Danıştay Kararı 15. Daire 2014/2165 E. 2018/6665 K. 04.10.2018 T.

15. Daire         2014/2165 E.  ,  2018/6665 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/2165
Karar No : 2018/6665

Temyiz Eden (Davacı): …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı): …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …; … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti:Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nda ikamet eden davacının, yaşanan terör olayları sebebiyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını iddia ettiği zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 04.03.2010 tarih ve 2010/1-297 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce, … İl Müftülüğü’nün 15/01/2010 gün ve … sayılı yazısında, kadro olmadığından görevli tayin edilmediğinin belirtildiği, …Kaymakamlığı’nın 18/01/2010 gün ve … sayılı yazısında, anılan mezrada öğrenci yetersizliğinden okul olmadığının belirtildiği, jandarma tarafından gönderilen, köy ve mezraların durumunu gösteren çizelgede, Yönlü mezrasının dolu olduğunun belirtildiği, yine … İl Jandarma Komutanlığının 23.03.2012 gün ve … sayılı yazı ve eklerinde anılan köyde 1995 yılında uzun namlulu silahla taciz ateşi açıldığı, bunun dışında olay olmadığı, geçici köy korucusunun görevlendirilmediği, askeri yasak bölge ilan edilmediği, toplu göç olayı olmadığının belirtildiği, bu haliyle söz konusu köyün ve mezranın boşaltılmadığından, davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, 2. maddesinde ise, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına, ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Kanun hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış/boşalmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından/boşalmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar Kanunda tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararın idarece karşılanması mümkündür.
Yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir.
Bunun yanında, 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinden anlaşıldığı üzere, terör olaylarına bağlı olarak güvenlik kaygıları nedeniyle (örneğin bu sebeple yerleşim yerinin terk edilmesi vb.) mal varlığına ulaşılamamadan kaynaklanan zararların da tazmini öngörülmektedir. Bir terör olayı sonucu münferit olarak kendisi veya yakınları doğrudan zarar gören ya da bu şekilde gerçekleşen ölüm ve/veya yaralama olayları kendisi veya yakınlarına yönelen kimselerin, başta yaşam haklarından endişe ederek, güvenlik kaygısı duymaları doğaldır. Dolayısıyla, bu kapsamda oluşan zararların tazmini de anılan hükmün bir gereğidir. Bu durum, yukarıda belirtilen nesnel kriterin yanında, her davacı yönünden ayrıca öznel olarak da bir irdeleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Aksi bir değerlendirme, her bir davacının öznel durumundan kaynaklı olarak ileri sürdüğü hususların irdelenmemesi anlamına gelir ki, bu durum Anayasa’da öngörülen adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil eder.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, … İli, … İlçesi, …Köyü, … Mezrası’nda ikamet etmekteyken yaşanan terör olayları sebebiyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle, meydana gelen zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle davalı idareye başvurduğu; komisyon tarafından, köyün tamamen boşaltıldığına dair hiçbir belgeye rastlanmadığı gerekçesiyle başvurusunun reddine karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile aynı köye ilişkin Dairemizin diğer dava dosyalarının birlikte incelenmesinden;
… İl Jandarma Komutanlığı’nca düzenlenen 01.04.2013 tarihli tutanakta, … Köyü ve … Mezrası’nda herhangi bir terör olayı olmadığı, köy ve mezranın toplu olarak boşaltılmadığının belirtilmesine karşın … İlçesi’ne ait boşaltılan köy ve mezralar listesinde, … Köyü, … Mezrası’nın 1993 ile 2003 yılları arasında boşaltıldığının belirtildiği, … İl Özel İdaresi … ve … Koordinasyon Bürosu’nun 09.04.2013 tarihli yazısında, … Köyü’nün KDRP kapsamında olmadığı, ancak … Mezrası’nın KDRP kapsamında olduğunun belirtildiği, … İlçesi’nin köy ve mezralarına ilişkin listede ise … Köyü, … Mezrası’nın 1993 yılında boşaltıldığı, dönüşe izin verilen tarih olarak 06.04.2005 olarak belirtildiği, İl Müftülüğü’nün 15.01.2010 tarihli yazısının ekinde yer alan listede, … Köyü, … Mezrası’nda, kadro olmadığından görevli tayin edilmediğinin belirtildiği, … Kaymakamlığı İlçe Müftülüğü’nün 08.04.2013 tarihli yazısında, 1968 yılından itibaren … Köyü’nde caminin ibadete açık olduğu ve kadrolu ve fahri olarak görev yapanların isimlerinin belirtildiği, … Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 08.01.2010 tarihli yazısı ekinde yer alan ‘boşaltılan köyler listesinde gelenlerin durumu” başlıklı listede … Köyü, … Mezrası’nda öğrenci yetersizliği nedeniyle okulun olmadığı, Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün 12.04.2013 tarihli yazısında ise … Köyü ve … Mezrası’nda herhangi bir sağlık kuruluşunun bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalardan; dosyada bulunan bilgi ve belgelerde, davacının başvurusunda malvarlığının bulunduğunu iddia ettiği … Köyü, … Mezrası’nın boşaltılıp, boşaltılmadığı hususunda çelişkili bilgiler bulunduğu anlaşılmıştır.
Durum böyle olunca; davacının zarara uğrayan mal varlığının bulunduğunu iddia ettiği mezranın terör olayları nedeniyle tamamen boşaltılıp, boşaltılmadığı, boşaltılmışsa hangi dönemlerde boşaltıldığı hususlarının gerekli inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilerek, söz konusu mezranın boşaltılmış olması halinde davacının varsa zararının tazmin edilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeden tesis edilen işlemde ve davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin… tarih ve E:… ;K: … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.