Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2013/346 E. , / K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/346
Karar No : 2015/5130
Davacı :
Vekili :
Davalılar :
Vekilleri :
Davanın Özeti : Hakimlik mesleğinden istifa ederek avukatlık yapmaya başlayan davacının, avukatlık mesleğinden dolayı tarafına silah taşıma ruhsatı verilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 16.08.2012 tarih ve 29425 sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesi (i) bendinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendindeki düzenlemenin 6136 sayılı Kanun’un 6. maddesine uygun olduğu, Bakanlar Kurulu’na verilen yetki çerçevesinde düzenlenen Yönetmelik hükmünün ve buna dayalı tesis edilen işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerekeceği savunulmuştur.
Düşüncesi : Davanın, davacı hakkında tesis edilen bireysel işlemin iptal talebine ilişkin kısmının kabul edilerek işlemin iptaline, düzenleyici işlemin iptal talebine ilişkin kısmının ise reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava Hâkimlik mesleğinden istifa ederek avukatlığa başlayan davacının, silah taşıma ruhsatı verilmesi istemi ile yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile dayanağı olan 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasının, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendinin iptali istemi yönünden incelenmesi sonucu;
6136 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 1.fıkrasında, “Bu Kanun kapsamına giren silahlar için verilen taşıma ve bulundurma ruhsatları yenileme harcı alınmak şartı ile beş yıl geçerlidir. Ruhsatların veriliş sebeplerinin ortadan kalkması halinde ruhsat sahibi durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmekle yükümlüdür. Aksine hareket edenlere bir daha silah ruhsatı verilmez” hükmüne yer verilmiştir. Aynı şekilde, 6136 sayılı Kanun’un uygulanması amacıyla çıkarılmış olan Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendinde de Kanun hükmüyle uyumlu olarak altı aylık süre zarfında silah ruhsatının veriliş nedeni ortadan kalktığı halde bunu ilgili makama bildirmeyenlerin bir daha ruhsat alamayacakları düzenlenmiştir.
6136 sayılı Kanun uyarınca Bakanlar Kuruluna verilen yetkiye istinaden kanun hükmüne uygun şekilde düzenlenen Yönetmeliğin 16.maddesinin (i) bendinde kanuna aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu işleme gelince;
Dosyanın incelenmesinden; davacının hâkim olarak görev yapmaktayken 18.02.1994 tarihinde meslekten çekilerek avukat olarak çalışmaya başladığı, 31.03.2011 tarihli dilekçesiyle hâkimlik görevi nedeniyle almış olduğu silah taşıma ruhsatını iş yoğunluğu nedeniyle yenilemeyi unuttuğunu belirterek kendisine avukatlık mesleği dolayısıyla silah ruhsatı verilmesi istemiyle ‘ne başvuruda bulunduğu, Valiliğin 13.04.2011 tarihli i şlemiyle Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendi gereğince isteminin reddedilği, bu işleme ve Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendinin iptali istemiyle Danıştay 15. Dairesinde açtığı davanın, anılan Dairenin 9.5.2012 tarih ve E. 2011/12557, K: 2012/2739 sayılı kararıyla bireysel işlem yönünden, silah taşıma ruhsatı almak istemiyle yapılan başvurunun nce değerlendirilerek il valisi tarafından bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle iptali üzerine nce dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yer verilen 6136 sayılı Kanunun 6. maddesinin ve Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendinin, ruhsat veriliş nedeni ortadan kalkan ve bu durumu süresi içinde ilgili makama bildirmeyerek mevzuata aykırı biçimde ateşli silahı elinde bulundurmaya devam eden kişilere bir daha silah ruhsatı verilmesini önleme amacıyla düzenlendiği açık bulunmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, hâkimlik mesleğinden çekilmesi nedeniyle silah taşıma ruhsatının verilme sebebi ortadan kalkan davacının, bu durumu altı aylık süre içerisinde valiliğe bildirmediği anlaşıldığından, anılan Yönetmelik hükmü uyarınca silah taşıma ruhsatı başvurusunun reddi yolunda tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, davacının Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:
Dava; hakimlik mesleğinden istifa ederek avukatlık yapmaya başlayan davacının, avukatlık mesleğinden dolayı tarafına silah taşıma ruhsatı verilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 16.08.2012 tarih ve 29425 sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesi (i) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 6. maddesinde; bu Kanun kapsamına giren silahlar için verilen taşıma ve bulundurma ruhsatlarının yenileme harcı alınmak şartı ile beş yıl için geçerli olduğu, ruhsatların veriliş sebeplerinin ortadan kalkması halinde ruhsat sahibinin durumu, ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmekle yükümlü olduğu ve aksine hareket edenlere bir daha silah ruhsatı verilmeyeceği hükmü yer almış, aynı Kanun’un 7. maddesinde; ateşli silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı verilecek kişiler beş bent halinde sayılmış, 5. bendinde; “Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikası alanların” da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri belirtilmiş, maddenin devamında; “Silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esaslar Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir Yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının … İdare Mahkemesi’nde hakim olarak görev yapmaktayken 18.02.1994 tarihli onayla meslekten çekilerek avukat olarak çalışmaya başladığı, 31.03.2011 tarihli dilekçesiyle, 1993/33 silah defter numarasına kayden aldığı silah taşıma izin belgesini unutkanlık ve iş yoğunluğu nedeniyle o tarihe kadar yenileyemediğini belirterek, avukatlık mesleğini yapması nedeniyle kendisine silah taşıma ruhsatı verilmesi istemiyle ‘ne başvurduğu, Valilik tarafından Danıştay 15. Dairesinin 09.05.2012 tarih ve E:2011/12557, K:2012/2739 sayılı kararına istinaden yetki yönünden düzeltilerek tesis edilen 16.08.2012 tarih ve 29425 sayılı işlemle Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 16. maddesinin (i) bendi uyarınca ruhsat verilme nedeni ortadan kalktığı halde durumun 6 ay içinde ruhsat veren makama bildirilmediği gerekçesiyle isteminin reddedildiği, davacı tarafından bu işlemin ve Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendinin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının hakimlik mesleğinden ayrıldıktan sonra yürüttüğü avukatlık faaliyetine hangi tarihte başladığının tespit edilmesi amacıyla yapılan 09.04.2015 tarihli ara karara cevaben dosyaya eklenen Ankara Barosunun 05.06.2015 tarih ve 111-11669 sayılı yazısına göre; davacının 02.03.1994 tarihinde baro levhasına yazıldığı, 16.03.1994 tarihi itibariyle de ruhsatname alarak avukatlığa başladığı ve kaydının halen devam ettiği bildirilmiştir.
