Danıştay Kararı 15. Daire 2013/7836 E. 2016/6348 K. 21.12.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/7836 E.  ,  2016/6348 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/7836
Karar No : 2016/6348

Temyiz Edenler (Davacılar) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu mahkeme kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki balgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacılar murisi …’ın, 05/03/1994 tarihinde, … İli, … ilçesinde uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldürülmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın, 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacılardan … ve … yönünden, usulüne uygun düzenlenmiş vekaletname verilmediği için kesin süre içinde istenen vekaletname ile yapılan işlemlerin kabul edildiğini gösteren dilekçenin verilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılması, diğer davacılar yönünden, davacılar murisinin ölüm olayı ilgili olarak yürütülen ceza soruşturması sonucunda verilen … Cumhuriyet Başsavcılığının … gün ve H: …, K: … sayılı kararı ile, …’ın … yandaşı olması nedeniyle … adlı yasa dışı örgüt tarafından öldürülmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın … Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, keza olayla ilgili Emniyet Müdürlüğünün tahkikat evrakı ve vukuat raporu gibi diğer belgelerde de aynı yönde bilgi ve değerlendirmeler bulunduğu, bu durumda; davacılar murisinin öldürülmesinin terör eylemleri ya da terörle mücadele kapsamında yürütülen bir faaliyetin sonucu olmadığı, zira adı geçenin … terör örgütü yandaşı olması nedeniyle …. adlı yasa dışı örgüt tarafından iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu öldürüldüğü anlaşıldığından, 5233 sayılı Kanun kapsamına girmeyen olay nedeniyle tazminat verilmesi talebinin reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Temyize konu Mahkeme kararının, davacılardan … ve … yönünden davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kısmında 2577 sayılı 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davacıların bu kısma yönelik temyiz istemleri yerinde görülmemiştir.
Temyize konu Mahkeme kararının diğer davacılar yönünden davanın reddine ilişkin kısmı incelenecek olursa;
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; 2. maddesinin (e) bendinde, kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararların, (f) bendinde ise, 3713 sayılı Kanunun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararın Kanun kapsamında bulunmadığı hükme bağlanmış; 7. maddesinde, a) hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; b) yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; c) terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmış; geçici 1. maddesinde ise, Kanunun uygulaması 18 yıl geriye yürütülerek 19/07/1987-27/07/2004 tarihleri arasında teröre maruz kalanların uğradıkları maddi zararlar da Kanun kapsamına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; 05/03/1994 tarihinde … İli, … İlçesinde … Belediyesine ait kamyonetin silahla taranması sonucu kamyonetin sürücüsü olan davacılar murisi …’ın öldürüldüğü, 06/03/1994 tarihli vukuat raporunda, maktül …’ın yapılan arşiv tetkiklerinde herhangi bir kaydının mevcut olmadığı, ancak ilçede … terör örgütü sempatizanı olarak tanındığından, olayı Radikal İslami Gruplara mensup kişilerin yaptıklarının değerlendirildiğinin belirtildiği, 24/03/1994 tarihli … İlçe Emniyet Müdürlüğü yazısında da aynı değerlendirmelerde bulunulduğu, … Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve H: …, K:… sayılı kararı ile, maktülün … örgütü sempatizanı olması nedeniyle … terör örgütü militanlarınca öldürüldüğü ileri sürülmüş ise de; sanıkların üzerine atılı suçun Devlet aleyhine işlenen suçlardan olması nedeniyle Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, davacılar tarafından da, olay nedeniyle uğramış olduklarını ileri sürdükleri zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle yapılan başvurunun, davacılar murisinin … terör örgütü sempatizanı olduğu, … terör örgütü tarafından, iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucunda öldürüldüğü, bu nedenle, olayın 5233 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bir kişinin terör örgütü üyesi/yandaşı olup olmadığı, ilgili hakkındaki istihbari nitelikteki bilgiler, terör örgütü mensubu kişilerin ifadeleri gibi birbirini destekleyen ve hukuken kabul edilebilir nitelikteki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek tespit edilmelidir. Terör örgütü üyesi/yandaşı olduğu tespit edilen kişilerin terör nedeniyle uğradığı zararların, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini hukuken mümkün değildir.
İdare Mahkemesince; davacılar murisinin terör örgütü yandaşı olduğu, başka bir terör örgütü tarafından, iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu öldürüldüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosyada yer alan 06/03/1994 tarihli vukuat raporunda, Belediyeye ait kamyonetin silahla taranması sonucu sürücüsü olan davacılar murisinin öldürüldüğü, davacılar murisinin yapılan arşiv tetkikinde herhangi bir kaydının mevcut olmadığı, ancak ilçede … terör örgütü sempatizanı olarak tanınması nedeniyle olayı Radikal İslami Gruplara mensup kişilerin yaptıklarının değerlendirildiğinin belirtildiği, bu değerlendirmenin olaydan sonra yapıldığı, anılan değerlendirmeyi destekleyecek hukuken kabul edilebilir başka bir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı görülmektedir.
Durum böyle olunca, davacılar murisinin öldürülmesine ilişkin olayın yörede yaşanan yaygın ve yoğun terör olayları nedeniyle gerçekleştiği ve bu haliyle 5233 sayılı Kanun kapsamında kaldığı sonucuna varıldığından aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davacıların temyiz isteminin kısmen kabulüyle … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, temyiz isteminin kısmen reddiyle Mahkeme kararının davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kısmının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.