Danıştay Kararı 15. Daire 2013/10674 E. 2017/1368 K. 23.03.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2013/10674 E.  ,  2017/1368 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/10674
Karar No : 2017/1368

Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davacılar) :
Vekili :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek, taraflarca aleyhlerine olan kısımların temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Mahkeme kararının, maddi tazminata ilişkin kısmı yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacıların murisinin … Organize Sanayi Girişi kavşağında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmesi sonucu oluştuğu ileri sürülen müteveffanın desteğinden yoksun kalan eş için 500.000.-TL maddi-30.000.-TL manevi, çocuklardan……. için 100.000.-TL maddi-15.000.-TL manevi, ……… için 150.000.-TL maddi-15.000.-TL manevi, …….için 250.000.-TL maddi-15.000.-TL manevi, toplam 1.075.000.-TL’nin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; … 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yaptırılan Adlî Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 20/10/2006 tarihli raporunda; olayda davacılar murisinin kusursuz, dava dışı sürücü …….. 3/8; davalı idarenin ise trafik lambalarının tek yönlü çalışmamış olmasından dolayı 5/8 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği; davacılar murisinin vefatı nedeniyle uğranılan maddî zararın 04/02/2011 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda, davalı idarenin 5/8’lik kusur oranına göre müteveffanın geride kalan hak sahibi davacılardan için 3.991.623.-TL, ………. için 279.931.-TL, ……..t için 1.327.164.-TL olarak hesaplandığı, …….için destekten yoksun kalma zararı hesaplanmadığı; istemle bağlı kalınarak anne için 500.000.-TL, …….için 150.000.-TL, ….. için 250.000.-TL maddi zarar ile yaşanan olay nedeniyle acı ve üzüntü duyan davacılardan için 10.000.-TL, …….. için 10.000.-TL, …… için 10.000.-TL, ….. için 10.000.-TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 31.7.2007’den itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından İdare Mahkemesi kararının maddi ve manevi tazminatın kısmen reddine ilişkin kısmının, davalı idare tarafından ise Mahkeme kararının kısmen kabule ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın kabul edilen maddi tazminat miktarlarına ilişkin bölümü incelenecek olursa;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125’inci maddesinin son fıkrasında yer alan “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmüyle Türk Hukukunda idarenin malî sorumluluğu ilkesi kabul edilmiş, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde de, idarî işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından idarî bir dava türü olan tam yargı davasının açılabileceği belirtilmiş, bu sorumluluğa ilişkin hukuksal esaslar ise öğreti ve yargı içtihatlarıyla geliştirilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun; Belediyenin yetkileri ve imtiyazları başlıklı 15/p maddesinde; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek belediyenin yetkileri ve imtiyazları arasında sayılmıştır. Davalı idarenin, karayolları üzerinde işleyen trafiğin can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde yürütmesi ve bu hizmetin yürütülmesi sırasında hizmet kusurundan meydana gelecek zararları ödemesi yukarıda anlatılan mevzuat gereğidir.
İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren kurumlardan biri hizmet kusuru olup, genel olarak hizmet kusuru bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişinde aksaklık ve bozukluk olarak ifade edilmektedir. İdarenin hukuki sorumluluğunun bir sonucu olan tam yargı davalarındaki amaç, idarenin bir eylemi ya da işlemi nedeni ile uğranılan zararın giderilmesidir. Bu türden bir uyuşmazlık çözümlenirken kesin ve gerçek bir zarar oluşup oluşmadığı ve bu zararın idari hizmetin eksik ya da kusurlu işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların ölüm olayı öncesindeki ve sonrasındaki mali durumları, murisin sahip olduğu/ortağı olduğu malvarlığı değerleri araştırılmış; ölüm tarihi itibariyle en son iştigal ettiği ticari faaliyetleri de dikkate alınarak aylık ortalama net gelirinin ne olduğu konusunda 17/02/2010 tarihli bilirkişi raporu hazırlattırılmış; bu raporda müteveffanın 2 şirkette %40, bir şirkette de %50 oranında ortak olduğu, gelir türü olarak ticari kazanç ve menkul sermaye iradı gösterildiği, ortağı olduğu şirketlerin mali defter ve bilançoların ayrıntılı incelemesi yapılarak vergilendirme sonrası yıllık net kazancı ortaya konulmuş, ardından davacıların fiili destek kaybından doğan zararlarının varlığı ve tespiti için dosya hesap bilirkişisine gönderilmiş; 04/02/2011 tarihli raporda ise bu kazançları miras paylarıyla orantılı olarak toplam 5.583.843.-TL hesaplanmış ve bu miktar destek kaybı olarak kabul edilerek taleple bağlı kalınmak suretiyle hüküm kurulmuştur.
Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken tazminatın parasal değerlendirmesinde ölçü alınacak olan yalnızca ölenin “bedensel ve düşünsel” katkısı ile “yardım ve hizmet ederek” sağladığı desteklik olup, destekten yoksun kalanların (aynı zamanda) mirasçı olmaları durumunda ölenin mirası ile miras gelirleri ve malvarlığından kaynaklanan gelirler (kira gelirleri, işyeri gelirleri, şirket kâr payları, banka faizleri, değerli kâğıtların getirileri vb) tazminat hesabının ölçüsü olmayacak ve tazminat hesabına katılmayacaktır. Diğer bir anlatımla, tazminat hesabının ölçüsü, miras ve miras gelirleri, işyeri (ticarethane, fabrika, işletme) kazançları, şirket kâr payları, kısaca miras ve miras gelirleri değil, bütün bunlara ölen desteğin “bedensel ve düşünsel katkısı” olacaktır.
Ticari bir alanda çalışan kişinin tazminata esas geliri, işletmenin gelirine göre değil, kişinin kişisel yetenek ve emeğinin işletme gelirine katkısına göre belirlenmelidir. Ticari bir alanda çalışan kişinin tazminata esas alınacak geliri, işletmenin gelirine göre değil, kişinin kişisel yetenek ve emeğinin işletme gelirine katkısı belirlenerek, bu katkının parasal değeri üzerinden destekten yoksun kalma zararının hesaplanması gerekir.
Maddi tazminat hesapları yapılırken, mirasçılara kalan işletmenin geliri değil, desteğin bedensel ve yönetsel becerisinin bu işletmeye katkısı esas alınmalıdır. En son bilinen ücret unsurlarının hesaplamada gözetilmesi gerekmektedir. Desteği hesaplanan kişinin kazancı tam olarak belirlenemiyor ya da kazancı sabit değil ise, tazminat hesaplanırken genel kural olarak asgari ücret üzerinden destek kaybı hesaplanması gerekmektedir. Bu hesaplama yapılırken hüküm gününe en yakın güne kadar yürürlüğe giren tüm asgari ücretlerin uygulanması gerekir. Gerçek kazanç varsa meslek örgütü aracılığı ile araştırılmalı, desteğin kıdemi, eğitimi, çalışma tarihleri ve görevi bildirilerek ücret araştırması yapılmalıdır.
Dolayısıyla İdare Mahkemesi’nce hüküm altına alınan maddi tazminat miktarı bakımından; davacılar murisinin hissesine sahip olduğu şirketlerde bedensel ve düşünsel katkısının olup olmadığının, şirket müdürü ya da temsilcisi olarak görev yapıp yapmadığının bu pozisyonlarda çalışıyor ise düzenli olarak gelir edip etmediğinin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarıyla tespit edilmesi; ya da desteğin kıdemi, eğitimi, çalışma tarihleri ve görevi göz önünde bulundurularak ilgili meslek örgütünden ortalama kazancının araştırılması gerekmektedir. Araştırma sonucunda herhangi bir sonuca ulaşılamaz ise desteğin asgari ücret üzerinden hesaplanması gerekir.
Bu itibarla; davacılar murisinin gerçek geliri araştırılarak ortaya çıkarılmadan, şirketlerin mali defter ve bilançoların ayrıntılı incelemesi yapılarak vergilendirme sonrası yıllık net kazançlarına istinaden hesaplanan ve hükme esas alınan destekten yoksun kalma hesabında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının maddi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, davalı idare ve davacıların temyiz isteminin kısmen reddi ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısımlarının ONANMASINA bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.