Danıştay Kararı 15. Daire 2013/2912 E. 2015/7200 K. 09.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/2912 E.  ,  2015/7200 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/2912
Karar No : 2015/7200

Davacı :
Vekili :
Davalılar :
Davanın Özeti : Davacıya, koroner arter hastalığı nedeniyle sağlık kurulu raporuyla takılan ilaçlı stent bedelinin ödenmemesine ilişkin işlem ile dayanağı olan 23.10.2008 tarihli 27033 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliğinin stent bedeli yönünden iptali ile ödenmeyen stent bedelinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Koroner arter hastalığında ilaçlı stent uygulamasının tıbben zorunlu bir sağlık hizmeti olmadığı, istisnai sağlık hizmeti olduğu, istisnai sağlık hizmetlerinin ise hayati öneme sahip olmama ve alternatif tedavileri bulunan hizmetlerden olduğu ilaçsız stentlerle karşılaştırıldığında mutlak kullanılması gerekli olan hasta grubu ve hasta özelliğinin bulunmadığı, istisnai bir sağlık hizmeti olması nedeniyle bedelinin ödenmesine hukuki olanak bulunmadığı, Tebliğ’de bedeli karşılanacak ortez-protez listesinde de ilaçlı stentin ismi ve fiyatı bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Doktorun bilgisi ve onayı ile koroner arter hastalığının tedavisinde kullanılan ve bu hastalığın tedavisinde kullanılmasının sağlık hizmeti olmadığı veya insan sağlığını ve yaşamını olumsuz yönde etkilediğine ilişkin nca yapılmış tıbbi bir tespit bulunmayan ilaçlı stent bedelinin ödenmemesine dayanak Tebliğ hükmünde hukuka uyarlık bulunmadığından işleme dayanak olan Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği hükümlerinin stent bedeli yönünden iptali ve bu düzenlemeye dayanılarak tesis edilen bireysel işlemin iptaline, eksik ödenen stent bedelinin de yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Düşüncesi : Dava, davacıya hastalığı nedeniyle takılan ilaçlı stent bedelinin ödenmemesine ilişkin işlem ile dayanağı 2008 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 20.1 maddesinin ve EK-5/C listesinin iptali ile ödemiş olduğu 9.240,00 TL stent bedelinin yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 2’nci maddesinde Devletin sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiş, 56’ncı maddesinde, Devletin herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğin gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; 60’ıncı maddesinde, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı; 65’inci maddesinde ise Devletin ekonomik ve sosyal alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği kurala bağlanmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 1’inci maddesinde bu Kanunun amacının, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri 5510 sayılı Kanunun 63’üncü maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 5754 sayılı Kanunla değişik 2’nci fıkrasında, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile birinci fıkrasının (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarların ve kullanım sürelerini ödeme usul ve esaslarını nın görüşünü alarak belirleme konusunda Kuruma yetki verilmiştir.
Kanunun 64’üncü maddesinde ise Kurumca Finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri gösterilmiştir. Anılan 64’üncü maddede, vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla yapılan ve iş kazası ile meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara veya konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak sağlık hizmetleri dışında, estetik amaçlı yapılan her türlü sağlık hizmeti ile estetik amaçlı ortodontik diş tedavilerinin ve nca izin veya ruhsat verilmeyen sağlık hizmetleri ile nca tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmeti bedelinin Kurumca ödenmeyeceği hükme bağlanmıştır.
5510 sayılı Kanunun 73’üncü maddesinde ise, hayati öneme sahip olmama ve alternetif tedavilerin bulunması gibi hususlar göz önüne alınarak belirlenen istisnai sağlık hizmetleri için hizmet fiyatının üç katını geçmemek üzere ilave ücret alınabileceği belirtilmiştir.
5510 sayılı Kanundaki bu düzenlemelere göre bir sağlık hizmetinin bedelinin Kurum tarafından karşılanmaması için, söz konusu hizmetin, ya estetik amaçlı olması ya da tıbben sağlık hizmeti nitleği taşımaması gereklidir. Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının hizmet fiyatının üç katına kadar ek ücret alabilmesi ise hayati öneme sahip olmayan ve alternatif tedavilerinin bulunması nedeniyle Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından hizmetin istisnai sağlık hizmeti olarak belirlenmiş olmasına bağlıdır.
5510 sayılı Kanunun 63’üncü maddesinin verdiği yetki uyarınca çıkarılarak 29 Eylül 2008 tarih ve 27012 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2008 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde kroner arter hastalığında kullanılan ilaçlı stent bedellerinin ödenmeyeceği yolunda açık bir düzenleme yapılmamakla birlikte, Tebliğin 12 sayılı Ekinde, kroner arter hastalığında kullanılan ilaçlı stent istisnai sağlık hizmetleri listesinde gösterilmiş, 31.12.2008 tarihli 7’nci mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğle listedeki ifade “kroner arter hastalığında ilaçlı stent uygulaması” olarak değiştirilmiştir. Böylece ilaçlı stent uygulanması halinde hastalardan ilave ücret talep edilmesine imkan sağlanmıştır.
2008 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin Tıbbi Malzeme Temin Esasları başlıklı 20.1. maddesinin (1) inci bendinde yer alan; Kurumla sözleşmeli sağlık kurumlarında yatarak tedavilerde kullanılan tıbbi mazlemelerin (Ek5/C listesinde yer alan protez ve ortezler ve Kurumca iade alınan cihazlar hariç) sağlık kurumu tarafından temin edilmek zorunda olduğu, kuralı dava konusu işlemde dayanak gösterilmiş ve EK-5/C listesinde de ilaçlı stente yer verilmemiş olması nedeniyle ilaçlı stent bedelinin ödenmediği belirtilmiştir.
Bu nedenle, Tebliğin 20.1 maddesinde, ilaçlı stent bedelinin ödenmeyeceği yolunda açık düzenleme olmamakla birlikte, EK-5/C listesinde yer almaması nedeniyle dava konusu işlemde anılan maddenin ilaçlı stent bedelinin ödenmemesine dayanak gösterildiği anlaşılmaktadır.
Anayasaya göre Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, sosyal güvenliği sağlayacak tedbirleri almakla görevli olup bu görevin yerine getirilmesi konusunda 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Anılan Kanunun 63’üncü maddesinde finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin usul ve esaslarıyla ilgili belirleme yapma konusunda Sosyal Güvenlik Kurumuna yetki verilmiş ise de, bu yetkinin Anayasanın belirtilen hükümleri göz önünde bulundurularak, kamu yararı, hizmet gerekleri ve hukuka uygun olarak kullanılması gerektiği açıktır.
Kroner arter hastalıkları insan sağlığını önemli ölçüde etkileyen hastalıklar olduğundan, stent uygulanacak hastanın sağlık yönünden taşıdığı özellikler, stent uygulanacak damarın çapı, uzunluğu gibi faktörler ve benzeri tıbbi durumlarla ilgili bilimsel görüş ve saptamalar dikkate alınarak, tedavi için ilaçsız stent yerine ilaçlı stent uygulanmasının tercih edilmesi gereken hallerin belirlenmesi ve bu hallerde saptanacak ilaçlı stent bedelinin ödenmesi yolunda düzenleme yapılması gerekirken, Tebliğde bu konuda düzenleme yapılmayarak, kişilerin hekimlerce tedavide gerekli görüldüğü için uygulanan ilaçlı stent bedellerini ödemek zorunda bırakılması, Anayasada sağlık ve sosyal güvenlik konusunda öngörülen ilkelerde, 5510 sayılı Kanununa, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırıdır.
Öte yandan, insan sağlığı için büyük önem taşıyan kroner arter hastalıklarının, 5510 sayılı Kanunun 64’üncü maddesinde finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri olarak gösterilen, estetik amaçlı işlemler ile tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleriyle aynı nitelikte kabul edilemeyceğinde de kuşku yoktur. Bu nedenle, dava konusu tebliğ hükümleri ilaçlı stent bedeli yönünden hukuka ve mevzuata açıkça aykırı bulunmaktadır.
