Danıştay Kararı 15. Daire 2013/2604 E. 2015/5898 K. 12.10.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/2604 E.  ,  2015/5898 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/2604
Karar No : 2015/5898

Davacı :
Vekili :
Davalı :
Vekili :
İstemin Özeti : Dava, 12.5.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendinde geçen “.. İle 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar …” ibareleri ile (6). ve (7). fıkralarının, 49. maddesinin 3. fıkrasının ve 66. maddesinin 2. fıkrasının iptali ile dayanağı olan 5510 sayılı Yasa’nın 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ile 2. fıkrasının (f) bendinde geçen ”657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar” ibaresinin, 25. maddesinde geçen %60 oranının memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden, 41. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle açılmıştır.
Savunmanın Özeti : İptali istenilen Yönetmelik hükümlerinin hukuka uygun olduğu, bu nedenle yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği yolundadır.
Düşüncesi : İptai istenilen Yönetmelik hükümlerinin hukuka uygun olduğu, bu nedenle yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 12.5.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendinde geçen “.. İle 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar …” ibareleri ile (6). ve (7). fıkralarının, 49. maddesinin 3. fıkrasının ve 66. maddesinin 2. fıkrasının iptali ile dayanağı olan 5510 sayılı Yasa’nın 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ile 2. fıkrasının (f) bendinde geçen ”657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar” ibaresinin, 25. maddesinde geçen %60 oranının memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden, 41. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle açılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunuyla, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanların (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanların (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanların (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanların (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinin (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutulduğu, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamak suretiyle sosyal güvenlik sistemi yeniden yapılandırılırken; Anayasa’nın sosyal güvenlik görevini genel anlamı ile devletin genel görev ve sorumluluk alanı olarak tanımlamak ile yetinmediği, vatandaşların sağlık harcamaları yönünden sosyal güvenlik altına alınmasını ayrıca konu ederek, 56. maddesinde “Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir” hükmüyle özel bir atıfta bulunduğu dikkate alınarak, sağlık hizmetlerinin finansmanının Türkiye’de yaşayan herkes için (kamu görevlisi ayrımı yapmaksızın) eşit ve tek bir yapıya dönüştürülmesinin amaçlandığı; bu bağlamda, kişilerin ekonomik gücüne ve isteğine bakılmaksızın, ortaya çıkacak hastalık riskine karşı, toplumun bütün fertlerinin sağlık hizmetlerinden eşit, ulaşılabilir ve etkin bir şekilde faydalanmasını sağlayan genel sağlık sigortasının alt yapısının oluşturulduğu görülmektedir. Nitekim 5510 sayılı Yasa’nın 3. maddesiyle, kişilerin öncelikle sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan sigorta “genel sağlık sigortası” olarak tanımlanmış; “sağlık hizmeti” kavramının, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere Yasa’nın 63. maddesi gereği finansmanı sağlanacak tıbbi ürün ve hizmetleri kapsadığı belirtilmiş; sağlık hizmetini sunan ve/veya üreten gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri ise “sağlık hizmeti sunucusu” olarak isimlendirilmiştir.
Diğer yandan, Yasa’nın 4. Maddesinin 1. Fıkrasının (c) bendinde, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından; Kamu idarelerinde; 1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar, 2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananların sigortalı sayılacağı hükmüne yer verilmiş, 25. Maddesinde, sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalının, malûl sayılacağı düzenlenmiş; 41.Maddesinde, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan sürelerin sigortalılıklarına sayılacağı kurala bağlanmış 62. maddesinde, bu Yasa gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmasının, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamanın bir yükümlülük olduğu belirtilmiş; 67. maddesinde,sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları düzenlenmiş; 68. Maddesinde, katılım payı alınmasına ilişkin hususlara ayrıntılı olarak yer verilmiş ve katılım paylarının ödenme usûlleri ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmış; 72. Maddesinde, sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerinin belirlenmesine yönelik esas ve usullere yer verilmiş; 73. maddesinin 1. fıkrasında , sağlık hizmetlerinin, SGK ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Yasa hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi yoluyla sağlanması yöntemi benimsenerek; SGK’ya, sağlık hizmeti satın alma sözleşmelerinin hazırlanması ve akdedilmesi, sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi ve uygulamaya ait diğer usul ve esasları yönetmelikle düzenleme yetkisi verilmiş; 106 . Maddesinin 7.fıkrasında da, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 107 nci, 209 uncu ve ek 22 nci maddelerinin yürürlükten kaldırıldığı hükümlerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, genel sağlık sigortasının amacını ve kapsamını gözeten yasa koyucu, bu sigorta aracılığıyla sağlanan ve oldukça pahalı olduğu bilinen sağlık hizmetlerinin, sınırlı kaynaklarla etkin, verimli ve amaca uygun şekilde sunumu için, davalı idareyi, sağlık hizmeti sunucuları karşısında ayrıcalıklı hak ve yetkilerle donatmaktadır. Bu durumun, özellikle Anayasa’nın 56., 60., 61. ve 65. maddelerinin gereği olduğu ortadadır. Bu nedenle davacının Anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülmemiştir.
