Danıştay Kararı 15. Daire 2013/9450 E. 2018/8545 K. 27.12.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/9450 E.  ,  2018/8545 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/9450
Karar No : 2018/8545

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1-
2-
VEKİLLERİ :
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:.. , K:… sayılı kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacılardan ‘ın 13/09/2009 tarihinde … Devlet Hastanesi’nde gerçekleştirdiği normal doğum eylemi sonrasında fistül gelişiminde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen 12.000,00-TL maddi, 28.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; olayda hizmet kusurunun olup olmadığının tespiti maksadıyla dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca düzenlenen 28/12/2011 tarihli raporda, “davacının …Devlet Hastanesi’ne miadında ağrılı gebe olarak başvurduğu, epizyotomi açılarak normal doğum ile ebe tarafından bir bebek doğurtulduğu, açılan epizyotominin ebe tarafından onarıldığı, mevcut tıbbi belgelere göre normal vajinal doğum kararının doğru olduğu, ebenin normal doğum yaptırabileceği, epizyotomi açıp onarabileceği, tüm normal doğumlarda rektum zedelenmesi ve fistülün komplikasyon olarak gelişebileceği, idare ve sağlık personeline kusur atfedilemeyeceği” yönünde görüş verilerek idare ve sağlık personeline kusur atfedilemeyeceği sonucuna varıldığı, bununla birlikte …Devlet Hastanesi’ne müracaat eden davacının daha ileri bir merkezde doğumunun uygun olacağı düşüncesi ile … Devlet Hastanesi’ne sevk edilmesine karar verildiği halde, buradaki doğumda doktor bulundurulmaması ve doğumun tamamen ebelerin kontrolüne bırakılması nedeniyle davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, davacılar tarafından uğranılan maddi zarar kanıtlanamadığından maddi tazminat isteminin reddi gerektiği, manevi tazminat istemi yönünden fistül gelişimin her normal doğumda nadir de olsa %03-6 oranında görüldüğü, doğumun ebe yerine doktor tarafından gerçekleştirilmiş olması durumunda bu komplikasyonun ortaya çıkma ihtimalinin daha düşük olabileceği, doğumu doktorun yaptırması halinde bu komplikasyonun oluşmayabileceği, bu nedenle davacıların bu olay dolayısıyla aşırı acı ve elem duydukları, diğer yandan davacıda meydana gelen fistül gelişimi ile davalı idarenin yaptırdığı doğum eylemi arasında illiyet bağı bulunduğu, oluşan fistül gelişimin giderilmesi amacıyla davacının iki defa ameliyat olmasının da davacının manevi açıdan zarar görmesine neden olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçe ile, 24.000,00-TL manevi tazminat isteminin kabulü ile bu miktarın davacılara ödenmesine, 4.000,00-TL manevi tazminat ile 12.000,00-TL maddi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacılardan ‘ın manevi tazminat talep edebilmesi için subjektif ehliyet şartının gerçekleşmediği, bedensel zararlarda tazminat isteme hakkının doğrudan doğruya bedensel zarara uğrayana ait olduğu, Adli Tıp Kurulu Raporu’nda idarenin kusursuz olduğunun belirtildiği, kusursuz olan idare aleyhine hüküm kurulamayacağı, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’nin 133. maddesi gereği normal doğumu ebelerin yaptırabileceği, dava konusu olayda da doğumun normal doğum olduğu, bu açık düzenlemeye rağmen yerel mahkemenin normal doğum için doktor gözetimini gerekli görmesinin ve yokluğunu hizmet kusuru saymasının hukuken kabul edilemez olduğu, bu durumun davacıyı ömür boyu etkilemeyeceği, hastanın normal hayatına dönebileceği yönünde Adli Tıp Kurumu Raporu ve Kadın Doğum Uzmanı Raporu olduğu, manevi tazminat miktarının da hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, idarelerinin harçtan muaf olduğu, aleyhlerine nisbi karar harcına hükmedilemeyeceği ileri sürülmekte, İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından, olayın niteliği göz önüne alındığında davacı ‘ın olaylardan eşi kadar etkilendiği ve psikolojisinin bozulduğu, subjektif ehliyetinin olduğu, üç yıldan uzun bir süredir çektikleri sıkıntının tazmininin gerektiği belirtilerek istemin reddi ile kararın onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ….. DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının temyize konu edilen kısmının gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı bebek hareketlerinde azalma şikayeti ile 10/09/2009 tarihinde … Devlet Hastanesi’ne müracaat etmiş, kadın doğum servisine yatırılmış, NST takibine alınmıştır.
Doğum sancılarında artma tespit edilen davacı ambulans ile 13/09/2009 tarihinde 12:40’da … Devlet Hastanesi’ne sevk edilmiştir. … Devlet Hastanesi’nde 12:45’de doktor tarafından yapılan muayenesinin ardından 13/09/2009 tarihinde 14:30’da ebe eşliğinde normal yolla epizotomi ile kız bebek dünyaya getirmiştir. Epizyotomi tamiri ebeler tarafından yapılmış ve davacı 15/09/2009 tarihinde taburcu edilmiştir.
