Danıştay Kararı 15. Daire 2013/7777 E. 2016/5315 K. 09.11.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/7777 E.  ,  2016/5315 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/7777
Karar No : 2016/5315

Temyiz Eden (Davacılar) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:….; K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, …. Köyü’nde ikamet etmekte iken 20/04/1992 tarihinde murisleri …’in öldürülmesi nedeniyle uğranılan zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmin edilmesi talebiyle davacılar tarafından yapılan başvurunun, adı geçenin terör veya terörle mücadele kapsamında öldürüldüğüne dair hiçbir bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu nedenle ölüm olayının Kanun kapsamına girmediğinden bahisle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nce; davacılar tarafından murisleri …’in 20/04/1992 tarihindeki ölümünden dolayı tazminat istemiyle davalı idareye başvurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma sonucu elde edilen bilgi ve belgelere göre, 20/04/1992 tarihinde …. Köyü’nden …’a gelmekte olan minibüsün …… Köyü geçici köy korucuları tarafından durdurularak araçtakilere ateş edilmesi sonucunda 8 kişinin ölümüne ve 7 kişinin yaralanmasına sebep oldukları, bu esnada … …Köyü’nden …’a gelmekte olan davacıların murisi …’in de … Köylüleri tarafından başına taşlarla vurularak öldürüldüğü, sanık veya sanıkların belli olmadığı ve … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla sanık veya sanıkların zaman aşımı süresi olan 20/04/2012 tarihine kadar aranmalarına karar verildiği,….’in öldürülmesinin terör eylemleri ya da terörle mücadele kapsamında yürütülen bir faaliyetin sonucu olmadığı anlaşıldığından, 5233 sayılı Kanun kapsamına girmeyen olay nedeniyle tazminat verilmesi talebinin reddinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
27/07/2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu; 2. maddesinde, bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele
kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; geçici 1. maddesinde ise; bu Kanun hükümlerinin, olağanüstü hal uygulamasının başladığı 19/07/1987 tarihi ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da, süresi içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları kaydıyla, uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlık konusu olaya ilişkin düzenlenen 20/04/1992 tarihli olay tespit tutanağı,… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın… tarih ve Hazırlık No:…, Karar No:… sayılı kararı, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın… tarih ve Hazırlık No: …, Esas No: …, İddianame: … sayılı İddianamesi, …Ağır Ceza Mahkemesi Kararı ile aynı olayda minübüste ölen kişilerin yakınları tarafından yapılan başvuru üzerine verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 06/10/2009 tarih ve Başvuru No: 30742/03 sayılı Seyfettin Acar ve Diğerleri – Türkiye kararının birlikte incelenmesinden;
20/04/1992 tarihinde… İli, … İlçesi, … Köyü’nden Midyat’a gitmekte olan, içinde … Köylülerinin bulunduğu köy minübüsü ve kamyonetin askeri kıyafetli teröristlerce durdurularak araç içerisinde bulunan yolcuların kimlikleri kontrol edildikten sonra üzerlerine ateş edilerek 8 kişinin öldürüldüğü, 7 kişinin yaralandığı, araçların içerisindeki … Köylülerini öldüren ve yaralayanların … İli, … İlçesi, … Köyü korucuları olduğu, olayın hemen ardından, olaylarla ilgisi olmayan … Köyü halkından olan davacılar murisi …’in, tesadüfen olay yerinden geçmekte iken faili belli olmayan kişi ya da kişilerce kafasına taşlarla vurularak öldürüldüğü, yakınları köy korucuları tarafından öldürülenler ve olayda yaralananlar tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru sonucu ilgililere tazminat ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Terör olayları nedeniyle meydana gelen zararların sosyal risk ilkesi gereği tazminini öngören 5233 sayılı Kanun, nedensellik bağının kurulamadığı hallerde idarenin tazmin sorumluluğunu düzenlemektedir.
Durum böyle olunca, 20/04/1992 tarihinde… Köyü’nden …’a gitmekte olan … Köylülerinin, … Köyü korucuları tarafından öldürüldükten sonra, … İlçesi, … Köyü’nden …’a gitmekte olan davacılar murisinin kafasına taşlarla vurularak öldürülmesine ilişkin olay değerlendirildiğinde, davacılar murisinin …Köylülerine saldırı gerçekleştirenler arasında yer aldığına ve kişisel husumete dayalı olarak öldürüldüğüne ilişkin bir tespit bulunmaması, olay yerinden tesadüfen geçen bir vatandaş olması, olayın faillerinin aradan geçen zamana kadar bulunamamış olması, olayın terör olayının akabinde ve terör olayının tesiriyle gerçekleşmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacılar murisinin ölüm olayının sosyal risk ilkesinin yasalaşmış hali olan 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, araçları durdurularak öldürülen ve yaralanan … Köylülerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince tazminat ödenmesine karar verilmesi karşısında, anılan olayın akabinde, olaylarla ilgisi bulunmayan, tesadüfen olay yerinden geçen bir vatandaş olan davacılar murisinin ölümü nedeniyle de davacılara tazminat ödenmesi hakkaniyet gereğidir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/11/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçelerindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.