Danıştay Kararı 15. Daire 2013/9269 E. 2016/1222 K. 26.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/9269 E.  ,  2016/1222 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/9269
Karar No : 2016/1222

Davacı :
Vekili :
Davalılar : 1-
2-
Davanın Özeti : 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile Ek-3/E-1 listesinde yer alan ve dava dilekçesinde kodları belirtilen omurga cerrahisi alan grubuna ait 38 tıbbi malzeme için belirlenen fiyatların iptal edilmesi istenilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Savunmasının Özeti: 5510 sayılı Kanun’un 72. maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen görevlerin yerine getirildiği, fiyat belirleme yetkisi kullanılırken Kurumun ilgili kuruluşlardan gelen tüm değerlendirmeleri incelediği, bu şekilde yetkinin hukuka ve kamu yararına uygun olarak kullanıldığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
‘nın Savunmasının Özeti: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Hakkında Kanunun 63. maddesinde, Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türleri, miktarları, kullanım süreleri ve ödeme usül ve esaslarının nın görüşü alınmak suretiyle belirleneceği öngörülmüş ise de, Bakanlığın bu yetkisinin görüş bildirmekten ibaret hazırlık işlemi olduğu, nihai yetkinin Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğu, bu nedenle hasım mevkiinden çıkarılmaları ve uyuşmazlığın münhasıran Sosyal Güvenlik Kurumu husumetiyle çözümlenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi
Düşüncesi : 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin iptal edilmesi, Ek-3/E-1 listesinde yer alan ve dava dilekçesinde kodları belirtilen omurga cerrahisi alan grubuna ait 38 tıbbi malzeme için belirlenen fiyatlara karşı açılan davanın red edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) ve (b) bendinin ve dava dilekçesinde kodları belirtilen omurga cerrahisi alan grubuna ait 38 tıbbi malzeme için belirlenen fiyatların iptali istemidir..
Anayasanın 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş olup bu hakkın yalnızca yaşamını sürdürmek anlamında değil “sağlıklı yaşama hakkı”na sahip olmak şeklinde kabul edildiğinden, kişilerin sağlıklı olma hakkı, kamusal korumaya tabidir.
Anayasanın 56. maddesinde ise; Devletin; herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği öngörülmüş; 65. maddesinde de “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Anayasa’nın anılan maddeleriyle kişilere, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme ve hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürebilme hakkı tanınmış ve devlete de, herkesin maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlama, kişilerin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama görevi verilmiştir.
Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, bir ekonomik ve sosyal hak olup, bu yönüyle kamuya ya da Anayasada geçen biçimiyle Devlete belli yükümlülükler getirmektedir. Devlet bu anayasal yükümlülüğün gereğini yerine getirmek ve herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanması için her türlü tedbiri almak, kişilerin sağlık hizmetlerinden gecikmeksizin yararlanmasını sağlamak durumundadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2. maddesinde yer alan herkesin yaşama hakkı hukuk tarafından korunur hükmü kapsamında Devletin yaşamı koruma yükümlülüğü de sayılmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi, Sözleşmeye taraf devletlere bireylerin yaşamını koruma görevini vermektedir. Bu görev, aynı zamanda sağlık konusunda Devlet tarafından hastaların yaşamının korunması için gerekli tedbir almayı da içermektedir.
Yukarıda yer verilen ulusal ve uluslararası düzenlemeler ile güvence altına alınan bireyin sağlıklı yaşam hakkının şartı; bireylerin ihtiyaç duydukları anda sağlık hizmetine ulaşmaları olup, bunun yerine getirilmesi Devletin görevidir.
Bireyin temel hak ve özgürlükleri içerisinde yer alan sağlıklı yaşam hakkına yönelik yapılacak sınırlamanın, Anayasanın 13. maddesi uyarınca öncelikle kanunla yapılması, bu sınırlamanın da orantılılık ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması gerektiği kuşkusuzdur.
24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) bendinde; a) 45 (kırk beş) yaş ve altı, aktif hayat beklentisi olan, lomber hareketlerinin korunması amaçlanan, dejeneratif omurga sorunu bulunmayan, hareketli sistemlerin tek segmenti geçmeyecek şekilde kullanımı halinde bedelleri Kurum mevzuatı doğrultusunda karşılanacaktır. (rigid ve dinamik sistemlerin bir arada kullanıldığı durumlarda dinamik sistem bir segmenti geçemez, hareketli ya da yarı hareketli sistemin uygulandığı segmentte füzyon materyalleri kullanılması halinde, sistem ve füzyon materyallerinin Kurumca bedeli karşılanmaz.) kuralı yer alırken (b) bendinde ise Lomber hareketli ve yarı hareketli sistemlerin sadece 3. Basamak Hastanelerde (eğitim verme yetkisi olan klinik) uygulanması halinde Kurumca bedeli karşılanır İbaresine yer verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 72. maddesinde, kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri için ödenecek bedelin belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu belirtilerek Komisyonun; 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibariyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkili olduğu kuralı yer almaktadır.
