Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4166 E. 2016/2804 K. 22.04.2016 T.

15. Daire         2013/4166 E.  ,  2016/2804 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4166
Karar No : 2016/2804

Temyiz Eden (Davacılar): 1- , 2-
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı):
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin …günlü, E:…; K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davalı idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla 15.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi’nce, .. Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen … sayılı soruşturma kapsamında, davacıların bebeğinin anne karnında ölmesi olayında kusuru veya ihmali bulunanların tespiti gayesiyle Adli Tıp Kurumu nezdinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nun 31.05.2010 tarih ve … karar sayılı bilirkişi raporunun tetkikinden; olay günü hastanede görevli personelin bebeğin ölümünde kusur ve ihmallerinin bulunduğu sonucuna ulaşılamadığı, sadece hastanede tutulmuş bir kayıt olmaması nedeniyle hipoksinin ne zaman başladığının tespit edilememesi nedeniyle görevli ebelerin idari açıdan ihmallerinin olduğu yönünde mütalaa verildiği görülmüş olup, karara esas alınabilecek nitelik ve düzeyde olduğu anlaşılan, … Tıp İhtisas Kurulu’nun söz konusu bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacıların bebeğinin anne karnında ölmesi olayında davalı idareye atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafca usul hukuka aykırı olduğu ileri sürülen İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacılardan ….’ın doğum sancısı nedeniyle 13.09.2008 günü saat 07:00 sularında …. Doğum ve Çocuk Hastanesi’ne müracaat ettiği, yapılan muayene ve tetkikte doğum eyleminin henüz başlamadığı gerekçesiyle evine gönderildiği, doğum sancılarının artması üzerine aynı gün saat 21:30 sularında tekrar aynı hastaneye müracaat ettiği, buna istinaden gözlem altında tutulduğu, aralıklarla vajinal muayanesinin yapıldığı ve çocuk kalp sesinin dinlendiği, 14.09.2008 günü saat 05:00 sularında yapılan kontrolde çocuk kalp atımının normal olmadığının tespit edilmesi üzerine görevli ebeler tarafından icapçı nöbetçi doktora haber verildiği, icapçı doktor tarafından hastanın ultrasonografisinin çekildiği ve tetkik neticesinde bebeğin anne karnında ölü olduğunun tespit edildiği; davacı vekili tarafından, olayda davalı idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 07.05.2009 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvurularak davacılara manevi tazminat ödenmesinin istendiği, davalı idarenin 17.06.2009 tarih ve … sayılı işlemiyle talebin reddedilmesi üzerine, davacıların her biri adına 7.500,00.-TL olmak üzere toplam 15.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle davanın açıldığı, dava konusu olayla ilgili olarak …. Cumhuriyet Başsavcılığı’nca adli soruşturmanın yürütüldüğü, … sayılı soruşturma kapsamında, davacıların bebeğinin anne karnında ölmesi olayında kusuru veya ihmali bulunanların tespiti gayesiyle Adli Tıp Kurumu nezdinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi raporunun tetkikinden; olay günü hastanede görevli personelin bebeğin ölümünde kusur ve ihmallerinin bulunduğu sonucuna ulaşılamadığı, sadece hastanede tutulmuş bir kayıt olmaması nedeniyle hipoksinin ne zaman başladığının tespit edilememesi nedeniyle görevli ebelerin idari açıdan ihmallerinin olduğu yönünde görüş verildiği ve bunun akabinde sorumlular hakkında kınama cezası tesis edildiği anlaşılmıştır.
İdarenin, sunduğu sağlık hizmetinden sorumluluğu noktasında, maddi tazminat talepleri için doğrudan tıbbi uygulama neticesinde meydana gelen zarar ile idarenin eylemi arasında doğrudan illiyet bağının varlığı gerekli ise de, manevi tazmin noktasında böyle bir gereklilik yoktur. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için sunulan sağlık hizmetindeki bir takım eksiklikler yeterli olacaktır.
Manevi tazminat, idari eylem veya işlem nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa karşılamaya yönelik bir manevi tatmin aracıdır.
Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda olması gerekmektedir.
Gelişen hukuktaki bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde, tatmin olma duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini de ortaya koymakta ve vücut bütünlüğü yanında ruh sağlığını da içeren kişi haklarının önemini vurgulamaktadır.
Manevi tazmin ile amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek değil, hizmet kusuruyla zarar veren idareyi, gerekli dikkat ve özeni gösterme konusunda etkili biçimde uyarmaktır.
Uyuşmazlık konusu olayda sorumlu ebe ve hemşirelerin doğumun seyri ve yapılan müşahede işlemlerini doğum eylemi gözlem notuna zaman itibariyle kaydetmedikleri, hastanın resmi yatış işlemlerinin hastaneye geldiği vakit değil ertesi gün yapıldığı, dolayısıyla çocukta gelişen hipoksinin ne zaman başladığının tespit edilemediği, idare tarafından atanan muhakkik tarafından hazırlanan inceleme raporunda da eksikliklerin belirtildiği, sağlık hizmeti sunumundaki bu eksikliklerin sonuca doğrudan etkisi olmasa da davacılardaki elem ve ızdırabı arttıracağı açıktır.
Bu durumda, mahkeme tarafından davanın reddi yönündeki kararda hukuka ve hakkaniyete uyarlık görülmemiş olup, yukarıda manevi tazminata ilişkin verilen bilgiler ışığında İdare Mahkemesi tarafından olayın oluş şekli ve ortaya çıkan zarar dikkate alınarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.