Danıştay Kararı 15. Daire 2013/6092 E. 2018/5568 K. 05.06.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/6092 E.  ,  2018/5568 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/6092
Karar No : 2018/5568

Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekilleri :
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davacı, esas yönünden de işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacı belediyeye, 5510 sayılı Yasa’nın 11. maddesinin 6. fıkrası uyarınca yapması gereken bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle aynı yasanın 102. maddesi uyarınca 32.561.-TL tutarında idari para cezası verilmesine dair işleme yapılan itirazın reddine ilişkin 23/12/2011 tarih ve 511 sayılı İtiraz Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacı idarece 05/08/2011 ile 26/08/2011 tarihleri arasında verilmiş olan 30 adet ruhsatın 5510 sayılı Yasanın 11. maddesinin 6. fıkrasında yer verilen bir aylık süre içinde bildirilmesi gerekirken, bu süreler içinde bildirimde bulunulmadığı, süre geçtikten sonra 04.10.2011 tarihinde bildirilmesi nedeniyle anılan Yasa hükmünün ihlal edildiği açık ise de; 26/01/2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6270 sayılı Yasanın 11. maddesi ile getirilen ve 5510 sayılı Yasanın 102. maddesine eklenilen hükmün davacı lehine düzenlemeler getirildiği, söz konusu ruhsatların yasal süresi geçtikten sonra davacı idarece kendiliğinden 30 gün içinde verilmiş olması nedeniyle anılan lehe düzenlemeden yararlanma imkanı bulunduğu, dava konusu işlemin davacı idarenin 5510 sayılı Yasanın 102(h) maddesi hükmü uyarınca sayılan 30 adet ruhsat nedeniyle idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığından iptaline, dava konusu işlemin, 25.03.2011 ve 2011-91 sayılı; 30.05.2011 tarih ve 2011-172 sayılı; 23.06.2011 tarih ve 2011-225 sayılı; 27.06.2011 tarih ve 2011-228, 2011-230 sayılı; 01.07.2011 tarih ve 2011-233 sayılı; 06.07.2011 tarih ve 2011-252 sayılı; 29.07.2011 tarih ve 2011-262, 2011-263 sayılı 9 adet ruhsata ilişkin kısmına yönelik olarak yapılan değerlendirmede ise; 5510 sayılı Yasanın 11. maddesinin 6. fıkrasında yer verilen bir aylık süre içinde bildirilmesi gerekirken, bu süreler içinde bildirimde bulunulmadığından anılan Yasa hükmünün ihlal edildiği gözönünde bulundurulduğunda ve 26/01/2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6270 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca ruhsatların yasal süresi geçtikten sonra idarece kendiliğinden 30 gün içinde verilmiş olması şartına bağlandığından uyuşmazlıkta 04.10.2011 bildirim tarihi itibariyle 04.08.2011 tarihi öncesine ilişkin ruhsatların 26.01.2012 günlü düzenlemeden yararlanmasının mümkün olmadığı dikkate alındığında sayılan 9 adet ruhsata ilişkin olarak davacı idarenin idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı ve davalı idare tarafından, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun’un 11. Maddesinin 6. fıkrasında, ” Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.” hükmü, 102. maddesinin (h) fıkrasında da, ” 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen bildirim yükümlülüğünü yasal süresi içinde yerine getirmeyen ticaret sicili memurlukları ile aynı maddenin altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülüğü yasal süresi içinde yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlara yerine getirilmeyen her bir bildirim yükümlülüğü için aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 6552 sayılı Kanun ile eklenen ve 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 57. maddesinde ise; “8 inci maddenin üçüncü fıkrasında ve 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler için 9 uncu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükler ile 11 inci maddenin üçüncü ve altıncı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerden bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde yerine getirilmiş olanlar, kanuni süresinde yerine getirilmiş sayılır ve idari para cezası uygulanmaz. Bu yükümlülükler için daha önce uygulanan idari para cezaları, kesinleşip kesinleşmediğine bakılmaksızın terkin edilir, ancak tahsil edilmiş tutarlar red ve iade veya mahsup edilmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda anılan Yasanın Geçici 57. maddesi hükmü uyarınca, 11. maddenin 6. fıkrasında belirtilen yükümlülüklerden bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde yerine getirilmiş olanları, yasal süresinde yerine getirilmiş sayılacağından, 11.09.2014 tarihinden itibaren üç ay içinde verilen belgeler için idari para cezası uygulanamayacağı açıktır.
Buna göre, davacı belediye başkanlığınca, 05/08/2011 ile 26/08/2011 tarihli 30 adet ruhsat ile 25/03/2011 ile 29/07/2011 tarihli 9 adet ruhsata ilişkin belgelerin 04/10/2011 tarihinde kurumun ilgili ünitesine verildiği görüldüğünden, davacı belediyeye idari para cezası verilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; belirtilen gerekçeyle dava konusu işlemin tümünün iptaline karar verilmesi gerekmekteyse de, farklı bir gerekçeyle dava konusu ruhsatlardan, 05/08/2011 ile 26/08/2011 tarihli 30 adet ruhsata ilişkin işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararı sonucu itibariyle hukuka uygun, 25/03/2011 ile 29/07/2011 tarihli 9 adet ruhsata ilişkin davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi hukuka aykırı bulunmaktadır.
Ancak; Anayasa Mahkemesinin 14/05/2015 tarih, E:2014/177, K:2015/49 sayılı kararıyla, 6552 Sayılı yasanın 61. Maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 57.maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan ” … ancak tahsil edilmiş tutarlar red ve iade veya mahsup edilemez” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile açılan iptal davasında “Kamu yararı gözetilerek getirilen borcun terkini imkanının, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenen borçlara uygulanmayarak henüz tahsil edilmemiş kamu alacaklarıyla sınırlandırılması hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmadığı gibi, borcunu ödeyenlerin cezalandırılması amacını da taşımamaktadır. Öte yandan, ödemekle hukuki varlığı sona eren ve ‘ifa edilmiş borç’ statüsü kazanan kamu alacakları ile henüz ödenmemiş ve ‘borç’ niteliğini koruyan kamu alacaklarının aynı nitelikte görülmesi mümkün değildir. Dava konusu kuralda, Kanunun geçici 61. Maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte henüz ödenmemiş borçlar arasında bir ayrım yapılmadığına göre kuralın eşitlik ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptal istemi reddedilmiş olup, iptali istenen yasa hükmünde Anayasaya aykırılık olmadığı tespit edildiğinden, idari para cezasının daha önce ödenmiş bölümünün red ve iade veya mahsup edilemeyeceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının redde ilişkin kısmının BOZULMASINA, davalı idare temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, bozulan kısım açısından yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.