Danıştay Kararı 15. Daire 2013/2671 E. 2015/9004 K. 18.12.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/2671 E.  ,  2015/9004 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/2671
Karar No : 2015/9004

Davacı :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti : 25.3.2010 tarih ve 27532 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliğinin eki ”EK- 9 Tanıya Dayalı İşlem Listesi’nin 2324. sırasında yer alan ”Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı”nın işlem puanının 84.32 olarak belirlenmesine ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mevzuata uygun olarak düzenlenen dava konusu Tebliğ hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
Düşüncesi : Sağlık Uygulama Tebliğinin dava konusu edilen düzenlemesinde hukuka uyarlık bulunmadığından iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 25.3.2010 tarih ve 27532 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliğinin eki Listelerinde P702590 kodu ile yer alan “ Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı “ nın işlem puanının 84.32 olarak belirlenmesine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği’nin 6.4 maddesi ile 25.3.2010 tarih ve 27532 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği yürürlükten kaldırılmıştır.
Yeni Tebliğin ekinde yer alan “Hizmet Başı İşlem Puan Listesi” nin 3078 sıra numarasında yer alan “ Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı” nın işlem puanı, 12.11.2013 tarih ve 28819 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan değişiklikle 92.76 olarak belirlenmiştir.
Bu durumda uyuşmazlığın esasını inceleme olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, 25.3.2010 tarih ve 27532 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliğinin eki ”EK- 9 Tanıya Dayalı İşlem Listesi’nin 2324. sırasında yer alan ”Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı”nın işlem puanının 84.32 olarak belirlenmesine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 2. maddesinde, Devletin nitelikleri sayılmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmış; 5. maddesinde, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak Devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.
Yine Anayasanın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde, Devletin; herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği öngörülmüş; “Sosyal güvenlik hakkı” başlıklı 60. maddesinde, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve Devletin, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı kuralına yer verilmiş, “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları” başlıklı 65. maddesinde de “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Değinilen Anayasa hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, tüm yurttaşların yaşama haklarının, Devlet güvencesi ve onun pozitif yükümlülüğü kapsamı içinde koruma altında olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” yalnızca yaşamını sürdürmek anlamında değil “sağlıklı yaşama hakkı”na sahip olmak anlamındadır. İşte bu nedenle kişilerin sağlıklı olma hakkı, kamusal korumaya tabidir.
Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, bir ekonomik ve sosyal hak olup, bu yönüyle kamuya ya da Anayasada geçen biçimiyle Devlete belli yükümlülükler getirmektedir. Devlet bu anayasal yükümlülüğün gereğini yerine getirmek ve herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanması için her türlü tedbiri almak, kişilerin sağlık hizmetlerinden gecikmeksizin yararlanmasını sağlamak durumundadır.
Anayasa Mahkemesi de 22.11.2007 günlü, E:2004/114, K:2007/85 sayılı kararında, sağlık hizmetlerinin nitelikleri gereği diğer kamu hizmetlerinden farklı olduğunu, sağlık hizmetlerinin temel hedefi olan insan sağlığı sorununun ertelenemez ve ikame edilemez nitelikte bulunduğunu belirterek sağlık hizmetinin insan ve toplum yaşamındaki önemine değinmiştir.
Sosyal güvenlik, bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin, kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerinin en aza indirilmesini, ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardının güvence altına alınmasını ifade eder. Bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları oluşturularak, kişilerin yaşlılık, hastalık, malûllük, kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması amaçlanmaktadır.
Nitekim, Yasanın ”Amaç” başlıklı 1. maddesinde, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usul ve esasları düzenlemek, Yasanın amacı olarak ortaya konulmuştur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun’un 62. maddesinin 1. fıkrasında, bu Yasa gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamanın bir yükümlülük olduğu belirtilmiş; 67. maddesinde, sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmek için belirli bir süre genel sağlık sigortası primi ödenmesi ve kuruma prim borcunun bulunmaması gerektiği kurala bağlanmış, 72. maddesinde, kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri için ödenecek bedelin belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu belirtilerek Komisyonun; 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibariyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirleyeceği kuralı yer almıştır.
Bu yasal duruma göre, Kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri için ödenecek bedelin belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu, genel sağlık sigortalısının, Kurumun sağlık hizmeti sunucularından satın aldığı ve komisyonca fiyatı belirlenen sağlık hizmetinden genel sağlık sigortası primi, katılım payı ve ilave ücret ödemek şartıyla yararlanabildiği, genel sağlık sigortası prim gelirlerinin kurumca sunulan sağlık hizmetinin finansmanında etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla komisyona tanınan fiyat belirleme yetkisinin, hastanın sağlık hizmetine erişim hakkını engelleyecek veya hastanın ödeyemeyeceği ağır bir maddi yük altında bırakacak şekilde kullanılmasının, sağlıklı yaşam hakkına ve sosyal devlet ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava konusu düzenleme ile hiperbarik oksijen tedavisinin bir seansına ilişkin işlem puanının 84.32(84.32×0.593=50.00 TL) olarak belirlendiği, Danıştay 10. Dairesince yapılan ara kararında sözü edilen tedaviye ilişkin işlem puanının, dolayısıyla tedavi merkezlerine ödenecek tutarın belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca göz önüne alınan ölçütlerin sorulmasına ve ödenecek tutarın nasıl ve ne şekilde tespit edildiğinin açıklanmasına, ödenecek tutarın belirlenmesinde yapılmış bir inceleme ve araştırma var ise buna ilişkin tüm bilgi ve belgelerin istenilmesine karşın, davalı idarece bir cevap verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, hiperbarik oksijen tedavisinde tedavi merkezlerine ödenecek tutara ilişkin belirlenmenin nasıl ve ne şekilde oluşturulduğu, bu belirlemeler yapılırken hangi ölçütlerin esas alındığı davalı idarece açıklanamadığından, dava konusu düzenlemede hukuka ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu 2010 Yılı Sağlık Uygulama Tebliğinin eki ”EK- 9 Tanıya Dayalı İşlem Listesi’nin 2324. sırasında yer alan ”Hiperbarik oksijen tedavisi, 2-3 ATA seansı”nın işlem puanının … olarak belirlenmesine ilişkin kısmının İPTALİNE, aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’nun 48. maddesi uyarınca bu kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde temyiz yoluyla Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 18/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.