Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4127 E. 2016/2800 K. 22.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/4127 E.  ,  2016/2800 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4127
Karar No : 2016/2800

Temyiz Eden (Davacılar) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti :Davacılar vekili tarafından, davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle ……..’ın SSPE hastalığına yakalanması sonucunda vücut fonksiyonlarını kaybettiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen … için 50.000.-TL maddi, 50.000-TL manevi, anne …için 50.000.-TL, baba … için 50.000.-TL manevi ve tedavi giderleri için 10.000.-TL maddi olmak üzere toplam 210.000.-TL tutarındaki zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan dava sonucunda; …1. İdare Mahkemesi’nce, davacıların çocuğu olan 02.02.1996 doğumlu ……..’ın 7 yaşında iken kızamık hastalığı geçirdiği, geçirdiği rahatsızlıklar dolayısı ile yapılan muayeneler sonucunda adı geçene SSPE hastalığı teşhisi konulması üzerine, söz konusu hastalığın davalı idarece yapılan kızamık aşısının yeterli olmadığı ve uygun koşullarda yapılmadığından bahisle tazminat ödenmesine hükmedilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, kızamık aşısı yapılıp yapılmadığının ara kararı ile sorulduğu, davacılar tarafından, aşı kaydına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığının belirtildiği, davalı idarece de adı geçene kızamık aşısı yapıldığına dair herhangi bir kayıt bulunmadığının bildirildiği, olayda, her ne kadar, adı geçenin söz konusu hastalığa davalı idarece yapılan kızamık aşısı neticesinde yakalandığı ileri sürülse de, davalı idarece sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden adı geçene kızamık aşısı yapıldığına dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, davacılarca da aşı yapıldığını ispatlayacak hiçbir bilgi ve belgenin sunulmadığı, bu nedenle adı geçene davalı idare personelince kızamık aşısı yapıldığına ilişkin somut hiçbir bilgi ve belge olmadığından, söz konusu hastalığın yapılan kızamık aşısı nedeniyle, diğer bir ifade ile davalı idarenin kusuru nedeniyle ortaya çıktığının kabulüne imkan bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde verien kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi :Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, …1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava dosyasının incelenmesinden; davanın 02.02.1996 doğumlu çocuğu …’ın 9 aylıkken kızamık aşısı olduğu, 17.03.2006 tarihinde SSPE hastalığına yakalandığı teşhisinin konulduğu, davacının çocuğunun iki doz yerine tek doz kızamık aşısı yapılması ve kızamık aşısının gerekli koşullarda taşınmaması (soğuk zincirine uyulmaması) sonucu olarak SSPE hastalığına yakalandığı iddiasıyla davalı idareye 24.11.2008 tarihinde yapılan başvurunun 26.01.2009 tarihli işlemle reddedilmesi üzerine, davacının çocuklarının vücut fonksiyonları kaybederek %100 özürlü hale gelmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun sebep olduğu ileri sürülerek tazminat istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Aşı uygulamaları, ülkemizin hastalık verileri değerlendirilerek Bağışıklama Danışma Kurulu (BDK) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önerilerine göre düzenlenmekte olup, 1970 yılı sonralarında, DSÖ tarafından kızamık aşısı bebeklik çağında yapılması gereken aşılar arasına alınmış ve aşı uygulama zamanı 2000 yılına kadar tek doz olarak önerildiği, kayıtlarına kızamık aşısı rutin aşılama programı içerisinde 1998 yılına dek tek doz şeklinde uygulandığı ve bu süre içerisinde tek dozdan iki doza geçildiği bir dönemin olmadığı, 1998 yılında BDK önerileri doğrultusunda okullarda yaşanan kızamık salgınlarını önlemek amacıyla ilköğretim 1. sınıfta 2. doz uygulamasının başlatıldığı görülmektedir.
