Danıştay Kararı 15. Daire 2013/12 E. 2016/846 K. 12.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/12 E.  ,  2016/846 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/12
Karar No : 2016/846

Davacı :
Vekili :
Davalı :
Vekili :
Müdahil : (davalı)
Vekili :

Davanın Özeti : 09.11.2012 tarih ve 28462 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin eki EK-7/B’nin “B- Ödeme İşlemleri” başlıklı bölümünün 1. fıkrasında yer alan “Ağız ve Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi’nde yer alan fiyatlar tavan olmak kaydıyla, fatura tutarı üzerinden ödenir. Ancak ödeme tutarı; tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarını geçemez. En düşük tutarın SUT eki Ek-7 de yer alan tutardan az olması halinde bu tutar en düşük tutar hesabında dikkate alınmaz” ibaresi ile 4. fıkrasının tamamının iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Diş tedavilerinde kamu zararının oluşmaması ve kamu kaynaklarının en etkin ve verimli şekilde kullanılması için yapılacak geri ödemelerde dava konusu maddeyle belirlenen kriterin gerekli ve uygun olduğu, ortodonti tedavilerinin tam olarak yapılması ve gereksiz ödemelerden kaçınılması için tedavinin en uygun hekimlerce yapılmasının amaçlandığı savunularak davanın reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
Düşüncesi : 25.3.2010 tarih ve 27532 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına ilişkin bulunan ve 9.11.2012 tarih ve 28462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin eki EK-7/B’nin “B- Ödeme İşlemleri” başlıklı bölümünün 1. fıkrasında yer alan “Ağız ve Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi”nde yer alan fiyatlar tavan olmak kaydıyla, fatura tutarı üzerinden ödenir. Ancak ödeme tutarı; tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarını geçemez. En düşük tutarın SUT eki Ek-7 de yer alan tutardan az olması halinde bu tutar en düşük tutar hesabında dikkate alınmaz” ibaresi ile 4. fıkrasının iptali gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 25.3.2010 tarih ve 27532 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına ilişkin bulunan ve 9.11.2012 tarih ve 28462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin eki EK-7/B’nin “B- Ödeme İşlemleri” başlıklı bölümünün 1. fıkrasında yer alan “Ağız ve Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi”nde yer alan fiyatlar tavan olmak kaydıyla, fatura tutarı üzerinden ödenir. Ancak ödeme tutarı; tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarını geçemez. En düşük tutarın SUT eki Ek-7 de yer alan tutardan az olması halinde bu tutar en düşük tutar hesabında dikkate alınmaz” ibaresi ile 4. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 6.4 maddesi ile 25.3.2010 tarih ve 27532 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği yürürlükten kaldırılmıştır.
Açıklanan nedenlerle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay On beşinci Daire’since, gereği görüşüldü:
Dava, 9.11.2012 tarih ve 28462 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin eki EK-7/B’nin “B- Ödeme İşlemleri” başlıklı bölümünün 1. fıkrasında yer alan “Ağız ve Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi’nde yer alan fiyatlar tavan olmak kaydıyla, fatura tutarı üzerinden ödenir. Ancak ödeme tutarı; tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarını geçemez. En düşük tutarın SUT eki Ek-7 de yer alan tutardan az olması halinde bu tutar en düşük tutar hesabında dikkate alınmaz” ibaresi ile 4. fıkrasının tamamının iptali istemiyle açılmıştır.