Davacı, doğumdan on gün sonra 23/09/2009 tarihinde … Üniversitesi …Tıp Merkezi’ne müracaat etmiş, burada Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı tarafından yapılan muayenede “sağ medyolateralden rektuma kadar uzanan, vajen sağ yan duvarda yer yer açık olan epizyotomi hattı, rektumda birkaç tane submukozada sütür palpasyonla görüldü” notu ile “duphalac+oturma banyosu+genel cerrahi konsültasyonu+10 gün sonra jinekoloji polikliniği kontrolü” önerilerek gönderilmiştir.
Davacı doğumdan yaklaşık altı ay sonra 26/02/2010 tarihinde gaz ve gaita tutamama şikayetleri ile … Üniversitesi … Tıp Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kliniğine müracat etmiş, bu merkezde “kronik anal fissür (derin makat çatlağı)” tanısı konularak “fissürektomi (çatlak olan bölümü çıkarma)” işlemi yapılmış, aynı gün taburcu edilmiştir.
Davacılar tarafından, 18/01/2010 tarihinde, davalı idareye başvurularak tazminat isteminde bulunulmuş, davalı idarenin 10/03/2010 tarih ve 9931 sayılı işlemi ile istemin reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
Dava devam ederken davacı tarafından, … Üniversitesi …Tıp Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kliniğine 18/01/2012 tarihinde anal inkontinans (anal sifinkter kontrolünde azalma) tanısı ile yatışı yapılıp ameliyat (onarım) yapıldıktan sonra 30/01/2012 tarihinde taburcu olduğuna ilişkin raporun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Diğer taraftan, idarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu da tartışmasızdır.
Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Manevi zararın varlığı, sadece şeref, haysiyet ve onur kırıcı işlem ve eylemlere ya da kişilerin vücut bütünlüğünde meydana gelen sakatlık haline ölüm nedeniyle ağır bir elem, üzüntü duyulması şartına bağlı olmayıp; idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi eksiksiz olarak sunamaması nedeniyle ilgililerin yeterli hizmet alamamalarından dolayı üzüntü ve sıkıntı duymaları manevi zararın varlığı ve manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli bulunmaktadır.
Dava konusu olayda davalı idare personelinin herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığının, doğumun ve doğum sonrası tedavi ile takibin tıp kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığının, sonuç olarak olayda hizmet kusuru olup olmadığının tespiti maksadıyla Adli Tıp Kurumu’ndan görüş istenilmesi üzerine Adli Tıp … İhtisas Kurulu’nca düzenlenen 28/12/2011 tarih ve … sayılı raporda sonuç olarak; “davacının 13/09/2009 tarihinde … Devlet Hastanesi’ne miadında ağrılı gebe olarak başvurduğu, epizyotomi açılarak normal doğum ile ebe tarafından bir bebek doğurtulduğu, açılan epizyotominin ebe tarafından onarıldığı, 15/09/2009 tarihinde şifa ile taburcu edildiğinin kayıtlı olduğu, kişinin 26/02/2010 tarihinde … Üniversitesi …Tıp Merkezi Genel Cerrahi Anabilim Dalında kronik anal fissür tanısı ile operasyon amaçlı yatırıldığı, fissürektomi ameliyatı yapıldığının anlaşıldığı, mevcut tıbbi belgelere göre normal vajinal doğum kararının doğru olduğu, ebenin normal doğum yaptırabileceği, epizyotomi açıp onarabileceği, tüm normal doğumlarda rektum zedelenmesi ve fistülün komplikasyon olarak gelişebileceği, idare ve sağlık personeline kusur atfedilemeyeceği” yönünde görüş verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun bilirkişi raporunda davacı ‘da anal fistül gelişmesinde idarenin hizmet kusuru bulunmadığı belirtilmiş ise de, Malatya İdare Mahkemesi’nce, doğum için … Devlet Hastanesi’ne müracaat eden davacının ambulans ile…Devlet Hastanesi’ne sevk edilmesine karar verildiği halde, buradaki doğum sırasında doktor bulundurulmaması ve doğumun tamamen ebelerin kontrolüne bırakılması nedeniyle davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından ve dosyada yer alan Adli Tıp Kurumu bilirkişi raporundan, idarenin hizmeti kusurlu işlettiğine ilişkin hukuken kabul edilebilir bir kanıt bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, idarenin hizmet kusuruna dayanılarak değil, ancak davacıların sevk edildikleri daha ileri bir tıp merkezinde doğumun uzman doktor tarafından gerçekleştirileceği yönünde bir beklenti içine girdikleri, doğumun ebeler tarafından yaptırılmasının bu nedenle davacılarda sağlık hizmetinin gereği gibi işletilmediği şeklinde şüphe, endişe ve üzüntüye yol açtığı görüldüğünden, manevi tazminat isteminin bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken bir başka gerekçeyle manevi tazminatın kısmen kabulü yolundaki Mahkeme kararı sonucu itibariyle hukuka aykırı bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. … İdare Mahkemesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.