Danıştay Kararı 15. Daire 2014/3525 E. 2015/6881 K. 04.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/3525 E.  ,  2015/6881 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/3525
Karar No : 2015/6881

Davacı :
Vekili :
Davanın Özeti : Davacının özel hastane açmak için ön izin verilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin Sağlık Müdürlüğünün 22.2.2008 tarih ve 7563 sayılı işlemi ile dayanağı olan 15.2.2008 tarih ve 26788 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 9. maddesiyle getirilen Ek-4. maddenin ve anılan Yönetmeliğin 10. maddesiyle getirilen geçici 6. maddenin ve Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 18.2.2008 tarih ve 2008/10 sayılı Genelgesinin 1. maddesinin; getirilen düzenleme ve tesis edilen işlemlerde kamu yararı bulunmadığı ve işlemin mağduriyete neden olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Dava konusu Yönetmelik ve Genelge hükümlerinin üst hukuk normları ile hizmetin gerekleri ve kamu yararına uygun olduğu, dolayısıyla buna dayalı dava konusu işlemde de hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; davacı şirket tarafından Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin geçici 6.maddesinin,18/2/2008 tarih ve 2008/10 sayılı Genelge’nin 1. maddesinin ve özel hastane açılması için ön izin verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Sağlık Müdürlüğünün 22/2/2008 günlü işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın 56.maddesinde; “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir” hükmü yer almaktadır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3.maddesinde; “Sağlık kurum ve kuruluşları yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanır, koordine edilir, mali yönden desteklenir ve geliştirilir. Koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmek suretiyle kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinde kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaksızın gerektiğinde hizmet satın alınarak kaliteli hizmet arzı ve verimliliği esas alınır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ilgili Bakanlığın muvafakatını alarak,kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarına koruyucu sağlık hizmeti görevi verir ve bu kurum ve kuruluşların bütün sağlık hizmetlerini denetler.Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır.Sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesi bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenlenir. Bu düzenleme ilgili Bakanlığın görüşü alınarak yapılır. Gerek görüldüğünde özel sağlık kuruluşlarının her türlü ücret tarifeleri Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca onaylanır.Kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık kuruluşları veya sağlık işletmelerinde verilen her türlü hizmetin fiyatları Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca tespit ve ilan edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
İşlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 181 sayılı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2.maddesi uyarınca; herkesin hayatını bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam iyilik hali içinde sürdürmesini sağlamak için fert ve toplum sağlığını korumak ve bu amaçla ülkeyi kapsayan plan ve programlar yapmak, uygulamak ve uygulatmak, her türlü tedbiri almak, gerekli teşkilatı kurmak ve kurdurmak, nın görevleri arasında sayılmıştır.
Alıntısı yapılan hükümler uyarınca; ülke sathında sağlık hizmetinin sunumunu tek elden planlamak, uygulamak, uygulatmak, koordine etmek, geliştirmek, denetlemek, sağlık kurumlarının niteliklerini ve dağılımını belirlemek konusunda yeki sahibi olan tarafından değişen ve gelişen toplumsal ihtiyaçlar, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda, mevzuatın tanıdığı yetki çerçevesinde sağlık hizmetinin planlanmasında değişiklikler yapılabileceği açıktır.
Özel Hastaneler Yönetmeliği’nde değişiklik yapan 15/02/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile Yönetmeliğe ek 4.madde eklenmiş olup madde hükmü ile faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde planlama yapılması öngörülmüştür. Geçici 6.maddenin birinci fıkrası ile de; Ek 4.maddeye atıfla anılan bu maddenin uygulamaya geçirilmesi bağlamında, 15/02/2008 tarihinden itibaren Bakanlıkça yapılacak planlama kapsamı dışında yeni özel hastane ön izin başvurusu ve mevcut ruhsatlandırılmış özel hastanelere tıbbi hizmet birimi, sağlık çalışanı veya teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz ilave taleplerinin kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin geçici 6.maddesinin 1.fıkrasında, 15/2/2008 gününden sonra Bakanlıkça yapılacak planlama kapsamı dışında yeni özel hastane ön izin başvurusunun kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte, 11/3/2009 günlü, 27166 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle geçici 9.madde hükmü eklenmiş olup madde metninde; “11/3/2009 tarihi itibariyle hastane binası inşaatı tamamlanmış olmak kaydıyla, 15/2/2008 tarihi öncesinde binanın bulunduğu arsası imar planlarında sağlık alanına çevrilmiş veya arsayı sağlık alanına çevirme işlemlerini başlatmış olanlar veya 15/2/2008 tarihinden önce ilgili belediyeden hastane binası olarak inşaat ruhsatı alanlar Bakanlığa başvurabilirler. 11/3/2009 tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Bakanlığa başvurulur. ” hükmüne yer verilmiştir.