Bu durumda, davacının uğramış olduğu hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlı stent bedelinin ödenmesi gerekir iken, yaşama hakkının en temel hak olma vasfı ve sosyal hukuk devleti ilkesi ile çelişir bir şekilde davacının ağır ekonomik yük altında kalması sonucunu doğuran dava konusu işlem ile dayanağı dava konusu tebliğ hükümlerinde ilaçlı stent bedeli yönünden hukuka ve mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin ve dayanağı Tebliğ hükümlerinin ilaçlı stent bedeli yönünden iptaline, ilaçlı stent bedeli olan 9.240,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedİr.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava,davacı tarafından, koroner arter hastalığının tedavisinde kullanılan stent bedelinin tamamının ödenmesine ilişkin 23.9.2009 tarihli başvurusuna davalı idare tarafından 05.10.2009 tarihli tesis edilen talebin reddi yolundaki işlemin ve işlemin dayanağı olduğu ileri sürülen 23.10.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliğinin stent bedeli yönünden iptali ile ödenmeyen stent bedelinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Davacı ve diğer hak sahiplerinin Kanunla düzenlenecek genel sağlık sigortası kapsamına alınacakları tarihe kadar, hastalanmaları halinde resmi veya özel sağlık kurum veya kuruluşlarında muayene ve tedavilerinin yapılacağını kurala bağlayan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun Geçici 139. maddesi, 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’ nun 1. maddesinin 2. fıkrasında; bu Kanun ile Kuruma görev ve yetki veren diğer Kanunların (5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu) hükümlerini uygulamak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz Sosyal Güvenlik Kurumunun kurulduğu belirtilmiş, 5510 sayılı Kanunun Geçici 12. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ”Kamu idarelerinin sağlık hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin görevleri, yürürlükten kaldırılan kanunlardaki hak ve yükümlülükler çerçevesinde ilgili kayıt ve işlemler Kurum tarafından devralınan tarihe kadar devam eder. Devir süreci üç yıl içinde tamamlanır.” kuralı uyarınca nca çıkarılan ve 31.12.2009 tarih ve 27449 (5. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ”Kamu Personelinin Sağlık Hizmetlerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna Devrine İlişkin Tebliğ” ile de kamu personelinin 14.1.2010 tarihine kadar (bu tarih dahil) almış olduğu sağlık hizmetlerinin kamu personelinin kurumları tarafından karşılanacağı, bu tarihten sonraki sağlık hizmetlerinin ise, kamu personelinin sağlık hizmetlerinin devredildiği Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacağı kurala bağlanmıştır.
Bu durumda, kamu personelinin sağlık hizmetlerinin 15.1.2010 tarihi itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmesi sonucunda 5510 sayılı Kanun, kamu personeli ve bunların emeklileri yönünden 15.1.2010 tarihi itibariyle bütünüyle uygulanabilir hale gelmiştir. Dolayısıyla kamu personeli ve emeklilerinin 15.1.2010 tarihine kadar (bu tarih dahil) almış olduğu sağlık hizmetlerinin bedelinin ödenmemesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların, kamu personeli ve emeklileri yönünden ayrım yapılmaksızın idari yargıda; bu tarihten sonra, yani kamu personelinin ve emeklileri hakkında 5510 sayılı Kanunun bütünüyle uygulanmaya başlamasından sonraki süreçte ortaya çıkan uyuşmazlıkların, düzenleyici işlemler hariç aynı Kanunun 101. maddesi uyarınca adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu ilaçlı stentin, 15.1.2010 tarihinden önce kamu personeli olan davacının tedavisinde kullanılmış olması nedeniyle davanın, ilaçlı stent bedelinin ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlem ile ilaçlı stent bedelinin ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmının görüm ve çözümünde idari yargı görevlidir.
