Danıştay Kararı 15. Daire 2013/12571 E. 2016/1791 K. 17.03.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/12571 E.  ,  2016/1791 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/12571
Karar No : 2016/1791

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : …2. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve …sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Davacının ikamet ettiği …Köyü …Mezrası’nın terör olayları nedeniyle boşalan yerleşim yerlerinden olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, köyün boşaltılmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; …İli, …İlçesi, …Köyü, …Mezrasından terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalındığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…2. İdare Mahkemesi’nce, …İl Müftülüğü’nün 15/01/2010 gün ve 49 sayılı yazısında, kadro olmadığından görevli tayin edilmediğinin belirtildiği, …Kaymakamlığı’nın 18/01/2010 gün ve 33 sayılı yazısında, anılan mezrada öğrenci yetersizliğinden okul olmadığının belirtildiği, jandarma tarafından gönderilen, köy ve mezraların durumunu gösteren çizelgede, …mezrasının dolu olduğunun belirtildiği, yine …İl Jandarma Komutanlığının 23.03.2012 gün ve 12046 sayılı yazı ve eklerinde anılan köyde 1995 yılında uzun namlulu silahla taciz ateşi açıldığı, bunun dışında olay olmadığı, geçici köy korucusunun görevlendirilmediği, askeri yasak bölge ilan edilmediği, toplu göç olayı olmadığının belirtildiği, bu haliyle söz konusu köyün ve mezranın boşaltılmadığından, davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, 2. maddesinde ise, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, anılan Kanun’un Geçici 1. maddesinde de, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı kuralı yer almıştır.
Yukarıda belirtilen Geçici madde ile Ülkemizde yoğun terör olaylarının yaşandığı ve olağanüstü hal uygulamasına geçildiği 19.7.1987 tarihinden bu Kanun’un yürürlüğe girdiği 27.7.2004 tarihine kadar terör olayları nedeniyle uğranılan zararların tazmin edileceği belirtilmiştir.
5233 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca, Kanunun yürürlüğünden 17 yıl önce meydana gelen terör olayları veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle mal varlığına ulaşamamadan dolayı maddi zarara uğrayan kişilerin açtıkları davalarda idari yargı mercilerince; yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olup olmadığı, yerleşim yerinin nüfus sayım sonuçları genel ve mahalli seçimlere ilişkin bilgiler, öğretmen veya din görevlisi ataması yapılıp yapılmadığı, elektrik, su tüketimlerine ilişkin bilgiler, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin bilgiler, adli ve idari olaylara ilişkin kayıtlar, koruculuk sistemine ilişkin bilgiler gibi bir çok husus birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmektedir.
5233 sayılı Kanun kapsamında mal varlığına ulaşamama nedeniyle uğranılan bir zarardan söz edebilmek için, yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması gerekmektedir. Çünkü, yerleşim yerinin “kısmen” boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının idarece yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının, yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Terör olayları nedeniyle toplumda oluşan korku ve endişe karşısında her bireyin farklı tepki göstermesi mümkündür. Bu nedenle, kişiden kişiye değişebilen bir duygu olan güvenlik kaygısının yukarıda belirtildiği şekilde nesnel bir ölçüte dayandırılması zorunludur. Dolayısıyla, güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın idarece ödenmesine yasal olanak bulunmamakla birlikte bir yerleşim yerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle yerleşim yerinde sadace köy korucuları ile bunların aileleri kalmış, diğer köy halkının yerleşim yerini terk etmiş olması halinde, bir başka ifade ile bu şekilde bir yerleşim yeri kısmen boşalmış ise, yerleşim yerini kısmen terk eden köy halkının da güvenlik kaygısıyla köyden ayrıldığının kabul edileceği ve bu nedenden dolayı mal varlığına ulaşılamamaktan kaynaklanan maddi zararın 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanacağı açıktır. Anılan Kanun hükümlerine göre, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışında diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının güvenlik kaygısı nedeniyle yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın da idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından, terör olayları nedeniyle köyünden göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığı zararının, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle davalı idareye başvurulduğu; komisyon tarafından, köyün terör ve terör olayları nedeniyle boşaltılmadığı gerekçesiyle başvurusunun reddine karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile aynı köye ilişkin Dairemiz esaslarına kayıtlı diğer dava dosyalarının birlikte incelenmesinden; İdare Mahkemesince ara kararı ile davalı idareden …Köyü, …Mezrası’nın boşaltılıp boşaltılmadığı sorularak boşaltılmadığı kanaatine varılmış ise de, …Köyü …Mezrası’nda …İl Müftülüğü’nün 15/01/2010 gün ve 49 sayılı yazısı ile kadro olmadığından görevli tayin edilmediğinin belirtildiği, …Kaymakamlığı’nın 18/01/2010 gün ve 33 sayılı yazısında, anılan mezrada öğrenci yetersizliğinden okul olmadığının belirtildiği, …Jandarma Komutanlığı sorumluluk alanında bulunan ve boşalan köy ve mezralarına ait listede , …Köyü ve …(…) mezrasının boş olduğunun belirtildiği, anılan yerleşim yerinde 1995 yılında yol yapım çalışmasında iş makinesini korumakla görevli geçici köy korucularına teröristlerce uzun namlulu silahla taciz ateşi açıldığı, 19.03.2012 tarihli …Köyü muhtarı tarafından davacının 1994 yılı ve öncesinde köyde oturduğu, meydana gelen terör olayları nedeniyle köyü boşalttığı bilgilerine yer verildiği, öte yandan, … Valiliği Zarar Tespit Komisyonunun 21.10.2010 tarih 2010/1-1751, 2010/1-1749 sayılı kararlarında, davalı idare tarafından yapılan değerlendirmeler sonucu …Köyü’nde ikamet eden kişilere mal varlığına ulaşamama nedeniyle tazminat ödendiği, ancak aynı yörede yaşamasına rağmen (köyün boşaltılmadığı gerekçesiyle) davacıya tazminat verilmediği hususları göz önüne alındığında, bu bilgi ve belgelere göre; …İli, …İlçesi, …Köyü, …Mezrasının 1993-2003 yılları arasında tamamen “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle idarece veya köy halkı tarafından boşaltıldığı/boşaldığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, davacının yerleşim yerinin boş kaldığı yıllar itibariyle 5233 sayılı Kanun ve Yönetmelikte öngörülen usule göre davacı/davacı vekilinin de katılımının sağlanarak yapılacak keşif sonrasında davacının malvarlığı tespitinin yapılarak tespit edilen taşınmazlarına, ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararının belirlenerek tazminine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeden tesis edilen işlemde ve davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle; temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, …2. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve …sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.