Yukarıda yer alan Anayasa hükümlerine göre, kurumca sunulan sağlık hizmetinin finansmanında etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla komisyona tanınan fiyat belirleme yetkisinin, hastanın sağlık hizmetine erişim hakkını engelleyecek veya hastanın dolayısıyla genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ödeyemeyeceği ağır bir maddi yük altında bırakacak şekilde kullanılmasının, sağlıklı yaşam hakkına ve sosyal devlet ilkesine aykırı olacaktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun 11.10. 2013 tarih ve 1034070 sayılı yazısında, Omurga Cerrahisi Alan Grubuna Giren Tıbbi Malzemeler konusunda oluşturulan Komisyon Toplantı Kararlarında Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) ve (b) bendinde yer alan, Lomber hareketli ve yarı hareketli sistemlerin sadece 3. Basamak Hastanelerde 3.basamak hastanelerde uygulanması halinde Kurum mevzuatından karşılanacaktır ibaresi ile listede geçen 45 yaş altı ibarelerinin kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak bu durumun Sosyal Güvenlik Kurumuna da bildirildiği, omurga cerrahisi alan grubuna ait 38 tıbbi malzeme için fiyatların belirlenmesinde hangi ölçütlerin esas alındığı konusunun ara kararı ile sorulmasına karşın hukuken geçerli bir açıklamanın yapılamadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, bireyin ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetine erişimini kısıtlayıcı şekilde tesis olunan dava konusu düzenlemede, hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu düzenlemelerin iptali gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Daire’since gereği görüşüldü:
Dava; 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile Ek-3/E-1 listesinde yer alan ve dava dilekçesinde kodları belirtilen omurga cerrahisi alan grubuna ait 38 tıbbi malzeme için belirlenen fiyatların iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı ‘nın husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
TC. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde, “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” şeklinde, “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde, “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. … Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.” şeklindeki ifadelerden; ve yine “Sosyal Güvenlik Hakkı” başlıklı 60. maddesinde, “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” şeklindeki ifadelerden, tüm yurttaşların yaşama haklarının, devlet güvencesi ve onun pozitif yükümlülüğü kapsamı içinde koruma altında olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” yalnızca yaşamını sürdürmek anlamında değil “sağlıklı yaşama hakkı”na sahip olmak anlamındadır. Belirtilen düzenlemeler kişilerin sağlıklı olma hakkının bir kamusal korumaya tabi olduğunu ortaya koymaktadır.
Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, bir ekonomik ve sosyal haktır. Bu yönüyle kamuya ya da Anayasada geçen biçimiyle devlete belli yükümlülükler öngörür. Devlet bu ödevleri altına imza attığı “Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Sözleşmesi”nin de bir gereği olarak yerine getirmek ve herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanması için gerekli tedbirleri almak, kişilerin sağlık hizmetlerinden gecikmeksizin yararlanmasını sağlamak durumundadır.
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında da sağlık hakkına değinilmiştir. Mahkeme … tarih ve … sayılı kararında, “…kişilerin kutsal olan can ve sağlığının korunması en önemli bir ödev olarak Anayasa koyucu tarafından devlete verilmiş olup…” demek suretiyle sağlık hakkının devletin yerine getirmesi gereken en önemli yükümlülüklerden biri olduğunu belirtmiştir.
Sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ nun 08.05.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla değişik 63 üncü maddesinde, genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri arasında “b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler.” sayılmıştır. Karşılanacak sağlık hizmetine ilişkin belirlemede ise yine aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını nın görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usûl ve esasları Maliye Bakanlığı ile nın görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 08.05.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla değişik 72. maddesinde ise; “65 inci madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir. Komisyon, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere ayrı ayrı sınıflandırabilir. Komisyon, 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkilidir.
