Danıştay Kararı 15. Daire 2013/13091 E. 2016/214 K. 25.01.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/13091 E.  ,  2016/214 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/13091
Karar No : 2016/214

Davacı :
Vekili :

Davalılar : 1-
2-
Vekill :
Davanın Özeti : 10.11.2011 tarihli ve 28108 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Karar’da Değişiklik Yapılması Hakkında Karar”ın 1. maddesi ile aynı Karar’ın 2. maddesinde yer alan “5 iş günü” ibaresinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir
Savunmaların Özeti : İlaç piyasalarının işleyişinin diğer piyasalardan farklılık arzettiği, piyasa aksamaları ve ilaç harcamalarındaki hızlı artış nedeniyle bu piyasaların denetime tabi tutulduğu, hastaların fiyat ayarlamalarından sonra ilaca en kısa sürede ulaşmasını sağlamak için Bakanlığın bu alana müdahale yetkisinin bulunulduğu, İlaç fiyatlarındaki düşüşler neticesinde hastaların ilaca en kısa sürede ulaşmasını temin için sürenin kısa tutulduğu ve fiyat değişiklikleri sonucu hastaya ilacı ulaştıran eczanelerin stok zararlarının karşılanmasına yönelik tedbirlerin alındığı, bu nedenle dava konusu düzenlemede hukuka aykırı bir yön bulunmadığı savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Dava konusu düzenlemenin hukuka uygun olduğu davanın reddi yönünde karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : nın, piyasaya arzedilen ilaçların fiyatlarının belirlenmesi ve ekonomik göstergeler, ilaç tüketimi ve bulunabilirliği gibi unsurları gözeterek piyasada mevcut ilaç fiyatlarının da düzenlenmesi konusunda yetkisi olduğu gibi bu kapsamda son yıllarda ilaç tüketimindeki artışlarda gözönünde bulundurulduğunda, devletin sağlık harcamalarının sürdürülebilirliği açısından bir sistem dahilinde fiyatların kontrol edilmesinde ve maksimum fiyat, pazarlık sonucu fiyat, uluslararası kıyaslamalı fiyat veya-fiyat indirme ve dondurma gibi tedbirlerin alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından dava konusu kararın 1.maddesinin iptali isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Ancak, anılan kararla verilen sürenin stokların tüketilmesi bir yana bir kısmının eritilmesi için bile son derece yetersiz olduğu, önceki kararda verilmiş olan 45 günlük sürenin bu kadar düşürülmesinin makul bir izahının bulunmadığı, hayatın olağan akışına da aykırı düşen bu sürenin etkin bir çözüm olmaktan uzak olduğu, bu düzenlemeye çare olarak getirilen; “eczanelerin stok zararını firmaların karşılayacağı…” şeklindeki tedbirin de temenniden ibaret kaldığı, firmalara düzenlemeye uymadıkları takdirde herhangi bir yaptırım öngörülmediği anlaşıldığından dava konusu kararın 2.maddesinde yer alan “5 işgünü” ibaresinin ise iptali gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; 10.11.2011 tarihli ve 28108 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Karar’da Değişiklik Yapılması Hakkında Karar”ın 1. maddesinde yer alan; ”(2) Halen piyasada satışta olan, nca onaylanmış fiyatı bulunan veya ilk defa fiyat müracaatı yapılan ürünlerden; orijinal ürünlerin “depocuya satış fiyatı” jenerikleri piyasaya çıkıncaya kadar referans fiyatı geçemez; jeneriği piyasaya verilen orijinal ürünün “depocuya satış fiyatı” veri tabanında kayıtlı referans fiyatın en fazla % 60’ıdır; orijinali ülkemizde bulunmayan ürünlerin depocuya satış fiyatı veri tabanında kayıtlı referans fiyatının % 60’ıdır; ilk jenerikten itibaren tüm jenerik ürünlere de orijinal ürüne ait referans fiyatın en fazla % 60’ı kadar “depocuya satış fiyatı” verilebilir. İlk jenerik ile birlikte nca belirlenen fiyat sonrası oluşacak referans fiyat düşmeleri % 60’lık sınırın altına ininceye kadar “depocuya satış fiyatı”na yansıtılmaz. Referans fiyat % 60 sınırının altına indiğinde ise yeni referans fiyatın % 100’üne kadar “depocuya satış fiyatı” alınabilir; bu usul jenerik ürünler için de aynı şekilde uygulanır. Jenerik ürünlerin depocuya satış fiyatı orijinal ürünlerin referans olarak tespit edilen depocuya satış fiyatından yüksek olamaz. Depocuya satış fiyatı 6,79 TL’nin üzerinde olan 20 yıllık orijinal ürünlerin fiyatları referans fiyatın en fazla % 80’i kadar olabilir; bu ürünlerin jeneriklerinin fiyatı orijinal ürünün referans olarak tespit edilen depocuya satış fiyatını geçemez. Ürünlerin depocuya satış fiyatlarının belirlenmesinde İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü fiyat listesinde kayıtlı güncel referans fiyatlar kullanılır. Söz konusu fiyat listesinde depocuya satış fiyatı 6,79 TL’nin üzerinde olan 20 yıllık ürünlerin referans fiyatları bulunmadığı takdirde mevcut depocuya satış fiyatları referans fiyat olarak kullanılır. “Hastane ambalajlı ürünler” için, ürünün perakende satışta olan diğer ambalajlarından, birim fiyatı en ucuz olanın en az % 10 altında birim fiyatı olacak şekilde perakende satış fiyatı belirlenir.”
“(4) Birinci fıkraya istinaden yeni referans ülkelerin belirlenmesi durumunda, piyasada mevcut olan ya da onaylanmış fiyatı bulunan bütün ürünler için yeniden beyanname verilir. Referans fiyatları bu ülkelerden etkilenen ürünlerin depocuya satış fiyatlarının referans fiyatın en fazla % 60’ı dikkate alınarak yeniden belirlenmesinde Fiyat Değerlendirme Komisyonu yetkilidir. Fiyatı orijinal ürünlerin referans fiyatına göre veya orijinal ürün ülkemizde bulunmadığı için referans sistemine göre belirlenen jenerik ürünler için de aynı uygulama geçerlidir.” düzenlemesine ile aynı Kararın 2. maddesinde yer alan ”(3) İlaçların fiyatlarında ancak Fiyat Değerlendirme Komisyonunca belirlenecek oranlarda artış yapılabilir. Fiyat listesinde yapılacak değişiklikler, yayımlandığı tarihten 5 iş günü sonra uygulanmaya başlanır. Ancak, fiyat listesine ilave edilen yeni ürünler için bu süre beklenilmez. Depocuya satış fiyatı belirlenirken referans fiyata uygulanan oranların düşüşü nedeniyle eczane stoklarında meydana gelebilecek stok zararları, firmalar tarafından ecza depolarına, depolar tarafından da eczanelere ödenir. Bu kapsamda yapılacak işlemlerde, eczacılar tarafından İlaç Takip Sistemine yapılan bildirimler esas alınır. Fiyat Değerlendirme Komisyonu kararı sonucu yapılan fiyat artışları söz konusu olduğunda, firmaların talebi halinde firmanın kendi ilaçlarına ait eczane stok bilgileri İlaç Takip Sistemi aracılığı ile ilgili firmayla paylaşılır. Firmaların kendi istekleriyle yapılan fiyat düşüşlerinde ise, eczane stoklarında oluşacak kayıpların telafi edileceğinin ilgili firma tarafından taahhüt edilmesi kaydıyla bu süre beklenilmeyebilir. Komisyonun sekretarya hizmetleri tarafından yürütülür.” düzenlemesindeki “5 iş günü ” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu Kararı hazırlama ve yürürlüğe koyma konusunda, davalı idarelerin yetkisinin bulunup bulunmadığının öncelikle irdelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlığın çözümü için genel olarak idarenin düzenleme yetkisinin kapsamı ve bu bağlamda idarenin özerk ve türev düzenleme yetkisi üzerinde durulmalıdır.
