Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4196 E. 2016/2612 K. 14.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/4196 E.  ,  2016/2612 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4196
Karar No : 2016/2612

Temyiz Eden ve Karşı Taraf 1- (Davacı) :
Vekili : Av.
Temyiz Eden ve Karşı Taraf 2- (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti :Davacının 11.04.2008 tarihinde A……. Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde kan verdikten sonra doğrulama testi yapılmadan kendisine doğrudan doğruya AİDS hastası olduğunun söylendiği, daha sonra 21.05.2008’de üçüncü test ile sonucun negatif olduğu anlaşıldıysa da günlerce ölüm korkusu yaşadığı, nişanlısı tarafından terk edildiği, ailesinin de sıkıntılar yaşadığı, depresyona girdiği ve psikolojik tedavisinin halen sürdüğü öne sürülerek ve Danıştay’ın emsal kararı bulunduğu da belirtilerek 1.000,00-TL maddi ve 30.000,00-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … 3. İdare Mahkemesi’nce; HIV testinin sonucunun doğrulama testi yapılmadan hiç kimseye açıklanmaması ve ilgilinin doğrulama testi için bir üst basamak sağlık kuruluşuna sevki gerektiği yolundaki Sağlık Bakanlığının 29.04.1993 tarihli 05300 sayılı yazısı ve de (her ne kadar olaydan sonra düzenlenmiş ise de uyuşmazlığın çözümüne etkisi açık olan) 04.12.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kan ve Kan Ürünleri Yönetmeliği uyarınca düzenlenen Ulusal Kan ve Kan Ürünleri Rehberinde “ilk çalışmada reaktif olarak belirlenen bağışlara ait örneklerin, üretici firma talimatında aksi belirtilmedikçe ikinci defa çalışılacağı, tekrar edilen testlerin herhangi biri reaktif bulunursa bu kanın “tekrarlayan reaktif” olarak kabul edileceği, HIV için doğrulama laboratuarına gönderileceği, pozitifliği doğrulandığı takdirde bağışçı ile görüşüleceği ve bağışçı-sonuç bağlantısını doğrulamak amacıyla yeni bir serum örneği alınması” yolundaki düzenleme karşısında, davalı idarenin doğrulama testinden önce davacıya HIV pozitif olduğuna dair tekrarlayan sonucu açıklamakla hizmet kusuru işlediği, kişinin yaşadığı üzüntü ve korku nedeniyle doğan zararla idari faaliyet arasında uygun illiyet bağı bulunduğu sonucuna varılmış olup, davacının ölümcül AIDS hastalığını taşıdığını zannederek, doğrulama testi sonuçlarını alana kadar kuvvetli bir korku ve derin bir üzüntüye kapıldığı açık olup, uğradığı bu manevi zarardan dolayı ve sebepsiz zenginleşmeye de yol açmamak üzere takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği kanaatine varıldığından, 1000,00 TL maddi tazminat isteminin reddi, 30.000,00 TL manevi tazminat isteminin 25.000,00 TL’ lik kısmının reddi, 5.000,00 TL’lik kısmının kabulü yolunda verilen kararın, taraflarca hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti :Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Düşüncesi :Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemlerine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz istemlerinin reddine,… 3. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.