Düzenlemenin metninden de anlaşıldığı üzere, 15/2/2008 tarihi öncesinde hastane binasının bulunduğu arsa imar planlarında sağlık alanına çevrilmiş veya arsayı sağlık alanına çevirme işlemlerini başlatmış olanlar veya 15/2/2008 tarihinden önce ilgili belediyeden hastane binası olarak inşaat ruhsatı alanlar için 11/6/2009 gününe kadar başvuru imkanı getirilmiş olup bu düzenleme yapılırken de yine özel hastanelerin kurulmasının bir plana bağlanmasını öngören Ek 4.maddenin Yönetmeliğe eklendiği 15/2/2008 tarihi esas alınarak şart ve koşullar belirlenmiştir.
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 18/2/2008 tarih ve 2008/10 sayılı Genelgenin 1.maddesinde, Yönetmeliğin geçici 6.maddesinin birinci fıkrasındaki hükme paralel olarak 15/2/2008 gününden sonra yapılacak ön izin başvurularının kabul edilmeyeceğine yönelik hükümlere yer verilmiştir. Davacının, Ankara İli Çankaya ilçesinde bulunan alanda özel hastane kurmak için, 20/2/2008 günlü dilekçe ile yaptığı ön izin başvurusu da yukarıda aktarılan düzenleyici işlemler gerekçe gösterilerek 22/2/2008 tarih ve 7563 sayılı işlemle reddedilmiştir.
15/2/2008 gününden itibaren ön izin başvurularının kabul edilmeyeceği yönündeki hükmün, 11/3/2009 günlü yönetmelik değişikliğiyle getirilen başvuru imkanının geriye yönelik olarak 15/2/2008 tarihinden sonra, ilgili kuruluşlara başvurmasına rağmen planlama kapsamında olmaması nedeniyle ön izin başvurusunda bulunmayanlara da geçici 9.maddede yer alan koşulları taşımak kaydıyla başvuru imkanı getirildiği açık olduğundan ve dava konusu geçici 6.madde hükmünden daha sonra yapılan Yönetmelik değişikliği geçici 6.madde metninde yer alan düzenlemeleri hukuka aykırı hale getirmeyeceği açıktır.
Bu hale göre hukuka uygun bulunan Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin geçici 6.maddesinin birinci fıkrası uyarınca yayımlanan ve madde hükmüne paralel düzenlemeler getiren 18/2/2008 tarih ve 2008/10 sayılı Genelgenin 1.maddesi ile bu düzenleyici işlemler uyarınca tesis edilen bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bozma kararına uyularak dava dosyası incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; davacının özel hastane açmak için ön izin verilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin Sağlık Müdürlüğünün 22.2.2008 tarih ve 7563 sayılı işlemi ile dayanağı olan 15.2.2008 tarih ve 26788 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 9. maddesiyle getirilen Ek-4.maddenin ve anılan Yönetmeliğin 10. maddesiyle getirilen geçici 6. maddenin ve Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 18.2.2008 tarih ve 2008/10 sayılı Genelgesinin 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesince, 15.2.2008 tarih ve 26788 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesi ile Özel Hastaneler Yönetmeliğine eklenen Ek 4. maddeye yönelik iptal isteminin reddine, eksik düzenleme nedeniyle, 10. madde ile Yönetmeliğe eklenen Geçici 6. madde ile Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün “Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Çerçevesinde Yapılacaklar” konulu 18.2.2008 tarihli, 2008/10 sayılı Genelgesinin 1.maddesi ile bu maddeye dayalı olarak tesis edilen Sağlık Müdürlüğünün 22.2.2008 tarih ve 7563 sayılı işleminin iptaline karar verilmiştir.