Anayasa’nın 8. maddesinde “yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa’ya, kanunlara uygun olarak yerine getirilir.”, 113. maddesinin birinci fıkrasında “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması görevleri, yetkileri ve teşkilatı kanunla düzenlenir”, 115. maddesinde “Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabilir. Tüzükler, Cumhurbaşkanınca imzalanır ve kanunlar gibi yayımlanır.” , 124. maddesinde “, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler. Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanacağı kanunda belirtilir.” ve 107. maddesinde “Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin kuruluşu, teşkilat ve çalışma esasları, personel atama işlemleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir.” yolunda yer alan hükümler idarenin özerk ve türev düzenleme yetkisinin Anayasal dayanağını oluşturmaktadır.
Anayasa’nın 8. maddesinin yürütmeyi aynı zamanda “yetki” olarak da tanımlamış olması idarenin düzenleme yetkisinin niteliği üzerinde duraksama yaratmışsa da, özerk düzenleme yetkisinin sadece Anayasa’nın 107. maddesinde öngörülen istisnai duruma ilişkin bulunduğu, idarenin düzenleme yetkisinin aslında ikincil, türev nitelikte olduğu hususunda bugün için bir duraksama bulunmamaktadır. Anayasa’ya göre idare düzenleme yetkisini yasalar çerçevesinde ve yasalara uygun olarak kullanmak zorundadır.
Başka bir deyişle, “İdare Hukuku”nda “yetki” kavramı, idareye, Anayasa ve yasalarla tanınmış olan karar alma gücünü ifade etmektedir. Bu yönüyle idari işlemin en temel unsurunu oluşturan “yetki”, yasayla hangi makama verilmiş ise ancak onun tarafından kullanılabilir. İdare Hukukunda “yetkisizlik kural, yetkili olma istisna”dır. Bu istisna ise, yetkinin, yalnızca yasayla gösterilen hallerde ve yine yasayla gösterilen idari merciler tarafından kullanılmasıdır.
Öte yandan Anayasa’nın 123. maddesi uyarınca kuruluş ve görevleri yasayla düzenlenmek durumunda olan idarenin kendi düzenleme yetkisi de yasalarla sınırlı olduğundan, yetki kuralları genişletici yoruma tabi tutulamaz.
1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununun 4348 Sayılı Kanununun 1 inci maddesiyle değişik 6 ncı maddesinde; “5 inci maddede zikredilen şartlar dahilinde yapılacak müstahzarların müsaadesini almak için evvelemirde bir istida ile Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine müracat olunur. Bu istida ile beraber müstahzarlardan beş numune ve cinsi ve miktarı sarih olarak tayin edilmiş olmak şartıyla müstahzarları terkip eden maddeleri bildirir tasdikli bir formül ve müstahzarın ambalajına mahsus kap ve saire ve tarifname numune ve suretleri gönderilir ve müstahzarın toptan ve perakende satış fiyatları da bildirilir.” denildikten sonra 7 nci maddesinde, “6. maddede yazılı istida ve numuneler Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince tetkik ve tahlil edilerek aşağıda yazılı şartların mevcudiyeti halinde izin verilmesine müteallik muamele yapılır.
…………
F) Fiyatının muvafık ve isminin uygun bulunması
……..
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti piyasa icaplarına göre müstahzar fiyatlarının tadilini istiyebilir.” kurallarına yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 23. maddesinde ise, “Bu Kanunun ahkâmını icraya, Adliye, Maliye, Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekilleri memurdur” hükmü düzenlenmiştir.
