Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4251 E. 2016/5328 K. 10.11.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/4251 E.  ,  2016/5328 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4251
Karar No : 2016/5328

Temyiz Edenler (Davacılar) : 1-……………., 2- ( Kendi adlarına asaleten ‘e velayeten )
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Düşüncesi :Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıların çocuğu …………..’in demir kapıya sıkışan sağ el işaret parmağına C…..n Devlet Hastanesi Acil Servisinde yapılan tıbbi müdahelede yanlış dikiş atılması nedeniyle söz konusu parmağın kesilmesine sebebiyet verildiğinden bahisle 50.000,00 TL manevi, 5.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 55.000,00 TL tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle istemiyle açılmıştır.
… 2. İdare Mahkemesince; davacıların çocuğu ………’in 28.08.2008 tarihinde sağ el işaret parmağının demir kapıya sıkışması üzerine C……n Devlet Hastanesi Acil Servisine götürüldüğü, Acil Serviste görevli Dr. Z…. E…. E…..tarafından muayene edilip hastane personeli tarafından parmağına 10 adet sütur atıldığı, 31.08.2008 tarihinde pansuman yapıldığı, 02.09.2008 tarihinde ise kangren olduğu gerekçesiyle sağ el işaret parmağının orta kısmından kesildiği, yapılan tıbbi müdahelede yanlış dikiş atılması nedeniyle söz konusu parmağın kesilmesine sebebiyet verildiğinden bahisle 50.000,00 TL manevi, 5.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 55.000,00 TL tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, mahkemelerinin 26.01.2010 tarihli bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin ara kararı gereğince; davacıların çocuğu ‘in sağ el işaret parmağının kesilmesi olayında davalı idarenin tazmin yükümlülüğü açısından hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmasının Adli Tıp Kurumundan istenildiği, bunun üzerine Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 28.07.2010 tarih ve 7747 sayılı raporda ise; davacıların çocuğu ‘in muayene edilerek yaranın süture edildiği, tetanoz aşısının yapıldığı, grafisinin çekildiği, her ne kadar sütur sayısının fazla olması cilt doku beslenmesini bozucu etkisi olabilirse de, uç kesimlerdeki crush yaralanmalarda nekrozun beklenen sonuçlardan olduğu kanaatine varılması üzerine, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 28.07.2010 tarihli raporu ile dosyada bulunan diğer tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacıların çocuğu ‘in sağ el işaret parmağının kesilmesi olayında davalı idarenin hizmet kusurunun varlığını gerekli kılacak koşulların bulunmadığı, söz konusu olaydan dolayı davalı idarenin, davacıların uğradıklarını iddia ettikleri maddi ve manevi zararların tazmini ile sorumlu tutulabilmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından anılan Mahkeme kararının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda; dosyadaki belgelerin incelenmesinden davalı idareye bağlı hastahanede pratisyen hekimin davacıların çocuğunun ilk muayenesini yaptıktan sonra pansuman yara bakımı ve dikiş için teknisyene yönlendirdiği, parmağa dikiş atılırken hekim hastanın başında bulunmamış olup dikiş sayısının miktarı ve ne kadar sıklıkla atılacağı konusunda teknisyeni yönlendirmemiş olduğu ve küçük bir alana 10 tel olarak sık bir şekilde atılması ve bu durumun parmağın demir kapıya sıkışması sonucu oluşan damar zedelenmesi sonucu oluşan dolaşım bozukluğu durumunu daha da arttırdığı ve parmağın bir kaç gün içinde dolaşım bozukluğu neticesinde kangren olmasına sebebiyet verdiği anlaşılmıştır. Ayrıca idare dikiş atan personelin kim olduğunu da hastahane kayıtlarından kayıtların tam olarak tutulamaması nedeniyle tespit edememiştir.Dikiş atan kişinin dikiş atmaya ehil biri olup olmadığı da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Atanan muhakkik raporunda da bu husus, hastanın başvurusu esnasında hasta acil kayıt defterine kayıt yapılarak uygulanan tedavilerin yazılması gerektiği, bu defterlerin doktorun denetim ve sorumluluğunda olduğu, davacıların çocuğu hakkında bu defterin tutulmadığı ve kayıtların yapılmadığı dolayısıyla savcılığa intikal eden durumlarda kayıtların tutulmaması hangi personelin ne işlem yaptığının tespitinde sorunlar çıkardığı bunu bir eksiklik olduğu, şeklinde vurgulanmıştır.Davacıların çocuğuna hangi personelin dikişi attığının tespit edilemediği gibi, hasta acil konsültasyon formunun dahi düzenlenmediği görülmüş olup hastahane kayıtlarını eksik tutan idarenin bu eylemi de sağlık hizmetinin eksik işletildiğini göstermektedir. Olaya ilişkin olarak sorumlu hekimler hakkında açılan ceza davasında alınan 2011 tarihli Yüksek Sağlık Şurası raporunda da hastaya kim tarafından dikiş atıldığının belli olmadığı, atılan dikiş tekniğinin doğru olmadığı, hekimin tedaviye yaklaşımının doğru olmadığı bu tarz yaralanmalarda dikişten önce grafi istenilmesi gerektiği hususları ayrıca vurgulanmış ve ceza yargılamasında hekimler kusurlu bulunmuşlardır. İdare Mahkemesi kararında yukarıda vurgulanan hususlar eksik bırakılmıştır.
Öte yandan dikiş işleminde önce parmaktaki doku ve damar zedelenmesinin görülmesi için röntgen çekilmediği, röntgen çekilip sonuç görülmeden ve doktor gözetimi ve yönlendirmesi olmadan personelce hastanın parmağına uygulanan telle 10 adet dikiş işleminin bu kadar küçük bir alana sık olarak sayıca fazla dikiş atılmasının yerinde olup olmadığı zaten var olan dolaşım bozukluğuna etkisi, kişideki dolaşım bozukluğu durumunu daha da ağırlaştırabileceği hususunun irdelenmediği, hekim tarafından işlem yapılmadan önce parmağın röntgenin çekilmesinin talep edilip hastanın parmağının durumu görüldükten sonra ortopedi konsültasyonu da yapılarak ortopedist hekiminin önerisi de alınarak birlikte dikiş işlemine geçilmesinin daha uygun olacağının bu hususların tıbbi uygulamada eksik bırakıldığı görülmüş olup, İdare Mahkemesi tarafından bu hususların açıklığa kavuşturularak gerekirse yeni bir Adli Tıp Raporu alınarak yeni bir karar verilmesi gerektiği, eksik incelemeye dayalı Mahkeme kararında bu yönlerden hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin kabulü ile … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.