Danıştay Kararı 15. Daire 2013/5357 E. 2015/5127 K. 11.09.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/5357 E.  ,  2015/5127 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/5357
Karar No : 2015/5127

Davacı :
Vekili :
Davalılar :

Davanın Özeti : …17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …sayılı esasına kayıtlı olan davada “Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Kullanmak veya El Değiştirme, Resmi Belgede Sahtecilik” suçlamasıyla yargılamasının devam ettiği gerekçe gösterilerek yargı yerince verilecek nihai karar uyarınca işlem tesis edilmek üzere, davacıya ait ruhsatlı silahın …İl Emniyet Müdürlüğü, Silah ve Patlayıcı Maddeler Şube Müdürlüğü emanetinde muhafaza edilmesine ilişkin olarak tesis edilen ve 14.12.2012 tarihli …İl Emniyet Müdürlüğü işlemi ile tebliğ edilen 13.12.2012 tarihli işleminin ve bu işleme dayanak olan 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrası hükmü ile ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Silah Ruhsat İşlemleri Birleştirilmiş Genelgesi’nin 7.5.13. maddesinde yer alan “Yargılaması Devam Edenler” başlığı altındaki düzenlemelerinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesi hükmüyle, hiçbir şekilde silah taşıma ve bulundurma izni alamayacaklar belirlendikten sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesinin öngörüldüğü, Bakanlar Kurulu’na verilen yetki çerçevesinde düzenlenen Yönetmelik ve Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanan Genelge hükümleri ile bunlara dayalı işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerekeceği savunulmuştur.
Düşüncesi : Davanın; Ateşli Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrasına yönelik iptal isteminin reddine, ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Silah Ruhsat İşlemleri Birleştirilmiş Genelgesi’nin 7.5.13 maddesine yönelik iptal isteminin incelenmesinin maddenin 4. alt bendi ile sınırlarak yapılmasına ve anılan Genelge hükmü ile dava konusu bireysel işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Davacı tarafından, …17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …sayılı esasına kayıtlı olan davada “Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Kullanmak veya El Değiştirme, Resmi Belgede Sahtecilik” suçlamasıyla yargılamasının devam ettiği gerekçe gösterilerek yargı yerince verilecek nihai karar uyarınca işlem tesis edilmek üzere, davacıya ait ruhsatlı silahın …İl Emniyet Müdürlüğü, Silah ve Patlayıcı Maddeler Şube Müdürlüğü emanetinde muhafaza edilmesine ilişkin olarak tesis edilen ve 14.12.2012 tarihli …İl Emniyet Müdürlüğü işlemi ile tebliğ edilen 13.12.2012 tarihli valilik oluru ile bu işleme dayanak olan 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrasının ve ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Genelgesinin “yargılaması devam edenler” başlığı altındaki düzenlemelerinin iptali istenilmektedir.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinin 1. fıkrasında, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş olup, bu fıkranın 5.bendinde Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikası alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken yada işyerinde bulundurabilecekleri belirtilmiş, maddenin devamında silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir Yönetmelikle düzenleneceği, aynı maddenin (Değişik 23/1/2008-5728/154 md.değişik 7. fıkrasında da ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara; affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
6136 sayılı Yasanın anılan hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenler ile taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler belirlenerek, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir.
Anılan Yasa maddesi uyarınca 91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik ile yürürlüğe konulmuş, bu Yönetmeliğin 16. maddesinde, silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar belirtilmiş, bu kapsamda maddenin (d) bendinde, taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlara ateşli silah taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h), (ı), (i) ve (ö) bentleri kapsamına girenlere affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı, 4. fıkrasında ise; bu madde kapsamında sayılan fiilerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı belirtilmiştir.
Söz konusu Yönetmelikle, silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verilecek olan kişilerde aranılacak nitelikler, ilgilinin bulunduğu görev veya sosyal konumu, fiziksel özellikleri, suç işleme konusundaki eğilimini değerlendirmek, toplumun güven duyacağı kişilerin bu haktan yararlanmasını sağlamak, bu suretle kamu yararı ve güvenliğinin gözetilmesi için özel koşullara bağlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin iptali istenilen 16. maddesinin 4. fıkrası incelendiğinde, bu düzenlemenin Yasanın belirlediği suç fiillerine isabet eden cezalarla yargılananlardan yargılamaları süren ve cezalandırılma olasılığı bulunanlara yönelik olarak yargılama sonuçlanıncaya kadar bu kişileri suç işleme eğilimlerinden uzak tutmak amacıyla ön tedbir niteliğinde yapılan bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır .
Dava konusu işlemin dayanaklarından biri olan ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Genelgesinin “yargılaması devam edenler” başlıklı 7.13. maddesine gelince; Genelgenin bu maddesinde, adı geçen Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması ile ilgili açıklamalar yapılmış, bu madde de Yönetmelik hükümlerini genişleten veya daraltan, farklı uygulanmasına yol açacak düzenlemelere yer verilmemiş, yeni kurallar getirilmemiştir.
Bu durumda davaya konu Yönetmelik maddesindeki düzenlemenin, dayanağı olan Yasa ile verilen yetki çerçevesinde ve Yasanın amacına ve kapsamına uygun olduğu, Genelgenin iptali istenilen maddesindeki açıklamaların da üst hukuk normları ile çelişmediği görüldüğünden bu düzenlemelerin hukuken iptalini gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Davanın ruhsatlı silahın …İl Emniyet Müdürlüğü, Silah ve Patlayıcı Maddeler Şube Müdürlüğü emanetinde muhafaza edilmesine ilişkin olarak tesis edilen ve 14.12.2012 tarihli …İl Emniyet Müdürlüğü işlemi ile tebliğ edilen 13.12.2012 tarihli Valilik Oluru’nun iptali istemine ilişkin kısmına gelince;
Dosyanın incelenmesinden, davacıya sorumlu ortağı olduğu Komando Av Malzemeleri ve Sarraflık Sanayi Ticaret Limited Şirketinin cirosundan dolayı silah taşıma ruhsatı verildiği, mermi satış izin belgesinin yenilenmesi talebi nedeniyle yapılan araştırmada, …17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …sayılı esasına kayıtlı olan davada2005-2006-2007-2008 yıllarında “Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Kullanmak veya El Değiştirme, Resmi Belgede Sahtecilik” suçlamasıyla yargılandığı ve yargılamasının devam ettiğinin saptanması üzerine 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrası ve ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Genelgesi uyarınca silahın Emniyet emanetinde muhafaza edilmesine ilişkin …Emniyet Müdürlüğü’nce 14.12.2012 tarihli dava konusu işlemin tesis edildiği, bu işlemin Valilik makamının 13.12.2012 tarihli oluru ile uygun görüldüğü ve 27.12.2012 tarihinde silahın teslim alındığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu işlemin dayanağı olarak gösterilen anılan Yönetmelik ve Genelge maddelerinde yer alan kurallar, yargılanan kişilerin ruhsat süreleri dolmayan silahlarının emanet alınmasına ilişkin düzenlemeleri değil, ruhsat verilme ve yenileme işlemlerine dolayısıyla bu yolda başvuruda bulunulması durumuna özgü düzenlemeleri içermektedir.
Bu durumda silah ruhsatı verilmesi veya silah ruhsatının yenilenmesi için başvuruda bulunmayan ve söz konusu silahın ruhsatının 22.07.2015 yılına kadar geçerli olduğu anlaşılan davacının silahının anılan Yönetmelik ve Genelge maddelerindeki düzenlemelere dayanılarak emanete alınmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın, 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrası ile İçişleri Bakanlığı’nın 17.07.201 2 tarih ve 2012/43 sayılı Genelgesinin “yargılaması devam edenler” başlıklı maddesinin iptali istemine ilişkin kısmının reddi, 14.12.2012 tarihli …İl Emniyet Müdürlüğü işlemi ile tebliğ edilen 13.12.2012 tarihli Valilik Oluru’nun iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce gereği görüşüldü:
Dava; davacının silah taşıma ruhsatının ruhsat verilme-yenileme başvurusu yapılmamasına rağmen hakkında devam eden ceza yargılaması olduğundan bahisle emanete alınmasına ilişkin 13.12.2012 tarihli işlemi ile işlemin dayanağı olan 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrası hükmü ile ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Silah Ruhsat İşlemleri Birleştirilmiş Genelgesi’nin 7.5.13. maddesinde yer alan “Yargılaması Devam Edenler” başlığı altındaki düzenlemelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafından Genelgenin “Yargılaması Devam Edenler” başlıklı 7.5.13. maddesinin tamamının iptali istenilmişse de davacı hakkında tesis edilen bireysel işlemin Genelgedeki dayanağının; ruhsat verilme-yenileme başvurusunun olmadığı hallerde de ruhsat almaya engel devam eden ceza yargılamasının tespit edilmesi halinde silah ruhsatının yargılama sona erinceye kadar emanete alınacağını düzenleyen 4. alt bendinde yer alan : “Herhangi bir suç isnadıyla yargılanan kişilerin ruhsatlı silahlarının bulunup bulunmadığının araştırılması, ruhsatlı silahlarının varlığının tespiti halinde yargılamaya konu suçun engel teşkil edip etmediğinin incelenmesi, engel teşkil edebilecek bir suç nedeniyle yargılandığının anlaşılması halinde ruhsatlı silahlarının, buna ilişkin tespit ve onayı müteakip Yönetmeliğin 16/4. maddesi gereğince emanete alınması ” şeklindeki düzenleme olduğu sonucuna varıldığından, iptal istemi sadece anılan 4. alt bent ile sınırlı olarak incelenmiştir.