Danıştay Kararı 15. Daire 2013/4034 E. 2016/5704 K. 24.11.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/4034 E.  ,  2016/5704 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/4034
Karar No : 2016/5704

Temyiz Edenler (Davacılar) : 1-
2-
3-
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
Müdahil ( Davalı Yanında ) :
Vekili :
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin… tarih ve E:…; K:…sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : …davalı tarafından mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi:
Düşüncesi :Eksik incelemeye dayalı Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:
Dava; K… Dr. M…. Devlet Hastanesi’nde tedavi görmekte iken vefat eden M…. T….’nun ölümünde idarenin kusurlu olduğu ileri sürülerek oğlu Satı Topçu için 20.000,00.-TL, eşi S T….. için 10.000,00.-TL ve diğer oğlu M… T…. için de 10.000,00.-TL olmak üzere toplam 40.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Kastamonu İdare Mahkemesince; davacılardan M….. ve S… T…’nun babası, S…. T….un eşi olan M…. T…..nun 17.05.2007 tarihinde K…. Dr. M….. Devlet Hastanesi’ne “tansiyon rahatsızlığı” şikayeti ile başvurduğu, üç(3) gün süre ile kalp krizi geçirdiği gerekçesiyle yoğun bakım servisine alındığı, 22.05.2007 tarihinde saat 15:30 civarında efor testine alındığı, hastanın(M…. T….) koşu bandı üzerinde rahatsızlanarak yere düştüğü ve yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 23.05.2007 tarihinde vefat ettiği, ölüm olayında idarenin kusurlu olduğu ileri sürülerek 19.11.2008 tarihinde manevi tazminat istemiyle ‘na yapılan başvurunun 13.01.2009 tarihli yazı ile reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, olayda, ölüme sebebiyet verildiği iddia olunan tedavi(tıbbı müdahale) ve müdahale esnasında davalı idareye atfedilebilecek kusur bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla …. Cumhuriyet Savcılığı’nın …tarih ve …sayılı yazısı ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi sonucu İstanbul Adli Tıp Kurumu 3.Adli Tıp İhtisas Kurulunun 27.08.2008 tarih ve 6527 sayılı kararında özetle;”…M…T….’ya akut myokard enfarktüsü tanısıyla yatırılarak yapılan takip ve tedavinin uygun olduğu, Dr. ‘ın ifadesinde enfarktüsün 7.günü ekokardiografik olarak kalbinin genel durumuna bakıldığı, submaksical efor testine alındığının belirtildiği, ekokardiografisinde kalp damar hareketleri değerlendirilmesi sonucu eforlu ” EKG endikasyonu olup olmadığı değerlendirileceğinden Kurulumuzca ekokardiografi görüntü ve raporunun istendiği, ancak dosyada mevcut olmadığı, Dr. ‘ın ifadesinde belirttiği gibi ekokardiografisinin normal olduğunun C.Başsavcılığınızca kabulü halinde Eforlu EKG endikasyonunun tıp kurallarına uygun olduğu, ancak kişiye eforlu EKG çekimi sırasında doktorun işlemi takip etmesi gerektiği, doktorun işlemi takip etmediğinin C. Başsavcılığınızca kabulü halinde Dr. ‘ın eyleminin tıp kurallarına uygun olmadığı ” oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde rapor düzenlendiği, anılan rapor Mahkememizce de yeterli görülerek taraflara tebliği üzerine davacı vekilince raporun kendi içerisinde çelişki taşıdığı belirtilmiş ise de teşhis, tedavi ve tıbbi müdahale sırasında bizzat kusurlu davranıldığı yolunda bilimsel veriler ortaya konulmadığından itiraz yerinde görülmediği, bu haliyle anılan Adli Tıp raporunda da özetlenen Dr. ve efor testini takip eden hemşireler g…. Ş… ve N… A….nın ifadelerinden Dr. ‘ın eforlu EKG çekimi sırasında işlemi takip ettiği, davacı S… T…’nun ise efor testi esnasında doktor’un odada bulunmadığı şeklinde ifade verilmiş ise de, eforlu EKG çekimi ve sonrasında Dr.’