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 1. maddesinde; Kanun ile Kuruma görev ve yetki veren diğer kanunların hükümlerini uygulamak üzere Sosyal Güvenlik Kurumunun kurulduğu belirtilmiş, 3. maddesinde de; Kurumun amacı açıklanmış ve devamında görevleri sayılmış, maddenin (a) fıkrasında, ulusal kalkınma strateji ve politikaları ile yıllık uygulama programlarını dikkate alarak sosyal güvenlik politikalarını uygulamak, bu politikaların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak görevleri arasında sayılmıştır.
5502 sayılı Kanunun 41. maddesinde ise, Kurumun, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetlerin uygulanmasına ilişkin hususları duyurmak amacıyla tebliğ çıkarmaya yetkili olduğu, Kurum dışındaki gerçek ve tüzel kişileri ilgilendiren tebliğlerin Resmi Gazete’de yayımlanacağı düzenlenmiştir.
Bu düzenleme uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumunca sağlık yardımları karşılanan kişilerin, sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılan tedavilerine ait ücretler ile tedavi yardımlarının verilmesine ilişkin usul ve esasların belirtildiği sağlık uygulama tebliğleri yayımlanmaktadır.
29.9.2008 tarih ve 27012 (1. mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2008 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 20.2. maddesinde, tıbbi malzemenin ödeme usul ve esaslarına yer verilmiş, ancak ilaçlı/ilaçsız stentlerle ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun, “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi” başlıklı 73. maddesinde, sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının, Kurumca belirlenmiş standartların üstündeki talepleri karşılayan otelcilik hizmetleri ile hayati öneme sahip olmama ve alternatif tedavilerin bulunması gibi hususlar göz önüne alınarak Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından belirlenen istisnai sağlık hizmetleri için, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden belirlenen hizmet fiyatlarının üç katını geçmemek üzere ilâve ücret alabilecekleri hükmü yer almıştır” Maddesi uyarınca, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından, istisnai sağlık hizmetleri belirlenirken hayati öneme sahip olmama ve alternatif tedavisinin olması gibi hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun ”Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri” başlıklı 64. maddesinde, ”Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri şunlardır:
a) Vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla yapılan ve iş kazası ile meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara veya konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak sağlık hizmetleri dışında estetik amaçlı yapılan her türlü sağlık hizmeti ile estetik amaçlı ortodontik diş tedavileri,
b) … nca izin veya ruhsat verilmeyen sağlık hizmetleri ile nca tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleri.
c) Yabancı ülke vatandaşlarının; genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayıldığı tarihten önce mevcut olan kronik hastalıkları,
d) 63. maddeye göre yöntem, tür, miktar ve kullanım sürelerinin belirlenmesi sonucunda Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamı dışında bırakılan sağlık hizmetleri,
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar nın uygun görüşü alınarak, Kurumca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” kuralı yer almıştır.
Görüldüğü üzere Kanun maddesinde, davalı Kurumca bedeli ödenmeyecek sağlık hizmetleri sayılmak suretiyle belirlenmiştir. Dolayısıyla bu maddede sayılanlar haricindeki sağlık hizmetine ilişkin tedavi giderlerinin Kurumca karşılanması gerekir.

5510 sayılı Kanunun ve Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanmasını göstermek amacıyla nın görüşü alınmak suretiyle çıkarılan 2008 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 20. ve 24.2.2.6. maddelerine göre, koroner arter hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlı veya ilaçsız koroner stentler, tıbbi malzeme kapsamında değerlendirilmektedir. Dolayısıyla stent, ortez olarak tanımlansa bile, Tebliğin yukarıda aktarılan hükümleri uyarınca koroner stent, davalı Kurumca tıbbi malzeme olarak kabul edilmektedir. Sözü edilen Tebliğde, ister ilaçsız, ister ilaç salınımlı olsun koroner stentlerin bedelinin Kurumca karşılanacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle Kurum, stent bedeli hariç, koroner arter hastalığına ilişkin tedavi giderlerini karşılamaktadır. Tebliğde, koroner arter hastalığının tedavisinde ilaçlı stent kullanılmasını yasaklayan veya koroner arter hastalığının ilaçlı stent kullanılmak suretiyle tedavi edilmesine ilişkin sağlık hizmetinin, 5510 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan 64. maddesi uyarınca tıbben sağlık hizmeti olmadığı yönünde nca yapılmış bir tespit de bulunmamaktadır.
