Danıştay Kararı 15. Daire 2013/1343 E. 2016/545 K. 03.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/1343 E.  ,  2016/545 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/1343
Karar No : 2016/545

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : …. 1. İdare Mahkemesi’nin …. günlü, … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacının noter satış sözleşmesi ile satın aldığı araç üzerine haciz ve tedbirlerin kaldırılması ile bundan böyle kayıt üzerinde davacı ile ilgili olmaması halinde işlem yapılmaması ve talep halinde davacı adına tescil işlemi yapılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Emniyet Müdürlüğünün 22/04/2010 tarih ve 009101 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… 1. İdare Mahkemesi’nce, davacının 28/09/1999 tarihli noter satış sözleşmesi ile satın aldığı araç hakkında beş kez aracın davacı adına tescilinde sakınca olmadığı bildirilmesine rağmen, davacının tescili talep etmeyerek yükümlülüğünü yerine getirmediği, aracın eski sahibinin borçlarından dolayı icra müdürlüklerince konulan haciz ve takiplere karşı yargısal yoldan itirazda bulunulması gerektiği, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine, aracın talep halinde adına tescil işlemi yapılması istemi yönünden ise henüz ortada konuya ilişkin yerine getirilebilir bir irade beyanı, kesin ve yürütülebilir nitelikte bir işlem olmadığı gerekçesiyle davanın bu kısmının incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından davayı reddeden anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
İşlem tarihinde yürürlükte bulunan 25.05.1997 tarih ve 22999 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4262 sayılı Kanun ile değişen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20. maddesinin (d) bendinde; tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin, aracın motorlu taşıtlar vergisi borcu bulunmadığına dair belgenin ibrazı halinde araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterlerce yapılacağı, bu satışın, noterlerce tescil belgesine tarih konularak ve tasdik edilmek suretiyle işleneceği, ayrıca, tescil edilmiş araçların satış ve devir işlemleri noterler tarafından siciline işlenmek üzere işlemin tamamlanmasını müteakip en geç onbeş iş günü içinde ilgili tescil kuruluşu ile vergi dairesi müdürlüğüne bildirileceği, noterlerin vergi dairesi müdürlüklerine satış işlemlerini bildirmesi üzerine intikal eden araçların vergi kayıtlan, satış
sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca önceki malikin vergi mükellefiyetine son verileceği, ayrıca, yeni malik adına vergi mükellefiyeti tesis edileceği, tescil sürelerini geçirdiği tespit edilen araçların trafikten men edileceği, aracın trafikten men edildiği yer tescil kuruluşunda, aracın alıcı adına tescil işlemleri yaptırılacağı, bu süre içinde araçta veya taşınan yükte meydana gelecek zararların, yeni araç sahibine ait olduğu ve noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersiz olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından .. plakalı aracın 28.09.2012 tarihinde noter satış sözleşmesi ile satın alındığı, aracın kayıtlı olduğu Eskişehir Emniyet Müdürlüğü tarafından, aracın kaydının talep edildiği … Emniyet Müdürlüğü’ne aracın tescilinde sakınca olmadığının bildirildiği, ancak aracın davacı adına tescil edilmediği, 2006 yılından itibaren eski malikin borçları nedeniyle araç üzerine haciz ve tedbirlerin konulduğu, bunun üzerine davacının davalı idareye başvurduğu anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra İflas Kanununun 86. maddesinde; borçlunun, alacaklının muvafakati ve icra memurunun müsaadesi alınmaksızın mahcuz taşınır mallarda tasarruf edemeyeceği, haczi koyan memur hilafına hareketin cezai mesuliyeti müstelzim olduğunu borçluya ihtar edeceği, haczedilmiş olan taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine dayanarak iyi niyetle iktisabettiği hakların saklı olduğu, iyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın iktisabettiği, hakların, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlal ettiği nispette batıl olduğu hükmü yer almaktadır.
Olayda; davacı, aracı noter satış sözleşmesi ile satın aldıktan sonra 2004 sayılı Kanun kapsamında araca haciz şerhlerinin konulduğu, aracın kayıtlı olduğu emniyet müdürlüğü tarafından aracın davacı adına tescilinde sakınca bulunmadığını muhtelif tarihlerde bildirmesine rağmen ilgili emniyet müdürlüğünce tescilin yapılmadığı görülmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden; hacizli bir aracın satışının yasaklanmadığı, ancak haciz koyduran alacaklıların korunması amacıyla aracın hacizli olarak satılabileceği, dava konusu olayda davacının aracı aldığı tarihten sonra eski malik adına konulan şerhlerin tescile engel olmayacağı, davacının tescili talep ettiği tarih itibariyle araç üzerindeki hacizlerle birlikte trafik tescil kaydının yapılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Ayrıca araç adına hacizli olarak tescil edilecek davacının, söz konusu araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerini adli yargı yerinde ileri sürebileceği de tabiidir.

Bu durumda İdare Mahkemesince, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … 1. İdare Mahkemesi’nin … günlü, … sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :
Temyize konu Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum