Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2013/14033 E. , 2017/3220 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/14033
Karar No : 2017/3220
Davacı :
Vekilleri : – Av.
Davalılar : 1-
Vekili : Hukuk Müşaviri – Aynı yerde
2-
Vekili : Hukuk Müşaviri – Aynı yerde
3-
Vekilleri : Av. – Av.- Aynı yerde
Davanın Özeti : Davacının silah taşıma ruhsatının yenilenmesi talebinin reddine ilişkin 16.04.2013 tarihli işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 91/1779 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrasının; hukuka ve kamu yararına aykırı olduğu, Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamasının devam ettiği, ancak ceza davasının çok sanıklı olduğu, bu nedenle yargılamanın sonlanmasının uzun zaman alacağı, belirli suçlardan kesinleşmiş mahkumiyetin silah ruhsatı almaya engel olduğu, mesleği sebebiyle üçüncü kişiler ve müvekkilleri ile olumsuzluklar yaşandığı, can güvenliğinin üstün olduğu ileri sürülerek iptali istenillmektedir.
Davalı ‘ın Savunmasının Özeti : 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinin 5. bendinde Bakanlar Kurulu’na verilen yetki kapsamında Yönetmeliğin düzenlendiği, kanun koyucunun idarenin her faaliyetini tüm ayrıntılarıyla düzenlemesinin mümkün olmadığı, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda idarenin düzenleme yetkisi kapsamında kurallar belirlendiği, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı ‘nın Savunmasının Özeti: Anayasa’da silah ruhsatı almanın temel hak ve ödevler arasında sayılmadığı, davacı için de silah ruhsatı almanın temel hak olmadığı, ancak mevzuatta aranan koşulları yerine getirmesi halinde mümkün olduğu, silah ruhsatı verilmesine engel teşkil eden bir suçtan dolayı yargılaması devam edenlerin taleplerinin bekletilmesinin hem talep sahibi hem de diğer kişilerin güvenliği açısından zorunlu olduğu, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı ‘nin Savunmasının Özeti: Davacının yargılamasının Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ettiğinin ilgili Mahkemenin 11.04.2013 tarihli yazısı ile tespit edildiği, bu tespit üzerine Yönetmeliğin dava konusu 16. maddesinin 4. fıkrası kapsamında işlem tesis edildiği, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrasında ve bu madde uyarınca tesis edilen bireysel işlemde kamu yararına ve hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; Davacının silah bulundurma ruhsatının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddedilerek silahının emanete alınmasına ilişkin 16.04.2013 tarihli işlemi ile dayanak 91/1779 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Dİğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin 16. maddesinin 4.fıkrasında yer alan “Bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemleri, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur. Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emanete alınır.” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
6136 sayılı Ateşli Silahlar Ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş olup; 5. bendinde, “Bakanlar Kurulunca Çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikası alanların” da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri açıklanmış; maddenin devamında “Silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esaslar Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir Yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almıştır. Aynı maddenin son bölümünde ise, “ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara; affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmez.” hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenler ile taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler belirlenerek, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir.
Söz konusu maddenin uygulanmasına ilişkin olarak 91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren ve davaya konu edilen Yönetmeliğin 16. maddesinde, silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış; anılan maddenin iptali istenilen 4. fıkrasında da, bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı, yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı hükme bağlanmıştır.
Belirtilen mevzuatın birlikte değerlendirilmesinden; 6136 sayılı Kanun’un, silah ruhsatı verilmesini engelleyen hususların yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna verdiği yetki çerçevesinde, kamu güvenliğinin sağlanması, ruhsatı bulunan veya ruhsat verilecek kişinin suç işleme eğiliminin önlenmesi ve suç şüphesinden uzak olması amacıyla, yargılamaları süren şahıslara yönelik olarak yargılama sonuçlanıncaya kadar, Yasanın ve Yönetmeliğin belirlediği ceza ile cezalandırılma olasılığı bulunanlara özgü olarak getirilen ön tedbirde ve bu konuda idarenin Yönetmelikle düzenleme yapmasında, 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık bulunmadığı gibi, esasen silah ruhsatı almanın herkese tanınmış bir hak olarak kabulüne de imkan bulunmamaktadır.
