Danıştay Kararı 15. Daire 2013/14052 E. 2018/6781 K. 09.10.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/14052 E.  ,  2018/6781 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/14052
Karar No : 2018/6781

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Çalıştığı iddia edilen kişilerin işten ayrıldığına dair herhangi bir bilgi, belge ya da ifade bulunmadığından, işten ayrılış bildirgelerinin verilmemiş olması nedeniyle verilen idari para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı düşünüldüğünden, Mahkeme kararının işten ayrılış bildirgelerine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıya ait işyerinde polis ekiplerince yapılan denetimde sigortasız işçi çalıştırıldığından bahisle, işe giriş, işten ayrılış ve aylık prim ve hizmet bildirgelerinin verilmemesi nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi gereğince verilen idari para cezası ile bu cezaya yapılan itirazın reddine dair Komisyon kararının iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacıya ait işyerinde Altındağ İlçe Emniyet Müdürlüğünce 18.04.2012 tarihinde yapılan denetim sırasında düzenlenen tutanakta masalarda bulunan bayanların konsamatrislik yaptıkları, masalarda müşterilerle oturdukları hususları tespit edildiğinden, fiilen çalışan ancak gerekli bildirimleri yapılmayan anılan çalışanlar nedeniyle davacı şirketin para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemlerde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Dava konusu işlemlerden, işe giriş bildirgeleri ile 2012 Nisan ayına ait aylık prim ve hizmet belgesinin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmı incelendiğinde; 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davalı idarenin bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Dava konusu işlemin, işten ayrılış bildirgelerinin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmına gelince;
Davacı işyerinde çalıştığı tutanakla tespit edilen işçilerin işten ayrıldığına dair herhangi bir bilgi, belge ya da ifade bulunmamaktadır.
Bu durumda, 17 işçinin işten ayrıldığı gerekçesiyle 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendi gereğince asgari ücretin onda biri tutarında verilen idari para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığından Mahkeme kararının bu kısmının bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacı itirazının kısmen kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının işten ayrılış bildirgelerinin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmının esasta oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla BOZULMASINA, davacının temyiz isteminin kısmen reddiyle Mahkeme kararının işe giriş bildirgeleri ile 2012 nisan ayına ait aylık prim ve hizmet belgesininin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmının oyçokluğuyla ONANMASINA, dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/10/2018 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacının işyerinde Emniyet güçleri tarafından yapılan denetimler sırasında tutulan 18.04.2012 tarihli tutanakta sadece ad-soyad ile kimlik numaralarının bulunduğu, kişilerin davacı işyerinde çalıştığına dair herhangi bir beyan bulunmadığı açıktır. Ayrıca tutanakta çalıştığı iddia edilen bayanların kan kartlarının bulunduğu belirtilmiş ise de bu kartların bir sureti tutanağa eklenmemiştir. Kişilerin “kan kartlarının” bulunması bu kişilerin konsomatris olarak çalıştığının göstergesi olmakla birlikte kişilerin çalıştığı yerler de bu kartlarda belirtilmektedir. Kan kartlarının içeriğinin dosya kapsamından anlaşılamaması ve tutanağın da yetersiz olması karşısında tutanakta belirtilen kişilerin çalışıp çalışmadığı veya hangi işverene bağlı olarak çalıştığı konusunun ispatlanamamıştır.
Bu itibarla davacı işyerinde çalıştıkları açıkça tespit edilemeyen kişiler için verilen idari para cezasının hukuka uygun olmadığından iptali gerekeceği düşüncesiyle Dairemizin, Mahkeme kararının işe giriş bildirgeleri ile 2012 Nisan ayına ait aylık prim ve hizmet belgesininin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle uygulanan idari para cezasına ilişkin kısmının onanmasına ilişkin çoğunluk kararına katılmıyorum.

GEREKÇEDE KARŞI OY (XX):
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinde memurların, hizmet sınıfı bakımından ayrıma tabi tutulduğu, polis memurlarının emniyet hizmetleri sınıfı içerisinde sayıldığı, denetim elemanlarının ise genel idare hizmetleri sınıfında yer aldığı ve müfettiş, kontrolör, denetmen, denetçi, kontrol memuru gibi ünvanlarla görev yaptığı, bu nedenle polis memurlarının kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanları arasında yer almadığı, 5510 sayılı Kanun’un 59/7 maddesinde ise kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarınca yapılan denetimlerde elde edilen tespitlere göre davalı idareye yapılan bildirimlerin esas alınarak işlem yapılacağı açık şekilde belirtilmiş olduğundan, davalı idarece destekleyici herhangi bir denetim yapılmaksızın, emniyet görevlilerince yapılan denetimlerde elde edilen tespitlere göre doğrudan idari para cezası verilmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptali isteminin reddine ilişkin Mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.