Danıştay Kararı 15. Daire 2013/1409 E. 2017/545 K. 31.01.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/1409 E.  ,  2017/545 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/1409
Karar No : 2017/545

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin…. tarih ve E:….; K:…. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Taraflarca mahkeme kararının lehlerine olan kısımlarının hukuka uygun olduğu ileri sürülerek karşı tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından alacağını teminat almak üzere …. plakalı araç üzerine rehin konulmasına ilişkin Bornova 3. Noterliği’nce düzenlenen 21.04.2014 tarih ve 09804 yevmiye numaralı rehin sözleşmesinin, Antalya Trafik Şube Müdürlüğü’nce trafik siciline işlenmemesinden dolayı aracın üçüncü bir kişinin koydurduğu haciz nedeniyle satılması üzerine alacağını tahsil edememesinde idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla rehin alacağının karşılığı olarak 14.482,42 TL zarara uğradığından bahisle söz konusu zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesince; dava konusu olayda PTT Genel Müdürlüğü’nce rehin sözleşmesinin davalı idareye teslim edildiğinin ve davalı idarenin kayıtlarına girdiğinin sabit olduğu, idarece rehin şerhinin sicile işlenmediğinden aracın üçüncü bir kişinin koydurduğu haciz nedeniyle satılması sonucu davacının rehinli alacağını tahsil edememesinde idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, bununla birlikte idarenin sorumluluğu aracın satış bedeli ile sınırlı olduğu ve dava konusu aracın Antalya 5. İcra Müdürlüğü’nün 26.01.2006 tarih ve 2004/9651 sayılı icra satışıyla 2.800,00 bedelle satıldığı görüldüğünden, davacının tazminat isteminin kısmen kabulü ile 2.800,00 TL’nin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin tazminat isteminin ise reddi yolunda karar verilmiştir.
Taraflarca mahkeme kararının aleyhlerine olan kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasa’nın 125.maddesinin son fıkrasında; “İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 5. maddesinin b/9 bendinde; “Ülke çapında taşıtların ve sürücülerin sicillerini tutmak, bunlara ilişkin teknik ve hukukî değişiklikleri işlemek, işlettirmek, istatistiksel bilgileri toplamak ve değerlendirmek” Emniyet Genel Müdürlüğü trafik kuruluşlarının görev ve yetkileri arasında sayılmış olup, aynı maddenin son fıkrasında; ” “Sürücülere ait bilgilerde meydana gelebilecek değişiklikler ve araçlar üzerinde meydana gelebilecek teknik veya hukukî değişiklikler ile haciz, rehin, ihtiyatî tedbir ve belge iptali gibi kısıtlayıcı şerhlerin; elektronik ortamda tutulan siciller üzerine işlenilmesi ve kaldırılması işlemleri, bu değişiklik veya şerhlere karar veren yargı ve icra birimleri ile kamu kurum veya kuruluşları tarafından elektronik sistemle yapılabilir. Sürücü belgesi ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek bilgiler, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından ilgili kamu kurum veya kuruluşlarından elektronik sistemle temin edilebilir veya kanunlardaki istisnalar hariç olmak üzere bu amaçla sınırlı olarak paylaşılabilir. Bu fıkraya ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikte belirlenir.” kuralına yer verilmiştir.
Kamu idareleri, yapmakla yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi (hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi) durumunda, hizmet kusurundan doğan zararların idarece tazmini gerekeceği idare hukukunun yerleşik ilkelerindendir.
