Danıştay Kararı 15. Daire 2013/5966 E. 2018/7175 K. 24.10.2018 T.

15. Daire         2013/5966 E.  ,  2018/7175 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/5966
Karar No : 2018/7175

Davacı :
Vekili :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti : Dava, 2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi’nin “Sözleşme Yapmak İçin Aranan Belgeler Formu” başlıklı eki EK-1’in ve davacının 1.3.2012 tarih ve … sayılı sayılı başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Savunmanın Özeti : Davacının davayı açmakta menfaatinin bulunmadığı, davanın kurumlarınla sözleşmesi bulunan özel sağlık kuruluşlarını ilgilendirdiği, dava konusu hakkında daha önce ….. Birliği tarafından Kurumlarına iletilen özel sağlık hizmeti sunucuları ile yapılacak sözleşmelerde hizmet sunacak tabiplerin tabip odası üyeliğinin ve ikinci işlerde ise çalışma onayının varlığının kurumlarınca aranmasının istenilmesi yönünde karar alınmasının istendiği, bu kapsam da Sağlık Bakanlığından görüş istendiği verilen görüş neticesinde düzenlemenin yapıldığı, Hekimlerin çalışmalarına ilişkin iş ve işlemlerin Sağlık bakanlığı mevzuatı kapsamında yürütüldüğü, anılan bakanlıkça hekimlere ilişkin personel çalışma izin belgesi düzenlenirken ilgili tabip odasından alınmış belge istenilmesinden dolayı bürokrasinin azaltılması amacıyla tekrar oda kaydı onayı yerine çalışma belgesi istenilmesinin yeterli görüldüğü hususları savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Düşüncesi : Dava konusu işlemde hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırı bir yön bulunmadığı için davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi’nin “Sözleşme Yapmak İçin Aranan Belgeler Formu” başlıklı eki EK-1’in ve davacının 1.3.2012 tarih ve … sayılı sayılı başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik iddiaları yerinde görülmeyerek işin esası incelendi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, bu Kanuna göre sağlık hizmetlerinin, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanacağı, son fıkrasında, sağlık hizmeti satın alma sözleşmelerinin hazırlanması ve akdedilmesi, sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esasların, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş, bu madde uyarınca çıkarılan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmelerinin/ Protokollerinin Hazırlanması ve Akdedilmesine İlişkin Yönetmelikte, bu sözleşmelerin hazırlanmasına ve akdedilmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
Sözleşmenin Eki ek 1 de sözleşme yapmak için aranan belgeler sayılmış anılan maddede özel sağlık kuruluşunda çalışan tabiplerden istenen belgeler arasında oda kayıt belgesine yer verilmemesinin eksiklik olduğu öne sürülerek iptali istemiyle bu dava açılmıştır.