Dava konusu Kararın tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 663 sayılı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 inci maddesinin (d) bendinde; ”Sağlık hizmetlerinde kullanılan ilaçlar, özel ürünler, ulusal ve uluslararası kontrole tâbi maddeler, ilaç üretiminde kullanılan etken ve yardımcı maddeler, kozmetikler ve tıbbî cihazların güvenli ve kaliteli bir şekilde piyasada bulunması, halka ulaştırılması ve fiyatlarının belirlenmesi” konusu ‘nın görevleri arasında sayılmış; aynı maddenin 4 üncü fıkrasında ise “İlaç fiyatlarının belirlenmesine ilişkin usûl ve esaslar Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 3 üncü maddesinde de; sağlık hizmetleri ile ilgili temel esaslar sayılmış, (k) bendinde, koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin ve kalitesinin teşvik ve teminin esas olduğu, her türlü müstahzar, terkip, madde, malzeme, farmakope mamülleri, kozmetikler ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin amaç dışı kullanılmak suretiyle fizik ve psişik bağımlılık yapan veya yapma ihtimali bulunan madde, ilaç, aşı serum ve benzeri biyolojik maddeler ile diğer terkiplerin kontroluna, murakabesine ve bunların yurt içinde ve yurt dışında ücret karşılığı kalite kontrollerini yaptırmaya, özel mevzuata göre ruhsatlandırma, izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.
Bazı maddeleri dava konusu edilen 10.11.2011 tarihli ve 28108 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2011/2368 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 30.6.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair 2007/12325 sayılı Kararda değişiklikler yapmıştır.
Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair 2007/12325 sayılı Kararın 1. maddesinde, nın, 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu gereğince beşeri ilaçların tüketiciye uygun şartlarda ulaşmasını temin etmek için gerekli tedbirleri alarak azami fiyatları belirleyeceği, ruhsat ya da başvuru sahiplerinin bu Karara uygun olarak talep ettikleri fiyatların tarafından onaylanarak geçerlilik tarihiyle birlikte ilan edileceği belirtilmiştir.
Aynı kararın 2. maddesinde ise, fiyatların belirlenmesi konusunda referans ülke ve referans fiyat usulünün uygulanması, referans fiyat para birimi olarak da Avro kullanılması esası benimsenmiş, kararın diğer maddelerinde de Fiyat Değerlendirme Komisyonunun oluşumuna, Geri Ödeme Komisyonuna, fiyat müracaatlarına, referans fiyat değişimlerine ve depocu ve eczacı kâr oranlarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
10.11.2011 tarihli ve 28108 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Karar’da Değişiklik Yapılması Hakkında Karar”ın 1. maddesiyle 2007/12325 sayılı Kararın ikinci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları değiştirilerek maddede halen piyasada satışta olan, nca onaylanmış fiyatı bulunan veya ilk defa fiyat müracaatı yapılan ürünlerden; orijinal ürünlerin “depocuya satış fiyatı” jenerikleri piyasaya çıkıncaya kadar referans fiyatı geçemeceği, jeneriği piyasaya verilen orijinal ürünün “depocuya satış fiyatı” veri tabanında kayıtlı referans fiyatın en fazla % 60’ı olduğu; orijinali ülkemizde bulunmayan ürünlerin depocuya satış fiyatı veri tabanında kayıtlı referans fiyatının % 60’ı olduğu, ilk jenerikten itibaren tüm jenerik ürünlere de orijinal ürüne ait referans fiyatın en fazla % 60’ı kadar “depocuya satış fiyatı” verilebilebileceği…. Depocuya satış fiyatı 6,79 TL’nin üzerinde olan 20 yıllık orijinal