Danıştay Onuncu Dairesinin belirtilen kararının temyizen incelenmesi sonucu İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararıyla, Danıştay Onuncu Dairesi’nin 25/12/2012 günlü, E:2008/5762, K:2012/6886 sayılı kararının temyize konu edilen kısmı ile iptal edilmiş bulunan Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin geçici 6.maddesi 11/7/2013 günlü,28704 sayılı Resmi Gazetelerde yayımlanan Yönetmelikle yürürlükten kaldırılmış ise de; bu durum Yönetmeliğin temyiz istemine konu edilen maddesi yönünden davanın açıldığı tarihteki hukuki düzenlemeler uyarınca hukuksal denetim yapılmasına engel teşkil etmediğinden ve bir uygulama işlemi bulunduğundan, idari işlemlerin yargısal denetiminin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılması yönündeki gereklilik dikkate alınarak, temyize konu edilen hükümlerin incelemesine geçildi.
Anayasa’nın 56.maddesinde; “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir” hükmü yer almaktadır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3.maddesinde; “Sağlık kurum ve kuruluşları yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanır, koordine edilir, mali yönden desteklenir ve geliştirilir. Koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmek suretiyle kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinde kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaksızın gerektiğinde hizmet satın alınarak kaliteli hizmet arzı ve verimliliği esas alınır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ilgili Bakanlığın muvafakatını alarak,kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarına koruyucu sağlık hizmeti görevi verir ve bu kurum ve kuruluşların bütün sağlık hizmetlerini denetler.Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır.Sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesi bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenlenir. Bu düzenleme ilgili Bakanlığın görüşü alınarak yapılır. Gerek görüldüğünde özel sağlık kuruluşlarının her türlü ücret tarifeleri Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca onaylanır.Kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık kuruluşları veya sağlık işletmelerinde verilen her türlü hizmetin fiyatları Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca tespit ve ilan edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
İşlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 181 sayılı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2.maddesi uyarınca; herkesin hayatını bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam iyilik hali içinde sürdürmesini sağlamak için fert ve toplum sağlığını korumak ve bu amaçla ülkeyi kapsayan plan ve programlar yapmak, uygulamak ve uygulatmak, her türlü tedbiri almak, gerekli teşkilatı kurmak ve kurdurmak, nın görevleri arasında sayılmıştır.
Alıntısı yapılan hükümler uyarınca; ülke sathında sağlık hizmetinin sunumunu tek elden planlamak, uygulamak, uygulatmak, koordine etmek, geliştirmek, denetlemek, sağlık kurumlarının niteliklerini ve dağılımını belirlemek konusunda yeki sahibi olan tarafından değişen ve gelişen toplumsal ihtiyaçlar, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda, mevzuatın tanıdığı yetki çerçevesinde sağlık hizmetinin planlanmasında değişiklikler yapılabileceği açıktır.
Özel Hastaneler Yönetmeliği’nde değişiklik yapan 15/02/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile Yönetmeliğe ek 4.madde eklenmiş olup madde hükmü ile faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde planlama yapılması öngörülmüştür. Temyize konu geçici 6.maddenin birinci fıkrası ile de; Ek 4.maddeye atıfla anılan bu maddenin uygulamaya geçirilmesi bağlamında, 15/02/2008 tarihinden itibaren Bakanlıkça yapılacak planlama kapsamı dışında yeni özel hastane ön izin başvurusu ve mevcut ruhsatlandırılmış özel hastanelere tıbbi hizmet birimi, sağlık çalışanı veya teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz ilave taleplerinin kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesinin geçici 6.maddeye ilişkin değerlendirmesi, kararın metninden de anlaşıldığı üzere, maddenin 1.fıkrasında yer alan 15/2/2008 tarihinden sonra gerçekleşecek ön izin başvurularına ilişkin olup iptal kararı bu hususa ilişkin gerekçe kurulmak suretiyle verildiğinden temyiz incelemesi de bu kısma hasren yapılacaktır.
Dava konusu Yönetmeliğin geçici 6.maddesinin 1.fıkrasında, 15/2/2008 gününden sonra Bakanlıkça yapılacak planlama kapsamı dışında yeni özel hastane ön izin başvurusunun kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte, 11/3/2009 günlü, 27166 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle geçici 9.madde hükmü eklenmiş olup madde metninde; “11/3/2009 tarihi itibariyle hastane binası inşaatı tamamlanmış olmak kaydıyla, 15/2/2008 tarihi öncesinde binanın bulunduğu arsası imar planlarında sağlık alanına çevrilmiş veya arsayı sağlık alanına çevirme işlemlerini başlatmış olanlar veya 15/2/2008 tarihinden önce ilgili belediyeden hastane binası olarak inşaat ruhsatı alanlar Bakanlığa başvurabilirler. 11/3/2009 tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Bakanlığa başvurulur. ” hükmüne yer verilmiştir.
