu ödevleri altına imza attığı “Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Sözleşmesi”nin de bir gereği olarak yerine getirmek ve herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanması için gerekli tedbirleri almak, kişilerin sağlık hizmetlerinden gecikmeksizin yararlanmasını sağlamak durumundadır.
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında da sağlık hakkına değinilmiştir. Mahkeme … tarih ve … sayılı kararında ise “…kişilerin kutsal olan can ve sağlığının korunması en önemli bir ödev olarak Anayasa koyucu tarafından devlete verilmiş olup…” demek suretiyle sağlık hakkının devletin yerine getirmesi gereken en önemli yükümlülüklerden biri olduğunu belirtmiştir.
Sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemek amacıyla düzenlenen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ nun 63 üncü maddesinde, genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri arasında “b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler.” in sayılmıştır.
Karşılanacak sağlık hizmetine ilişkin belirlemede ise yine aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile nın görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Ancak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün alınması (f) bendinde belirtilen ortez, protez ve diğer iyileştirici nitelikteki araç ve gereçlerin miktarını, standartlarını, sağlanmasını, uygulanmasını, kullanma sürelerini ve garanti süresi sonrası bakım, onarım ve yenilenmesi hususlarını kapsar. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usul ve esasları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile nın görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 72. maddesinde ise “65 inci madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir. Komisyon, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere ayrı ayrı sınıflandırabilir. Komisyon, 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkilidir.
Komisyon; Bakanlık, Maliye, Sağlık ve Kalkınma bakanlıkları, Hazine Müsteşarlığı, üniversite sağlık hizmeti sunucuları ile özel sağlık hizmeti sunucularını temsilen Bakanlıkça belirlenecek birer üye ve Kurumu temsilen iki üye olmak üzere toplam dokuz üyeden oluşur. Komisyon kararlarını salt çoğunluk ile alır. Komisyon kararları Resmî Gazete’de yayımlanır. Komisyonca gerekli görülen hâllerde sağlık hizmetlerinin türlerine göre birden fazla alt komisyon kurulabilir. Komisyonun sekretarya işlemleri Kurumca yerine getirilir.
Kurum, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile dernek, vakıf, federasyon, konfederasyon ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşlerini alabilir.
Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun çalışmasına, görev ve yetkileri ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Komisyon üyesi kurumların görüşleri alınarak Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri, yol, gündelik ve refakatçi giderleri için ödenecek bedellerin belirlenmesinde, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun, 5510 sayılı Kanunun 72. maddesinde sayılan, sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alması suretiyle karar vermesi yasal bir zorunluluktur. Ayrıca, gerek Komisyonun oluşumunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye, Sağlık ve Kalkınma bakanlıkları ile Hazine Müsteşarlığı, üniversite sağlık hizmeti sunucuları ile özel sağlık hizmeti sunucularını temsilen Bakanlıkça belirlenecek birer üye ve Kurumu temsilen iki üye olmak üzere toplam dokuz üyeye Komisyonda yer verilmesi, gerek Kurumun, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile dernek, vakıf, federasyon, konfederasyon ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşlerini alabileceğinin belirtilmesi nedeniyle Komisyon kararlarının alınması sürecinde konunun her yönüyle değerlendirilmesinin istendiği sonucuna ulaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden şu tespitlere ulaşılmıştır; 29.09.2008 tarih ve 27012 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin ekinde yer alan listede, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları iki gruba ayrılarak seans sayısına göre fizik tedaviye ayrı rehabilitasyona ayrı bir fiyat uygulaması getirilmiştir. Buna göre, fizik tedavide 14 seansa kadar 20 TL, 15-30 seans arası 15 TL ve 30 seans üzeri için 10 TL fiyat öngörülmüş, rehabilitasyon uygulamaları için ise aynı seanslar için 95TL, 75TL ve 55TL öngörülmüştür.
25.03.2010 tarihli 27532 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin ekinde yer alan listede ise bu uygulamadan vazgeçilmiş ve fizik tedavi ve rehabilitasyon tanı listesi ile hastalıklar (A, B, C ve D ) olarak gruplandırılmış, A, B ve C grubu tanı listesinde yer alan hastalıklar kodlandırılarak isim isim belirlenmiş, bunların dışında yer alan ve isim isim belirlenmeyenler için ise D grubu oluşturularak bu gruba dahil edilmiştir. Oluşturulan grupların fiyatlandırılmasına ilişkin ise, SUT ekinde yer alan ek listeler ile her bir gruba ait ayrı ayrı işlem puanları belirlenmiş ve “0,593” kat sayı ile çarpılarak tespit edilmesi yoluna gidilmiştir. Bu uygulamaya göre, C grubu hastalıkların paket fiyatı 30,00 TL ye indirilmiştir.
Bu miktar, davaya konu olan 18.03.2014 tarih ve 28945 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 26. maddesi ile 22,00 TL olarak belirlenmiştir.
Davacı tafarından, C grubuna ait hastalıklarda kullanılan her nevi malzeme ve hastane giderlerinde artma olmasına rağmen her yıl bu tedaviler için karşılanan miktarda azalmaya gidilmesinin hukuka aykırı olduğu ve bu uygulama ile davalı idarenin 5510 sayılı Kanunla belirlenen kriterleri dikkate almadığı ileri sürülmektedir.
Dairemiz tarafından verilen 20.05.2014 tarihli ara kararla, davalı idarelerden sözü edilen hastalıklara ilişkin işlem puanının, dolayısıyla sağlık hizmeti sunucularına ödenecek tutarın belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca hangi ölçütlerin göz önünde bulundurulduğunun, ndan görüş alınıp alınmadığının sorulmasına, bu hususlara ilişkin tüm bilgi ve belgelerin varsa komisyon kararının okunaklı birer örneğinin gönderilmesinin istenilmiştir.
Verilen ara kararı üzerine nca sunulan bilgi ve belgelerden ndan görüş alınmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumunca sunulan bilgi ve belgelerden ise sağlık hizmeti sunucularına ödenecek tutarın belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca hangi ölçütlerin göz önünde bulundurulduğuna ilişkin somut herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, sadece ilgil Komisyon kararının gönderildiği, söz konusu kararda da konuya ilişkin hiçbir açıklamada bulunulmadığı, sadece işlem puanlarının yeni halinin yer aldığı anlaşılmıştır.
Buna göre, Kurumca, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulaması için ödenecek bedellerin belirlenmesinde yasal olarak dikkate alınması gerekli husular gözetilmeden ve azalmaya gidilmesinin haklılığını ortaya koyacak somut bir gerekçe sunulmadan Kurumun salt düzenleme yapma yetkisine dayanılarak yapıldığı anlaşılan düzenlemenin hukuka uygunluğundan bahsedilmesi mümkün değildir.
Ayrıca, salt sağlık harcamalarında tasarruf sağlamak, sağlık kurum ve kuruluşlarına yapılan ödemeler noktasında ortaya çıkan denetim noksanlığını gidermek amacıyla yapılan düzenlemenin, sağlık hizmetinin tıp biliminin öngördüğü biçimde yerine getirilmesini engelleyeci ve hastanın tedaviye erişimini güçleştirici nitelikte olduğu da açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 18.03.2014 tarih ve 28945 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 26. maddesi ile değişik 24.3.2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki EK-2/D-2 listesi C grubunda yer alan hastalıklar için belirlenen işlem puanlarının azaltımasının İPTALİNE, … TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 05/02/2016 tarihinde oybrliğiyle karar verildi.