6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 7. maddesinde, bir tabip odası sınırları içinde sanatını serbest olarak icra eden tabiplerin o il veya bölge tabip odasına üye olmak ve üyelik görevleri yerine getirmekle yükümlü olduğu hükmü yer aldığı halde ; dava konusu düzenlemede, özel sağlık kuruluşlarıyla hizmet alım sözleşmesi yapılırken bu kuruluşlarda çalışan tabiplerin tabip odasına kayıtlı olduğuna ilişkin belgenin de aranması gerekirken, oda kayıt belgesinin aranmaması 6023 sayılı Yasa’nın yukarıda anılan 7. madde hükmüne aykırılık oluşturmakta olup, bu durum tabip odasına kayıt olma zorunluluğunun ve kayıt olunmaksızın mesleğin serbest olarak icra edilememesinin ihmali sonucunu doğurabileceğinden düzenlemede yasaya uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle 2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi’nin “Sözleşme Yapmak İçin Aranan Belgeler Formu” başlıklı eki EK-1’in ve davacının 1.3.2012 tarih ve … sayılı sayılı başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 24/10/2018 tarihinde, davacı vekili tarafından, duruşma saatinden sonra mazeret dilekçesini faks yoluyla gönderdiği, evrak aslını ise 30.10.2018 havale tarihli dilekçe ile dosyaya sunduğu ileri sürülen mazeretin duruşmanın ertelenmesini gerektirir nitelikte bulunmadığı anlaşılmakla duruşmaya başlandı. Davacı oda temsilcisinin gelmediği, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nu temsilen Av. ….’ın geldiği, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra gelen tarafa son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava; 2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi’nin “Sözleşme Yapmak İçin Aranan Belgeler Formu” başlıklı eki EK-1’in eksik düzenleme nedeniyle iptali ile tabip odası belgesi istenmemesinin ve tabip odası onayının aranmamasının hukuka aykırı olduğundan bahisle eksikliklerin düzeltilmesi istemiyle yapılan 01.03.2012 tarih ve … sayılı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Davacı tarafından; Ek-1’de Sağlık Hizmet Sunucusunda çalışacak hekimlere ilişkin belgeler kısmında ” Oda kayıt belgesi” ve “başka muayenehane veya sağlık kuruluşunda çalışıp çalışmadığına yönelik “oda onayına” yer verilmediği gerekçesiyle eksik düzenleme nedeniyle iptalinin istenildiği, sözleşmenin 2007 ve 2009 tarihli olanlarında oda onayının olduğunu, 2012 tarihli sözleşme ile kaldırıldığını, bunun yerine dava konusu halinde hekimlere personel çalışma belgesi (noter onaylı) düzenlemesine yer verildiğini, bu düzenleme ile odaların denetim yetkisinin kaldırılmaya çalışıldığı bu durumun Türk Tabipler Birliği Kanunu ve yargısal içtihatlara aykırı olduğu, gerekli denetim için oda kayıt belgesi veya onayın aranması gerektiği, hekimin odaya kaydının olduğuna dair belge aranmamasının kayıt yaptırmadan hekim çalışması sonucunu doğuracağı, ve bu hekimlerin deontoloji ve hekimlik mesleği etik kurallarına aykırı davranışlarının denetiminin de yapılamaması sonucu doğuracağı, dava konusu işlemdeki eksik düzenleme nedeniyle odanın bu yetkilerini kullanmasının engellendiği, iddia edilmektedir.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda “Amaç” başlıklı 1. maddesinde bu kanunun amacının sağlık hizmetleriyle ilgili temel esasları düzenlemek olduğu belirtilmiş, “Yönetmelikler” başlıklı 9. maddesinde “……..c) Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.”, hükmü yer almıştır.