Davacı tarafından, iptali istenen maddeler nedeniyle özel sağlık hizmeti sunucuları ile Kurumla sözleşmesi olmayan resmi sağlık hizmeti sunucularında yapılan diş tedavi bedellerinin Kurumca karşılanmasında, ödenecek miktarın, tedavinin yapıldığı ildeki en düşük fatura miktarı olarak belirlenmesinin, hukuk devleti ilkelerinden olan hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturduğu, gerek hasta ve gerek diş tedavisini yapacaklar için miktarı belli olmayan bir tedaviden kaçınılmasına neden olunduğundan sağlık hakkına ve sosyal devlet ilkesinin işletilmesine engel oluşturduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Davalı idare ve müdahil tarafından ise, diş tedavilerinde kamu zararının oluşmaması ve kamu kaynaklarının en etkin ve verimli şekilde kullanılması için yapılacak geri ödemelerde dava konusu maddeyle belirlenen kriterin gerekli ve uygun olduğu, ortodenti tedavilerinin tam olarak yapılması ve gereksiz ödemelerden kaçınılması için tedavinin en uygun hekimlerce yapılmasının amaçlandığı savunularak davanın reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 8. maddesinde, “Türkiye’de icrayı tababet için bu kanunda gösterilen vasıfları haiz olanlar umumi surette hastalıkları tedavi hakkını haizdirler. Ancak her hangi bir şubei tababette müstemirren mütehassıs olmak ve o unvanı ilan edebilmek için Türkiye Tıp Fakültesinden veya Sıhhıye Vekaletince kabul ve ilan edilecek müessesattan verilmiş ve yahut ecnebi memleketlerin maruf bir hastane veya laboratuvarından verilip Türkiye Tıp Fakültesince tasdik edilmiş bir ihtısas vesikasını haiz olmalıdır.” hükmü ve 29. maddesinde ise, “Diş tabibi, insan sağlığına ilişkin olarak, dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyeti icra etmeye yetkilidir.
Diş tabipliğinin herhangi bir dalında münhasıran uzman olmak ve o unvanı ilan edebilmek için diş hekimliği fakültelerinden veya Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarından alınmış bir uzmanlık belgesine sahip olmak şarttır.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ nun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasında, genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla, Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin neler olduğu sayılmıştır. Fıkranın (d) bendinde, “Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; ağız ve diş muayenesi, diş hekiminin göreceği lüzum üzerine ağız ve diş hastalıklarının teşhisi için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, diş çekimi, konservatif diş tedavisi ve kanal tedavisi, hasta takibi, diş protez uygulamaları, ağız ve diş hastalıkları ile ilgili acil sağlık hizmetleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavilerinin 72 nci maddeye göre belirlenen tutarı,” sayılarak söz konusu sağlık hizmetinin kurum tarafından finansmanının sağlanacağı belirtilmiştir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Ancak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün alınması (f) bendinde belirtilen ortez, protez ve diğer iyileştirici nitelikteki araç ve gereçlerin miktarını, standartlarını, sağlanmasını, uygulanmasını, kullanma sürelerini ve garanti süresi sonrası bakım, onarım ve yenilenmesi hususlarını kapsar. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usul ve esasları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 72. maddesinde ise “65 inci madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir. Komisyon, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere ayrı ayrı sınıflandırabilir. Komisyon, 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
09.11.2012 tarih ve 28462 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin birinci maddesiyle, 25/3/2010 tarihli ve 27532 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin “Diş Tedavileri” başlıklı 4.5.1. maddesine “(5) Özel sağlık hizmeti sunucuları ile Kurumla sözleşmesi olmayan resmi sağlık hizmeti sunucuları diş ünitelerindeki ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ilişkin tedavi giderlerinin finansmanının Kurumca karşılanmasında SUT eki Ek-7/B’de yer alan usul ve esaslar dikkate alınır.” fıkrası eklenmiş ve dördüncü maddesiyle de Ek-7/B, Ek-7/B-1 ve Ek-7/B-2 eklenmiştir. EK-7/B’ de, özel sağlık hizmeti sunucuları ile Kurumla sözleşmesi olmayan resmi sağlık hizmeti sunucularındaki ağız ve diş sağlığı uygulamasının esas ve usulleri düzenlenmiştir.
Buna göre, 5510 sayılı Kanunun 60/c-1, 60/c-3 veya 60/c-9 bentlerinde sayılan kişiler hariç olmak üzere Kurum kapsamındaki diğer kişilerin özel sağlık hizmeti sunucuları ile Kurumla sözleşmesi olmayan resmi sağlık hizmeti sunucuları diş ünitelerindeki ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ilişkin tedavi giderlerinin ödenebilmesi için % 40 ve üzerinde özürlü kişiler hariç olmak üzere kapsamdaki kişilerin, Sağlık Bakanlığına bağlı ağız ve diş sağlığı merkezleri (ADSM), ağız ve diş sağlığı hastaneleri, ağız ve diş sağlığı eğitim ve araştırma hastaneleri tarafından tedavinin sağlanamaması nedeniyle sevk edilmiş olmaları zorunludur.