Öte yandan, idarenin, hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için tek başına hizmet kusurunun varlığı yeterli olmayıp, bunun yanında idari işlem veya eylemden bir zarar doğmuş olması ve idari eylem veya işlemle zarar arasında bir illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla zarar ile idari işlem veya eylem arasında bir bağın varlığı şart olup, ancak zarar doğuran işlem veya eylemin idareyle ilişkisinin kurulmasından sonra zararın tazmini yoluna gidilmesi mümkündür.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının alacağını teminat altına almak üzere borçluya ait …. plakalı araç üzerine rehin kurulmasına ilişkin Bornova 3. Noterliği’nin 21.04.2014 tarih ve 09804 yevmiye numaralı rehin sözleşmesinin düzenlendiği, borcun süresinde ödenmemesi üzerine davacı tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2005/801 sayılı dosyasında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, takibin devamı sırasında söz konusu aracın dava dışı üçüncü kişinin koydurduğu hacize istinaden …. İcra Müdürlüğü’nün 2004/9651 sayılı dosyasında icra satışıyla 2.800,00 TL bedelle …. Pet. Ür. İnş.Tur. Taş. San. ve Tic. A.Ş.’ye satıldığı ve bu şirket adına 07.12.2015 tarihinde tescil edildiğinin öğrenilmesi üzerine, davacı tarafından araç üzerine rehin konulmasına ilişkin noter sözleşmesinin idarece sicile işlenmemesi nedeniyle icra takibinden sonuç alamadığı ve aracın başka bir alacaklının koydurduğu haciz nedeniyle icra yoluyla satılması nedeniyle alacağını tahsil edememesinde idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla rehin alacağının karşılığı olarak 14.482,42 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; davacının rehin alacaklısı olduğu Bornova 3. Noterliği’nce düzenlenen 21.04.2004 tarih ve 09804 yevmiye numaralı rehin sözleşmesinin araç siciline işlenmemesi ve akabinde aracın üçüncü bir kişiye rehinsiz olarak icra yoluyla satışının yapılması nedeniyle davacının alacağını tahsil edemediği ve zarara uğradığı açıktır. Bununla birlikte söz konusu zarar hakkında idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için zararın idarenin eylem veya işleminden kaynaklandığının ortaya konulması, diğer bir ifadeyle rehin sözleşmesinin resmi kayıtlara göre idarece teslim alındığının ve buna rağmen sicile işlenmediğinin somut olarak saptanması gerekmektedir.
Olayda, rehin sözleşmesinin idareye teslimine ilişkin olarak; sözleşmenin noter tarafından posta yoluyla Antalya Trafik Şube Müdürlüğü’ne gönderildiği ve PTT Genel Müdürlüğü’nün 15.02.2006 tarihli yazısına göre de 06.05.2004 tarihinde polis memuru …. imza/parafına teslim edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
İdare tarafından ise anılan evrakın gelen-giden evrak kayıt defterinde kaydının bulunmadığı, dolayısıyla evrakın idareye teslim edilmediği iddia edilmektedir. Söz konusu evrakı PTT görevlisinden teslim aldığı iddia edilen polis memuru …. hakkında görevi ihmal suçu nedeniyle soruşturma izni verilmesi talebi hakkında, 01.05.2007 tarihli İl İdare Kurulu kararı ile; … rehin sözleşmesinin PTT görevlisince idareye teslim edildiğine dair evraktaki imza için Kriminal Polis Laboratuvarında yapılan incelemede imzanın ….’a ait olmadığının tespit edildiğinden, … ve iddia konusu ile ilgili Trafik Tescil Şube Müdürlüğü görevlilerin kusurlarının bulunmadığı anlaşıldığından görevi ihmal suçu nedeniyle soruşturma izni verilmemesine karar verildiği, Mahkemece ara karar ile polis memuru ….’a ait olduğu iddia edilen “imza/paraf”ın anılan kişinin el ürünü olup olmadığının Adli Tıp Kurumu’ndan sorulduğu, Adli Tıp Kurumu’nun incelemesi sonucu düzenlenen 07.02.2011 tarihli raporda; … inceleme konusu fotokopi belgede ….’a atfen atılı imza/parafın teşhise götürecek karakteristik materyal, önemli yazı ve tanı unsurunu içermeyen, basit tersimli, çizgisel tarzda bir imza olması nedeniyle aidiyetinin ve bu meyanda ….’ın el ürünü olup olmadığının tespit edilemediği belirtilmiştir.
Buna göre dosyada mevcut Kriminal Polis Laboratuvarı ve Adli Tıp Kurumu’nun raporları incelendiğinde; rehin sözleşmesinin idarece teslim alınmasına ilişkin evraktaki imza/parafın idare perseneline(…) ait olup olmadığının tespit edilemediği görülmektedir. Ayrıca idare tarafından gelen-giden evrak kayıt defterinde söz konusu rehin sözleşmesinin kaydına rastlanmadığından, dosyada mevcut belgelere göre idarenin tazmin yükümlülüğün başlayabilmesi için önşart olan rehin sözleşmesinin idarenin kayıtlarına girdiği ve buna rağmen sicile işlenmediği hususunun sabit olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda; somut olay kapsamında rehin sözleşmesinin idarenin resmi kayıtlarına girdiği hususunun hukuken kabul edilebilir somut bilgi belgelerle ortaya konulamadığından idarenin tazmin yükümlülüğün bulunmadığı sonucuna ulaşılmış olup, tazminat isteminin kısmen kabulü yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle …. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…; K:….sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.