Danıştay Kararı 15. Daire 2013/7128 E. 2018/8267 K. 13.12.2018 T.

15. Daire         2013/7128 E.  ,  2018/8267 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/7128
Karar No : 2018/8267

Temyiz Eden (Davacı): …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı): …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; davacı belediyeye 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11. maddesinin 6. fıkrası gereğince yapması gereken bildirimlerin yasal sürede yapılmaması nedeniyle aynı Kanunun 102. maddesinin (h) bendi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin işlem ile bu işleme yapılan itirazın reddine dair Komisyon kararının iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacı belediye tarafından 08/03/2011 ile 29/09/2011 tarihleri arasında verilen 161 adet yapı ruhsatının, verildikleri tarihten itibaren yasal süresi geçtikten sonra 15/11/2011 tarihinde davalı Kuruma gönderildiğinden bahisle verilen idari para cezasının 5510 sayılı Yasanın 11. maddesinde belirtilen süre dışında davalı kuruma bildirildiği sabit olduğundan, bu fiili sebebiyle davacıya idari para cezası verilmesine yönelik … Sosyal Güvenlik Merkezinin 26/12/2011 tarih ve … sayılı işlemi ile bu işleme yapılan itirazın reddine yönelik 09/02/2012 tarih, … sayılı Komisyon kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı idare tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11. maddesinin 6. fıkrasında, ” Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.” hükmü, 102. maddesinin (h) fıkrasında da, ” 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen bildirim yükümlülüğünü yasal süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili memurlukları ile aynı maddenin altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülüğü yasal süresi içinde yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlara yerine getirilmeyen her bir bildirim yükümlülüğü için aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun 6552 sayılı Kanun ile eklenen ve 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren geçici 57. maddesinde ise; “8 inci maddenin üçüncü fıkrasında ve 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler için 9 uncu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükler ile 11 inci maddenin üçüncü ve altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerden bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde yerine getirilmiş olanlar, kanuni süresinde yerine getirilmiş sayılır ve idari para cezası uygulanmaz. Bu yükümlülükler için daha önce uygulanan idari para cezaları, kesinleşip kesinleşmediğine bakılmaksızın terkin edilir, ancak tahsil edilmiş tutarlar red ve iade veya mahsup edilemez. 6552 Sayılı yasanın 61. Maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 57.maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “… ancak tahsil edilmiş tutarlar red ve iade veya mahsup edilemez” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile açılan iptal davasında “Kamu yararı gözetilerek getirilen borcun terkini imkanının, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenen borçlara uygulanmayarak henüz tahsil edilmemiş kamu alacaklarıyla sınırlandırılması hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmadığı gibi, borcunu ödeyenlerin cezalandırılması amacını da taşımamaktadır. Öte yandan, ödemekle hukuki varlığı sona eren ve ‘ifa edilmiş borç’ statüsü kazanan kamu alacakları ile henüz ödenmemiş ve ‘borç’ niteliğini koruyan kamu alacaklarının aynı nitelikte görülmesi mümkün değildir. Dava konusu kuralda, Kanunun geçici 61. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte henüz ödenmemiş borçlar arasında bir ayrım yapılmadığına göre kuralın eşitlik ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptal istemi reddedilmiş olup, iptali istenen yasa hükmünde Anayasaya aykırılık olmadığı tespit edildiğinden, idari para cezalarının genel mahiyette daha önce ödenmiş olanlarının red, iade veya mahsup edilemeyeceği açıktır. Ancak söz konusu ret, iade ve mahsup edememe durumu, herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden, dava konusu edilmeden ödenen kamu alacakları açısından söz konusudur. Dolayısıyle ihtirazi kayıtla kısmen yahut tamamen ödenmiş ancak davacı tarafça iptali istemiyle dava konusu olmuş ve halen hukuki varlığı ile borç niteliği korunan borçların, kayıtsız şartsız Kuruma ödenip dava konusu edilmeyen borçlarla aynı statüde kabul edilmesi mümkün olmadığından, dava konusu edilip ihtirazi kayıtla ödenen tutarların Geçici 57. maddeden yararlandırılıp iptal edilmesi durumunda davacı tarafa iadesi gerekmektedir.
