Danıştay Kararı 15. Daire 2014/1664 E. 2018/7593 K. 15.11.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/1664 E.  ,  2018/7593 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/1664
Karar No : 2018/7593

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti :… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki bilgi ve belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü’nden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle mal varlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının zarara uğraması nedeniyle uğradığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin … No’lu Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın… tarih ve… sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; … Köyü’nün terör olayları nedeniyle boşaldığı, her ne kadar davacı vekili tarafından dava dilekçesinde anılan köyde keşif yapılmadığı belirtilmekte ise de, … tarihinde zarar mahallinde yapılan keşif sonucu, davacının zilyet ve tasarrufunda taşınmaz malvarlığının tespit edilemediği yönünde düzenlenen tutanakta, teknik ve mahalli bilirkişilerle birlikte davacı vekilinin de imzasının yer aldığı, dolayısıyla davacı vekilinin yapılan keşfe iştirak ettiği gibi, keşif sırasında ilgili köyde davacının mal varlığı bulunmadığını belirten söz konusu tutanağı imzalayarak kabul ettiği, bu durumda, yapılan keşif sonunda düzenlenen keşif tutanağınının davacı vekilince müvekkilinin 5233 sayılı Yasa kapsamına giren zararı bulunduğu yönünde bir ihtirazi kayda yer verilmeksizin imzalandığı hususu ve davacının hak sahipliğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin de gerek komisyona yaptığı başvuru esnasında gerekse dava dosyasına sunulamaması birlikte değerlendirildiğinde, davacının söz konusu köyde mal varlığı bulunmadığı sonucuna varıldığı, bu nedenle dava konusu komisyon kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde: “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” hükmüne, 2. maddesinde; “Bu Kanun, 3713 sayılı Kanunun 1’inci, 3’üncü, 4’üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.” hükmüne, yine aynı Kanun’un 8. maddesinde; “7’nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de gözönünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir. Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11’inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esaslarının kıyasen uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yönetmelikte de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Söz konusu Yönetmeliğin 11. maddesinde; “Komisyon gerek görmesi halinde keşif yapabilir. Komisyon başkanı belirlemiş olduğu keşif yeri ile gün ve saatini komisyon üyeleri ve/veya bilirkişi ile başvuru sahibine veya yetkili temsilcisine yazılı olarak bildirir. Başvuru sahibinin kendisi, veli veya vasisi veya yetkili temsilcisi ve varsa şahitleri keşif mahallinde hazır bulunurlar. Muhtar veya o yer mahallinden iki kişinin de keşifte hazır bulunması temin edilir. Tespit edilen günde komisyon olay mahalline giderek zararı tespit eder. Bu tespitte; a) Keşif tarihi, b) Zarar görenin adı soyadı, c) Zararın meydana geldiği yer, d) Zararın meydana geldiği tarih, e) Zararın nev’i, f) Zararın miktarı, g) Zarar gören bina, işyeri, arazi, taşıt ve ağaç gibi taşınır ve taşınmaz mallardan faydalanılma imkanının bulunup bulunmadığı, h) Zarar görenin kendi ihmal, kusur ve kastının olup olmadığı, ı) Zarardan mahsup edilmesi gereken miktarlar ile gerekli görülen diğer hususlar tutanağa bağlanarak hazır bulunanlarca imza altına alınır. Başvuru sahibi veya yetkili temsilcisinin keşif esnasında hazır bulunmaması halinde durum tutanakta belirtilir.” hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda yer verilen Yasa ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle 5233 sayılı Yasa kapsamında karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları halinde kurulacak Zarar Tespit Komisyonlarının, bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde miktarının ne olduğunu tespit etmek amacıyla ilgili yerlerden her türlü bilgi ve belge istemek, bilirkişi görevlendirmek ve gerektiğinde keşif yapmak gibi kapsamlı bir araştırma-inceleme görevi ve yetkisi ile donatıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının terör olayları nedeniyle köyünden göç etmek zorunda kaldığından bahisle mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle Zarar Tespit Komisyonu’na başvurduğu, bu başvuru sonrasında komisyon tarafından keşif kararı alındığı, keşif ve tespit tutanağında davacıya ait mal varlığı tespit edilemediği, tutanağın davacı vekili tarafından da ihtirazı kayıt olmadan imzalandığı, bunun üzerine komisyonca davacının herhangi bir taşınır taşınmaz mal varlığı olmadığı gerekçesiyle başvurusunun reddedildiği; bakılan davanın da söz konusu komisyon kararının iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunan … tarihli “Keşif Tutanağı”nın Notlar kısmında el yazısıyla “Kocasından ayrı 15 yıldır çocuklarına kendisi bakıyor. Zilyet ve tasarrufunda taşınmaz bulunmadığı tespit edilmiştir.” yazdığı halde, tutanağın üst tarafında yer alan “Zarar gören taşınır taşınmaz mallardan faydalanma imkanı bulunup bulunmadığı” kısmına ise matbu olan ifadedeki boşlukları doldurmak suretiyle “…-… yılları arasında mallardan istifade edilememiştir.” yazılmıştır. Bu durumda mahkeme kararına esas alınan belgede davacının malvarlığı zararına ilişkin çelişkili ifadeler birarada görülmektedir. Söz konusu tutanakta köy bilirkişi heyeti olarak hazır bulunanlar Muhtar , eski muhtar , , ve ‘dir.