Düzenlemenin metninden de anlaşıldığı üzere, 15/2/2008 tarihi öncesinde hastane binasının bulunduğu arsa imar planlarında sağlık alanına çevrilmiş veya arsayı sağlık alanına çevirme işlemlerini başlatmış olanlar veya 15/2/2008 tarihinden önce ilgili belediyeden hastane binası olarak inşaat ruhsatı alanlar için 11/6/2009 gününe kadar başvuru imkanı getirilmiş olup bu düzenleme yapılırken de yine özel hastanelerin kurulmasının bir plana bağlanmasını öngören Ek 4.maddenin Yönetmeliğe eklendiği 15/2/2008 tarihi esas alınarak şart ve koşullar belirlenmiştir.
Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 18/2/2008 tarih ve 2008/10 sayılı Genelgenin 1.maddesinde, Yönetmeliğin geçici 6.maddesinin birinci fıkrasındaki hükme paralel olarak 15/2/2008 gününden sonra yapılacak ön izin başvurularının kabul edilmeyeceğine yönelik hükümlere yer verilmiştir. Davacının, Ankara İli Çankaya ilçesinde bulunan alanda özel hastane kurmak için, 20/2/2008 günlü dilekçe ile yaptığı ön izin başvurusu da yukarıda aktarılan düzenleyici işlemler gerekçe gösterilerek 22/2/2008 tarih ve 7563 sayılı işlemle reddedilmiştir.
Temyize konu karar ile, 15/2/2008 gününden itibaren ön izin başvurularının kabul edilmeyeceği yönündeki hükmün, özetle, Yönetmelikte daha sonra yapılan değişikliklerle 15/2/2008 tarihini aşacak şekilde planlama kapsamında olmayan özel hastaneler için 11/06/2009 gününe kadar belli şartları taşımak koşuluyla başvuru imkanı getirildiğinden, dava konusu maddede ilgili kuruluşlara başvuranların haklarını koruyacak şekilde bir süre tanınmadığı ve maddenin eksik düzenleme içerdiği gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ise de; Daire kararında atıfta bulunulan 11/3/2009 günlü yönetmelik değişikliğiyle getirilen başvuru imkanının geriye yönelik olarak 15/2/2008 tarihinden sonra, ilgili kuruluşlara başvurmasına rağmen planlama kapsamında olmaması nedeniyle ön izin başvurusunda bulunmayanlara da geçici 9.maddede yer alan koşulları taşımak kaydıyla başvuru imkanı getirildiği açık olduğundan ve dava konusu geçici 6.madde hükmünden daha sonra yapılan Yönetmelik değişikliği geçici 6.madde metninde yer alan düzenlemeleri hukuka aykırı hale getirmeyeceğinden, 11/3/2009 günlü,27166 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle eklenen geçici 9.madde hükmü gerekçe gösterilerek verilen iptal kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu hale göre hukuka uygun bulunan Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin geçici 6.maddesinin birinci fıkrası uyarınca yayımlanan ve madde hükmüne paralel düzenlemeler getiren 18/2/2008 tarih ve 2008/10 sayılı Genelgenin 1.maddesi ile bu düzenleyici işlemler uyarınca tesis edilen bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Ayrıca, davacının 11/3/2009 günlü değişiklikle Yönetmeliğe eklenen geçici 9.madde hükmü uyarınca madde metninde belirtilen süre zarfında ve öngörülen koşullar çerçevesinde başvuru hakkına sahip bulunduğu ve ilgili kurumların da bu başvuruyu geçici 9.maddedeki koşullar yönünden değerlendireceği açıktır. “denilmek suretiyle Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı Yasanın 46 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Yasanın 38 inci maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Yasanın 49 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasında da idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerininin davacı üzerinde bırakılmasına, İdari Dava Daireleri Kurulun bozma kararı öncesinde davalı idareler lehine avukatlık ücretine hükmedildiğinden yeniden hükmedilmemesine, …TL temyiz posta giderinin davacıdan alınarak davalı na, davalı ne verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 04/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.