Danıştay Kararı 15. Daire 2013/8162 E. 2018/8274 K. 13.12.2018 T.

15. Daire         2013/8162 E.  ,  2018/8274 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/8162
Karar No : 2018/8274

Temyiz Eden (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi Başkanlığınca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bildirilen çalışanların kimlik bilgilerine ait bildirimin Sosyal Güvenlik Kurumuna iletilmesi sonucu yapılan incelemede; bir kısım işçilerin işe giriş bildirgeleri, aylık prim ve hizmet belgeleri ile işten ayrılış bildirgelerinin verilmemesi nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi gereğince verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacının işyerinde çalışanlara ilişkin bilgilerin Kimlik Bildirme Kanunu uyarınca … İlçe Emniyet Müdürlüğüne bildirildiği, bu kapsamda yapılan bildirimlerin Sosyal Güvenlik Kurumu Bölge Müdürlüğüne gönderildiği, yapılan incelemede bir kısım personelin işe giriş bildirgeleri ile çalışılan günlere ait ek aylık hizmet bildirgelerinin ve işten ayrılış bildirgelerinin düzenlenmediğinin tespit edildiği, anılan tespit üzerine verilen idari para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıya ait işyerinde, davacı tarafından bildirilen çalışanlara ait kimlik bildirimleri gereğince çalıştıkları anlaşılan işçilerin, sigortalı işe giriş bildirgeleri, işten ayrılış bildirgeleri ile aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde verilmediği gerekçesiyle, işe giriş bildirgelerine istinaden verilen cezaya tekerrür hükümleri uygulanarak 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi uyarınca verilen … TL idari para cezasına ilişkin … tarih … sayılı … Sosyal Güvenlik Merkezi işleminin iptali istemi ile bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasa’ın 102. maddesinin a/2 bendinde “8 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen bildirgenin verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır.”, aynı maddenin “c” bendinde ise “86 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri, Kurumca belirlenen şekilde ve usûlde vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre içinde vermeyenlere her bir fiil için; 4) Belgenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanır.”,102’nci maddesinin birinci fıkrasına 01.08.2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun ile eklenen (j) bendinde; “9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanunun geçici 20’nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır” hükmü yer almaktadır.
Aynı Yasanın 102. maddesinin a bendinin (2) numaralı alt bendinde, 8’inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen bildirgenin verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası uygulanacağı, (3) numaralı alt bendinde işyeri esas alınmak suretiyle bildirgenin verilmediğine ilişkin; mahkemenin karar tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarının tespit tarihinden, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarının rapor tarihinden, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi veya belgelerin Kuruma intikal tarihinden itibaren bir yıl içinde bu bendin (2) numaralı alt bendinde sayılan durumlardan biriyle tekrar bildirge verilmediğinin anlaşılması halinde, bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında bu defa her bir sigortalı için asgari ücretin beş katı tutarında idari para cezası uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Evrensel ceza hukuku ilkeleri çerçevesinde, bir fiilden ötürü ceza verilebilmesi için fiilin somut bilgi ve belgeler ile aksine ihtimal verilmeyecek şekilde ispatlanmasının gerekeceği tartışmasızdır.
Dava dosyasında, davacı ya da vekili tarafından yapılmış herhangi bir bildirim bulunmadığı gibi işyerinde yapılan bir yerel denetim de bulunmamaktadır. Sadece Emniyet Müdürlüğü’nün davalı kuruma bildirdiği liste uyarınca işçi çalıştığı hususunun tespit edildiği, bu konuda başkaca bir bilgi, belge ve bu hususu doğrular mahiyette Kurumca yahut Emniyetçe yapılan bir denetim bulunmadığı görülmektedir.
Kişi hakkında ceza yaptırımı uygulanabilmesi için fiilin, somut bilgi ve belge ile aksine ihtimal verilmeyecek şekilde ispatlanarak kanıtlanması ve bunun üzerine ceza yaptırımı uygulanması gerektiğinden, Emniyet Müdürlüğü’nün bildirdiği listedeki kişilerin çalıştığının açıkça ortaya konulamaması nedeniyle verilen para cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Ayrıca, idari para cezası verilirken 5510 sayılı Yasanın 102. maddesinin a bendinin (2) numaralı alt bendi gereğince tekerrüre esas alınan cezanın da belirtilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacı hakkında ceza yaptırımı uygulanabilmesi için fiilin, somut bilgi ve belge ile aksine ihtimal verilmeyecek şekilde ispatlanarak sübuta erdirilmesi ve bunun üzerine ceza yaptırımı uygulanması gerektiği anlaşıldığından, davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …, … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan nedenlerden hiçbiri bulunmadığından, hukuka ve usule uygun olan temyize konu İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.