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş, beşinci bendinde, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri açıklanmış, maddenin devamında silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile Belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü yer almıştır. Aynı maddenin 23.01.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun’un 154. maddesi ile değişik son fıkrasında ise ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı 6 aydan fazla hapis cezasına mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla suç işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasında; taşıma ve bulundurma ruhsatlarının onay tarihinden itibaren 5 yıl süreyle geçerli olduğu ve yenileme harcı yatırılmak suretiyle beş yılda bir yenilenebileceği, davaya konu edilen 16. maddesinde; silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış, bu kapsamda maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde, taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlara ateşli silah taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, verilmiş ruhsatların iptal edileceği aynı maddenin ikinci fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d),… bentleri kapsamına girenlere affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı, dördüncü fıkrasında ise; bu madde kapsamında sayılan fiilerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıya şirket ortağı olduğundan bahisle Yönetmeliğin 9 (h) bendi uyarınca 22.07.2010 ve 22.07.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere silah taşıma ruhsatı verildiği, mermi satış izin belgesinin yenilenmesi talebi üzerine yapılan araştırmada, …17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …sayılı esasına kayıtlı olan davada “Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Kullanmak veya El Değiştirme, Resmi Belgede Sahtecilik” suçu nedeniyle devam eden yargılamasının bulunduğunun tespit edildiği bu nedenle silahının ve taşıma ruhsatının yargılama sonuçlanıncaya kadar emanete alınmasına ilişkin 13.12.2012 tarihli işlemin tesis edildiği, davacı tarafından bu işlemin ve dayanağı 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrası ile ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Genelgesi’nin ilgili kısmının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 16. maddesinin 4. fıkrasının iptal istemine yönelik kısmı incelendiğinde;
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak Kanunla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olmakla birlikte, silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış temel bir hak ve özgürlük olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Diğer yandan; 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri sayılmış olup, ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği belirtilerek genel bir sınırlama getirilmiş ve Kanun’un 7. maddesinde sayılanlar dışında kalanlara silah ruhsatı verilebilmesi için valiliklere takdir yetkisi verilmiştir. İdarelere tanınan takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bu yetkiyi kullanan kamu görevlileri kamu yararı ve hizmetin gereği olarak değerlendirme yapmak zorundadırlar. Ayrıca valilere tanınan takdir yetkisinin Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılacak düzenleyici işlemlerle objektif bazı esaslara bağlanması da mümkündür.
Bu durumda, Kanun’un 7. maddesiyle verilen yetkisini kullanan Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan yönetmelikle bazı hususi durumlar yönünden valilerin takdir yetkisinin sınırlandırılması eşitlik ve objektiflik ilkelerinin sağlanması açısından hukuka uygun bulunmaktadır. Silah taşımanın yada bulundurmanın gerek kişinin kendisi, gerekse toplum için taşıdığı riskler göz önünde bulundurulduğunda, kamu güvenliğinin sağlanması ve kendisine ruhsat verilecek kişinin suç şüphesinden uzak olması amacıyla, yargılamaları süren dolayısıyla cezalandırılma ihtimali bulunan şahıslara yönelik olarak dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasıyla getirilen ön tedbirde, hukukun genel ilkelerine ve 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık görülmemiştir.