Yine dosyada bulunan ve keşif tutanağı ile aynı tarihli Muhtar ‘a ait “İfade Tutanağı” ve … tarihli “Olay Tutanağı” ve “Zilyetlik ve Tasarruf Belgesi” başlıklı belgeler birlikte değerlendirildiğinde; bu belgelerde de köy bilirkişi heyetinden 2 kişinin (Yeni Muhtar ve Dönemin Köy Muhtarı) aynı kişiler olduğu görülmektedir. Bu kişilerin “Keşif Tutanağı” ile “İfade Tutanağı”, “Olay Tutanağı” ve “Zilyetlik ve Tasarruf Belgesi” adlı belgelerde yer alan ifadeleri birbiriyle çelişkilidir. Aynı kişilerin bulunduğu köy bilirkişi heyetinin… tarihli “Keşif Tutanağı” başlıklı belgede davacıya ait mal varlığı bulunmadığını ve aynı tarihli “İfade Tutanağı” başlıklı belgede Muhtar ‘un “davacıyı tanıdığını, davacının dava konusu köyde oturduğunu, ev hanımı olduğunu, boşalan köyde kocası ile aynı evde yaşadığını, davacının köyü terk ettiğini, şu anda … İli, … Mahallesi’nde ikamet ettiğini, köye dönüş yapmadığını, köyü terk ederken ev eşyalarını da yanında götürdüğünü, davacının 15 yıldır kocasından ayrı yaşadığını, bakmakla yükümlü olduğu 10 tane çocuğu olduğunu, zilyet ve tasarrufunda ayrı taşınmaz ve malvarlığı bulunmadığını, kocasının sağ ve işlem dosyasının mevcut olduğunu” belirttiği görülmektedir. Ancak her iki belgede de “malvarlığı bulunmaktadır” ifadesinin sonradan “malvarlığı bulunmamaktadır” olarak değiştirildiği anlaşılmıştır. Ayrıca … tarihli “Olay Tutanağı” ve “Zilyetlik ve Tasarruf Belgesi” başlıklı belgelerde imzası bulunan aynı kişilerin “davacının dava konusu … Köyü’nde zilyet ve tasarrufunda bulunan taşınmazları bulunduğunu ve bu taşınmazlar üzerinde yapıları ile ağaçları bulunduğunu, köy boşaltılmadan önce de davacının tarımsal faaliyetlerde bulunduğunu” belirterek beyanlarını imzaladıkları görülmektedir. Bu durumda aynı kişilerin aynı konuda birbirinden tamamen farklı iki beyanının mevcut olduğu dosyada, hangi beyanın doğru olduğunun tespiti yapılmadan, beyanlar arasındaki çelişkiler giderilmeden, beyanlardan birinin dayanak yapılarak karara esas alınması hukuka uygun değildir.
Kaldı ki keşif ve ifade tutanağındaki “malvarlığı bulunmaktadır” ifadesinin sonradan “malvarlığı bulunmamaktadır” olarak değiştirildiği beyan dışında, dosyada bulunan Muhtar ….’a ait “Olay Tutanağı” – “Zilyetlik ve Tasarruf Belgesi” başlıklı belgelerde davacının malı olmadığına dair herhangi bir tespit de bulunmamaktadır. Bu şekilde çelişkili ifadeler içeren keşif tutanağı esas alınarak ve eksik inceleme ile tesis edilen işlemde ve davanın reddine karar veren idare mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, …. İdare Mahkemesi’nin… tarih ve E:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.