Danıştay Kararı 15. Daire 2013/13597 E. 2016/2735 K. 21.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/13597 E.  ,  2016/2735 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/13597
Karar No : 2016/2735

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalı bulunan …. plakalı aracın, 15.12.2008 tarihinde Hacettepe-Çankaya-Toluntaş Mahallesi kavşağı yakınında seyir halinde iken yolun buzlu olmasından dolayı kayarak çok taraflı meydana gelen hasarlı trafik kazası sonucu aracın uğradığı ileri sürülen hasarın karşılığı olarak sigortalıya ödenen 8.900,00- TL hasar bedelinin davalı idareden tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, ….. İdare Mahkemesi’nce; geceden yağan kırağı ve rüzgarın etkisiyle meydana gelen buzlanmanın hasarlı trafik kazasına sebep olmakla birlikte zararın sadece hizmet kusurundan kaynaklandığına ve sigortalının kazanın medana gelmesinde herhangi bir ihmal veya kusurunun bulunmadığına dair bir tespit yaptırılmadığından söz konusu buzlanmadan meydana gelen kaza yalnız davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı ileri sürülerek davacı sigorta şirketi tarafından hüküm altına alınması istenen 8.900.00- TL maddi tazminatın kubulüne hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, davacı trafından hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

Tazminat isteminin gerekçesini oluşturan ve 15.12.2008 tarihinde meydana gelen zincirleme trafik kazası sonucu düzenlenen tutanakta; araçların kavşağa yaklaşırken hızlarını azaltmaya çalıştıkları, bu esnada frene basmaları nedeniyle kaydıkları belirtilmektedir. Bu kaymanın sebebi ise, tutanakta belirtildiği üzere, gece meydana gelen buzlanmadır.
Yine, anılan tutanaktan araç sürücülerinin alkol muayenelerinin yapıldığı ve alkol almadıklarının tespit edildiği görülmektedir.
Tutanakta sürücüler asli veya tali olarak kusurlu bulunmamışlardır. Söz konusu tutanakta sonuç olarak, davalı İdarenin 2918 sayılı Kanunun 10/b-1 maddesindeki kuralı ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.
Davacı şirket, sigortalıya ödediği hasar bedelinin davalı idareden tahsilini teminen görülmekte olan davayı açmıştır.
Davalı İdare, trafik düzeni için gerekli bakım ve hizmetin periyodik olarak yapıldığını, sürücünün aşırı hızlı araba kullandığını ve asli kusurlu olduğunu ileri sürmektedir.
Dosyada, olaya ilişkin tek belge, trafik kaza tutanağıdır. Bu tutanaktaki değerlendirmeyi geçersiz kılacak başkaca bilirkişi raporu veya sair belge dosyada bulunmamaktadır.
Hal böyle olmasına rağmen, yerel mahkeme, davalı idarenin savunmasına itibar ederek, sürücünün sorumluluğunu ortadan kaldıran tedbirleri aldığına ilişkin tespitin bulunmaması gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Uyuşmazlığın çözümünü sağlayacak tek delil olan trafik kaza raporundaki yukarıda açıklanan tespitler dikkate alınmaksızın, davalı idare savunması esas alınarak ve sürücünün kusurunun bulunmadığına ilişkin bir tespit yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğrultusunda verilen karar, adil yargılama ilkesini ihlal etmektedir.
Bu nedenle, yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.