ın hasta başında ve derhal müdahale ettiği açık olduğundan, dava konusu olayda davalı idareye atfedilebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna varılarak, M… T….’nun ölümü olayında kamu görevlilerinin ve bunun sonucu olarak idarenin ağır bir hizmet kusurunun bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, hizmet kusurunun varlığına dayalı olarak istenilen manevi tazminat istemi yerinde görülmeyerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından anılan Mahkeme kararının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda; dosyadaki belgelerin incelenmesinden hekimler hakkında savcılığa yapılan suç duyurusu neticesinde Adli Tıp Kurulu’nca kanaat için davalı idareye bağlı hastaneden EKG görüntüleri ve raporları istenmiş fakat idare tarafından Kurula bu belgeler sunulamamış, dosyada görüntü ve raporlar olmadan sadece tedaviyi uygulayan hekimin soyut ifadesine dayanarak görüntü ve raporların var olduğu kabul edilmiş olup Adli Tıp Kurulu raporunda ” Dr. ‘ın ifadesinde belirttiği gibi ekokardiografisinin normal olduğunun C.Başsavcılığınızca kabulü halinde Eforlu EKG endikasyonunun tıp kurallarına uygun olduğu, ancak kişiye eforlu EKG çekimi sırasında doktorun işlemi takip etmesi gerektiği, doktorun işlemi takip etmediğinin C. Başsavcılığınızca kabulü halinde Dr. ‘ın eyleminin tıp kurallarına uygun olmadığı ” şeklinde görüş bildirilmesi üzerine idare tarafından soruşturma izni verilmemiş ve savcılık tarafından soruşturma yapılamamış olduğu görülmüştür. Davacıların temyiz aşamasında dosyaya sunmuş oldukları belgeden söz konusu izin verilmemesi işlemine karşı yapılan itiraz üzerine Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi tarafından 24.09.2009 tarihli E:2009103, K: 2009/112 sayılı kararıyla ” dosyadaki adli tıp raporu ve diğer belgelerin incelenmesinden EKG görüntü ve raporlarının olmadığı, Dr.’ın ifadesine dayanarak EKG’nin normal olması üzerine EFOR testine alındığı varsayımına dayalı olarak uygulanan tedavinin tıp kurallarına uygun olduğu sonucuna ulaşılmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle soruşturma izni verilmemesi işleminin itiraz üzerine kaldırıldığı anlaşılmıştır. İdare tarafından bu süreç neticesinde tıbbi uygulama yapan personel hakkında soruşturma yapılıp yapılmadığı herhangi bir disiplin cezası verilip verilmediği varsa savcılık aşaması ve sonucu İdare Mahkemesi kararında eksik bırakılmıştır.
Öte yandan İdare Mahkemesi tarafından yeni bir Adli Tıp Kurulu raporu alınmamış savcılık tarafından alınan rapor yeterli görülmüş olup, uyuşmazlık konusu olayda davacıların yakınının hastahaneye ağır akut miyokard enfarktüsü ( kalp krizi ) tanısıyla başvurduğu, böyle ağır bir tabloyla başvuran davacının EKG görüntü ve raporlarını okuyarak hekimin EFOR testine alması gerektiği, yoğun bakıma alınan hastanın 5. gününde EKG testine alınıp durumu netleştirilerek hekim tarafından durumu uygun bulunması üzerine EFOR testinin uygulanmasının gerektiği, bunların yapılmadan direkt EFOR testine alınmasının davacıda oluşan ağır durumu daha da ağırlaştırabileceğinin açık olduğu, bu durumun da savcılık aşamasında alınan raporda değinilen ” ekokardiografi görüntü ve raporunun istendiği, ancak dosyada mevcut olmadığı, Dr. ‘ın ifadesinde belirttiği gibi ekokardiografisinin normal olduğunun C.Başsavcılığınızca kabulü halinde Eforlu EKG endikasyonunun tıp kurallarına uygun olduğu, ancak kişiye eforlu EKG çekimi sırasında doktorun işlemi takip etmesi gerektiği, doktorun işlemi takip etmediğinin C. Başsavcılığınızca kabulü halinde Dr. ‘ın eyleminin tıp kurallarına uygun olmadığı ” ifadeleriyle sabit olduğu, İdare Mahkemesi tarafından bu hususların açıklığa kavuşturularak gerekirse yeni bir Adli Tıp Raporu alınarak yeni bir karar verilmesi gerektiği, eksik incelemeye dayalı Mahkeme kararında bu yönlerden hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemlerinin kabulü ile…. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.