6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Kanununda 1. maddesinde ” Türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını icraya yetkili olup da sanatını serbest olarak yapan veya meslek diplomasından istifade etmek suretiyle resmi veya özel görev yapan tabiplerin katıldığı Türk Tabipleri Birliği; tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak, (…)(1) ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki bir kuruluştur” kuralı, 5. maddesinde ” Özel kurum ve işyeri tabipleri; çalıştıkları yerlerin sağlık hizmetlerinin başka bir yerde ikinci bir görev yapmalarına elverişli bulunduğu tabip odaları idare heyetince kabul edilmedikçe, her ne suretle olursa olsun, diğer bir kurum ve işyerinin tabipliğini alamazlar. Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerine ait kadrolarda çalışan tabiplere kurumlarınca verilecek ikinci görevler bu hükmün dışındadır. Tabip odaları idare heyetleri; tayin hususunda vakı müracaatları, iş hacmı, vazifenin Tabipler arasında adilane bir surette tevzii, hizmetin iyi yapılması ve benzeri sebepler dairesinde tetkik eder ve esbabı mucibeli bir karara bağlar.(Değişik: 7/6/1985 – 3224/49 md.) Gerek tabipler ve gerekse bunları istihdam eden bilumum daire, müessese ve işyerleri, tayin, nakil, işten ayrılma ve sair suretlerle hasıl olan değişiklikleri en geç 15 gün zarfında mahalli tabip odalarına bildirmeye mecburdurlar.” kuralı, 7. maddesinde de” (Değişik: 8/1/1985 – 3144/5 md.)(Değişik: 7/6/1985 – 3224/51 md.) Bir tabip odası sınırları içinde sanatını serbest olarak icra eden tabipler bir ay içinde o il veya bölge tabip odasına üye olmak ve üyelik görevlerini yerine getirmekle yükümlüdürler.Mesleklerini serbest olarak icra etmeksizin kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanlar ile herhangi bir sebeple mesleğini icra etmeyenler tabip odalarına üye olabilirler.Özel kanunlarında üye olamayacaklarına dair hüküm bulunanlardan mesleklerini serbest olarak da icra edenler; mesleki hak, yetki, disiplin ve sorumluluk bakımından bu Kanun hükümlerine tabidirler.” kuralı yer almaktadır.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının İcrasına Dair Kanunun 12. maddesinde de ” Sanatını icra etmek üzere bir mahalde kayıtlı olan herhangi bir tabibin bizzat dükkan ve mağaza açmak suretiyle her türlü ticaret yapması memnudur.
(Değişik ikinci fıkra: 21/1/2010-5947/7 md.; Değişik: 2/1/2014-6514/21 md.) Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar; 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesi, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 27 nci maddesi, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı maddesi ile 17/11/1983 tarihli ve 2955 sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun 32 nci maddesi saklı kalmak kaydıyla, aşağıdaki sağlık kurum ve kuruluşlarında mesleklerini icra edebilir:(1)
a) Kamu kurum ve kuruluşları.
b) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan vakıf üniversiteleri.
c) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan vakıf üniversiteleri, serbest meslek icrası.
(Değişik üçüncü fıkra: 21/1/2010-5947/7 md.)Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, Sağlık Bakanlığınca yapılan istihdam planlamaları çerçevesinde ve ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir. Bu maddenin uygulanması bakımından Sosyal Güvenlik Kurumunca branş bazında sözleşme yapılan özel sağlık kurum ve kuruluşları ile vakıf üniversiteleri yalnızca sözleşme yaptıkları branşlarda (b) bendi kapsamında kabul edilir. Mesleğini serbest olarak icra edenler, hizmet bedeli hasta tarafından karşılanmak ve Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmemek kaydıyla, (b) bendi kapsamında sayılan sağlık kuruluşlarında da hastalarının teşhis ve tedavisini yapabilir. (Değişik dördüncü cümle: 2/1/2014-6514/21 md.) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve yöneticilik görevi bulunmayan tabipler ile aile hekimleri, kurum ve kuruluşlarındaki çalışma saatleri dışında ve kurumlarının izniyle aylık otuz saati geçmemek üzere iş yeri hekimliği yapabilir. Döner sermayeli sağlık kuruluşları ise kurumsal olarak işyeri hekimliği hizmeti verebilir. (Ek cümle: 2/1/2014-6514/21 md.) Tabipler, iş yeri hekimliği eğitimi alma ve iş yeri hekimliği belgesine sahip olma şartı aranmaksızın 10’dan az işçi çalıştıran az tehlikeli iş yerlerinin iş yeri hekimliği görevini yapabilirler. Bu maddenin uygulamasına ve işyeri hekimliğine ilişkin esaslar Sağlık Bakanlığınca belirlenir” düzenlemesine yer verilmiştir.
