Danıştay Kararı 15. Daire 2013/10919 E. 2016/733 K. 09.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/10919 E.  ,  2016/733 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/10919
Karar No : 2016/733

Davacı :
Davalılar : 1-
Vekilleri :
Vekili :

Davanın Özeti : Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılaması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemleri yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur. Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emanete alınır.” hükmünün; masumiyet karinesine aykırı olduğu, suçluluğu ispat edilene kadar herkesin masum olduğu, henüz isnad aşamasındaki bir suçtan yargılanmakta olan kişiyle, hüküm giymiş bir kişinin aynı statüde kabul edilemeyeceği, anılan fıkrayla Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun’a aykırı olarak silah ruhsatı verilmesini kısıtlayıcı hüküm getirildiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesi hükmüyle, hiçbir şekilde silah taşıma ve bulundurma izni alamayacaklar belirlendikten sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesinin öngörüldüğü, Bakanlar Kurulu’na verilen yetki çerçevesinde düzenlenen Yönetmelik hükmünün mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerekeceği savunulmuştur.

Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrasının iptali talebiyle açılmıştır
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun Ek-7. maddesinde, kimlerin silah satın alabileceği belirtilirken bu kişilerin “silah ruhsatı almasına mani hali bulunmayan” kişiler olması gerektiği vurgulanmış, 6/son maddesinde, ruhsatların renk, şekil ve muhtevası ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği ifade edilmiş, 7. maddesinde ise, ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri beş bent halinde belirtilmiş olup, 5. bendinde, “Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikası alanlar”ın ateşli silahları taşıyabilecekleri açıklanmış, maddenin devamında ise, “Silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esaslar Milli Savunma ve nca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir” hükmü yer almıştır.
6136 sayılı Kanunun uygulanma esas ve usullerini göstermek üzere çıkarılan dava konusu “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’te yukarıda zikredilen Kanuna uygun biçimde silah taşıma ve bulundurma ruhsatı alabilecek olanlara ve silah ruhsatı verilmesine engel teşkil eden hallere ilişkin düzenlemeler getirildiğinden hukuka ve üst normlara uygun bulunan davaya konu Yönetmelik maddesinin 4.fıkrasının iptali istemiyle açılan davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, gereği görüşüldü:
Dava; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılaması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemleri yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur.Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emanete alınır.” hükmünün iptali istemiyle açılmıştır.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş, beşinci bendinde, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri açıklanmış, maddenin devamında silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü yer almıştır. Aynı maddenin 23.01.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun’un 154. maddesi ile değişik son fıkrasında ise ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı 6 aydan fazla hapis cezasına mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla suç işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in davaya konu edilen 16. maddesinde; silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış, bu kapsamda maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde, taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlara ateşli silah taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, verilmiş ruhsatların iptal edileceği aynı maddenin ikinci fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d),… bentleri kapsamına girenlere affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı, dördüncü fıkrasında ise; bu madde kapsamında sayılan fiilerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının sarı basın kartı sahibi gazeteci olması nedeniyle tarafına silah taşıma ruhsatı verilmesi amacıyla idareye başvurduğu, ruhsat işlemlerine esas olmak üzere yapılan tahkikatta; davacı hakkında …2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin …sayılı dosyasında Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret suçu nedeniyle bir yıldan fazla hapis cezası istemiyle dava açıldığının ve henüz sonuçlanmadığının öğrenilmesine üzerine 91/1779 sayılı Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile dördüncü fıkrası uyarınca davacının silah taşıma ruhsat işlemlerinin hakkındaki yargılama kesinleşinceye kadar durdurulmasına ilişkin 09.07.2013 tarihli işlemin tesis edildiği, davacı tarafından işlemin dayanağı olan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılaması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemleri yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur. Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emanete alınır.” hükmünün iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak Kanunla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olmakla birlikte, silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış temel bir hak ve özgürlük olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Diğer yandan; 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri sayılmış olup, ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği belirtilerek genel bir sınırlama getirilmiş ve Kanun’un 7. maddesinde sayılanlar dışında kalanlara silah ruhsatı verilebilmesi için valiliklere takdir yetkisi verilmiştir. İdarelere tanınan takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bu yetkiyi kullanan kamu görevlileri kamu yararı ve hizmetin gereği olarak değerlendirme yapmak zorundadırlar. Ayrıca valilere tanınan takdir yetkisinin Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılacak düzenleyici işlemlerle objektif bazı esaslara bağlanması da mümkündür.
Bu durumda, Kanun’un 7. maddesiyle verilen yetkisini kullanan Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan yönetmelikle bazı hususi durumlar yönünden valilerin takdir yetkisinin sınırlandırılması eşitlik ve objektiflik ilkelerinin sağlanması açısından hukuka uygun bulunmaktadır. Silah taşımanın yada bulundurmanın gerek kişinin kendisi, gerekse toplum için taşıdığı riskler göz önünde bulundurulduğunda, kamu güvenliğinin sağlanması ve kendisine ruhsat verilecek kişinin suç şüphesinden uzak olması amacıyla, yargılamaları süren dolayısıyla cezalandırılma ihtimali bulunan şahıslara yönelik olarak dava konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasıyla getirilen ön tedbirde, hukukun genel ilkelerine ve 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak ve na verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 09/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.