Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4520 E. 2016/2824 K. 25.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/4520 E.  ,  2016/2824 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4520
Karar No : 2016/2824

Temyiz Eden (Davacılar) : Kendi adlarına asaleten , …’e velayeten ,
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekilleri : Huk. M
Müdahil (Davalı Yanında) :

İstemin Özeti : Davacılardan ‘ün, 14/12/2009 tarihinde gerçekleştirilen sezaryen ameliyatı sonrasında idrar kanalları ve böbreklerinin zarar görerek kalıcı hasarın oluşmasında; önceden oluşabilecek bir durum olarak tedbir alınması gerekirken herhangi bir tedbir alınmadığı, ameliyat esnasında idrar kanallarında oluşan probleme müdahale edilmediği, … Üniversitesi’ne sevkinin yapılmadığı, idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddialarıyla manevi zararlarının tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, … 3. İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 27/10/2010 tarih ve 8663 sayılı raporu uyarınca davacılardan ‘e uygulanan tedavinin tıp kurallarına uygun olduğu, idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, … 3. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” hükmü yer almakla birlikte, anılan KHK’nın 2.11.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığı ve yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği, dolayısıyla bu tarihten sonra açılacak davalarda, hukuk müşaviri ile takip edilecek davalar için vekalet ücretine hükmedilebileceği anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, davanın 12.7.2010 tarihinde açıldığı ve ‘nın hukuk müşaviri ile temsil edildiği görüldüğünden, vekalet ücretine hükmedilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, temyiz isteminin kısmen kabulü ile temyize konu kararın davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararının bu kısmına katılmıyorum.