Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2013/9000 E. , 2017/1742 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/9000
Karar No : 2017/1742
Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’ndan yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun kısmen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… 2. İdare Mahkemesi’nce; davacının 81.000 m² emlak beyananında belirtilen sulak arazisinin emlak beyanı tarihinin 2011 yılı olması nedeniyle hesaplamaya katılmadığı, arazi zararı dışındaki zarar kalemlerinin hesabının doğru olduğu, arazi zararına ilişkin olarak ise davacının 16/07/2007 tarihinde … Belediye Başkanlığına yaptığı başvuru sonucu davacının herhangi bir emlak kaydının olmadığının bildirildiği, ancak daha sonra davacı tarafından 2011 yılında emlak beyanında bulunulduğu, bu emlak beyanının tarihinin ise başvuru tarihinden sonra keşif tarihinden önce olması nedeniyle kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakta olup tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin uğradığı maddi zararların karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 4. ve 5. maddelerine göre zarar görenlerin veya bunların mirasçılarının başvurması halinde bu Kanun kapsamına giren zararlarının bulunup bulunmadığını tespit etmek üzere valilikler bünyesinde zarar tespit komisyonları oluşturulması gerekmektedir.
Adı geçen Kanunun 6. maddesinin 3. fıkrasında, “Komisyon, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi ve yardımı isteyebileceği gibi, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebilir. Komisyon, gerekli gördüğü uzmanları çalıştırabilir veya bunlardan görüş alabilir.” kuralına; 8. maddesinin 1. fıkrasında ise; “7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir.” kuralına yer verilmiştir.
5233 sayılı Kanun’un 17.maddesi gereğince hazırlanan ve 20/10/2004 tarih ve 25619 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesinde, komisyonun gerek görmesi halinde keşif yapabileceği; keşif esnasında, başvuru sahibinin kendisi veya yetkili temsilcisi ve varsa şahitleri ile muhtar veya o yer mahallinden iki kişinin keşif mahallinde hazır bulundurulacağı; tespit edilen günde komisyonun olay mahalline giderek zararı tespit edeceği, bu tespitte, zararın nev’i ve miktarı gibi hususlar ile gerekli görülen diğer hususların tutanağa bağlanarak hazır bulunanlarca imza altına alınacağı düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’ndan göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle başvuru yaptığı, zararın tespitine yönelik olarak mahallinde keşif yapıldığı, keşfe komisyonca görevlendirilen teknik bilirkişiler, köy muhtarı, aza, köy bilirkişisi ve davacının katıldığı, yapılan keşifte davacı adına ev, ahır, samanlık, ağaç tespiti yapıldığı, keşif tutanağının sulak arazi kısmında 81.000 m² belediye emlak beyanı olarak yazılı olduğu, Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 15/03/2012 tarih ve 62/01/2012/140 sayılı işlemi ile araştırma heyetince evi, ahırı, sulak arazisi, meyve ağaçları ve kavak ağaçlarının bulunduğunun ilgili tespit tutanağından anlaşıldığı, şahsın 2007 tarihli emlak beyannamesinde arazisinin bulunmadığı, 2011 tarihli emlak kayıt belgesinde 81 dönüm sulak arazisinin bulunduğu ancak beyannamenin geçersiz olduğu kanaati ile 81 dönüm sulak arazi dışında tespit edilen mal varlığı zararı için toplam 12.430,00-TL ödenmesine karar verildiği, davacı tarafından anılan miktar kabul edilmeyerek bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının da katılımı ile mahallinde yapılan keşifte davacı adına tespit edilen ev, ahır, samanlık, ağaç zararı doğru olarak hesaplanmış ise de, mahallinde davacı, teknik bilirkişiler ve köy bilirkişilerinin katılımı ile yapılan keşif sonucu düzenlenen tutanakta belirtilen 81.000 m² sulak arazinin mezranın boş kaldığı dönemde davacının zilyetliğinde olup olmadığına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
5233 sayılı Kanun ve yönetmelik hükümlerince, terör ve terörle mücadele nedeniyle oluşan zararların tespiti amacıyla valilikler bünyesinde oluşturulan zarar tespit komisyonlarına çok geniş yetkiler verilmiştir. Ancak, davalı idareye tanınan bu geniş yetkiler aynı zamanda idareye yükümlülük de getirmektedir. Bu yükümlülüğün gereği ise, usulüne uygun inceleme ve araştırma yapılıp her bir başvurucunun özel durumu gözönüne alınarak bir değerlendirme yapmak ve bu değerlendirme sonucuna göre bir karar vermektir.
Durum böyle olunca, 5233 sayılı Kanun’un, kişilerin gerek mülkiyetlerindeki, gerekse zilyedliklerindeki taşınır ve taşınmaz mallar dolayısıyla uğradıkları zararların tazminini kapsaması nedeniyle, 5233 sayılı Kanun ve Yönetmelikte öngörülen usule göre davacı/davacı vekilinin de katılımının sağlanarak, mükerrer ödemeye neden olmayacak ve tereddüte yer vermeyecek şekilde, davacının … Köyü, … Mezrası’ndaki mal varlığı tespitinin yapılarak tespit edilen taşınmazlarına, mezranın boşalmasından mezraya dönülebilen tarihe kadar geçen süreçle sınırlı olarak, ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararının belirlenmesi ve ödenmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu tesis edilen işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.