Danıştay Kararı 15. Daire 2013/9146 E. 2017/1184 K. 15.03.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/9146 E.  ,  2017/1184 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/9146
Karar No : 2017/1184

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:….; K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, ikamet ettiği…İli, …r İlçesi, … Köyü’nden yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nce; davacının, … İlçesi, … Köyü’nde ikamet etmekte iken terör olayları nedeniyle köyden göç etmek zorunda kaldığından ve köydeki mal varlığına ulaşamadığından bahisle uğradığı zararının 5233 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tazmin edilmesi talebinde bulunduğu anlaşılmakta ise de, anılan Köyde davacının babası …. adına 3.336 m² kıraç arazinin ve 110 m² evin olduğu tespit edilmiş olup, davacının babasına 21.09.2006 tarihli Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı kararı ile teklif edilen 12.022-TL’nin 12/10/2006 tarihli Sulhname imzalanarak verildiği, davacı adına … İlçesi, …Köyü’nde ayrı bir mal varlığı bulunduğuna ilişkin bilgi ve belgenin dava dosyasında bulunmadığı gibi davacının başvuru dilekçesinde belirttiği evin elektrik abone kaydının da davacının babası ….’a ait olduğu anlaşıldığından, davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin uğradığı maddi zararların karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu düzenlenmiş; aynı Kanunun 4. ve 5. maddelerine göre zarar görenlerin veya bunların mirasçılarının başvurması halinde bu Kanun kapsamına giren zararlarının bulunup bulunmadığını tespit etmek üzere valilikler bünyesinde zarar tespit komisyonları oluşturulması gerekmektedir.
Adı geçen Kanunun 6. maddesinin 3. fıkrasında, “Komisyon, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi ve yardımı isteyebileceği gibi, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebilir. Komisyon, gerekli gördüğü uzmanları çalıştırabilir veya bunlardan görüş alabilir.” kuralına; 8. maddesinin 1. fıkrasında ise; “7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir.” kuralına yer verilmiştir.
5233 sayılı Kanun’un 17.maddesi gereğince hazırlanan ve 20/10/2004 tarih ve 25619 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde, komisyonun gerek görmesi halinde keşif yapabileceği; keşif esnasında, başvuru sahibinin kendisi veya yetkili temsilcisi ve varsa şahitleri ile muhtar veya o yer mahallinden iki kişinin keşif mahallinde hazır bulundurulacağı; tespit edilen günde komisyonun olay mahalline giderek zararı tespit edeceği, bu tespitte, zararın nev’i ve miktarı gibi hususlar ile gerekli görülen diğer hususların tutanağa bağlanarak hazır bulunanlarca imza altına alınacağı düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; … İli, … İlçesi, … Köyü’nden yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldıklarından bahisle uğradıklarını ileri sürdükleri zararlarının 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle, davacı ve babası … tarafından ayrı ayrı dilekçeler ile başvuru yapıldığı, ilçe araştırma heyeti tarafından 19/09/2005 tarihinde mahallinde yapılan keşifte, müracaatçı ismi olarak davacı ve babası …’ın ikisinin birlikte isminin yazıldığı, anılan keşifte 43 kavak ağacı, 13 meyve ağacı,135 m² ev, 72 m² ahır-samanlık tespiti yapıldığı, tapuya kayıtlı 2675 m² arazi bulunduğu ve tapuların …. adına kayıtlı olduğunun belirtildiği, 15/09/2006 tarihli ziraat bilirkişi raporunda …. adına 3336 m² susuz arazi zararı hesabı yapıldığı, ağaç zararı hesabı yapılmadığı, 18/06/2006 tarihli inşaat bilirkişi raporunda … adına 110 m² ev zararı hesabı yapıldığı, 21/09/2006 tarihli Zarar Tespit Komisyonu kararı uyarınca … tarafından sulhname imzalanarak 5233 sayılı Kanun uyarınca …’ın zararlarının tazmin edildiği, Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 13/09/2006 tarih ve 2006/4-134 sayılı kararı ile davacının, … Köyü’nden terör nedeni ile göç ettiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, adı geçene ait tapu kaydı bulunmadığı, elektrik abonelik kaydı olan evin babasına ait olduğu, tarımsal taşınmazının tespitine yönelik olarak Doğrudan Gelir Desteği kayıtlarında şahsın adına rastlanılmadığı, Araştırma Heyeti tarafından yapılan tespitlerin şahıs beyanlarına dayandığı ve bu beyanların yeminli olarak alınmadığından hukuki bir geçerliliğinin olmadığı dikkate alınarak, başvuru sahibinin Karagöz Köyü’nde herhangi bir taşınır veya taşınmazının olduğuna ilişkin yeterli bilgi veya belgenin bulunmaması nedeniyle davacının başvurusunun reddedildiği, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
5233 sayılı Kanun ve yönetmelik hükümlerince, terör ve terörle mücadele nedeniyle oluşan zararların tespiti amacıyla valilikler bünyesinde oluşturulan zarar tespit komisyonlarına çok geniş yetkiler verilmiştir. Ancak, davalı idareye tanınan bu geniş yetkiler aynı zamanda idareye yükümlülük de getirmektedir. Bu yükümlülüğün gereği ise, usulüne uygun inceleme ve araştırma yapılıp her bir başvurucunun özel durumu gözönüne alınarak bir değerlendirme yapmak ve bu değerlendirme sonucuna göre bir karar vermektir.
Olayda, her ne kadar davacının anılan yerde mal varlığı olmadığı gerekçesiyle talebi reddedilmiş ise de, davacı ve babasının ayrı ayrı dilekçeler ile 5233 sayılı Kanun uyarınca zararlarının tazmini istemiyle başvuru yapmalarına rağmen, 19/09/2005 tarihinde mahallinde yapılan keşifte müracaatçı olarak her ikisinin adı yazılarak tespit yapıldığı, tapu sahibinin ….olduğunun belirtildiği, 15/09/2006 tarihli ziraat bilirkişi raporu ve 18/06/2006 tarihli inşaat bilirkişi raporu ile … adına yapılan zarar hesabında baz alınan miktarların, 19/09/2005 tarihli keşif raporundaki tespitlerden farklı olduğu, 19/09/2005 tarihinde mahallinde yapılan keşfe ilişkin tespitlerin tamamının babası adına olduğu ve davacının anılan yerde taşınmazı olmadığına ilişkin araştırma heyeti raporunda herhangi bir bilgi bulunmadığı görülmektedir.
Durum böyle olunca, 5233 sayılı Kanun’un, kişilerin gerek mülkiyetlerindeki, gerekse zilyedliklerindeki taşınır ve taşınmaz mallar dolayısıyla uğradıkları zararların tazminini kapsaması nedeniyle, 5233 sayılı Kanun ve Yönetmelikte öngörülen usule göre davacı/davacı vekilinin de katılımının sağlanarak, mükerrer ödemeye neden olmayacak ve tereddüte yer vermeyecek şekilde, …. Köyü’nde davacının varsa mal varlığı tespitinin yapılarak tespit edilen taşınmazlarına, köyün boşalmasından köye dönülebilen tarihe kadar geçen süreçle sınırlı olarak, ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararının belirlenmesi ve ödenmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu tesis edilen işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, …. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…; K:….sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.