ürünlerin fiyatları referans fiyatın en fazla % 80’i kadar olabileceği… Düzenlemelere yer verilmiş; aynı Kararın 2. maddesiyle de 2007/12325 sayılı Kararın 3. maddesi değiştirelerek ilaçların fiyatlarında ancak Fiyat Değerlendirme Komisyonunca belirlenecek oranlarda artış yapılabilabileceği ve fiyat listesinde yapılacak değişikliklerin, yayımlandığı tarihten 5 iş günü sonra uygulanmaya başlanacağı belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, ilaç üretiminin ve kalitesinin teşvik ve temini, her türlü müstahzar, terkip madde ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yabancı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin kontrol ve murakabesi ile mevzuata göre ruhsatlandırma izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye, ilaçların kaliteli olarak uygun fiyatlarla ve sürekli bir şekilde halka ulaşmasını sağlamaya, hem yurt içinde imal edilen hem de yurt dışından ithal edilerek piyasaya arz edilen ilaçların fiyatlarının belirlenmesi, piyasada bulunan ilaçların piyasa icaplarına göre fiyatlarında değişikliğe gidilmesi, başka bir ifadeyle, ülke içinde üretilen ve/veya yurtdışından ithali gerçekleştirilmek suretiyle piyasaya arz edilen ilaçların fiyatlarının uygunluğunu belirleme, dolayısıyla ilaç fiyatlarını tespit konusunda yasalarla görevli ve yetkili kılındığı ve bu yetkinin ilacın ilk defa piayasaya arzıyla sınırlı olmayıp, piyasaya arz edilen ilaçların fiyatlarını piyasa gereklerini göz önüne alarak değiştirebileceğinin de kabulü gerektiği açıktır.
Dava konusu işlemin kurulmasında ise ülkede uygulanacak olan ilaç fiyatlarının belirlenmesi ve uygulanması anlamında yetkili kılınan Sağlık Bakanlığı’nın yanısıra, ülkenin sağlık politikalarını da düzenleme mükellefiyeti ve yetkisi bulunan Bakanlar Kurulu tarafından, ilaç fiyatlarının belirlenmesi ve ilaçların piyasaya en uygun şekilde sürülmesi bağlamında mevcut olan hukuki boşluğun doldurulması yönünde düzenleyici bir takım kriterler getirildiği, bu kriterler esas alınarak tarafından gerekli uygulamaların yapılacağı anlaşılmıştır.
Yönetmeliğin dava konusu hükümlerinin hukuka aykırı olup olmadığının incelenmesine gelince;
Danıştay Onuncu Dairesince….. tarafından aynı düzenlemeye yönelik açılan 2011/11547 Esasına kayıtlı dosyada 17.1.2012 tarihli ara kararı ile, Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararında dava konusu Karar ile değişiklik yapılmasının nedenleri ve söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasına yönelik tesis edilen işlemlerin somut bilgi ve belgeleriyle birlikte açıklanması istenilmiş, verilen yanıtta, özetle getirilen düzenlemenin amaçları ve hedefleri açıklandıktan sonra, ve Bakanlar Kurulu’nun yetkisinin piyasaya ilk defa arz edilen ilaçların düzenlemesiyle sınırlı olmayıp ilaç tüketiminin artmasına bağlı olarak da piyasaya müdahale edilebileceği, düzenleme ile ilaç fiyatlarının düşürülmesinin amaçlandığı, ilaç fiyatlarındaki değişiklikler neticesinde meydana gelen zararların giderilmesine ilişkin düzenlemelerin de dava konusu Kararda ve Genelgelerde yer aldığı, İlaç tüketiminin yüksekliğinin Sosyal Güvenlik Kurumlarını ciddi anlamda etkilediği ve kaynak sorunu yarattığı, bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumlarının devlete olan yükünün azaltılması kapsamında sağlık harcamalarının kontrol edilmesi zorunluluğu doğduğu, ilaç fiyatlarının kontrol edilmesi kapsamında referans fiyat uygulamasına geçildiği, bu sistem sayesinde ilaç fiyatlarında düşüşler sağlandığı, yeni