Danıştay Kararı 15. Daire 2014/2976 E. 2018/1050 K. 31.01.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/2976 E.  ,  2018/1050 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/2976
Karar No : 2018/1050

Temyiz Edenler (Davacılar) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti :Davacılar tarafından, … İli, … İlçesi’nde murisleri …’in 1992 yılında terör örgütü mensuplarınca öldürüldüğünden bahisle taraflarına tazminat ödenmesi istemiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; davacılar murisinin ölüm olayı ilgili olarak 27/02/1992 tarihli olay ve zaptetme tutanağı ile 27/02/1992 tarihli keşif tutanağı, vukuat raporu ile alınan ifadelerden davacılar murisinin … terör örgütü yandaşı olması nedeniyle … adlı yasa dışı örgüt tarafından iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu öldürüldüğüne dair bilgiler bulunduğu; yine … Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 06/06/2002 tarih ve 2002/647 Hazırlık, 2002/561 Esas ve 2002/538 sayılı iddianamede davacıların murisinin maktül olarak görüldüğü ve faillerin …. terör örgütüne mensup olduklarının ifade edildiği görüldüğünden, …’in öldürülmesinin terör eylemleri ya da terörle mücadele kapsamında yürütülen bir faaliyetin sonucu olmadığı, zira adı geçenin …terör örgütü yandaşı olması nedeniyle … adlı yasa dışı örgüt tarafından iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu öldürüldüğü anlaşıldığından, 5233 sayılı Kanun kapsamına girmeyen olay nedeniyle tazminat verilmesi talebinin reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; davacıların adli yardım talebi yerinde görülmeyerek, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemlerine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz istemlerinin reddine, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harç ve posta ücretinin Mahkemesince tamamlattırılmasına, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/01/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):

5233 sayılı Kanun ile terör eylemleri veya terörle mücadele kapamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanmasına ilişkin usul ve ve esaslar belirlenmiş, 2. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendinde, kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararlar, (f) bendinde 3713 sayılı Kanunun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkum olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararlar kanun kapsamı dışında tutulmuştur.
Davacıların murisinin … terör örgütü üyesi yandaşı olduğu ve … adlı yasa dışı örgüt tarafından iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu öldürüldüğü gerekçesiyle tazminat talebinin ve davanın reddine karar verilmiş ise de, dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden murisin terör örgütü yandaşı olduğuna ilişkin hukuken geçerli bilgi, belge ve mahkeme kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, davacıların murisinin ölüm olayının yörede yaşanan yaygın ve yoğun terör olayları nedeniyle gerçekleştiği ve bu haliyle 5233 sayılı Kanun kapsamında kaldığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde ve Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz istemleri kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.