Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4133 E. 2016/2390 K. 07.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/4133 E.  ,  2016/2390 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4133
Karar No : 2016/2390

Temyiz Eden (Davacılar) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Temyize konu eksik incelemeye dayalı İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıların babasının aşırı kilo kaybı ve halsizlik şikayetiyle başvurduğu ….. Devlet Hastanesi’nde gerçekte mide kanseri olduğu halde kansızlık (anemi) teşhisi konulduğu ve tedavisinin yapıldığı, …….. Hastanesinde konulan ve gerçek hastalığı olan mide kanseri teşhisi ve tedavisinin ise bu durumdan dolayı geç yapıldığı ve hastalığın ilerlediği ifade edilerek ağır hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle hastanın çocukları olan için … TL., (…) için … TL. manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde; “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmağa muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir.” hükmü, aynı kanunun 47. maddesinde de; “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.” hükmü getirilerek ölüm vaki ise aile üyelerine manevi tazminat verilebileceği, cismani zarara uğrama durumunda ise bedensel olarak zarara uğrayan kişiye manevi tazminat verilebileceğinin öngörüldüğü, somut olayda davacıların babasının da aynı maddi olay için tazminat istemiyle dava açtığı gözönünde bulundurularak, Borçlar Kanunu’nun 46. ve 47. maddesi de değerlendirilmek suretiyle bu aşamada açılan davada davacıların manevi tazminat istemi yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların babası ……’in 07.10.2008 tarihinde halsizlik, iştahsızlık ve kilo kaybı şikayetleriyle …….Devlet Hastanesi’ne müracaat ettiği, bu hastanede dahiliye bölümü doktoru Dr. …….. tarafından muayene edildiği, kan tahlilleri ve ultrason yapıldığı, kansızlık teşhisi konulduğu ve ilaç tedavisi verildiği, 11.11.2008 ve 20.01.2009 tarihlerindeki muayenelerinin ardından anılan doktor tarafından ilaç tedavisine devam etmesi gerektiğinin belirtildiği, bu arada şikayetlerinin devam ettiği, bunun üzerine 05.03.2009 tarihinde özel bir tıp merkezine başvurduğu, burada yapılan muayene ve kan tahlilleri sonucu ……’in endeskopi ve kolonoskopisinin yapılmasının istenildiği, yapılan endeskopi ve kolonoskopi sonucunda düzenlenen raporda, midesinde kötü huylu tümör bulunduğu ve mide kanseri olduğu teşhisi konulduğu ve kendisiyle birlikte eşi ve çocuğu tarafından söz konusu hastalığa yakalanması sebebiyle oluşan manevi zararının tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı, dava devam ederken 27.05.2010 tarihinde kişinin vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Müteveffa ………’in eşi ve oğlunun aynı maddi olay nedeniyle açtıkları davada … İdare Mahkemesince; davalı idarenin kusurunu belirlemek için dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, 20.09.2012 havale tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda özetle; adli ve tıbbi belgelerden Dahiliye uzmanı Dr. ……’nin kişideki anemiye yönelik tedavi uygulamış olduğu anlaşılmakla beraber 50 yaşındaki cinsiyeti erkek olan hastada ilk akla gelen tablonun gastrointestinal sistemden kaynaklı bir kan kaybının düşünülmesi gerektiği, zamanında endoskopi yapılmamasının doktorun istekte bulunmamasından mı yoksa hastanın tetkiki yaptırmamasından mı kaynaklandığının adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı mütalaa edilmiş ve bunun akabinde Mahkeme tarafından her ne kadar davalı idare savunmasında, endoskopinin başka hastanede yapılması gerektiği ve hastanın ihmali sebebiyle yapılmadığı belirtilmişse de, ….’i muayene eden doktorun endoskopi ve kolonoskopi için dışarıya sevk yaptığına ilişkin sevk yazısının hastane kayıtlarında bulunmadığı ve doktor tarafından anemi tedavisi uygulandığı açık olup, idarenin kusuruyla müteveffa davacının hastalığının teşhisine gecikmesine sebebiyet verdiği, bu durumda 50 yaşındaki cinsiyeti erkek olan hastada ilk akla gelen tablonun gastrointestinal sistemden kaynaklı bir kan kaybının düşünülmesi gerektiğini belirten Adli Tıp Raporu göz önüne alındığında, yanlış teşhis ve tedavi sonucu ……’in ölümüyle sonuçlanan mide kanseri rahatsızlığının teşhisinin gecikmesi nedeniyle olayda hizmet kusuru bulunan idarece …..’in eşi ….’e … TL, çocuğu ……’e … TL manevi tazminat verilmesine hükmedilmiş ve anılan karar Dairemizin E: 2013/8011, K: 2014/3792 sayılı kararı ile onanmıştır.
Somut olayda dahiliye uzmanınca yanlış teşhis ve tedavide ısrar edildiği ve kişideki mide kanseri rahatsızlığının teşhis ve tedavisinin geciktiği ve süreç sonunda vefat ettiği, aynı maddi olay nedeniyle müteveffanın eşi ve oğlunun açtığı davada dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesinde tedaviyi uygulayan hekimin eyleminin tıp kurallarına aykırı olduğunun tespit edildiği, idare tarafından atanan muhakkik raporunda da hekim kusurlu bulunup görevi ihmalden hakkında adli tahkikat başlatıldığının belirtildiği ancak Mahkeme tarafından ne savcılık aşamasının araştırıldığı ne de hekimin eylemine yönelik bilirkişi incelemesi yaptırıldığı görülmüştür.
Bu durumda; Mahkeme tarafından tüm bu husular araştırılarak yeni bir karar verilmesi gerektiğinden, eksik incelemeye dayalı Mahkeme kararında bu yönlerden hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden biöbbbbr karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.