Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2013/8184 E. , 2018/3299 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/8184
Karar No : 2018/3299
Temyiz Edenler (Davacılar)
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekilleri :
İstemin Özeti : …1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Temyiz istemine konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacılardan ve ..’nin çocuğu diğer davacıların kardeşi olan ‘nin solunum sıkıntısı şikayeti ile müracaat ettiği .. Devlet Hastanesi’nde tahlillerinin yapılması üzerine sevkedildiği Devlet Hastanesi ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde gerekli ve yeterli tedavinin zamanında uygulanmaması sonucu 28.11.2009 tarihinde vefat etmesinin, idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı gerekçesiyle babası ile annesi ..’den herbiri için 10.000-TL maddi, 20.000-TL manevi, kardeşlerden herbiri içinse 10.000-TL manevi olmak üzere uğranıldığı ileri sürülen toplam 20.000-TL maddi, 70.000-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
1. İdare Mahkemesince; dava konusu olayda ‘nin hayatını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bu maksatla hazırlanarak dosyaya sunulan Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun 12/04/2012 tarih ve 1460 karar sayılı raporunda özetle; “28.11.2009 tarihinde solunum sıkıntısı nedeniyle görürüldüğü hastanede vefat eden 2005 doğumlu hakkında düzenlenen adli ve tıbbi belgelerin incelenmesinden, zamanında otopsi yapılarak içorgan değişimleri araştırılmamış olmakla birlikte dosyada mevcut tıbbi belge ve bulgulara göre; her ne kadar akciğer grafisi gönderilmemiş olduğundan radyolojik değerlendirmesi yapılamamış ise de, öyküde öksürük, ateş yaygın krepitan rallerin duyulması gibi bulgular birlikte değerlendirildiğinde çocuğun ölümünün bronkopnömoni sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği” yönünde görüş bildirilmiş, İdare Mahkemesi’nce anılan rapordaki tespitlere istinaden davacılardan ve ..’nin çocuğu diğer davacıların kardeşi olan ‘nin solunum sıkıntısı nedeniyle görütüldüğü davalı idare bünyesindeki sağlık kurumlarında uygulanan teşhis ve tedavilerin tıp kurallarına uygun olmadığını veya zamanında tedaviye başlanılmadığını ve adı geçen davacılar yakınının hizmet kusuru işlenmesi neticesinde hayatını kaybettiğini ortaya koyan somut bir delilin bulunmadığı, davalı idarenin, davacılar tarafından hizmet kusuruna dayalı olarak uğranıldığı öne sürülen maddi ve manevi zararları tazmin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare hukukunun ilkeleri ve Danıştayın yerleşik içtihatlarına göre, zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı hallerde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için, zararın, idarenin açık ve belli bir ağırlıktaki hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem ve eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
Temyizen incelenen dava, hizmet kusuruna dayalı olarak açılmış bir tam yargı davası olduğundan, dava konusu olayda öncelikle idarece yürütülen sağlık hizmetlerinde, tıbbi açıdan herhangi bir kusurun bulunup bulunmadığının araştırılarak ortaya konulması uyuşmazlığın çözümü bakımından hayati bir öneme sahiptir. Bu nedenle, mahkemece hükme esas alınacak bilirkişi raporunun bilimsel, objektif ve denetime elverişli veriler ışığında hazırlanması, sonuç olarak da dava konusu olayda hizmet kusuru bulunup bulunmadığı hususunda açık bir kanaati bildirmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesi’nce bilirkişi raporu alınmasına karar verilen Adli Tıp Kurumu’ndan, dava konusu olayda .. Devlet Hastanesi, Çocuk Hastalıkları Hastanesi ve Devlet Hastanesi’nde müteveffa ‘ye uygulanan tıbbi ameliyelerde herhangi bir hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun açıklanması istenilmiş olmasına rağmen, dosyaya sunulan raporda, müzekkere ile talep edilmesine rağmen anılan hastanelerce akciğer grafisi gönderilmemiş olduğundan radyolojik değerlendirmesi yapılamamış ise de, öyküde öksürük, ateş yaygın krepitan rallerin duyulması gibi bulgular birlikte değerlendirildiğinde çocuğun ölümünün bronkopnömoni sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği bildirilmiş fakat bu süreçte uygulanan tıbbi ameliyalerde hizmet kusuru bulunup bulunmadığı hususuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Dosyaya sunulan bilirkişi raporu, dava konusu olayda hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda herhangi bir değerlendirme ve kanaat içermediği cihetle hükme esas alınabilecek niteliğe haiz görülmemiştir.
Öte yandan, dosya kapsamında yer alan .. Devlet Hastanesi’nin 07.02.2009 ve 27.03.2009 tarihli Hasta Poliklinik Bilgi Formları incelendiğinde, müteveffanın adı geçen hastaneye belirtilen hastaneye müracaat ettiği, “Akut Bronşit” tanısı ile tedavisinin düzenlenerek taburcu edildiği anlaşılmaktadır. Görüleceği üzere mütevaffanın vefatına neden olan olaylar silsilesinden yaklaşık 8-9 ay öncesinde, küçük … (bilirkişi raporunda ölüm nedeni olarak kabul edilen hastalıkla ilişkilendirilebilecek bir solunum yolu rahatsızlığı) akut bronşit nedeni ile .. Devlet Hastanesi’ne müracaat etmiş ve tedavisi düzenlenmiştir. Yani müteveffanın öyküsünde “Akut Bronşit” rahatsızlığı vefat olayından 8-9 ay öncesinden bilinmektedir. Yine vefat olayından 3 gün öncesine ait .. Devlet Hastanesi’nin 25.11.2009 tarihli Hasta Poliklinik Bilgi Formu incelendiğinde, küçük Melisanın bu tarihte de anılan hastanenin acil servisine müracaat ettiği ve “Üst solunum yolu diğer hastalıkları” tanısı ile tedavisinin düzenlenerek taburcu edildiği görülmektedir.
Dosyaya sunulan Adli Tıp Raporu incelendiğinde, gerek mütevaffanın 07.02.2009 ve 27.03.2009 tarihli “Akut Bronşit” , gerekse 25.11.2009 tarihli “Üst Solum yolu hst” hastalık öyküleri hakkında bir inceleme ve değerlendirmeye yer verilmediği, söz konusu hastalıklara yönelik düzenlenen tedavilerin tıbben yeterli olup olmadıkları ile bu konudaki (varsa) tedavi eksikliğinin müteveffayı ölüme götüren olaylar silsilesine herhangi bir katkısının bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği görülmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, gerek dava konusu olayda hizmet kusuru bulunup bulunmadığı hususunda açık bir kanaat bildirmeyen, gerekse mütevaffanın hastalık öyküsünde yer alan ve davalı idarece de bilinen “Akut Bonşit” ve “Üst Solunum Yolu diğer hst” hastalık geçmişinin ve bu hastalıklara yönelik düzenlenen önceki tedavilerin tıbben yeterli olup olmadıkları ile ölüm olayına katkılarının bulunup bulunmadığı hususlarında açıklama ve değerlendirmeyi içermeyen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında hukuken isabet görülmemiştir.
Bu durumda, İdare Mahkemesi’nce yukarıda belirtilen hususların cevaplarını da içeren yeni bir bilirkişi raporu alınarak, dava konusu olayda davalı idarece sunulan sağlık hizmetlerinde hizmet kusuru bulunup bulunmadığı hususunun açıkça ortaya konulması ve sonucuna göre yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, …1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/04/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X) :
İdare mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
İdare Mahkemesi’nce verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.