Evrensel ceza hukuku ilkeleri çerçevesinde, bir fiilden ötürü ceza verilebilmesi için öncelikle fiilin somut bilgi ve belgeler ile aksine ihtimal verilmeyecek şekilde ispatlanması gerekeceğinden, uyuşmazlıkta Geçici 57. Maddenin getirdiği af hükümlerinin uygulaması yoluna gitmeden önce, idari para cezasına konu fiilin sabit olup olmadığının tespiti zorunludur. Söz konusu fiilin işlenmediğinin Mahkemece saptanması halinde af kanunu uygulamasına gerek duyulmayacaktır. Davacıya atfedilen fiilin sabit olması halinde ise 57. maddenin olaya uygulanarak idari para cezasının iptali istemiyle davacı lehine bir sonuca gidilmesi hukukun gereğidir.
Dava konusu idari para cezasına konu fiilin gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılması açısından bir diğer sorun ise, ibrazı istenen ruhsat yada benzeri evrakın davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna teslim edileceği bir aylık sürenin başlangıç tarihi olup, bu tarihin kesinlik kazanması gerekmektedir. Zira, bir aylık sürenin başlangıç tarihi yapı ruhsatlarının üzerinde yazan tarih olmayıp, ilgilisine belediye yetkililerince teslim edildiği tarihtir. İdare Mahkemesince bu husus öncelikle araştırılarak, davacı tarafça sunulacak teslime ilişkin (Posta yolu ile yahut elden imza karşılığı) evrakla bir aylık sürenin başlangıç tarihinin saptanarak, kanunda öngörülen sürede evrakın Kuruma teslim edildiğinin ispatı halinde, davacıya atfedilen fiilin sabit olmadığı netlik kazanacak olup, Mahkemece hukuka aykırı düzenlenen işlemin esastan iptali ve varsa ödenen miktarın iadesi hususunda bir karar verilmesi gerekmektedir. Söz konusu sürede evrakın teslim edilmediğinin saptanması halinde ise, her halükarda evrak Geçici 57. maddede yer alan sürede Kuruma teslim edilmiş olduğundan, davacının adı geçen maddede yer alan af hükümlerinden yararlandırılmak suretiyle, düzenlenen işlemin iptali ve varsa ödenen miktarın iadesi hususunda bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, somut fiilin subuta erip ermediği araştırılmaksızın eksik inceleme ile davanın reddi yönünde verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
5510 sayılı Kanun’un Geçici 57. maddesinde, ”8 inci maddenin üçüncü fıkrasında ve 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler için 9 uncu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükler ile 11 inci maddenin üçüncü ve altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerden bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde yerine getirilmiş olanlar, kanuni süresinde yerine getirilmiş sayılır ve idari para cezası uygulanmaz. Bu yükümlülükler için daha önce uygulanan idari para cezaları, kesinleşip kesinleşmediğine bakılmaksızın terkin edilir, ancak tahsil edilmiş tutarlar red ve iade veya mahsup edilmez.
5 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamındaki sigortalılar hakkında bu Kanun gereğince verilmesi gereken bildirge ve belgeler, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde verilmesi hâlinde kanuni süresinde verilmiş sayılır. Bu yükümlülükler için daha önce uygulanan idari para cezaları, kesinleşip kesinleşmediğine bakılmaksızın terkin edilir, ancak tahsil edilmiş tutarlar red ve iade veya mahsup edilmez” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereği, ihtirazi kayıtla dahi dahi olsa idari para cezasına ilişkin borcunu ödemiş ve idari para cezasının iptali istemiyle dava açmış olan kişilere Geçici 57. madde hükmünden yararlansalar dahi iade yapılması söz konusu olamayacaktır.
Açıklanan nedenle davacının temyiz isteminin reddi gerektiği ve kararın onanması oyuyla karara karşıyız.