tedavi usulleri ve yenilikçi ilaçların ülkeye girişinin kolaylaştığı, jenerik ürünlerin piyasaya arzı ile aynı kalite koşullarında üretilen ürünler arasında fiyat farkı bulunmaması gerektiğinden ilaç maliyetleri düşürülerek eşit fiyat uygulamasına gidildiği, ilaç fiyatlarındaki indirimler neticesinde stok yapmış olan eczanelerin stok zararları açısından, ilaç ticaretinin yıllardır Bakanlıktan bağımsız şekilde firma, ecza deposu ve ilaç firması arasında serbest ticaret kurallarına göre yapıldığı, ilaç zammı yapıldığı dönemde ürünü eski fiyatından satmayıp ucuza aldığı ilacı yüksek fiyatla veren ve kar elde eden eczacının bu durumunu dava konusu yapılmamasına rağmen bağımsız bir tacir olan eczacının kendi ticari kararı sonucu stok yaptığı ve bu stoğunun yönetiminin Bakanlıktan beklenemeyeceği, 5 iş günü olarak belirleme yapılmasının nedeni olarak da hastaların ilaç fiyatlarındaki indirimler neticesinde yeni fiyatlı ilaçlara ulaşımını kolaylaştırmak amacıyla sürenin kısaltıldığı, eczanelerin stoklarının bu süre zarfında eritilemezse ilaç firmalarınca Bakanlık arasında imzalanan protokoller neticesinde zararın karşılanacağının taahhüt edildiği, ayrıca bu taahhütler neticesinde stok zararlarının karşılanmasının Karar ve Genelgelerle de hüküm altına alındığı, eczanelerin bu sistem içinde zarara uğramasının söz konusu olamayacağı hususları belirtilmiştir.
Ülkenin sağlık şartlarını düzeltmek, sağlık hizmetinin en gerekli ve vazgeçilmez unsurlarından biri olan ilaçların piyasa koşulları göz önünde bulundurularak fiyatlarının yeniden düzenlemesi, ilacın halka en uygun fiyatlarla ulaştırmasıyla görevli idarenin bu sorumluluğunu ve mevzuattaki görevlerini yerine getirirken gerekli tedbirleri almak ve kurallar koymak yetkisine haiz olduğu, yetkisinin bizzat ilaç fiyatlarının belirlenmesi niteliğinde olabileceği gibi fiyat belirleme esnasında sağlık hizmetinin sunumunda meydana gelebilecek problemleri çözmeye ve ilaçların piyasaya en uygun fiyatlarla verilmesini sağlamaya yönelik tedbir niteliğinde düzenleyici ilkeler de koyabileceği, çok geniş bir pazara sahip olan ve yüksek kâr oranları ile satışı mümkün bulunan ilaçların fiyatlarının belirlenmesinde temel alınacak kriterlerin Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmesini öngören ve piyasaya en uygun fiyatlarla verilmesi amacıyla tesis edildiği anlaşılan Bakanlar Kurulu Kararında mevzuata, hizmet gereklerine, hukuka ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan davacı tarafından dava konusu Kararın 2. maddesinde düzenlenen ”5 iş günü”‘ ibaresine yönelik idarece ilaç fiyatlarında değişiklik yapılması neticesinde eczane stoklarında meydana gelen zararların eritilmesi için tanınan bu sürenin makul bir süre olmadığı, bu süre içinde stoklarını eritemeyecekleri, zararın dolaylı olarak eczacılar üzerinde bırakılması sonucu doğurduğu iddia edilmişse de, düzenlemenin devamında bu sürede stoklar eritilemezse ilacın üreticisi ya da ithalatçısı firmaca zararın karşılanacağı, bu husun genelgelerle duyurulduğu ayrıca söz konusu Kararla da hüküm altına alındığı anlaşıldığından davacının bu kısma ilişkin iddiası yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ….-TL avukatlık ücretinin de davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 48. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde temyiz yoluyla İdari Dava Daireleri Kuruluna başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 25/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.