Davanın Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 16. maddesinin (i) bendinin iptali istemine ilişkin kısmı incelendiğinde;
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak Yasayla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olup, bir temel hak ve özgürlük olarak tanımlanamayacak olan silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış bir hak olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir. Kanun koyucu tarafından, ateşli silahların kullanımının belli bir hukuki çerçeveye kavuşturulması ve disipline edilmesi amacıyla yürürlüğe konulan 6136 sayılı Kanun’da, ateşli silah taşıma yetkisini haiz olmayanların veya bu yetkisi sona erenlerin, kamu düzen ve güvenliğine aykırı olarak silah taşımalarına engel olmak amacıyla, ruhsat sahiplerinin, ruhsatın veriliş nedenlerinin ortadan kalkmasından itibaren altı ay içinde durumu ruhsatı veren makama bildirmeleri öngörülerek, yukarıda belirlenen amaç sağlanmaya çalışılmıştır.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinde, aşağıda belirtilen hallerden birine giren kimselere hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, verilmiş ruhsatların iptal edileceği belirtildikten sonra, maddenin dava konusu edilen (i) bendinde, 6136 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 6. maddesine paralel şekilde, ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmeyen ruhsat sahipleri de bu kapsamda sayılmıştır.
Bu haliyle Yönetmeliğin dava konusu edilen hükmü, dayanağı olan Kanun hükmünün uygulanmasına yönelik ve Kanun’un tekrarı niteliğinde olduğundan, söz konusu Yönetmelik hükmünde kamu yararına ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın, davacının avukatlık mesleğinden dolayı tarafına silah taşıma ruhsatı verilmesi talebiyle yaptığı başvurusunun reddedilmesine ilişkin bireysel işlemin iptal istemi incelendiğinde ise;
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 6. maddesinin birinci fıkrasında “…Ruhsatların veriliş sebeplerinin ortadan kalkması halinde ruhsat sahibi durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmekle yükümlüdür. Aksine hareket edenlere bir daha silah ruhsatı verilmez.” hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un uygulamasını göstermek üzere çıkarılan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendinde de anılan Kanun hükmüne paralel olarak, ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmeyen ruhsat sahiplerine hiçbir şekilde ruhsat verilemeyeceği, verilmiş ise iptal edileceği kuralına yer verilmiş; aynı Yönetmeliğin “Taşıma ruhsatı verilebilecek diğer meslek mensupları” başlıklı 9. maddesinin (ş) bendinde ise, barolara kayıtlı avukatlara, bu Yönetmelik hükümlerinde aranan şartlara uygunluğunun tespit edilmesi halinde silah taşıma ruhsatı verilebileceği belirtilmiştir.
Yukarıda aktarılan 6136 sayılı Kanun’un 6. maddesi ve anılan Kanun’un uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 16 maddesinin (i) bendinin birlikte incelenmesinden, ruhsat veriliş nedeni ortadan kalkan ve bu durumu süresi içinde ilgili makama bildirmeyerek mevzuata aykırı biçimde ateşli silahı elinde bulundurmaya devam eden kişilere bir daha silah ruhsatı verilmesini önleme amacının güdüldüğü sonucuna ulaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, hakimlik görevinden istifa etmesi nedeniyle silah taşıma ruhsatının verilme sebebi ortadan kalkan davacının, bu durumu altı aylık süre içerisinde idareye bildirme yükümlülüğü bulunmakla birlikte, avukatlık görevi de herhangi bir engel hali bulunmaması halinde silah taşıma ruhsatı verilecek görevlerden olduğundan, davacının hakimlik görevinden ayrıldıktan sonra altı aylık süre içerisinde avukatlık mesleğine başlaması durumunda, silah taşıma ruhsatı alma hakkı doğacak olup, davacının hakimlikten ayrılarak avukatlık görevine altı aylık süre içerisinde başlayıp başlamadığı hususunun araştırılması gerekmektedir.
Bu hususun tespiti amacıyla 09.04.2015 tarihinde yapılan ara karar cevabına göre; davacının hakimlik görevinden 18.02.1994 tarihinde istifa ettikten sonra altı ay geçmeden Yönetmeliğin 9 (ş) bendi uyarınca ruhsat alma hakkı veren avukatlık mesleğine 16.03.1994 tarihi itibariyle Ankara Barosu’na bağlı olarak başladığı görüldüğünden; avukatlık mesleğinden dolayı ruhsat alma hakkı devam eden davacı hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendi uyarınca tesis edilen bireysel işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacının silah ruhsat talebinin reddedilmesine ilişkin 16.08.2012 tarih ve 29425 sayılı işleminin İPTALİNE, 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesi (i) bendinin iptali isteminin REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin haklılık oranı dikkate alınarak … TL ‘sinin davacı üzerinde bırakılmasına, … TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak ve na, …TL. vekalet ücretinin de davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz isteminde bulunulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 11/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.