Komisyon; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını, Maliye Bakanlığını, nı, Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığını, Hazine Müsteşarlığını temsilen birer üye ve Kurumu temsilen iki üye olmak üzere toplam yedi üyeden oluşur. Komisyon kararlarını salt çoğunluk ile alır, kararlar Resmî Gazetede yayımlanır. Komisyonca gerekli görülen hallerde sağlık hizmetlerinin türlerine göre birden fazla alt komisyon kurulabilir. Komisyonun sekreterya işlemleri Kurumca yerine getirilir.
Kurum, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile dernek, vakıf, federasyon, konfederasyon ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşlerini alabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri, yol, gündelik ve refakatçi giderleri için ödenecek bedellerin belirlenmesinde, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun, 5510 sayılı Kanunun 72. maddesinde sayılan, sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alması suretiyle karar vermesi yasal bir zorunluluktur. Ayrıca, gerek Komisyonun oluşumunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını, Maliye Bakanlığını, nı, Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığını, Hazine Müsteşarlığını temsilen birer üye ve Kurumu temsilen iki üye olmak üzere toplam yedi üyeye yer verilmesi, gerek Kurumun, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile dernek, vakıf, federasyon, konfederasyon ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşlerini alabileceğinin belirtilmesi nedeniyle Komisyon kararlarının alınması sürecinde konunun her yönüyle değerlendirilmesinin istendiği sonucuna ulaşılmıştır.
İptali istenen 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) bendinde; ” a) 45 (kırk beş) yaş ve altı, aktif hayat beklentisi olan, lomber hareketlerinin korunması amaçlanan, dejeneratif omurga sorunu bulunmayan, hareketli sistemlerin tek segmenti geçmeyecek şekilde kullanımı halinde bedelleri Kurum mevzuatı doğrultusunda karşılanacaktır. (rigid ve dinamik sistemlerin bir arada kullanıldığı durumlarda dinamik sistem bir segmenti geçemez, hareketli ya da yarı hareketli sistemin uygulandığı segmentte füzyon materyalleri kullanılması halinde, sistem ve füzyon materyallerinin Kurumca bedeli karşılanmaz.” kuralı yer alırken (b) bendinde ise, ” b) Lomber hareketli ve yarı hareketli sistemlerin sadece 3. Basamak Hastanelerde (eğitim verme yetkisi olan klinik) uygulanması halinde Kurumca bedeli karşılanır” ibaresine ilişkin olarak;
24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) ve (b) bendi uyarınca, lomber hareketli ve yarı hareketli sistemlerin Kurumca karşılanması için, hastanın 45 yaşın altında olması, dejeneratif omurga sorunu bulunmaması, malzemenin tek segmenti geçmeyecek şekilde kullanılması ve tedavinin mutlaka 3. basamak hastanelerde yapılması gerekmektedir.
Davacı tarafından, söz konusu malzemenin, hastanın yaşam kalitesinin arttırılması için hayati öneme sahip olduğu, bu malzemeden 45 yaş üstü hastaların faydalandırılmamasının hukuka ve tıp bilimine aykırı olduğu, 3. basamak hastanelerin her ilde bulunmaması nedeniyle malzemeyi kullanacak hastaların şikayetleri de dikkate alındığında uzak yerlere gitme konusunda yaşayacakları sıkıntılar nedeniyle maddenin tanziminde kamu yararı bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden şu tespitlere ulaşılmıştır; Söz konusu düzenleme, nın kurum görüşü alınmadan ve gerekliliğini ortaya koyan yasal veya tıbbi zorunluluklara ilişkin hiçbir tespit ortaya konulmadan yapılmıştır. Bu düzenleme sonrası Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca, Omurga Cerrahisi Alan Grubuna Giren Tıbbi Malzemeler konusunda oluşturulan Komisyon toplantı kararında; “3. Basamak hastanelerde uygulanması haline bedelleri Kurum mevzuatı doğrultusunda karşılanacaktır” ibaresinin kaldırılması gerektiği, yine listede geçen tüm 45(kırk beş) yaş altı ibarelerinin kaldırılması gerektiği kanaatine varılarak 18.09.2013 tarih ve 1043064 sayılı yazı ile Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmiştir. 4.5.2013 tarih ve 28637 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 33 üncü maddesiyle iptali istenen maddenin değiştirilerek (a) bendinde yer alan koşullar kaldırılmıştır.
