Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4508 E. 2016/2657 K. 18.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/4508 E.  ,  2016/2657 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4508
Karar No : 2016/2657

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :

İstemin Özeti :14/02/2010 tarihinde mide kanaması şikayetiyle … Devlet Hastanesi’ne başvuran ve yapılan tetkikler sonucunda durumunun iyi olduğu kendisine söylenerek eve gönderilmesine karşın, 16/02/2010 tarihinde aynı şikayetler sebebiyle söz konusu Hastaneye tekrar başvurması üzerine, 3 gündür mide kanaması geçirdiğinin tespitiyle … Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji bölümüne gönderilen davacının, mide kanaması geçirmesine rağmen nöbetçi doktorun laboratuar sonuçlarını dikkatsiz ve özensiz bir şekilde incelemek suretiyle durumunun iyi olduğunu söyleyerek kendisini evine gönderdiği, 16/02/2010 tarihinde hiçbir sağlık tedbiri alınmadan, ambulans tahsis edilmeden sevkinin yapıldığı, idare tarafından hizmetin gereği gibi yerine getirilmediği, bu durumun davacının gerek bedenen gerekse ruhen elem ve ızdırap duymasına sebep olduğu iddia edilerek uğranıldığı ileri sürülen manevi zararının tazmini istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … 2. İdare Mahkemesi’nce; olayda hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 3.000,00-TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddi, tazminat ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın, davacı tarafından aleyhine ilişkin hükümler yönünden hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.” hükmü yer almakla birlikte, anılan KHK’nın 2.11.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığı ve yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği, dolayısıyla bu tarihten sonra açılacak davalarda, hukuk müşaviri ile takip edilecek davalar için vekalet ücretine hükmedilebileceği anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, davanın 15.10.2010 tarihinde açıldığı ve ‘nın hukuk müşaviri ile temsil edildiği görüldüğünden, vekalet ücretine hükmedilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, temyiz isteminin kısmen kabulü ile temyize konu kararın davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararının bu kısmına katılmıyorum.