Nitekim, 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun( bu davada ileri sürülen bazı maddelerde dahil) kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E:2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Yönetmeliğin iptali istenilen maddelerinin incelemesine gelince;
5510 sayılı Yasanın 107. Maddesine dayanılarak hazırlanan ve 12.5.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 1.maddesinde, Yönetmeliğin amacının; 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal sigorta hükümleri ile getirilen hak ve yükümlülükleri ve sosyal sigorta işlemlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu, 2. Maddesinde, Yönetmeliğin;1/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa tabi işyeri, işverenler, sigortalı, hak sahipleri ile diğer ilgili kişi ve kuruluşlar açısından, sosyal sigorta işlemlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları kapsadığı; 9. Maddesinin 2. fıkrasının (f) bendinde, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanların sigortalı sayılacağı, (6) fıkrasında, Kamu idarelerinde; a) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp, ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,b) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananların, Kanunun 4 üncü maddesi birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları, (7). fıkrasında, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükümlerinin; kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanların, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il encümeninin seçimle gelen üyelerinin,bu kapsamda sigortalı iken aynı kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikalar ve konfederasyonlar ile sendika şubelerinin başkanlıkları ve yönetim kurullarına seçilenlerden aylıksız izne ayrılanların, Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silahlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulan adayların, Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerin hakkında da uygulanacağı, 49.maddesinin (3). fıkrasında, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalılardan; görevlerine devam etmekte olanların, çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği; görevlerinden ayrıldıktan sonra herhangi bir sigortalılık hâline tabi olmayanların, çalışma gücünün en az %60’ını kaybettiği; personel kanunlarına tabi olanların hastalıklarının kanunlarında tayin edilen sürelerden fazla devam ettiği, olmayanların ise hastalık sebebiyle malûl sayılmalarına esas alınacak hastalık süreleri hakkında kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun hastalık iznine ilişkin hükümleri uygulanmak suretiyle bu süreleri doldurdukları, Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı malûl sayılacağı hükme bağlanmış; 66. Maddesinin (2) . fıkrasında da, sigortalıların veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde Kanunun 82 nci maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın %32’si (Ek ibare:RG-16/6/2011-27966) (5), (i) bendi kapsamında borçlanılacak sürelere ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin ödenmiş olması halinde, genel sağlık sigortası primi ödenmiş bu sürelere ilişkin borçlanma tutarının % 20’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemelerinin şart olduğu, tahakkuk ettirilen borç tutarının, ilgiliye iadeli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, PTT alındısının ilgiliye teslim edildiği tarihin borcun tebliğ tarihidir. olduğu, bir ay içinde ödenen tutara isabet eden sürenin geçerli Sayılacağı, tebliğ edilen borcunu süresi içinde ödemeyenler ile kısmi ödeme yapanların kalan sürelerinin borçlandırılması için yeni başvuru şartının aranacağı hükümlerine yer verilmiştir.
“Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği”nin dava konusu kuralları yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde değerlendirildiğinde;
Davacının iddialarının aksine, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararında, memurlar ve diğer kamu görevlilerine ilişkin hususların 5510 sayılı Kanun kapsamında düzenlenemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta, düzenlemenin aynı hukuksal konumda bulunmayanların bu özelliklerini ve farklılıklarını yansıtmak koşuluyla aynı veya başka bir yasa içinde yapılmasının yasa koyucunun takdiri içinde olduğu vurgulanmakta; kararda, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yürüttükleri kamu hizmetine bağlı olarak hukuksal konumları, diğer çalışanlardan bir çok bakımdan farklılıklar gösterdiğinden, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin hukuki statülerinin dikkate alınarak düzenleme yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararı üzerine de 5510 sayılı Kanunda yer alan memurlar ve diğer kamu görevlilerine ilişkin hususlar daha sonradan yasama organı tarafından yeniden düzenlenmiş; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun genel sağlık sigortası hükümleri ile getirilen hak ve yükümlülükleri ve genel sağlık sigortası işlemlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla da 12.5.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin yürürlüğe konulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda. yukarıda da değinildiği üzere davalı idarece sağlık hizmetlerinin finansmanının Türkiye’de yaşayan herkes için (kamu görevlisi ayrımı yapmaksızın) eşit ve tek bir yapıya dönüştürülmesi ve kişilerin ekonomik gücüne ve isteğine bakılmaksızın, ortaya çıkacak hastalık riskine karşı, toplumun bütün fertlerinin sağlık hizmetlerinden eşit, ulaşılabilir ve etkin bir şekilde faydalanmasını sağlamak üzere genel sağlık sigortasının alt yapısının oluşturulması amacıyla 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe konulduğu görülmekle, belirtilen amaca yönelik düzenlemeler getiren yukarıda yer verilen yasa kurallarının uygulanmasını sağlamak amacıyla yasada yer alan kurallara koşut hükümler içeren davaya konu yönetmeliğin iptali istenilen madde ve ibarelerinde dayandığı üst normlara, yönetmeliğin çıkarılış amacına ve kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmelik kurallarında hukuka ve dayanılan Yasa kurallarına aykırı bir yön bulunmadığından, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 07.10.2015 tarihinde davacı vekili Av. … geldiği, ‘nın vekili Av…..’nun geldiği, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava, 12.5.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 2. fıkrasının (f) bendinde geçen “.. İle 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar …” ibareleri ile (6). ve (7). fıkralarının, 49. maddesinin 3. fıkrasının ve 66. maddesinin 2. fıkrasının iptali ile dayanağı olan 5510 sayılı Yasa’nın 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ile 2. fıkrasının (f) bendinde geçen ”657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar” ibaresinin, 25. maddesinde geçen %60 oranının memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden, 41. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek ve davacının Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek davanın esasının incelenmesine geçildi.
Anayasanın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri belirtilmiş olup; uyuşmazlığın çözümü bakımından, Yönetmelikle yapılan düzenlemenin üst normlara ve hukuka uygun olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunuyla, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanların (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanların (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanların (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanların (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinin (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutulduğu, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamak suretiyle sosyal güvenlik sistemi yeniden yapılandırılırken; Anayasa’nın sosyal güvenlik görevini genel anlamı ile devletin genel görev ve sorumluluk alanı olarak tanımlamak ile yetinmediği, vatandaşların sağlık harcamaları yönünden sosyal güvenlik altına alınmasını ayrıca konu ederek, 56. maddesinde “Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir” hükmüyle özel bir atıfta bulunduğu dikkate alınarak, sağlık hizmetlerinin finansmanının Türkiye’de yaşayan herkes için (kamu görevlisi ayrımı yapmaksızın) eşit ve tek bir yapıya dönüştürülmesinin amaçlandığı; bu bağlamda, kişilerin ekonomik gücüne ve isteğine bakılmaksızın, ortaya çıkacak hastalık riskine karşı, toplumun bütün fertlerinin sağlık hizmetlerinden eşit, ulaşılabilir ve etkin bir şekilde faydalanmasını sağlayan genel sağlık sigortasının alt yapısının oluşturulduğu görülmektedir.
Diğer yandan, Yasa’nın 4. Maddesinin 1. Fıkrasının (c) bendinde, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından; Kamu idarelerinde; 1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar, 2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86’ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananların sigortalı sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun (bu davada ileri sürülen bazı maddelerde dahil) kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E:2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen iptal kararı üzerine de 5510 sayılı Kanunda yer alan memurlar ve diğer kamu görevlilerine ilişkin hususlar daha sonradan yasama organı tarafından yeniden düzenlenmiş; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal sigorta hükümleri ile getirilen hak ve yükümlülükleri ve sosyal sigorta işlemlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla da 12.5.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin yürürlüğe konulduğu anlaşılmıştır.
