Danıştay Kararı 15. Daire 2013/5356 E. 2016/3705 K. 23.05.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/5356 E.  ,  2016/3705 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/5356
Karar No : 2016/3705

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : …. 8. İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:… sayılı kararının usul ve hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının geçirmiş olduğu trafik kazası sonrası kaldırıldığı … ve Araştırma Hastanesi’nde gerçekleştirilen ameliyatında personelin ihmali nedeniyle ameliyat bölgesinde yer alan kemikte dril(oyucu ucu) parçası bırakıldığı, ameliyatın hatalı yapıldığı, operasyon sırasında gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle sol ayağın uzun süre işlevsiz kaldığı, sözkonusu ameliyatla ilgili olarak kendisine bilgi verilmediği, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek 10.319,24 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 30.319,24 TL zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi; davacıya uygulanan tıbbi müdahalelerde hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği ve Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nca yapılan inceleme sonucunda, ameliyat bölgesinde bir adet matkap ucu çıkarıldığı bildirilen davacıda ortaya çıkan tablonun metal yoğunluğuna bağlı ortopedik ameliyatlarda görülen komplikasyonlardan olduğu, hastaya davalı idareye bağlı hastanede konulan tanı ve yapılan ameliyatın tıp kurallarına uygun olduğunu belirtilerek olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır.
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 03.07.2008 tarihinde “araç dışı trafik kazasına bağlı sol bacakta ağrı” şikayetiyle Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Polikliniği’ne müracaat ettiği, davacıya yapılan muayene ve çekilen filmlerin değerlendirilmesi sonucunda “sol tibia proksimal kırığı” tespit edilerek kırık bacağın atele alındığı, kesin tedavi için cerrehi operasyona alınmasına karar verilerek 2.Ortopedi Kliniği’ne yatırıldığı, gerekli preoperatif hazırlıklar tamamlanarak 04.07.2008 tarihinde ameliyat edilen davacının 09.07.2008 tarihinde taburcu edildiği, davacının ameliyat olan bacağında ateş ve ağrı şikayeti ile 16.12.2008 tarihinde Hastaneye müracaat etmesi üzerine enfeksiyon bulguları saptanarak yatışının sağlandığı, durumuna uygun tedavi sonucunda şikayetlerinde gerileme ve iyileşme olması nedeniyle kontrole gelmek üzere 24.12.2008 tarihinde taburcu edildiği, davacının daha sonra 18.02.2009 tarihinde Hastaneye çağrıldığı ve yapılan muayene sonrasında hastanın ayağındaki dril parçasının ameliyatla çıkarılmasına karar verildiği ancak, yüzeysel enfeksiyon olduğu için ameliyatın konsey kararı ile ertelendiği, davacının ise 27.02.2009 tarihinde özel bir hastaneye başvurduğu ve burada yapılan ameliyat ile ayağındaki dril parçasının çıkarılması sonrasında Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gerçekleştirilen ameliyatın hatalı yapıldığı ileri sürülerek 10.319,24 TL maddi ve 20.000 TL manevi olmak üzere toplam 30.319,24 TL zararın tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesi’nce, davacıda ortaya çıkan tablonun metal yoğunluğuna bağlı ortopedik ameliyatlarda görülen komplikasyonlardan olduğu, hastaya … ve Araştırma Hastanesinde konulan tanı ve yapılan ameliyatın tıp kurallarına uygun olduğu belirtilerek, olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının sol bacağında … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji servisinde yapılan ameliyatında matkap ucunun kırılması suretiyle kırılan parçanın yerinde bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, her ne kadar kırılan oyucu matkap ucunun çıkarılmamasının kırık iyileşmesine etkisinin olmayacağı ve exremitede kısalma veya sakatlığa neden olmayacağı belirtilmekte ise de davacı hastanın vücudunun bir bölgesinde böylesi bir yabancı cisim ile yaşamaya katlanması beklenemeyeceğinden bu yönüyle davacıya uygulanan tıbbi müdahalede sağlık hizmetinin kusurlu işletildiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Buna göre, İdare Mahkemesince; gerek hastane idaresince temin edilen dril adlı parçanın metal yorgunluğu nedeniyle kırılması gerekse kırılan parçanın ameliyat bölgesinde bırakılması, olayda sağlık hizmetinin kusurlu işletildiğini gösterdiğinden, davacının tazminat istemi hakkında bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan İdare Mahkemesi’ne yeniden yapılacak yargılamada maddi tazminat miktarı belirlenirken şu hususa da riayet edilmesi gerekecektir:
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda; ” … davacıda meydana gelen durumun vücut bütünlüğünü bozmayacağı, kişinin yaşamını sürdürebileceği, araz bırakmayacağı … ” ifade edilmiştir. Bu durumda davacı için işgücü kaybı tazminatı hesaplanamayacak ise de, maddi zarar kalemine dahil olan şu giderlerin yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır:
a – Davacının eski sağlığına kavuşması için yaptığı harcamalar,
b – Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanmayan her türlü muayene, teşhis, tahlil ve tedavi masrafları,
c – Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanmayan ambulans ya da diğer ulaşım giderleri,
d – Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanmayan özel hastanede yapılan ameliyat ile ilaç ve tekerlekli sandalye giderleri,
e – Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanmayan fizik tedavi ya da rehabilitasyon giderleri,
f – Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanmayan görüntüleme ve tetkik giderleri.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacı tarafın temyiz isteminin kabulü ile … 8. İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.