Bu itibarla, 6136 sayılı Kanun’a uygun olarak düzenlendiği anlaşılan iptali istenen Yönetmelik hükmünde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu bireysel işlemin iptali istemine gelince;
Dosyanın incelenmesinden; davacının silah taşıma ruhsatının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun, “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama ve zimmet ” suçlarından dolayı hakkında … 11. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığının anlaşıldığından bahisle dava konusu işlemle reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının, Yönetmeliğin 16/d maddesinde sayılan suçlardan dolayı yargılanmasının devam ettiğinin anlaşılması karşısında, Yönetmeliğin dava konusu hükmü esas alınmak suretiyle tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, duruşma için taraflara önceden bildirilen 07.06.2017 tarihinde davacıyı temsilen Av. ‘ın; davalı ‘nı temsilen Hukuk Müşaviri ‘nın ve davalı ‘ni temsilen Av. ‘ın geldiği, davalı temsilcisinin gelmediği, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra gelen tarafa son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının silah taşıma ruhsatının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddedilerek silah ruhsat işlemlerinin durdurulması ve silahının emanete alınmasına ilişkin 16.04.2013 tarihli işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş, beşinci bendinde, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde
bulundurabilecekleri açıklanmış, maddenin devamında silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve
esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü yer almıştır. Aynı maddenin 23.01.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun’un 154. maddesi ile değişik son fıkrasında ise ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı 6 aydan fazla hapis cezasına mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma veya
bulundurma izni verilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla suç işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in davaya konu edilen 16. maddesinde; silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış, bu kapsamda maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde, taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlara ateşli silah taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, verilmiş ruhsatların iptal edileceği aynı maddenin ikinci fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d),… bentleri kapsamına girenlere affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı, dördüncü fıkrasında ise; bu madde kapsamında sayılan fiilerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının silah taşıma ruhsatının yenilenmesi istemiyle idareye başvurduğu, ruhsat yenileme işlemlerine esas olmak üzere yapılan tahkikatta davacının hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama ve zimmet” suçlarından dolayı dava açıldığı ve davanın … 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … sayılı dosyasında derdest olduğunun tespit edildiği, bu tespit üzerine 91/1779 sayılı Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrası uyarınca 16.04.2013 tarihli işlemi ile davacının talebi reddedilerek ruhsat yenileme işlemlerinin hakkındaki ceza yargılaması kesinleşinceye kadar durdurulması ve silahının emanete alınmasına yönelik karar verildiği, davacı tarafından bu işlemin ve dayanağı yönetmelik maddesinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 16. maddesinin 4. fıkrasındaki “Bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılaması devam eden şahıslara ruhsat verilme ve yenileme işlemleri yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur. Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emanete alınır.” hükmünün iptaline ilişkin kısmı incelendiğinde,
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak Kanunla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olmakla birlikte, silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış temel bir hak ve özgürlük olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Diğer yandan; 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri sayılmış olup, ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği belirtilerek genel bir sınırlama getirilmiş ve Kanun’un 7. maddesinde sayılanlar dışında kalanlara silah ruhsatı verilebilmesi için
valiliklere takdir yetkisi verilmiştir. İdarelere tanınan takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bu yetkiyi kullanan kamu görevlileri kamu yararı ve hizmetin gereği olarak değerlendirme yapmak zorundadırlar. Ayrıca valilere tanınan takdir yetkisinin Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılacak düzenleyici işlemlerle objektif bazı esaslara bağlanması da mümkündür.
Bu durumda, Kanun’un 7. maddesiyle verilen yetkisini kullanan Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan yönetmelikle bazı hususi durumlar yönünden valilerin takdir yetkisinin sınırlandırılması eşitlik ve objektiflik ilkelerinin sağlanması açısından hukuka uygun bulunmaktadır.
Silah taşımanın ya da bulundurmanın gerek kişinin kendisi, gerekse toplum için taşıdığı riskler göz önünde bulundurulduğunda, kamu güvenliğinin sağlanması ve kendisine ruhsat verilecek kişinin suç şüphesinden uzak olması amacıyla, yargılamaları süren dolayısıyla cezalandırılma ihtimali bulunan şahıslara yönelik olarak dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasıyla getirilen ön tedbirde, hukukun genel ilkelerine ve 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık görülmemiştir.
Davanın, davacının silah taşıma ruhsatının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddedilerek silah ruhsat işlemlerinin durdurulması ve silahının emanete alınmasına ilişkin 16.04.2013 tarihli işlemin iptaline ilişkin istemi incelendiğinde ise;
Yukarıda aktarıldığı üzere hukuka uygunluğu tespit edilen Yönetmeliğin dava konusu 16. maddesinde sayılan suçlardan biri nedeniyle davacının yargılamasının devam ettiği, bu sebeple anılan maddenin 4. fıkrası uyarınca yargı kararı kesinleşene dek davacıya ait silahın emanete alındığı ve silah taşıma ruhsatına ilişkin işlemlerin durdurulduğu görülmektedir.
Bu durumda, Yönetmeliğin 16.maddesinin 4. fıkrası uyarınca tesis edilen dava konusu 16.04.2013 tarihli Valilik işleminde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı tarafından; … Özel Yetkilli 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması üzerine dosyayı inceleyen … 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve …1 sayılı kararı ile beraatine karar verildiği ileri sürülmüş ise de anılan kararın temyiz edildiği ve … 5. Ceza Dairesi’nin …sayılı dosyasında yer aldığı, temyiz incelemesi hakkında henüz karar verilmediği bir başka ifadeyle yargı kararının kesinleşmediği görüldüğünden beraat kararının dava konusu bireysel işlemi sakatlar nitelikte olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL duruşmalı vekâlet ücretinden …-TL’nin duruşmaya katılan ‘na ve ‘ne, …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ‘a verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz isteminde bulunulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 07/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.