Danıştay Kararı 15. Daire 2013/12492 E. 2016/6346 K. 21.12.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/12492 E.  ,  2016/6346 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/12492
Karar No : 2016/6346

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :

Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, … İli, … İlçesinde bulunan iş yerinin yakıldığından bahisle 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacının dükkanının yakılması olayının terör eylemleri ya da terörle mücadele kapsamında yürütülen bir faaliyetin sonucu olmadığı, zira adı geçenin … terör örgütü yandaşı olması nedeniyle … terör örügütü tarafından iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu dükkanının kundaklandığı anlaşıldığından, 5233 sayılı Kanun kapsamına girmeyen olay nedeniyle tazminat verilmesi talebinin reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; 2. maddesinin (e) bendinde, kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararların, (f) bendinde ise, 3713 sayılı Kanunun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararın Kanun kapsamında bulunmadığı hükme bağlanmış; 7. maddesinde, a) hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; b) yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; c) terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmış; geçici 1. maddesinde ise, Kanunun uygulaması 18 yıl geriye yürütülerek 19/07/1987-27/07/2004 tarihleri arasında teröre maruz kalanların uğradıkları maddi zararlar da Kanun kapsamına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; … İli, … İlçesinde bulunan davacıya ait iş yerinin 15/04/1992 tarihinde yakıldığı, emniyet görevlilerince düzenlenen 16/04/1992 tarihli olay tutanağında özetle, yangının çıkış sebebinin, dükkan içerisine yanıcı bir madde mi döküldüğü yoksa yanıcı bir madde mi atıldığı hususuna ilişkin delil bulunamadığından tespit edilemediği, dükkan sahibinin kardeşi ve babasının da 11/04/1992 tarihinde ilçede yasa dışı … örgüt militanlarının silahlı saldırısına uğrayarak yaralandıkları, bu olayı da … örgüt mensuplarının yapmış olabileceklerinin değerlendirildiğinin belirtildiği, Karakol Amirince düzenlenen vukuat raporunda da, müştekinin ilçede … örgütü sempatizanı olarak bilindiği, daha önceki tarihlerde bir kardeşinin … ilçesinde silahlı çatışma sonucu öldürüldüğü, 11/04/1992 tarihinde babasına ait dükkanın yasa dışı … örgüt mensuplarınca tarandığı, babası ve kardeşinin olayda silahla yaralandığından bu olayı da yasa dışı … örgüt mensuplarının yapmış olabileceklerinin tahmin edildiğinin belirtildiği, … Cumhuriyet Savcılığının … tarih ve H:…, K:… sayılı kararı ile, müştekinin yasa dışı Hizbullah örgütü sempatizanı olması nedeniyle konfeksiyon dükkanının yasa dışı … örgüt mensuplarınca yakıldığı, suçun Devlet aleyhine işlenen suçlardan olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın … Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, davacı tarafından da, olay nedeniyle uğramış olduğu zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle yapılan başvurunun, davacının Hizbullah terör örgütü sempatizanı olduğu, … terör örgütü tarafından, iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucunda dükkanının yakıldığı, bu nedenle, olayın 5233 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bir kişinin terör örgütü üyesi/yandaşı olup olmadığı, ilgili hakkındaki istihbari nitelikteki bilgiler, terör örgütü mensubu kişilerin ifadeleri gibi birbirini destekleyen ve hukuken kabul edilebilir nitelikteki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek tespit edilmelidir. Terör örgütü üyesi/yandaşı olduğu tespit edilen kişilerin terör nedeniyle uğradığı zararların, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini hukuken mümkün değildir.
İdare Mahkemesince; davacının terör örgütü yandaşı olduğu, başka bir terör örgütü tarafından, iki örgüt arasındaki hesaplaşma sonucu dükkanının yakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafından, Mahkeme kararına dayanak alınan bilgi ve belgelerde isim karışıklığı yapıldığı, Hizbullah terör örgütü sempatizanı olmadığı, çatışmada öldürülen kardeşi bulunmadığı, babasına ait dükkanın terör örgütünce yakılmadığı ileri sürülerek ölen herhangi bir kardeşi olmadığına ilişkin nüfus kayıt örneği eklendiği, babası ve kardeşine ait iş yerine 11/04/1992 tarihinde saldırı düzenlendiğine ilişkin iddiaya ilişkin olarak ise, oğlu çatışmada öldürülen ailenin … soy isimli başka bir aile olduğu, bu aile ile ilgili … Valiliği Zarar Tespit Komisyonu kararının dosyaya eklendiği, anılan kararda, müracaat sahibi … oğlu …’in 1991 yılında bir kişiyi öldürdükten sonra güvenlik güçlerinden kaçarken çıkarken çatışmada öldürüldüğünün belirtildiği, … İlçe Emniyet Amirliğinin 17/05/2007 tarihli yazısında …’in oğlu ile iş yerlerinde çalışırken 11/04/1992 tarihinde saldırıya uğradıkları ile ilgili bilgi ve belgenin bulunmadığının belirtildiği görülmektedir.
Dosyaya ekli, olay tutanağında davacının kardeşinin çatışmada öldürüldüğü belirtilmekte, dosyaya sunulan nüfus kayıt örneğinde davacının ölen kardeşinin olmadığı görülmektedir. Yine olay tutanağında, 11/04/1992 tarihinde davacının babasına ait iş yerinde babası ile kardeşinin saldırıya uğradığı belirtilmekte nüfus kayıt örneğinde davacının babasının 05/10/1983 tarihinde öldüğü görülmektedir.
Durum böyle olunca, Mahkemece, davacıya ait nüfus kayıt örneği ile olay tutanağındaki bilgiler arasındaki çelişkinin neden kaynaklandığı, davacı hakkında düzenlenen olay tutanağında yazan bilgilerde karışıklık olup olmadığı hususu araştırıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.