Danıştay Kararı 15. Daire 2014/353 E. 2017/89 K. 10.01.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/353 E.  ,  2017/89 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/353
Karar No : 2017/89

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararının, davacı ve davalı idare tarafından aleyhlerine olan kısımların hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Davacı tarafın temyiz isteminin kısmen kabulü ile temyize konu idare mahkemesinin kararının bozulması ve davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı sigorta şirketinin sigorta poliçesi teminatında bulunan ….. plakalı aracın, 23.12.2009 tarihinde ………karayolunun 18. kilometresinde gerçekleşen maddi hasarlı trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, poliçe sahibine ödenen 11.595,00 TL’nin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce,23.12.2009 günü saat 18.15 sıralarında sürücü ……..plaka sayılı aracın 18. kilometresine geldiğinde, gidiş istikametine göre yolun sol tarafında bulunan dağdan kopan kaya ve toprak parçalarının aracın sol ön tampon ve çamurluk kısmına çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, davacı şirket tarafından söz konusu kaza nedeniyle sigorta poliçesi sahibi adına 11.595,00 TL ödemede bulunulduğu, gerçekleşen kazada hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, poliçe sahibine ödenen meblağın ödenmesi istemiyle davacı şirket tarafından 15.03.2010 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunulduğu, davalı idarenin 31.03.2010 tarih ve 1764 sayılı işlemi ile söz konusu talebi reddetmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, …. Adli Tıp Grup Başkanlığı’nın tanzim ettiği 14/02/2010 gün ve 5014 sayılı bilirkişi raporu ile mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak tanzim olunan 11.05.2011 tarihli bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması nedeniyle bu sefer dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu’na gönderildiği, söz konusu komisyon tarafından tanzim olunan 02.12.2011 tarih ve 5340 sayılı bilirkişi raporunda da, toprak ve kaya parçalarının aracın geçişi sırasında düşmesi veya aracın geçişinden daha önce düşmüş olması ihtimalleri gözönüne alınarak iki farklı kusur oranı belirlenmesi cihetine gidildiği, toprak ve kaya parçalarının aracın geçişi sırasında düşmesi durumunda, sürücünün ve davalı idarenin kazanın oluşumunda herhangi bir kusurlarının bulunmadığı, kaya ve toprak parçalarının kazanın oluşumunda %100 oranında etkili olduğu, kaya parçalarının aracın geçişinden daha önce düşmüş olması durumunda ise, sürücünün %60 oranında kusurlu olduğu, kaya ve toprak parçalarının kazanın oluşumunda %40 oranında etkili olduğu kanaatine varıldığı, Mahkemece yapılan değerlendirme neticesinde, davalı idarenin karayollarının sadece bakım ve işletilmesinden sorumlu olmayıp, bunun yanında karayollarının yapımından da sorumlu olduğu ve dava konusu kazanın aslında karayolunun bakımından kaynaklanmayıp yapımı ile alakalı olduğu hususu dikkate alınarak, yukarıda bahsi geçen bilirkişi raporlarından, (Adli Tıp Kurumu tarafından tanzim olunan raporlarda kazanın gerçekleştiği karayolunun teknik açıdan doğru inşa edilip edilmediği noktasında herhangi bir değerlendirme ve tespitte bulunulmadığı) mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle …. Üniversitesi Mühendislik Fakültesi …. ve … görevli öğretim üyeleri tarafından tanzim olunan 11.05.2011 tarihli raporun karara esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olduğu sonucuna varıldığı, buna göre, kazanın meydana geldiği yerdeki şevin geometrisinin basamak yerine tek kademeli olarak tasarlanması ve ayrıca şevin arka kısmından akacak olan yağmur sularının şev arkasında bir kanala toplanması uygulamasına gidilmemesi nedeniyle, dava konusu kazanın oluşumunda davalı idarenin %40 oranında kusurunun bulunduğu belirtildiği, davalı idarece tazmini gereken gerçek zarar miktarının hesaplanması için, aracın sigortalanması amacıyla sigorta poliçesi kapsamında davacı şirkete prim ödendiğinden, davacı sigorta şirketince ödenen hasar bedelinden, trafik kazasına uğrayan araç için tahsil edilen sigorta primlerinin düşülmesi gerektiği, bu durumda ortaya çıkan zararın miktarı olan 11.595,00 TL’den prim bedeli olan ve davacı şirket tarafından tahsil edilen 2.765,00 TL mahsubu, ortaya çıkan miktarın 8.830,00 TL olduğu, olayda davalı idarenin kusur oranının %40 olduğu, davalı idare tarafından tazmini gereken meblağın 3.532,00 TL olduğu belirtilip davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Taraflarca, anılan mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımların hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Temyize konu idare mahkemesi kararının, kabule ilişkin kısmında davalı idarenin temyiz istemi yönünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Davacının temyiz istemine gelince; Dava dosyasının incelenmesinden; gerek (mülga) 6762 sayılı gerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun sigorta şirketlerinin halefiyetini düzenleyen hükümleri uyarınca, sigorta şirketinin tazmin ettiği bedel nispetinde dava hakkına sahip olduğu; dolayısıyla, anılan hükümler uyarınca sigorta şirketine ödenen sigorta primlerinin ödenecek tutardan indirilmesine hukuken olanak bulunmadığından Aksaray İdare Mahkemesince; davaya konu aracın sigortalanması amacıyla sigorta poliçesi kapsamında davacı şirkete prim ödendiğinden, davacı sigorta şirketince ödenen hasar bedelinden, trafik kazasına uğrayan araç için tahsil edilen sigorta primlerinin düşülmesi gerektiği yönününde verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Nitekim; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2013/2471 Esas, 2015/832 Karar, 2006/4879 Esas, 2009/8081 Karar ve 2014/1126 Esas, 2016/267 Karar sayılı kararları da, sigorta şirketinin sunduğu hizmet karşılığı aldığı ücretin (primlerin), zararı doğuran olaydan bağımsız olarak alınması nedeniyle gerçek zararın belirlenmesinde dikkate alınmayacağı yönündedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:….; K:…. sayılı kararının davacı sigorta şirketince ödenen hasar bedelinden, trafik kazasına uğrayan araç için tahsil edilen sigorta primlerinin düşülmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA, diğer kısımlarının ONANMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak 10/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.