Buna göre, söz konusu düzenleme tesis edilirken yasal olarak dikkate alınması gerekli hususların gözetilmediği ve lomber hareketli ve yarı hareketli sistemlerin Kurumca karşılanması için hastanın 45 yaşın altında olması, dejeneratif omurga sorunu bulunmaması, malzemenin tek segmenti geçmeyecek şekilde kullanılması ve tedavinin mutlaka 3. basamak hastanelerde yapılmasının gerekliliğine ilişkin somut bir gerekçe sunulmadan Kurumun salt düzenleme yapma yetkisine dayanılarak yapıldığı anlaşılan düzenlemenin hukuka uygunluğundan bahsedilmesi mümkün değildir.
Ayrıca, düzenlemenin bu haliyle tüm hastalar için, sağlık hizmeti sunumunu tıp biliminin öngördüğü şekilde yerine getirilmesini engelleyeci ve hastanın tedaviye erişimini güçleştirici nitelikte olduğu da açıktır.
İptali istenen 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinde yer alan ve dava dilekçesinde kodları belirtilen omurga cerrahisi alan grubuna ait 38 tıbbi malzeme için belirlenen fiyatlara ilişkin olarak;
Dairemizin 19.02.2014 tarih ve E:2013/9269 sayılı ara kararıyla, davalı idarelerden, 2010 yılından itibaren (2010 ila 2014 yıllarında) dava dilekçesinde kodları belirtilen omurga cerrahisi alan grubuna ait 38 tıbbi malzeme için belirlenen fiyatların yıllar itibariyle ayrı ayrı gösterilmesinin ve sözü edilen malzemelere ilişkin işlem puanının, dolayısıyla sağlık hizmeti sunucularına ödenecek tutarın belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca hangi ölçütlerin göz önünde bulundurulduğunun sorulması ve bu hususlara ilişkin tüm bilgi ve belgelerin varsa komisyon kararının okunaklı birer örneğinin gönderilmesinin istenilmesi üzerine gönderilen bilgi ve belgelerden, söz konusu 38 malzemeden 29 malzemenin 2010 ve 2014 yılları arasında fiyatlarının değişmediği, 9 malzemede ise fiyatların düşürüldüğü, bu malzemelerden 12 tane malzemenin 2010 yılı itibariyle fiyatsız ya da listede olmayan malzemeler olduğu ve fiyatlarının sonradan belirlendiği görülmüştür.
Davacı tarafından, Kurumun söz konusu malzemelerin bedellerinin çok az miktarını karşıladığı için söz konusu kalemlere ait malzemelerin medikal firmalarca zarar kaygısıyla yurt dışından getirilemeyeceği bu nedenle hastaların mağdur olacağı, 2013 yılında geri ödeme miktarları düşürülen 9 kalemdeki düşüşlerin fahiş miktarda olduğu ileri sürülmektedir.
Kurumca ilk fiyat belirlemeden sonra, tıbbi malzemelerin teminine ilişkin oluşan zorluk ya da kolaylıklar, farklı yerlerde farklı fiyat oluşumları sonrası fiyatların tekleştirilmesi yoluna gidilmesi için yapılan çalışmalar gibi nedenlerle söz konusu fiyatlarda yıllar itibariyle Kurumca güncellemeler yapılmaktadır. Bu güncellemeler sonucunda belirlenen fiyatların düşebileceği gibi yükselmesinin de mümkün olduğu açıktır. Ayrıca ülkemizde yapılan en kapsamlı alımların Kurumca gerçekleştirilmesi nedeniyle Kurumun fiyat belirlemede ana aktör olduğu dikkate alındığından kamu yararı açısından bu kapasitesini, yıllar itibariyle fiyatlarda düşme yönünde kullanması tabidir.
Buna göre, davaya konu 29 kalemde yıllar itibariyle fiyatların değişmediği, fiyatı düşen 9 kalemden 6 sının daha önce fiyatı olmayan ya da listede adı olmayan malzemeler olduğundan fiyatının yıllar itibariyle belirlenmiş olması nedeniyle fiyat düşüşlerinin anlaşılır olduğu kalan üç kaleme ilişkin fiyat düşüşlerinde ise yasaya muhalif herhangi bir durum bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Ek-3/E-1 listesinin, “Genel hükümler” başlıklı kısmının 8. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin İPTALİNE, Ek-3/E-1 listesinde yer alan ve dava dilekçesinde kodları belirtilen omurga cerrahisi alan grubuna ait 38 tıbbi malzeme için belirlenen fiyatlara karşı açılan davanın REDDİNE, …-TL yargılama giderinin haklılık oranı dikkate alınarak 143,225-TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına; …-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ….-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere; …-TL. vekalet ücretinin de davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 26/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.