Bünyesinde Bağışıklama Danışma Kurulu ve SSPE hastalığı konusunda uzman Akademisyenlerden oluşan Komisyonca, Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ile Üniversite Hastaneleri’nden 1995-2005 yıllarına ait SSPE olgularına ilişkin verilerin istendiği, toplam 1131 olgu bildirildiği, DSÖ verilerine göre aşılanma oranı yüksek olan ülkelerde tüm nüfusta SSPE görülme sıklığı milyonda 1, kızamık hastalığının yaygın olduğu aşılanma oranı düşük olan ülkelerde ise milyonda 20-100 olarak bildirildiği, Türkiye’de ise 2004 yılı ülke geneli SSPE görülme sıklığının milyonda 2,5 olarak bulunduğu, ülkemizdeki aşılanma oranları göz önününe alınarak bu durum değerlendirildiğinde, SSPE görülme sıklığının benzer ülkelerden çok parklı olmadığı görülmektedir.
1985 yılında aşı kampanyası öncesi dönemde ülkemiz genelinde yapılan bir araştırmada, 13-60 aylık çocuklarda kızamık aşısı yaptırma oranının sadece %25,1 olarak bulunduğu, 1985 yılı aşı kampanyasında kızamık aşısında %83,4 aşılama oranına ulaşıldığı, ancak 1986 yılı aşı oranlarında %34’e düşmenin gerçekleştiği, aşılama oranlarının, 1987 yılından bu yana giderek artış gösterdiği, 1987-1990 yılları arasında %60,7, 1991-1994 yılları arası %73,7, 1995-1998 yıllarında %76’ya ulaştığı, 1999-2002 yılları arasında %81,7 aşılama oranına ulaşıldığı, kızamık hastalığının en düşük düzeye indirilmesi amacıyla 2002 yılında, tarafından Kızamık Eliminasyon Programının başlatıldığı anlaşılmaktadır.
SSPE olguları aşılama oranlarının ve aşı ile elde edilen toplumsal bağışıklığın düşük olduğu geçmiş dönemlerde görülen kızamık olgularından kaynaklanmaktadır. Veriler incelendiğinde SSPE hastalığının daha sık görüldüğü illerin kızamık aşı oranlarının da düşük olduğu ve/veya göç alan iller olduğu görülmektedir.
Aşılamayla kızamık hastalığının kontrolü sağlandığından, kızamık hastalığının azalmasından birkaç yıl sonra yeni SSPE olguları da azalacaktır. Çünkü ülkemizde kızamık hastalığı geçirilmesinden ortalama 5-6 yıl sonra SSPE hastalığı ortaya çıkabilmektedir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, 1998 yılında BDK önerileri doğrultusunda okullarda yaşanan kızamık salgınlarını önlemek amacıyla ilköğretim 1. sınıfta 2. doz uygulamasının başlatılması ve davalı idarenin 2002 yılından sonra Kızamık Eliminasyon Programını kabul etmesi ile okul çağına gelmiş ve okula devam eden çocuklara kızamık aşasının uygulanması, uygulamanın sıkı denetim ve takibi anılan program kapsamında ‘nın gözetim ve denetimi sorumluluğunu gerektirdiği, bu kapsamda davalı ‘nın dava konusu olayda sorumluluğunun bulunduğu açıktır.
İlköğretim çağına gelmiş ve okula devam eden davacının çocuğu …’a birinci sınıfta ikinci doz aşının yapılıp yapılmadığı dosya kapsamından net olarak anlaşılamamaktadır. Yukarıda belirtilen bilgiler ışığında, kızamık hastalığıyla etkin bir mücadele gerçekleştirebilmek için davalı idarece ilkokul çağında yapılması gereken ikinci doz aşının takibinin yapılması gerektiğinden ve Mahkeme tarafından bu husus ara kararla sorulmuş olup davalı idarece 2. Doz aşının yapıldığına dair belge sunulamadığından olup bu kapsamda eksik işletilen kamu hizmeti açısından idarenin tazmin sorumluluğu bulunduğu açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz istemi kabul edilerek …İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.