Danıştay Kararı 15. Daire 2013/13417 E. 2016/939 K. 16.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/13417 E.  ,  2016/939 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/13417
Karar No : 2016/939

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : …2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddinin gerektiği savunulmuştur.
Düşüncesi :Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, gereği görüşüldü:
Dava; davacının noter satış sözleşmesiyle satın aldığı … plakalı aracın, araç üzerindeki mevcut haciz şerhleriyle birlikte adına tescil edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 17.04.2012 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…2. İdare Mahkemesi’nce; davacının 17.08.2008 tarihinde noter satış sözleşmesiyle satın aldığı araç üzerinde birçok haciz şerhinin bulunduğu, haciz alacaklılarının muvafakati ve icra müdürlüğünün izni olmadan tescil işleminin yapılmasının mümkün olmadığından davacının tescil istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 24.12.2009 tarih ve 5942 sayılı Kanun ile değiştirilen ” Araçların satış, devir ve tescili ile bu işlemlerle ilgili yetki ve sorumluluk ” başlıklı 20. maddesinin (d) bendinde; tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılacağı, noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olduğu, satış ve devir işleminin siciline işlenmek üzere üç işgünü içerisinde ilgili trafik tescil kuruluşu ile vergi dairesine bildirileceği, bu bildirimle birlikte alıcı adına trafik tescil işlemi gerçekleşmiş sayılacağı, satış ve devir tarihi itibariyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca eski malikin vergi mükellefiyeti sona ereceği ve yeni malikin vergi mükellefiyetinin başlayacağı … hükümlerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının …plakalı aracı 17.10.2008 tarihinde noter satış sözleşmesi ile satın aldığı, araç üzerine bu tarihten sonra eski malikin borçları nedeniyle bir çok haciz konulduğu, davacı tarafından 23.03.2012 tarihinde araç üzerinde bulunan mevcut hacizlerle birlikte aracın adına tescilin yapılmasının talep edildiği, idarece bu talebin haciz alacaklısının muvafakati ve icra memurunun izni olmadan tescilin yapılamayacağı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra İflas Kanununun 86. maddesinde; borçlunun, alacaklının muvafakati ve icra memurunun müsaadesi alınmaksızın mahcuz taşınır mallarda tasarruf edemeyeceği, haczi koyan memur hilafına hareketin cezai mesuliyeti müstelzim olduğunu borçluya ihtar edeceği, haczedilmiş olan taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine dayanarak iyi niyetle iktisabettiği hakların saklı olduğu, iyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın iktisabettiği, hakların, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlal ettiği nispette batıl olduğu hükmü yer almaktadır.
Olayda; davacının aracı noter satış sözleşmesi ile satın aldıktan sonra 2004 sayılı Kanun kapsamında eski malikin borçları nedeniyle ilki 17.10.2008 tarihinde olmak üzere bir çok haciz şerhinin işlendiği, davacının bu hacizlerden bazılarını icra mahkemelerinde istihkak iddiası ileri sürerek kaldırdığı, idarece araç üzerinde halihazırda bulunun haciz şerhleri nedeniyle aracın davacı adına tescilinin yapılmadığı görülmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuatın değerlendirilmesinden; hacizli bir aracın satışının yasaklanmadığı, ancak haciz koyduran alacaklıların korunması amacıyla aracın hacizli olarak satılabileceği ve buna bağlı olarak haciz şerhleriyle birlikte tescil edilebileceği, dava konusu olayda da davacının aracı aldığı tarihten sonra araç üzerine eski malik adına işlenen haciz şerhlerinin tescile engel olmayacağı, davacının tescili talep ettiği tarih itibariyle araç üzerindeki hacizlerle birlikte trafik tescil kaydının yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca araç adına hacizli olarak tescil edilecek davacının, söz konusu araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına ilişkin taleplerini adli yargı merciilerinde ileri sürebileceği de açıktır.
Bu durumda; dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulü ile …2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.