Danıştay Kararı 15. Daire 2013/7997 E. 2016/6461 K. 28.12.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/7997 E.  ,  2016/6461 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/7997
Karar No : 2016/6461

Temyiz Edenler (Davacılar) : 1- 2-
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:….sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacılar murisi ‘ün 30/12/1992 tarihinde …. İli, … İlçesinde silahlı saldırı sonucunda öldürülmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın, 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesi’nce; davacılar murisinin ölüm olayı ilgili olarak yürütülen ceza kovuşturması sonucunda verilen … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının gerekçesine göre, sanıkların alınan ifadelerinde, … terör örgütü yandaşı olması nedeniyle davacılar murisinin öldürüldüğüne ilişkin bilgiler bulunduğu, bu nedenle, ‘ün öldürülmesinin terör eylemleri ya da terörle mücadele kapsamında yürütülen bir faaliyetin sonucu olmadığı, zira adı geçenin … terör örgütü yandaşı olması nedeniyle … adlı yasa dışı örgüt tarafından iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu öldürüldüğü anlaşıldığından, 5233 sayılı Kanun kapsamına girmeyen olay nedeniyle tazminat verilmesi talebinin reddinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; 2. maddesinin (e) bendinde, kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararların, (f) bendinde ise, 3713 sayılı Kanunun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararın Kanun kapsamında bulunmadığı hükme bağlanmış; 7. maddesinde, a) hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; b) yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; c) terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmış; geçici 1. maddesinde ise, Kanunun uygulaması 18 yıl geriye yürütülerek 19/07/1987-27/07/2004 tarihleri arasında teröre maruz kalanların uğradıkları maddi zararlar da Kanun kapsamına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacılar murisi ‘ün … İli, … İlçesinde 30/12/1992 tarihinde silahlı saldırı sonucu öldürüldüğü, olayla ilgili Nusaybin İlçe Emniyet Müdürlüğü Merkez Karakol Amirliğince düzenlenen 20/04/1995 tarihli ek vukuat raporunda özetle, 30/12/1992 tarihli vukuat raporunda ‘ün ideolojik amaçla silahla öldürüldüğünün belirtildiği, olayın failleri araştırılmaktayken 20/02/1995 tarihinde yakalanan ….’ın verdiği ifadede, kendisinin yasa dışı …örgütü mensubu olduğu, Nusaybin’de çeşitli eylemlere katıldığı, ‘ün öldürülmesi talimatını kendisinin verdiği, bu eylem öncesi Nusaybin’de legal yayın organlarını satmakta olan gazete bayilerine tehditler göndererek bu yayınları satmamalarını örgüt adına istedikleri, eylem günü hücre evinde bulunduğu bir sırada pencereden ‘ün seyyar olarak…. Gazetesini sattığını gördüğü, o esnada yanında bulunan … ve ….’a evde bulunan silahları verip şahsı öldürmelerini istediği, ….’nun şahsı öldürdüğünün belirtildiği, … Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığının … esas sayılı iddianamesi ile, 30/12/1992 tarihinde Nusaybin İlçe merkezinde …’lı olduğu ve … Gazetesini sattığı gerekçesiyle ‘ün öldürülmesi talimatını K.A.’ın verdiği, eylemde kullanılacak silahları da K.A.’ın verdiği, eylemde gözcülüğü İ.A.’nın yaptığı, tetikçiliği Z.Ş.’nun yaptığı, ‘ü öldürdüğü iddiasıyla Z.Ş.’nun cezalandırılması istemiyle açılan davada, ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…., K:… sayılı kararı ile sanık Z.Ş. hakkında bu eylem nedeniyle kamu davası açılmış ise de, eylem ortaklığı bulunan İ.A.’nın bu eylemden bahsetmediği, kolluk kabulü bulunan K.A.’ın bu eylemi kolluk aşamasında kabul ettiği, daha sonra bu beyanını geri alarak zora dayalı olduğunu beyan ettiği ve diğer aşamalarda geri aldığı kolluk beyanından başka sübuta yeterli her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, sanık K.A.’ın kolluk ikrarının eyleme karıştığı bildirilen diğer sanıklar tarafından doğrulanmadığı gibi, sanığı bu eylemden sorumlu tutmaya yeterli başkaca her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle sanık üzerine atılı bu eylemin sabit görülmediğinin belirtildiği, davacılar tarafından da, olay nedeniyle uğramış oldukları zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle yapılan başvurunun, davacılar murisinin …. terör örgütü sempatizanı olduğu, ….terör örgütü tarafından, iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucunda öldürüldüğü, bu nedenle, olayın 5233 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bir kişinin terör örgütü üyesi/yandaşı olup olmadığı, ilgili hakkındaki istihbari nitelikteki bilgiler, terör örgütü mensubu kişilerin ifadeleri gibi birbirini destekleyen ve hukuken kabul edilebilir nitelikteki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek tespit edilmelidir. Terör örgütü üyesi/yandaşı olduğu tespit edilen kişilerin terör nedeniyle uğradığı zararların, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini hukuken mümkün değildir.
İdare Mahkemesince; davacılar murisinin terör örgütü yandaşı olduğu, başka bir terör örgütü tarafından, iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu öldürüldüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacılar murisinin …’lı olduğu ve …. Gazetesi sattığı için öldürüldüğüne ilişkin kolluk beyanı bulunan kişinin daha sonra ifadesini geri aldığı, yapılan yargılamada ‘ü ….’lı olduğu gerekçesiyle öldürdüğü ileri sürülen … terör örgütü üyesinin bu eyleminin sübuta ermediğinin yargı kararı ile sabit olduğu, davacılar murisinin terör örgütü üyesi/yandaşı olduğuna ilişkin hukuken kabul edilebilir herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davacılar murisinin öldürülmesine ilişkin olayın yörede yaşanan yaygın ve yoğun terör olayları nedeniyle gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
Durum böyle olunca, davacıların murislerinin ölümü nedeniyle uğradıkları zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin ….tarih ve E:….; K:…. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.