Sağlık hizmetinin ertelenemez ve ikame edilemez özelliğinin yanı sıra doğrudan yaşam hakkına ilişkin bir kamu hizmeti olmasına karşın, davalı Kurumca nın görüşü alınmak suretiyle ilaç salınımlı koroner stentlerin hangi hallerde kullanılmasının zorunlu olduğu yönünde bilimsel verilere dayalı bir çalışma yapılmamıştır. Aksi yönde bir çok bilimsel görüş ve rapor olmasına karşın, hastalığın tedavisinde ilaç salınımlı stent kullanılmasının hayati öneme sahip olmadığı, alternatif tedavisinin (ilaçsız stent tedavisi) bulunduğu yönündeki iddialara bu aşamada itibar edilmemektedir. Kaldı ki alternatif tedavi olarak ileri sürülen ilaçsız stent uygulamasında kullanılan ilaçsız stent bedeli de Kurumca karşılanmamaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere, koroner arter hastalığının tedavisinde ilaç salınımlı stent kullanılmasının bir sağlık hizmeti olmadığı yönünde bilimsel verilere dayanan tıbbi bir tespit bulunmadığından, ilaç salınımlı stentin, Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini belirleyen 63. madde kapsamında olmadığı yönündeki savunmanın da yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Hastanın muayenesini ve tetkiklerini yapmak suretiyle hastalığı teşhis eden doktor tarafından, hastalığın tedavisinde kullanılması uygun görülen ve kullanılması hastanın tercihine bırakılmayan (aksi yöndeki uygulama tıbbi gerekliliklere ve tıbbi etik kurallarına uygun değildir) ve hasta tarafından bedeli mukabilinde piyasadan temin edilen tıbbi malzemenin (stentin) bedelinin ödenmeyerek hastanın sağlık hizmetine erişim hakkının engellenmesi veya ağır bir maddi yük altında bırakılması sağlıklı yaşam hakkına ve sosyal devlet ilkesine aykırıdır.
Bu durumda, doktorun bilgisi ve onayı ile koroner arter hastalığının tedavisinde kullanılan ve bu hastalığın tedavisinde kullanılmasının sağlık hizmeti olmadığı veya insan sağlığını ve yaşamını olumsuz yönde etkilediğine ilişkin nca yapılmış tıbbi bir tespit bulunmayan ilaçlı stent bedelinin ödenmemesine ilişkin dava konusu işlemde ve dayanağı Tebliğ hükmünde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu şeklinde yer alan hüküm karşısında hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle ilgililerin uğradıkları zararların idarelerce ödenmesi gerekmektedir.
Buna göre, sağlık kurulu raporu ile davacının tedavisinde kullanılması zorunlu görülen stentin dosyadaki bilgi ve belgelere göre 9.240,00 TL’ye alındığı, yine dosyada ve idareye yapılan başvuruda markası ve özellikleri belirtilen cihazın, bu fiyattan daha az bir fiyatla piyasadan temin edileceği yönünde idarece yapılmış bir tesbit de bulunmadığından bu miktarın yasal faiziyle birlikte tazmini gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, koroner arter hastalığı nedeniyle takılan ilaçlı stent bedelinin ödenmemesine ilişkin işlemin ve bu işlemin dayanağı olan 23.10.2008 tarihli 27033 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliğinin stent bedeli yönünden İPTALİNE, tazminat isteminin KABULÜ ile … TL tutarındaki stent bedelinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan …TL nispi karar harcından peşin alınan …. TL harcın mahsubu ile eksik kalan … TL harcın davacıya tamamlattırılmasına, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen …TL avukatlık ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 48. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 (otuz) gün içinde temyiz yoluyla Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 09/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.