Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4062 E. 2016/3523 K. 12.05.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/4062 E.  ,  2016/3523 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4062
Karar No : 2016/3523

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
Müdahiller : 1- (Davalı Yanında)
2- (Davalı Yanında)
Vekilleri :
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Hakim Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının manevi tazminatın reddine yönelik kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacının ilk defa 24/02/2005 tarihinde başvurduğu …… Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağ kolunda çıkan ve üç senedir aynı şekilde seyreden bir kızarıklık ile ilgili, anılan Hastane’de çalışan doktorlar tarafından yanlış teşhis ve tedavi uygulanması sonucu uğranılan zararın karşılığı olarak hizmet kusuru bulunduğu iddia edilen davalı idare tarafından 500,00-TL maddî, 25.000,00-TL manevî olmak üzere toplam 25.500,00-TL tazminatın, zararın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’ce; Hekimler aleyhine adli yargıda açılan tazminat davasında alınan Adlî Tıp Kurumu raporuna göre; davacının teşhis ve tedavi sürecinde görev alan ilgili doktorların kişisel kusurlarınin bulunmadığı, söz konusu doktorların tanı ve tedaviye yönelik yaklaşımlarının da tıbben uygun olduğu, istihdam ettiği personelin yetkilerini kullanırken işledikleri ileri sürülen kusurlardan dolayı açılan işbu tam yargı davasında, istihdam ettiği personelin kişisel kusurunun bulunmadığı anlaşılan davalı idareye, atfedilebilecek bir hizmet kusurunun da söz konusu olmadığı kanaatine varılmış olup; teknik ve bilimsel içeriğiyle hükme esas alınabilecek nitelikte görülen ve dava dosyasında bulunan Adlî Tıp Kurumu raporu nedeniyle, işbu davada ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmediği, Bu durumda; hizmet kusurunun bulunmadığı anlaşılan davalı idarenin, doğduğu ileri sürülen zararların ödenmesinden sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflarca, adı geçen Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, aleyhlerine olan kısımların temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu idare mahkemesi kararının, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin bölümünde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın manevi tazminat isteminin reddine ilişkin bölümüne gelince;
Manevi tazminat, idari eylem veya işlem nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa karşılamaya yönelik bir manevi tatmin aracıdır. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda olması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının ilk defa 24/02/2005 tarihinde başvurduğu …. Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağ kolunda çıkan ve üç senedir aynı şekilde seyreden bir kızarıklık ile ilgili, anılan Hastane’de çalışan doktorlar tarafından yanlış teşhis ve tedavi uygulanması sonucu, yüzünde ve vücudunda kalıcı izler meydana geldiği, bundan dolayı da psikolojik destek almaya başladığı, bütün bu yaşadıkları nedeniyle işini bırakmak ve gelen iş tekliflerini de reddetmek zorunda kaldığı iddialarıyla uğranılan zararın karşılığı olarak önce ve ilgili doktorlar aleyhine… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E: …. sayısına kayden tazminat davası açıldığı, anılan davanın yargılaması devam ederken adı geçen Mahkeme tarafından dosya tefrik edilerek … gün ve E: …, K: … sayılı karar ile yönünden görevsizlik nedeniyle davanın reddine hükmedildiği, görevsizlik kararının 14/03/2007 tarihinde tebliğ edildiği davacı tarafından bu sefer Mahkememizin E: … sayısına kayden 03/04/2007 tarihinde tam yargı davası açıldığı, adlî yargıdaki söz konusu süreçten bahsetmeyen dava dilekçesinin …gün ve E: …, K: … sayılı kararı ile görevli idare mercii olan ‘na tevdi edildiği, adlî yargıdan görevsizlik kararı üzerine gelen dosya olduğu anlaşılan davada ön karar alma zorunluluğu bulunmadığından merciine tevdi kararı verilemeyeceği gerekçesiyle Mahkemenin merciine tevdi kararının Danıştay Onuncu Dairesi’nin 09/03/2009 gün ve E: 2007/6645, K: 2009/1514 sayılı kararı ile bozulduğu, bozma kararı üzerine davanın yeni esas numarasına kaydedildiği ve bozma kararına uyularak dosyanın tekemmül ettirildiği, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E: … sayı dosyası üzerinden ilgili doktorlar aleyhine devam ettirilen tazminat davasında adı geçen Mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılarak Adlî Tıp Kurumu 3. Adlî Tıp İhtisas Kurulu’ndan 22/04/2009 gün ve 3752 sayılı raporun alındığı, tekemmül ettirilen davada adlî yargı yerinde devam eden yargılamada davalı konumunda bulunan hekimler ile vekili Av. … tarafından Mahkemeye verilen 02/11/2009 kayıt tarihli dilekçe ile davalı idare yanında davaya müdahale talebinde bulunulduğu, bahsi geçen adlî tıp raporuna istinaden Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin .. gün ve E: …, K:… sayılı kararı ile adı geçen doktorlar yönünden davanın reddine hükmedildiği,… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davanın reddi yolundaki kararına dayanak aldığı Adlî Tıp Kurumu raporunun “Sonuç” kısmında özetle; “davacının kolundaki cilt lezyonu nedeniyle Şubat 2005 tarihinde müracaat ettiği Dr. F…..tarafından şüpheli görülen lezyona histopatolojik tetkiki istenmiş olmasının doğru olduğu, 04/03/2005 tarihinde … Hastanesi Patoloji Bölümü Uzman Dr. G…., Asistan Dr. E…. tarafından ve 20/10/2005 tarihinde … Merkezi Uzman Dr. H….. tarafından düzenlenmiş olan histopatolojik tetkik raporlarında Leishmania tanısı konulması ve takip eden tedavi sürecinin buna göre şekillendirilmiş olmasının bu nedenle ortaya çıktığı, klinik patolojik uyumsuzluğun tedavi uyumsuzluğunu da beraberinde getirdiği, bu nedenle dermatoloji uzmanı doktorların tanı ve tedaviye yönelik yaklaşımlarının tıbben uygun olduğu, patoloji uzmanı doktorların da tanıya yönelik olarak klinik ön tanısı Leishmania olarak gönderilen preparatlarda görülen partikülleri artefakt lehine değil de, Leishmania lehine değerlendirmiş olmalarının mümkün olduğu” ifadelerine yer verildiği, idare mahkemesinin yeni bilirkişi incelemesi yaptırmadığı adli yargıdaki yargılamada alınan raporu baz aldığı görülmüştür.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davanın reddi yolundaki kararının … Hukuk Dairesi’nin E: …, K: … sayılı kararı ile bozulduğu, bozma gerekçesinde ; kolundaki kızarıklık nedeniyle …. Hastanesinde görevli dermatoloji uzmanı F….’ ün muayenehanesine giden davacıya yapılan muayene sonucunda leischomoniasis (şark çıbanı) tanısı konulduğu ve 24.02.2005 tarihinde bu ön tanı ile patoloji laboratuvarına yönlendirildiği, patolog hekimler E…. ve G…. tarafından yapılan patolojik değerlendirmede 04.03.2005 tarihinde aynı teşhisin konulduğu 7 ay bu tanıya yönelik tedavi uygulandığı fakat iyileşme olmaması üzerine bu seferaynı ön tanıyla özel bir patoloji merkezinden tetkik istendiği , 20.10.2005 tarihinde merkezden verilen patolojik değerlendirmede de ay nı tanıya yer verilmesi üzerine, tedaviye aynı şekilde devam edildiği, davacının yaralarının iyileşmemesi üzerine kendi isteğiyle …. Hastanesindeki tedavisine son verip, başka doktorlara muayene olduğu , en son gittiği İbn-i Sina Hastanesinde yapılan muayene sonucu alınan patoloji raporunda başka bir deri hastalığının bulunduğunun saptandığı, konulan yeni teşhise göre davacının tedavisinin yapılarak olumlu gelişmeler sağlandığı, dermatologların davacının yaklaşık 8 ay boyunca tedaviye cevap vermemesine rağmen aynı tedaviye devam etmelerinin olaya etkisinin olup olmadığı, cevap alamadıkları tedaviye devam eden doktorlarının kusurlu olup olmadığı, gerekli araştırma yapılmış olsa idi sonucun değişip değişmeyeceğinin bilirkişi raporunda cevaplandırılmadığı gibi patologların kusuruna ilişkin yeterli değerlendirme yapılmadığı, raporun hükme esas alınacak yeterlilikte bulunmadığı, alınacak raporda dermatolog ve patolog uzmanına da yer verilmesi gerektiği, bu yönlerden eksik olan bilirkişi raporuna dayalı davanın reddine yönelik kararda hukuki isabet bulunmadığı hususlarına değinilmiştir.
Hekimlerin ufak tereddüt gösteren durumlarda dahi bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve koruyucu tedbirleri almakla yükümlüğü bulunduğu, çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yapılırken, hastaları gereksiz risk altına sokmadan en uygun tedavinin seçilmesi gerektiği, uygulanan tedaviye yanıt alınamıyorsa aynı tedavi ve teşhiste uzun süre ısrar edilmemesi gerektiği, olayda görevli dermatolog ve pataloglar’ ın cevap alınamayan tedaviye ısrarla devam etmelerinin hekimlerin özen eksikliğini gösterdiği , olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında cevap alınmayan tedaviye ısrarla devam edilmesinin davacıdaki elem ve ızdırabı arttırdığı, idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda ve manevi tazminatın amaç ve niteliği de dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre manevi tazminatın Mahkemece yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin bölümünde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kısmen kabulü ile …. İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının manevi tazminatın kısmen reddine ilişkin bölümünün, BOZULMASINA, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin bölümünün ONANMASINA, dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.