Davanın, ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Silah Ruhsat İşlemleri Birleştirilmiş Genelgesi’nin “Yargılaması Devam Edenler” başlıklı 7.5.13. maddesinin 4. alt bendinde yer alan: “Herhangi bir suç isnadıyla yargılanan kişilerin ruhsatlı silahlarının bulunup bulunmadığının araştırılması, ruhsatlı silahlarının varlığının tespiti halinde yargılamaya konu suçun engel teşkil edip etmediğinin incelenmesi, engel teşkil edebilecek bir suç nedeniyle yargılandığının anlaşılması halinde ruhsatlı silahlarının, buna ilişkin tespit ve onayı müteakip Yönetmeliğin 16/4. maddesi gereğince emanete alınması” hükmünün iptal istemine ilişkin kısmı incelendiğinde;
Kanuni idare ilkesi ve normlar hiyerarşisi gereğince, bir genelgenin Yönetmelik gibi daha üst hukuk normlarına uygun olarak düzenlenmesi gerektiği, daha üst hukuk normlarına aykırı olmamak şartıyla daha ayrıntılı ve yönlendirici hükümler getirebileceği açıktır.
91/1779 sayılı Yönetmeliğin yukarıda metnine yer verilen 3. maddesine göre, silah ruhsatları beş süreyle geçerlidir. Yönetmeliğin, ruhsat alınmasına engel ceza yargılamasının olduğu hallerde silah ruhsat işlemlerinin durdurularak silahın emanete alınmasını düzenleyen 16. maddesinin 4. fıkrasının uygulanabilmesinin ön koşulu ise silah ruhsatı verilmesi veya yenilenmesi yolunda bir başvurunun bulunmasıdır.
Beş yıllık geçerli ruhsat süresinin içinde, ruhsat yenileme başvurusu olmayan şahısların silah ruhsatı verilmesine engel bir suçtan yargılamalarının devam ettiğinin öğrenilmesi halinde de silah ve ruhsatlarının emanete alınmasına olanak tanıyan Genelge hükmü ile, Yönetmelikte belirtilen ön koşul aranmaksızın işlem yapılabilmesine olanak tanındığı görülmüş olup, Yönetmelik hükmüyle getirilen sınırlamanın kişiler aleyhine genişletilerek uygulanmasına imkan tanındığı sonucuna ulaşıldığından dava konusu Genelge hükmünde üst normlara uygun olmayan düzenleme getirildiği gerekçesiyle hukuka uyarlık görülmemiştir.
Kaldı ki hukuka aykırı olduğu sonucuna varılan bu düzenlemeye, 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Silah Ruhsat İşlemleri Birleştirilmiş Genelgesini ilga eden 18.04.2013 tarih ve 2013/20 sayılı Silah Ruhsat İşlemleri Birleştirilmiş Genelgesi’nde de yer verilmemiştir.
Davacının devam eden ceza yargılamaları olduğundan bahisle silahının ve taşıma ruhsatının emanete alınmasına ilişkin işleminin iptali istemi incelendiğinde ise;
Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16/4. maddesinin değerlendirilmesinden, silah ruhsatı verilmeye engel suçlardan yargılanan şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin durdurularak silah ve ruhsatın emanete alınması hususu düzenlenmesine karşın, silah ruhsatı verilmeye engel suçlardan yargılanan kişilerin ruhsat süresi devam eden silahlarının emanet alınmasına ilişin bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacıya 22.07.2010 tarihli olurla bu tarihten 22.07.2015 tarihine kadar geçerli olmak üzere silah taşıma ruhsatı verilmiş olup, ruhsat süresi içinde Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanabilmesi için aranan ruhsat verilme veya yenileme başvurusu mevcut olmamasına rağmen bu madde kapsamında işlem tesis edildiği görüldüğünden, davacı hakkında tesis edilen bireysel işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ‘nin 13.12.2013 tarihli işlemi ile ‘nın 17.07.2012 tarih ve 2012/43 sayılı Genelgesinin ” Yargılaması Devam Edenler ” başlıklı 7.5.13. maddesinin 4. alt bendinin İPTALİNE, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 16. maddesinin 4. fıkrasının iptal isteminin REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin haklılık oranı dikkate alınarak … TL’sinin davacı üzerinde bırakımasına, 233,60 TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak , ve ‘ne verilmesine, … TL vekalet ücretinin de davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz isteminde bulunulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 11/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.