2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi’nin “Amaç” başlıklı 2. maddesinde “Kurum tarafından sağlık yardımları karşılanan hastaya kaliteli,erişilebilir ve tıp biliminin genel kabul gören kurallarına uygun sağlık hizmeti sunulması, sağlık hizmeti sunucularının Sosyal Güvenlik Kurumu ile olan ilişkilerinin kurallara bağlanmasıdır”, “tanımlar” başlığı altında düzenlenen “Personel çalışma belgesi: SHS’nin tabi olduğu mevzuat gereği sağlık personelinin Sağlık Hizmeti Sunucusunda çalışabileceğini gösterir belgeyi, ifade eder “, “Personel İlişkin Hükümler” başlıklı 8.2 maddesinde “SHS, Kurumla sözleşme yaptığı branşlarda görev yapan bütün hekimleri üzerinden hizmet sunmak zorundadır. Bu hekimler sözleşme başvurusu sırasında Kuruma bildirilir….SHS bu bildirimler sırasında, hekimlere ait Sağlık Bakanlığı mevzuatı gereğince düzenlenen personel çalışma belgesi ile noter onaylı imza sirküsünü Kuruma eksiksiz olarak teslim eder….SHS tarafından bildirilmediği tespit edilen hekim, personel çalışma belgesine istinaden MEDULA’da Kurumca re’sen aktif hale getirilir. “, “Sözleşme Yapmak İçin Aranan Belgeler Formu” başlıklı eki EK-1’de “Sağlık Hizmeti Sunucusunda Çalışan Hekimlere İlişkin Belgeler” başlığı altında “hekimlere ait personel çalışma belgesi (noter onaylı)” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Öte yandan İstanbul Tabip Odasınca açılan 29.06.2009 tarih ve 2009/15169 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilen “Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümleri uyarınca bürokrasinin azaltılması ve kırtasiyeciliğin önlenmesi amacıyla, hekim ve uzman hekimlerin çalışma müracaatlarında “Tabib Odası Belgesi” istenmeyeceğine ilişkin İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün 31.12.2010 tarih ve 20046 sayılı işleminin iptaline yönelik davada … İdare Mahkemesince … esas, … karar sayılı dosyada verilen; 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 5. maddesinin 1. fıkrasında, özel kurum ve işyeri tabiplerinin; çalıştıkları yerlerin sağlık hizmetlerinin başka bir yerde ikinci bir görev yapmalarına elverişli bulunduğu tabip odaları idare heyetince kabul edilmedikçe, her ne suretle olursa olsun, diğer bir kurum ve işyerinin tabipliğini alamayacakları belirtilmiş, 4. fıkrasında, gerek tabipler ve gerekse bunları istihdam eden bilumum daire, müessese ve işyerlerinin, tayin, nakil, işten ayrılma ve sair suretlerle hasıl olan değişiklikleri en geç 15 gün zarfında mahalli tabip odalarına bildirmeye mecbur oldukları belirtilmiş, aynı Kanun’un 7. maddesinde, bir tabip odası sınırları içinde sanatını serbest olarak icra eden tabiplerin bir ay içinde o il veya bölge tabip odasına üye olmak ve üyelik görevlerini yerine getirmekle yükümlü oldukları, mesleklerini serbest olarak icra etmeksizin kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanlar ile herhangi bir sebeple mesleğini icra etmeyenlerin de tabip odalarına üye olabilecekleri kuralı yer almış, aynı Kanun’un Ek-5. maddesinde, her bir odanın, her yıl ocak ayı içinde, kayıtlı üyelerinin isim ve vatandaşlık numaralarını Merkez Konseyi ve Sağlık Bakanlığına bildireceği, Merkez Konseyinin üyelik durumlarıyla ilgili son bilgileri müteakip bir ay içinde Bakanlığa ileteceği hükme bağlanmıştır. 