5510 sayılı Yasanın 107. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 12.5.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 1.maddesinde, Yönetmeliğin amacının; 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal sigorta hükümleri ile getirilen hak ve yükümlülükleri ve sosyal sigorta işlemlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu, 2. Maddesinde, Yönetmeliğin;1/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa tabi işyeri, işverenler, sigortalı, hak sahipleri ile diğer ilgili kişi ve kuruluşlar açısından, sosyal sigorta işlemlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları kapsadığı; 9. Maddesinin 2. fıkrasının (f) bendinde, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanların sigortalı sayılacağı, (6) fıkrasında, Kamu idarelerinde;a) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp, ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,b) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananların, Kanunun 4 üncü maddesi birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılacakları, (7). fıkrasında, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükümlerinin; kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanların, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il encümeninin seçimle gelen üyelerinin,bu kapsamda sigortalı iken aynı kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikalar ve konfederasyonlar ile sendika şubelerinin başkanlıkları ve yönetim kurullarına seçilenlerden aylıksız izne ayrılanların, Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silahlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulan adayların, Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerin hakkında da uygulanacağı, 49.maddesinin (3). fıkrasında, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalılardan; görevlerine devam etmekte olanların, çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği; görevlerinden ayrıldıktan sonra herhangi bir sigortalılık hâline tabi olmayanların, çalışma gücünün en az %60’ını kaybettiği; personel kanunlarına tabi olanların hastalıklarının kanunlarında tayin edilen sürelerden fazla devam ettiği, olmayanların ise hastalık sebebiyle malûl sayılmalarına esas alınacak hastalık süreleri hakkında kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun hastalık iznine ilişkin hükümleri uygulanmak suretiyle bu süreleri doldurdukları, Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı malûl sayılacağı hükme bağlanmış; 66. Maddesinin (2) . fıkrasında da, sigortalıların veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde Kanunun 82 nci maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın %32’si (Ek ibare:RG-16/6/2011-27966) (5), (i) bendi kapsamında borçlanılacak sürelere ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin ödenmiş olması halinde, genel sağlık sigortası primi ödenmiş bu sürelere ilişkin borçlanma tutarının % 20’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemelerinin şart olduğu, tahakkuk ettirilen borç tutarının, ilgiliye iadeli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, PTT alındısının ilgiliye teslim edildiği tarihin borcun tebliğ tarihi olduğu, bir ay içinde ödenen tutara isabet eden sürenin geçerli Sayılacağı, tebliğ edilen borcunu süresi içinde ödemeyenler ile kısmi ödeme yapanların kalan sürelerinin borçlandırılması için yeni başvuru şartının aranacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Davacı tarafından, memurlar ve kamu görevlilerine ilişkin konuların 5510 sayılı Kanun’da ve buna dayanılarak hazırlanan Yönetmelikte yer almaması gerektiği veya yer alsa bile ayrı bir başlık altında düzenlenmesi gerektiği, memurlar ve diğer kamu görevlilerine ilişkin düzenlemelerin ayrı bir mevzuatta ya da ayrı bir bölümde yer alması gerektiği , bu durumun da Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesine (sosyal güvenlik hakkını sağlamak), 10. maddesindeki eşitlik ilkesine (memurlar ve diğer kamu görevlilerinin farklı statüye tabi tutulması gerektiği) ve 128. maddesinde yer alan memurların yasayla düzenlenmesi gereken haklardan olmasına rağmen ayrı bir yasayla düzenlenmemesi yönleriyle iptali gerektiği iddia edilmiştir.
5510 sayılı Yasanın 107. Maddesine dayanılarak hazırlanan, sosyal sigorta hükümleri ile getirilen hak ve yükümlülükleri ve sosyal sigorta işlemlerine ilişkin usul ve esaslarının düzenlenmesi amacıyla, dava konusu Yönetmelik hazırlanıp, 12.5.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelikte, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal sigorta hükümleri ile getirilen hak ve yükümlülükleri ve sosyal sigorta işlemlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. 5510 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen maddelerine paralel düzenlemelere yer verilmiş olup; 5510 sayılı Kanun’un söz konusu maddelerinin iptal isteminin Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiği de göz önüne alındığında, bu haliyle dava konusu edilen düzenlemelerde dayanılan üst norma aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun olan davanın REDDİNE, aşağıda dökümü gösterilen … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya aidesine, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen …TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 48. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde temyiz yoluyla İdari Dava Daireleri Kuruluna başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 12/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.