Davaya konu olan ve “Ödeme İşlemleri” başlığını taşıyan maddelerin birinci fıkrasında, “SUT eki Ek-7 de yer alan “Diş Tedavileri Puan Listesi”nde yer alması koşuluyla özel sağlık hizmeti sunucularında uygulanan ortodontik tedaviler dışındaki ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin bedelleri, “Ağız Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi’’nde yer alan fiyatlar tavan olmak kaydıyla, fatura tutarı üzerinden ödenir. Ancak ödeme tutarı; tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarını geçemez. En düşük tutarın SUT eki Ek-7 de yer alan tutardan az olması halinde bu tutar en düşük tutar hesabında dikkate alınmaz.” ifadesine, dördüncü fıkrasında ise, “SUT eki Ek-7 Listesinde (*) işaretli olan tedaviler ile 7.1 başlıklı bölümde yer alan tedavilere ait giderlerin karşılanabilmesi için, tedavinin konularında uzman veya doktoralı diş hekimleri tarafından yapıldığının belgelendirilmesi gerekmektedir. ” ifadesine yer verilmiştir.
Davaya konu “SUT eki Ek-7 de yer alan “Diş Tedavileri Puan Listesi”nde yer alması koşuluyla özel sağlık hizmeti sunucularında uygulanan ortodontik tedaviler dışındaki ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin bedelleri, “Ağız Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi’’nde yer alan fiyatlar tavan olmak kaydıyla, fatura tutarı üzerinden ödenir. Ancak ödeme tutarı; tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarını geçemez. En düşük tutarın SUT eki Ek-7 de yer alan tutardan az olması halinde bu tutar en düşük tutar hesabında dikkate alınmaz.” şeklindeki düzenlemeye ilişkin olarak,
2012 yılından itibaren özel sağlık kurum ve kuruluşlarında ağız ve diş sağlığı hizmeti alan Sosyal Güvenlik Kurumunca, sevkli hastalarının faturalarına ilişkin yapılan ödemelerde, asgari muayene ve tedavi ücreti tarifesi kalkarak rehber tarife olarak değiştirilmiştir. Bu değişiklikle birlikte, iptali istenen maddeyle, kamusal kuruluşlarda tedavi olamayan ve zorunlu olarak sevk edilen hastaların tedavisinde Kurumca yapılacak ödemelerde esas alınacak kriter belirlenmiştir. Buna göre, ortodontik tedaviler dışındaki ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin bedelleri fatura tutarı üzerinden belirlenecek ancak bu tutar, rehber ücret tarifesi tavan alınmak suretiyle, tedavinin yapılacağı il bazındaki diş hekimlerince düzenlenen en düşük fatura miktarını geçemeyecektir.
Diş tedavilerinin kurumca finanse edilmesi yasal bir zorunluluktur. Bu yasal zorunluluğun kamu imkanlarıyla gerçekleştirilememesi halinde bu hizmetin dışarıdan gördürülmesine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla SUT eki Ek-7 düzenlenmiştir. Buna dayanarak yapılan sevk işlemleri sonrası gerçekleştirilen tedaviler nedeniyle Kurumca yapılacak ödemelerin, sadece tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarı ile sınırlandırılması ve geri kalan miktarın hastaların üzerine bırakılmasının bu hizmetten faydalanacak olanların sağlık hakkına erişimini zorlaştırıcı bir nitelik taşımaktadır.
Oysa, Anayasanın 2. maddesinde Devletin nitelikleri sayılmış ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmış, 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri sayılarak; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak görevine yer verilmiştir,
Yine Anayasanın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği öngörülmüş, “Sosyal güvenlik hakkı” başlıklı 60. maddesinde, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve Devletin, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı kuralına yer verilmiş, “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları” başlıklı 65. maddesinde de “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Değinilen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, tüm yurttaşların yaşama haklarının, devlet güvencesi ve onun pozitif yükümlülüğü kapsamı içinde koruma altında olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” yalnızca yaşamını sürdürmek anlamında değil “sağlıklı yaşama hakkı”na sahip olmak anlamındadır. Kişilerin sağlıklı olma hakkı bir kamusal korumaya tabi olduklarını ortaya koymaktadır.
Sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, bir ekonomik ve sosyal haktır. Bu yönüyle kamuya ya da Anayasada geçen biçimiyle devlete belli yükümlülükler öngörür. Devlet bu ödevleri altına imza attığı “Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar Sözleşmesi”nin de bir gereği olarak yerine getirmek ve herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanması için gerekli tedbirleri almak, kişilerin sağlık hizmetlerinden gecikmeksizin yararlanmasını sağlamak durumundadır.
Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında da sağlık hakkına değinilmiştir. Mahkeme 2.5.1991 tarih ve E:1990/28, K:1991/11 sayılı kararında ise “…kişilerin kutsal olan can ve sağlığının korunması en önemli bir ödev olarak Anayasa koyucu tarafından devlete verilmiş olup…” demek suretiyle sağlık hakkının devletin yerine getirmesi gereken en önemli yükümlülüklerden biri olduğunu belirtmiştir.
Bu nedenle, salt sağlık harcamalarında tasarruf sağlamak, sağlık kurum ve kuruluşlarına yapılan ödemeler noktasında ortaya çıkan denetim noksanlığını gidermek amacıyla yapılan düzenlemelerin, sağlık hizmetinin tıp biliminin öngördüğü biçimde yerine getirilmesini engelleyecek nitelikte olmaması gerekir. Diğer yandan, hastalıkların geçmişte olduğu gibi, günümüzde de bireyleri ve toplumları tehdit eden risklerin en önemlilerinden biri olduğu dikkate alındığında, sağlık hakkının kullanılmasına engel teşkil edecek düzenlemelerin hukuka uygun olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Bu bağlamda, dava konusu edilen düzenlemenin, hastalar yönünden sağlık hakkına ulaşımı ve tedavilerinin zamanında yapılmasını engellediği sonucuna varıldığından, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen sosyal hukuk devleti ilkesine, 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri arasında belirtilen kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmek, 17. maddesinde öngörülen “yaşama hakkı” ile 56. ve 60. maddeleri hükümleri ile uluslararası düzenlemelere aykırı olduğu açıktır.
Davaya konu, “SUT eki Ek-7 Listesinde (*) işaretli olan tedaviler ile 7.1 başlıklı bölümde yer alan tedavilere ait giderlerin karşılanabilmesi için, tedavinin konularında uzman veya doktoralı diş hekimleri tarafından yapıldığının belgelendirilmesi gerekmektedir.” şeklindeki düzenlemeye ilişkin olarak;
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un yukarıda değinilen maddelerinde, diş tabiplerinin, insan sağlığına ilişkin olarak, dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyeti icra etmeye yetkili olduğu açıktır.
SUT eki EK-7/B nin “Sevk işlemleri” başlıklı maddesinin 3. fıkrasında, “Ortodontik tedavi gereksinimi olan hastalar için sevk koşulu aranmaz. Bu hastalar; Sağlık Bakanlığına bağlı ağız ve diş sağlığı merkezleri (ADSM), ağız ve diş sağlığı hastaneleri, ağız ve diş sağlığı eğitim ve araştırma hastaneleri veya üniversitelerin diş hekimliği fakültelerince en az bir ortodonti uzmanının/ortodonti konusunda doktoraya sahip diş hekiminin yer aldığı üç diş hekimi tarafından sağlık kurulu raporu düzenlenmesi halinde özel sağlık hizmeti sunucuları ile Kurumla sözleşmesi olmayan resmi sağlık hizmeti sunucularındaki diş ünitelerine başvurabilirler. Tedavinin başlanacağı il sınırları içerisinde, ortodonti uzmanının/ortodonti konusunda doktoraya sahip diş hekiminin bulunmaması halinde sağlık kurulu üç diş hekiminden oluşur. Sağlık kurulu raporunda yapılan tedavinin estetik amaçlı olmadığı ve maloklüzyon tipi açıkça belirtilir. Sağlık kurulu raporunun düzenlendiği tarihten itibaren 6 ay içinde tedaviye başlanılması gerekmektedir.” ifadesine yer verilmiştir. Devamında ise, yapılan bu tedavinin SUT eki Ek-7/B-2’de yer alan “Ortodontik Tedavi Kontrol Formu”da yer alan tedavinin yapıldığın dair bölümün diş ünitesi bulunan protokollü resmi sağlık hizmeti sunucusunda görevli diş hekimi tarafından onaylanması gerektiği, kişilere ait faturaların ödemeleri ise, SUT eki EK-7/B nin “Ödeme işlemleri” başlıklı maddenin 5. fıkrası uyarınca, SUT eki Ek-7/B-2’de yer alan formlar üzerinden üç aşamada yapılması ve her bir aşama