Danıştay Kararı 15. Daire 2014/3422 E. 2018/7442 K. 08.11.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/3422 E.  ,  2018/7442 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/3422
Karar No : 2018/7442

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, … İlçesi … … Köyü’nde köy korucusu olan babası 04.09.1993 tarihinde terör örgütü tarafından öldürülmesi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın, 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddedildiği belirtilerek 100.000,00 TL tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nce; dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden davacının iddia ettiği olayın 5233 sayılı Kanun kapsamında olduğu ve olayın 19/7/1987 tarihi ile anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarih (27.07.2004) arasında meydana geldiği açık olduğu, buna göre mevzuat uyarınca davacının bu zararlarının karşılanması istemiyle idareye 30.05.2008 tarihine kadar başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra 17.05.2012 tarihinde davalı idareye başvurulduğundan dolayı, davalı idarece başvurunun esasına girilerek bunun sonucunda davacıya tazminat ödenmesinin olanaklı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un ‘Başvurunun Süresi, Şekli, İncelenmesi ve Sonuçlandırılması’ başlıklı 6. maddesinde; “Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır. Bu sürelerden sonra yapılacak başvurular kabul edilmez. Bu Kanun kapsamındaki yaralanma ve engelli hâle gelme durumlarında, yaralının hastaneye kabulünden hastaneden çıkışına kadar geçen süre, başvuru süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 15.07.1993 doğumlu davacının köy korucusu olan babası 04.09.1993 tarihinde terör örgütü tarafından öldürüldüğünün iddia edildiği, davacı, imam nikahlı evllikten dünyaya geldiğinden babasının vefat etmesi nedeniyle dedesi …’nin nüfusuna kaydedildiği, … Aile Mahkemesi’ne açılan soybağı düzeltilmesi davasında … ile soybağı kurulduğu belirtilerek kararın kesinleşmesi üzerine babasının ölümü nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın, 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yapılan 17.05.2012 tarihli başvuruya idare tarafından cevap verilmemesi üzerine bakılan davanın açıldığı, dava açıldıktan sonra 21.09.2012 tarihli Zarar Tespit Komisyonu yazısında gerekli başvuru süresi içinde hukuksal durum belirtilerek başvuruda bulunulmadığından başvuru ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığının belirtildiği, dosyada bulunun … Aile Mahkemesi’nin … tarih ve … E., … K. sayılı kararında davacı ‘nin evlilik dışı birliktelikten doğduğunun tespit edilmesi nedeniyle babasının … olarak tespit ve tescil edilmesine karar verildiği, nüfus kayıt örneğine göre … Aile Mahkemesi’nin 06.04.2012 kesinleşme tarihli kararına göre baba adı … iken … olarak düzeltildiği, anne adının da … iken … olarak düzeltildiği anlaşılmaktadır.
Olay tarihi olduğu belirtilen 04.09.1993 tarihinde davacının, … ile soybağı olmadığından mirasçı sıfatı bulunmadığı, bu sebeple tazminat talep edebilme hakkı da bulunmadığı, bu hakkı ancak … Aile Mahkemesi’nin kararının kesinleşmesi ile elde edebildiği, söz konusu kararın kesinleşme tarihinden sonra kanunda öngörülen süre içerisinde idareye başvuruda bulunduğu görülmektedir.
Bu durumda davacının süresinde başvurduğunun kabulü ile talebi hakkında değerlendirme yapılarak bir karar vermesi gerekirken, süresinde başvurmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.