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 2. ve 33. maddelerine dayanılarak hazırlanan ve 29.06.2009 tarih ve 2009/15169 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilen Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin “Başvuru Sahibinden Bilgi ve Belge İstenmesine İlişkin Esaslar” başlıklı 8. maddesinin 1/a bendinde, düzenlemelerin beyan esas alınacak şekilde hazırlanacağı belirtilmiş, 1/ç bendinde ise, idarenin görevi gereği kendisinde bulunan bilgi ve belgeler ile daha önce başvuru sahibinden alınarak kurum kayıtlarına aktarılan ve değişmediği başvuru sahibi tarafından beyan edilen belgelerin yeniden istenmeyeceği kurala bağlanmıştır. Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca bürokrasinin azaltılması ve kırtasiyeciliğin önlenmesi amacıyla, hekim ve uzman hekimlerin çalışma müracaatlarında “Tabib Odası Belgesi” istenmeyeceğine ilişkin dava konusu işlemin davacı İstanbul Tabip Odası’nca, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’na aykırı olduğu, meslek odasına üye olma zorunluluğunu yok saydığı, hekimlerin takip edilme ve denetlenmelerini zorlaştırdığı ileri sürülerek bakılan davanın açıldığı, uyuşmazlığın, hekim ve uzman hekimlerin İl Sağlık Müdürlüğü’ne yapacakları çalışma müracaatlarında Tabib Odası Belgesi istenilmeyeceğine ilişkin işlemden kaynaklandığı, 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca hekimlik mesleğini icra edenlerin maddede belirtilen süre içerisinde ilgili tabip odasına üye olmak zorunda oldukları, çalışma müracaatlarında tabip odası belgesi, kaydı istenilmesinin yasal zorunluluk lduğu, bürokrasi ve kırtasiyeciliğin önlenmesi maksadıyla her işlemde yeniden istenme şartının aranmadığı, hekim ve uzman hekimlerin çalışma müracaatlarında “Tabib Odası Belgesi” istenmeyeceğine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılarak davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı oda tarafından temyiz edilmesi sonucu Danıştay Onbeşinci Dairesinin E:2013/150,K:2015/1113 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.
Sosyal Güvenlik Kurumunun Sağlık Hizmeti Sunucuları ile sağlık hizmetinin sunumu ile ilgili kural ve usulleri satın alma sözleşmeleri ile düzenlediği, dava konusu düzenlemeyi yapmaya yetkili olduğu görülmüştür.
6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca, hekimlik mesleğini serbest olarak icra edenler maddede belirtilen süre içerisinde ilgili tabip odasına üye olmak zorundadırlar. Bu anlamda herhangi bir tabip odasına kayıtlı olmaksızın özel bir sağlık kuruluşunda çalışmak isteyenlerden Tabib Odası Belgesi istenilmesi de yasal bir zorunluluktur. Ancak kadrolu çalıştığı özel sağlık kuruluşunun bulunduğu yer tabip odasına kayıtlı bir hekimin, farklı özel sağlık kuruluşlarında da çalışmaya başlayacak olması halinde yeniden tabip odasına kayıtlı olduğuna ilişkin belge istenmesine gerek bulunmamaktadır, başka bir ilde kadro dışı geçici mahiyette yapılacak çalışmaların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlığın sağlık hizmeti sunucusunda çalışacak tabiplerden noter onaylı çalışma belgesi aranıp tabip odası onayı aranmamasına ilişkin olduğu,Türk Tabipler Birliği tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna iletilen 20.03.2012 tarihli 410/2012 sayılı yazıda, özel sağlık hizmeti sunucuları ile yapılacak sözleşmelerde hizmet sunacak tabiplerin tabip odası üyeliğinin ve ikinci işlerde ise çalışma onayının varlığının kurumlarınca aranmasının istenilmesi yönünde karar alınmasının istendiği, sağlık hizmeti sunucularında çalışacak hekimlere çalışma belgesi düzenlenirken tabip odası kaydının aranıp aranmadığı hususu hakkında 07.05.2012 tarih … sayılı yazı ile Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne iletildiği, verilen 10.08.2012 tarih … sayılı cevapta hekimlerin çalışma şekilleri ve mesleğini serbest olarak icrasına ilişkin genel bilgiye yer verildikten sonra ” …..6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Kanunu uyarınca mesleğini serbest icra eden hekimlerin mesleğini serbest icra ettikleri ildeki tabip odasına kayıt yaptırmalarının zorunlu olduğu, ancak hekimin 6023 sayılı mevzuat kapsamında birden fazla sağlık kuruluşunda iş sözleşmesi ile hekimlik mesleğinin icrasının birden fazla yerde ” serbest meslek icrası” anlamı taşımadığından birden fazla oda kaydının yaptırılmasının gerekmediği, hekimin kadrolu çalıştığı özel sağlık kuruluşunun bulunduğun ildeki tabip odasına kaydının aranmasının yeterli olduğu, hekimin kadro dışı geçici arizi çalıştığı özel sağlık kuruluşunun bulunduğu ildeki tabip odasına kaydının mümkün olmadığının bildirildiği, Türk Tabipler Birliğine 17.08.2012 tarih … sayılı yazı ile ” kurumlarınca sözleşme talebinde bulunan sağlık hizmeti sunucularından hizmet sunacak tabipler adına düzenlenmiş personel çalışma izin belgesi istendiği, bu belgenin düzenlenebilmesi içinde Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili tabip odasından alınmış belge istendiği göz önüne alınırsa personel çalışma izin belgesi istenilmekle zaten tabip odası belgesininde istenmiş olacağından, hizmet sunacak tabiplerden sözleşme imzalanma esnasında tabip odası belgesinin tekrar istenilmesinin gerekmediği” yönündeki cevabın gönderildiği, yukarıda yer verilen 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca hekimlik mesleğini icra edenlerin maddede belirtilen süre içerisinde ilgili tabip odasına üye olmak zorunda oldukları, bu anlamda ilk defa çalışma müracaatında bulunanlardan Tabib Odası Belgesi istenilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu ve idarenin de bu anlamda sorumlu olduğu, dava konusu işlemin bürokrasinin azaltılması ve kırtasiyeciliğin önlenmesi amacıyla tesis edildiği ve daha önce tabip odasına kayıtlı olan ve Sağlık Bakanlığı tarafından çalışma belgesi düzenlenirken ilgili dosyasında tabip odası belgesi bulunan kişilerden bu belgenin yeniden istenilmemesine ilişkin olduğu, tabip odası kaydı olamayan bir tabibe çalışma belgesi düzenlenmeyeceği ve çalışmasının da mümkün olamayacağı dikkate alındığında dava konusu işlemle getirilen yeni düzenlemenin Tabip Odasına üye olma zorunluluğunu ortadan kaldırıcı nitelik taşımadığı anlaşılmaktadır.
…. Odası tarafından, yetki sınırları dahilindeki hekimlerin hangi sağlık kuruluşunda çalıştıklarının tespiti ve takip edilmelerini sağlamak amacıyla da söz konusu belgenin alınmasının zorunlu olduğu ileri sürülse de, hekimlerin çalışma müracaatlarına esas olmak üzere çalışmak istedikleri yeni sağlık kuruluşunu belirterek, alacakları bu belgeye istinaden görev yerlerinin sağlıklı olarak tespit etmenin mümkün olamayacağı, nitekim çalışma izni verilmeyen hekimler açısından bu durumun ortaya çıkacağı, ayrıca 6023 sayılı Kanun’un 5. maddesinin son fıkrası uyarınca, gerek hekimlerin ve gerekse bunları istihdam eden müesseselerin tayin, nakil, işten ayrılma ve benzeri değişiklikleri en geç 15 gün içerisinde ilgili tabip odasına bildirme mecburiyetinde oldukları da açıktır.
Bu durumda, hekim ve uzman hekimlere ilişkin olarak sağlık hizmeti sunucusunda çalışan hekimlerden aranan belgelerde “Tabib Odası Belgesi veya Onayı” şartının yer almamasının onun yerine noter onaylı personel çalışma belgesi şartının getirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan ….- TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen …-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz isteminde bulunulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 24/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.