Danıştay Kararı 15. Daire 2013/11950 E. 2018/3322 K. 04.04.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/11950 E.  ,  2018/3322 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/11950
Karar No : 2018/3322

Temyiz Eden (Davacı) : ………….
Vekili : …………
Karşı Taraf (Davalı) : …………….
Vekili : ……………..
İstemin Özeti : Davacı tarafından prostat kanseri hastalığı teşhisinin geç konulmasında idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; 2007 yılında davalı idareye bağlı …………… Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kapalı prostat ameliyatı yapılan ve 2011 yılı Mart ayında…………..Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan biyopsi sonucunda prostat kanseri olduğu belirlenen davacının, ameliyat sonrası birçok kez ağrı şikayetiyle başvurulmasına rağmen, sağlık sorunlarına çözüm bulunamadığı ve yıllar sonra yapılan biyopsi sonucunda prostat kanseri olduğunun belirlendiği, ancak çok geç kalındığı, prostat kanseri hastalığı teşhisinin geç konulmasında idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla uğradığı manevi zararlara karşılık 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davayı açtığı, uyuşmazlığın teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, yapılan inceleme üzerine Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 10.10.2012 tarih ve 51709-6680 sayılı raporunda özetle, Benign prostat hipertrofisi (BPH) prostat büyümesi nedeniyle …………….. Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 16.02.2007 tarihinde spinal anestezi altında TUR-P cerrahi işlemi yapıldığı, 23.02.2007 tarihli patoloji raporunda çıkarılan örnekler benign prostat hipertrofisi prostat büyümesi olarak değerlendirildiği, daha sonrasında PSA ve FPSA ile takibe alındığı, 2011 yılına kadar yapılan kan tahlillerinde normal seyrinde değerlerin görüldüğü, 28.01.2011 tarihli PSA 8.31 ve FPSA 2.06 olarak tespit edilmesi üzerine 22.02.2011 tarihinde prostat iğne biyopsisi yapıldığı, iğne biyopsileri patoloji tarafından değerlendirildiği prostat kanseri olarak değerlendirildiği, ardından ……………………..Onkoloji Hastanesinde radyoterapi uygulandığı anlaşılan .. oğlu .. doğumlu hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerin incelenmesi sonucunda; Benign prostat hipertrofisinin prostat büyümesinin erkeklerde ilerleyen yaşlarda idrar yolunda tıkanıklığa yol açabileceğinin, bu nedenle medikal tedaviye cevap vermeyen durumlarda cerrahi uygulanabileceğinin, kişinin Benign prostat hipertrofisi nedeniyle idrar yapmakta zorlandığının ve bu nedenle TUR-P yapıldığının, çıkarılan prostat dokularının patoloji tarafından benign prostat hipertrofisi olarak değerlendirildiğinin, sonrasında PSA yüksekliği nedeniyle yapılan biyopsi ile prostat ca tanısı konulduğunun, dosyada prostat kanseri tanısının geç konulduğu iddiasınını gösteren tıbbi bulgular bulunmadığı, davacıya prostat kanseri hastalığı teşhisi konulmasında davalı idareye atfedilebilecek hizmet kusuru belirlenemediği, manevi tazminat talebi yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimiş Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY

659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 02/11/2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, bu düzenleme ancak yürürlük tarihinden sonra açılacak davalarda uygulanabilecektir.
Bakılan dava, 02/11/2011 tarihinden önce açıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yürürlükte olmadığından, idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davacı tarafın temyiz isteminin kısmen kabul edilerek mahkeme kararının davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.