Danıştay Kararı 15. Daire 2013/8800 E. 2018/8496 K. 25.12.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/8800 E.  ,  2018/8496 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/8800
Karar No : 2018/8496

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi:
Düşüncesi : Dava konusu edilen idari para cezasının; kayıt ibraz yükümlülüğünü yerine getirmemekten dolayı uygulanan kısmı ile işten ayrılış bildirgelerine ilişkin kısmında 5510 sayılı Kanunun lehe olan hükümleri uygulanması gerekmekte olup; bu husus gözetilmeksizin verilen Mahkeme kararının kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirkete, 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesi uyarınca toplam 35.815.- TL idari para cezası verilmesine ilişkin Karasu Sosyal Güvenlik Merkezinin 19/10/2011 tarih, 19632325 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; işyerinde yapılan denetim sonucu düzenlenen 14/09/2011 tarih, 2011/MKK-088 sayılı denetim raporunda; davacı şirkette çalışmaya başlayan şikayetçinin işe giriş belgesinin kuruma geç verildiğinin ve işten çıkış bildirgesinin de kuruma zamanında verilmediğinin, denetim elemanı tarafından istenilen evrak ve belgelerin davacı taraftan denetim elemanına teslim edilmediği, kuruma bildirilen prime esas kazançlar ile elde edilen arasında farklılıkların olduğunun yapılan denetim sonucunda sabit olduğu görülerek davalı idare tarafından 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesi uyarınca verilen idari para cezası oranlarının kanun hükümlerine uygun olduğu anlaşıldığından davacı hakkında tesis edilen idari para cezası işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Dava konusu işlemlerden, işe giriş bildirgeleri ile ek aylık prim ve hizmet belgesininin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmı incelendiğinde; 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davacının bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Dava Konusu işlemin, işten ayrılış bildirgelerinin yasal süresinde verilmediği gerekçesiyle verilen idari para cezasına ilişkin kısmı; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun, 9. maddesinde; birinci fıkranın (a), (c) ve (d) bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, (b) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin durumları ise kendileri ve sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde Kuruma bildirileceği, 102. maddenin birinci fıkrasına 01.08.2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun ile eklenen (j) bendinde; 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacağı hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Kanunun 01/03/2012 tarih ve 6283 sayılı Kanun ile değişik 102. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde; 9. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanacağı öngörülmüştür.
Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinde ifadesini bulan “suç ve cezaların kanuniliği ilkesine göre, kanunun açıkça suç saymadığı bir fiilden dolayı ceza vermek mümkün olmadığı gibi, cürüm ve kabahatin işlendiği zamandaki kanunu ile sonradan çıkarılan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanması esastır.
Uyuşmazlıkta, davacıya, işten çıkış bildirgelerinin verilmemesi nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi hükmü uyarınca ceza verilmesi gerektiği açıktır. Ancak, 5510 sayılı Kanun’un 102. maddesine 5838 sayılı Kanun ile eklenen (j) hükmü dikkate alınarak davacıya her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idari para cezası verildiği, oysa 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının 6283 sayılı Kanun ile değişik (j) bendinde, davacının fiiline uyan cezanın asgari ücretin onda bir tutarına indirildiği görülmektedir.
Bu durumda, davacının lehine olan kanun dikkate alındığında idarî para cezasının her bir sigortalı için asgari ücretin onda biri tutarında uygulanması gerekirken, her bir sigortalı için asgari ücret tutarında idarî para cezası verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemin, kayıt ibraz edilmediği gerekçesiyle verilen idari para cezasına ilişkin kısmına gelince;
5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesinin 2. fıkrasında: “İşveren, işyeri sahipleri; işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı takip eden yıl başından başlamak üzere on yıl süreyle, kamu idareleri otuz yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi memurları ise görevleri süresince, saklamak ve Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca istenilmesi halinde onbeş gün içinde ibraz etmek zorundadır.” hükmü, 102. maddesinin e fıkrasında ise: “e) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüğü Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir sebep olmaksızın tam olarak yerine getirmeyenlere;
1) Bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı tutarında,
2) Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı katı tutarında,
3) Defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgari ücretin üç katı tutarında” idari para cezası uygulanacağı hükmü düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket hakkında düzenlenen inceleme raporunda; davacı şirkete, defter, kayıt ve belgelerin incelenmek üzere ibraz edilmesine dair yazının elden tebliğ edildiği, istenen işyeri kayıtlarının tam olarak ibraz edilmediği belirtilmiştir. Ancak işyeri kayıtlarının ibrazına ilişkin yazının tebliğ tarihi belirtilmediğinden, defter, kayıt ve belgelerin davalı idareye süresi içerisinde sunulup sunulmadığı anlaşılamamaktadır. Ayrıca raporda belgelerin ibraz edildiği, ancak tam olarak ibraz edilmediği belirtilmektedir. Hangi belgelerin ibraz edildiği açıkça belirtilmediğinden ibraz edilmeyen kayıt ve belgelerin ne olduğu anlaşılmamaktadır.
Evrensel ceza hukuku ilkeleri çerçevesinde, bir fiilden ötürü ceza verilebilmesi için fiilin somut bilgi ve belgeler ile aksine ihtimal verilmeyecek şekilde ispatlanmasının gerekeceği tartışmasızdır. Olayda, defter, kayıt ve belgelerin ibraz edildiği anlaşılmış olup, incelemenin ibraz edilen defter ve belgelere göre yapılıp rapor tanzim edildiği, bu raporda da davacı şirketin hangi kayıt ve belgelerin ibraz edilmediğine ilişkin bir tespitin olmaması karşısında idari para cezasının bu kısmının da iptal edilmesi gerekirken, davanın reddine dair İdare mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının işe giriş bildirgeleri ile ek aylık prim ve hizmet belgesininin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmının ONANMASINA, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Mahkeme kararının kayıt ibraz edilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmı ile işten ayrılış bildirgelerinin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmının ise BOZULMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.