tamamlandığında tedavi bedelinin 1/3 tutarı ödenmesi kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, SUT eki Ek-7 Listesinde (*) işaretli olan tedaviler ile 7.1 başlıklı bölümde yer alan tedavilerin, ortodontik tedavi işlemleri ile bazı ağız ve çene tedavileri olduğu, bu tedavilerin diş hekimlerince yapılmasını engelleyen bir düzenlemenin bulunmaması ayrıca, …Diş Hekimleri Odası Başkanlığının …Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığından, mezun olan diş hekimlerinin ortodontik tedavi yapıp yapamayacaklarına ilişkin bilgi istemi üzerine Fakülte Kurulunun aldığı 31.07.2000 gün ve 2000/4-3 sayılı kararda, “Fakülteden mezun olan bir diş hekiminin, pratik ve teorik eğitimi gördüğü tüm branşlara ait tedavileri yapabileceğine, ancak uygulama yanlışlarına bağlı bütün komplikasyonlardan gerek etik ve gerekse yasal sorumluluk taşıdığını bu nedenle bilgi ve teknik donanımlarını aşan uygulamalardan kesinlikle kaçınılması gerektiğine oybirliğiyle karar verildi” şeklindeki ifade karşısında, davalı idarece, söz konusu tedavilerin yalnızca konularında uzman veya doktoralı diş hekimlerince yapılmasının tıbbi olarak gerekliliğini ortaya koyacak bilimsel somut bir tespitin, ayrıca düzenleme öncesinde bu konuya ilişkin alınması gerekli Sağlık Bakanlığı görüşünün de sunulmadığı görülmüştür.
Ortodontik tedavilerin Kurum tarafından finanse edilmesi için, tedavinin, estetik amaçlı olmaması ve sağlık kurulu raporuyla maloklüzyon tipi açıkça tespit edilmesi, bu sağlık kurulu raporlarının Sağlık Bakanlığına bağlı ağız ve diş sağlığı merkezleri (ADSM), ağız ve diş sağlığı hastaneleri, ağız ve diş sağlığı eğitim ve araştırma hastaneleri veya üniversitelerin diş hekimliği fakültelerince en az bir ortodonti uzmanının/ortodonti konusunda doktoraya sahip diş hekiminin yer aldığı üç diş hekimi tarafından düzenlenmesi yada tedavinin başlanacağı il sınırları içerisinde, ortodonti uzmanının/ortodonti konusunda doktoraya sahip diş hekiminin bulunmaması halinde sağlık kurulu üç diş hekiminden oluşması, yapılacak ödemelerin ise, SUT eki Ek-7/B-2’de yer alan formlar üzerinden üç aşamada yapılarak her bir aşama tamamlandığında tedavi bedelinin 1/3 tutarı ödenmesi suretiyle gereksiz ödemelerden kaçınmak amacıyla yeterli denetimin sağlanmaya çalışıldığı açıktır.
Bu durumda, SUT eki Ek-7 Listesinde (*) işaretli olan tedaviler ile 7.1 başlıklı bölümde yer alan tedavilere ait giderlerin karşılanabilmesi için, tedavinin, konularında uzman veya doktoralı diş hekimleri tarafından yapılmasının gerekliliğine ilişkin somut bir tespit ortaya konulmadığından salt sağlık harcamalarında tasarruf sağlamak, gereksiz ödemelerden kaçınmak amacıyla yapıldığı anlaşılan düzenlemenin, sağlık hizmetinin tıp biliminin öngördüğü biçimde yerine getirilmesini ve hastaların sağlık hakkına erişimini engelleyici nitelikte olduğu sonucuna ulaşıldığından hukuka uygun değildir.
Açıklanan nedenlerle, 09.11.2012 tarih ve 28462 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin eki EK-7/B’nin “B- Ödeme İşlemleri” başlıklı bölümünün 1. fıkrasında yer alan “Ağız ve Diş Sağlığı Muayene ve Tedavi Ücretleri Rehber Tarifesi’nde yer alan fiyatlar tavan olmak kaydıyla, fatura tutarı üzerinden ödenir. Ancak ödeme tutarı; tedavinin yapıldığı ilde o işlem için fatura edilen en düşük fatura tutarını geçemez. En düşük tutarın SUT eki Ek-7 de yer alan tutardan az olması halinde bu tutar en düşük tutar hesabında dikkate alınmaz” ibaresi ile 4. fıkrasının tamamının İPTALİNE, …TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere 12/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.